hesabın var mı? giriş yap

  • 3 kere baştan sona bitirdiğim, dünyada en çok kıskandığım karakterin dizisi.

    "kim ne der korkusu sıfır bir insan olmak
    mesleğinde en iyisi olmak
    kimseye ileride işime yarar mı diye yalakalık yapmamak"
    bütün bunlar house'un çizilen karakteri ama bunun dışında bir özelliği ise ayrı bir hayranlık konusu

    ilk olarak cameron, "beni neden işe aldın" diye sorar. uzun süre kızı süründürür ve sonunda açıkça söyler "çünkü güzelsin". cameron hemen triplere girse de baktı ki saçmalıyor daha da açıklar. "güzelsin, istesen zengin bir koca bulurdun, vücudunu sergiler dünya para kazanırdın, hayat boyu insanlar peşinde koşabilirdi ama sen bu güzelliğine rağmen okuyup doktor oldun" bu repliği ezberden öyle yazdım ama ana fikir bu.

    bu açıdan bakınca foreman ve chase için de mutlaka benzer bir fikri olduğu açık.

    foreman siyahi, sabıkası olan, okulunu dereceyle bitirmiş bir adam. house, ırkçı değil ancak karşısındaki insanın bir şeyleri başarmış olmasına saygı duymuyor, başarmaması için bir sürü olumlu olumsuz sebep arıyor ve bu sebeplerin onu tatmin etmesi gerekiyor.

    chase, babası çok zengin ve yakışıklı bir doktor. yine onun da doktor olması için bir neden yok. ömür boyu kız peşinde ferrari binecek bir adam. bunun yerine doktor olmayı tercih etmiş ve house, bu sebepleri tatmin edici buluyor.

    bütün insanlık olarak hep şunu hayal ediyoruz "ay inşallah ihtiyacı olana gider". house ise ihtiyacı olana değil ihtiyacı olmadığı halde onu isteyene imkan veriyor. bu fikir kimin fikriyse büyük hayranlık duyuyorum.

  • hic denemedim ama sanirim soyle bir yol izlerdim.

    -selam:) alkolle aran iyi sanirim pek etkilemiyor seni:)
    -sanane desem
    -sarhos oldugunu dusunurum
    -gulumseyip evet desem.
    -bana asildigini dusunurum:)
    -evine gidelim mi? :)

    oha lan cok kolay oldu. hayal diye belki.

  • merhaba,

    avukatımız ve yöneticimiz durumu takip edebilmek adına sabah saatlerinde ankara’ya vardılar. her ne kadar btk yetkilileriyle görüşmek için yoğun çaba sarf etmiş olsalar da, erişim engelinin sebebine dair herhangi bir btk yetkilisinden bilgi edinemediler.

    ancak yaptığımız sorgulama esnasında, ankara 4. sulh ceza hakimliğinin 22/02/2023 tarihli ve 2023/1532 d.iş sayılı kararı ile erişim engeli kararı alındığını gördük. karar henüz tarafımıza tebliğ edilmedi, bu sebeple karara ulaşmaya çalışıyoruz.

    yeni bir gelişme olması ya da bilgi edinmemiz halinde sizlerle paylaşacağız.

  • piramos (pyramos) ve tisbe (thisbe). kraliçe semiramis'in çevresini tuğladan yapılmış surlarla çevirttiği babil kentinde birbirine bitişik iki evde komşu olarak yaşıyorlardı. piramos çok güzel bir delikanlıydı. tisbe'ye gelince bütün doğuda ondan güzel kız bulamazdınız. komşu oldukları için doğal olarak birbirlerini tanıyorlardı ve kısa zamanda da birbirlerine aşık oldular. aslında evlenmeleri gerekirdi, ne var ki anababaları buna izin vermiyordu. ama birbirlerini sevmelerine engel olamazlardı ve işte ikisi de birbirini çok, ama pek çok seviyorlardı. bu gizli sevdada onların yanlarında olacak kimseleri yoktu. birbirleriyle ancak baş, göz, el işaretleriyle konuşabiliyorlardı. ama duygularını gizlemeye çalıştıkça bu gizlenen duygular daha umutsuzca güçleniyordu.

    evlerini birleştiren duvarda evi yapan işçilerin bırakmış olduğu çatlak bir yer vardı. uzun yıllardan beri bu deliğin kimse ayırdına varmamıştı. ama aşk her şeyi görür, işte bunu ilk kez keşfeden ve birbirleriyle konuşmak için kullanan bu iki aşık genç oldu. hiç kimsenin haberi olmadan bu çatlak yerden birbirlerine sevgi sözleri fısıldıyorlardı. piramos duvarın bir yanında, tisbe de öbür yanında durup soluklarını, keserek birbirlerinin söylediklerini dinlerlerken kimi zaman şöyle söylenirlerdi: 'acımasız duvar! neden aşkımıza engel oluyorsun? birbirimize gerçekten kavuşmamız için hepten yok olmanı istemek çok şey olurdu belki ama hiç olmazsa biraz daha açılabilirsin, böylece biz de birbirimizi öpebiliriz. gene de sana minnet duyuyoruz. senin sayende sözlerimiz birbirimizin sevgi dolu kulaklarına erişebiliyor.

    işte boyle konuşurlardı. ikisi de duvarın öbür yuranda olmayı düşleyerek. gece olunca vedalaşırken öbür tarafa geçemeyen öpücükler kondururlardı duvara.

    ertesi gün şafak söküp yıldızlar yok olunca ve güneşin ışınları otların üstündeki çiğ tanelerini kurutunca gene biraraya gelirlerdi. hafif fısıltılarla önce durumlarından yakındılar. sonra birgün gecenin sessizliğinde karanlıktan yararlanıp görünmeden dışarıya çıkmaya karar verdiler. evlerinden çıkınca kenti de arkada bırakıp, tenha yerlerde dolaşmamak için ninos'un mezarı yanında buluşacak, oradaki ağacın gölgesine gizleneceklerdi. bu üstü karbeyazı meyvalarla dolu büyük bir dut ağacı idi yakınında da buz gibi suları olan bir çeşme vardı. buldukları bu çare çok hoşlarına gitti. akşamı iple çekmeye başladılar, gün bitmek bilmiyordu. ama sonunda güneş denizin sularına indi ve gece denizin içinden çıkarak geldi.

    karanlıkta tisbe ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı açtı ve dışarı çıktı. ev halkından kimse onu görmedi. yüzünü bir tülle örterek mezarın yanına geldi ve ağacın altına oturdu. sevgisi onu yüreklendiriyor, korkusunu dağıtıyordu. ama birden bir aslan göründü. herhalde daha yeni bir hayvanı paralamıştı, ağzı kanlıydı. ağacın yanındaki çeşmenin yalağından su içmeye gelmiş. babilli güzel tisbe aslanın geldiğini uzaktan ay ışığında gördü ve korkudan titreyerek kaçıp hemen oracıktaki karanlık bir mağaraya saklandı. ama kaçarken başına bağladığı tül kayıp düşmüş ve arkasında kalmıştı.

    vahşi aslan bol bol su içip susuzluğunu giderdikten sonra ormana dönmek için yola koyulunca tisbe'nin ince eşarbını gördü ve onu kanlı ağzıyla parçaladı.

    az sonra piramos geldi ve toprağın üstünde bir yaban hayvanına ait olduğunu hemen anladığı ayak izlerini gördü. yüzü bembeyaz kesildi derken kan lekeleriyle kirlenmiş eşarbı da bulunca şöyle bağırdı: "aynı gece iki sevgilinin de ölümünü görecek, ikimizden en uzun yaşaması gereken oydu, suçlu olan benim, zavallı sevgilim! seni yok eden ben oldum. çünkü geceleyin böyle tehlikeli bir yere gelmeni senden ben istedim ve buraya senden önce gelmedim. ey bu kayalıklarda yaşayan aslanlar! bedenimi parça parça edin. etimi korkunç çenelerinizle ısırıp paralayın.. ama yalnız korkaklar ölüm dilenirler."
    sonra tisbe'nin eşarbını atarak buluşmayı kararlaştırdıkları ağacın altına gitti. o kadar iyi tanıdığı eşarbı öperek uzun uzun ağladı. ve ona şoyle dedi: "şimdi benim kanımı da içmelisin." böyle diyerek yanında taşıdığı kılıcı hemen böğrüne sapladı ve geri çekti aldığı yarayla o anda öldü. yarasından fışkıran sıcak kanlar tüldeki dut ağacının beyaz meyvalarını boyadı. ağacın kökleri de kanı iyice içmişti . bunun sonucu olarak dut agacının meyvaları mor bir renk aldı.

    ..

    müzehher erim, mitolojiden masallar

    hikayenin devamını eserden okuyunuz.

  • "maradona zaman zaman maradona oluyordu, messi ise her gün maradona." - jorge valdano

  • merhaba. ben kendi halinde yaşayan bir vatandaşım. sizinle küçük bir konu hakkında konuşmak istiyorum. bu senenin başından beri, benim için her zaman büyük bir hayal olmuş olan gla180 hayalleriyle yanıp tutuşuyorum. arkadaşlarım, dostlarım, sevgili kardeşlerim ben bu arabaya sahip olmak çok istiyorum ama benim o kadar param yok. sabahları iki poğaça bir meyvesuyu üstüne de iki dal sigaradan sonra metrobüsle işe giden gariban bir insanım.

    iki haftadır sahibinden'de gla180 ilanlarına bakıyorum. üç dört tane aracı görmeye gittim ve görüşmeler çok iyi geçti. ama işte bilmedikleri şey, benim o kadar param yoktu ki. 4 sene önce kardeşimin düğününde giydiğim takım elbisemi giyip gittim araçları görmeye. bana karşı ılımlı bir tavırdaydılar. notere gittik hatta bir araç için. kimliğim evde kalmış diyerek usulca farkettirmeden çıktım noterden ve hüngür hüngür ağlamaya başladım kapıda. çok gücüme gitti dostlarım.

    bakın dostlarım ben sıfır bile bakmıyorum. 2016 model falan bakıyorum. ailemle bu arabanın fiyatı olan 178.000 tl'nin 3'te 1'ini bile karşılayamıyoruz. :( o yüzden sizden tek isteğim gönlünüzden herhangi bir şey kopuyorsa o bile yeterli benim için ama herhangi bir destek herhangi küçük bir düşünce bile benim için yeterli.

    sizleri seviyorum dostlarım. gla180 almama yardımcı olun, dm yoluyla ulaşanlara ibanımı vereceğim. size söz arabayla her hafta foto falan atarım instagrama. isimlerinizi falan yazdırırım üstüne, lan yeter ki gla'm olsun be. :(

    edit: 50’den fazla mesaj geldi iban isteyen. burada bir aileyiz dostlarım, şimdiden 60.000 tl’yi topladık, bu paraylacksndksjxjsjs oğlum ironi lan ironi. kimsenin emeğini dilenmeyiz biz, ciddiye alıp yazanlardan allah razı olsun, umarım kalbinizin ekmeğini yersiniz :) allah herkesin gönlüne göre versin, hepiniz sağolun varolun dostlarım :)

    edit2: ironi’den anlamayip dilenci diye çıldıranlar da sakin olsun. kimseden para toplamadık oğlum, kacirdiginiz bir sey yok :)) sizi asude defne özkan başlığına alalım, ibani da acik, topladigi para da :)

  • solcu demirspor'un ülkücü teknik direktörüyle ak partili osmanlıspor'la oynayacağı tam türkiye gibi maç.

  • hoimar von ditfurth'un söylediğine göre; insanların hayaletlerin varlığına inanmalarının muhtemel sebeplerinden biri de, tanıdığımız anda geç kalacağımız (öleceğimiz) düşmanlara karşı beynimizde oluşturduğumuz bir güvenlik sistemi olabilir.

    bu adamdan her bahsettiğimde, 'beynin katmanlı mimarisi' konusuna yeniden girme mecburiyeti hissediyorum. bir bütün olarak bir anda oluşmayıp, zaman boyunca evrimleşerek karmaşıklaşan beyin, farklı amaçları ve bilgileri bir arada taşıyan bir yapı olarak ortaya çıkıyor. en ilkel sinir sistemlerinde sadece bir sinir düğümü halinde bulunan beyin, bedenin kan akışı, sıcaklık, ışık alımı gibi temel değerlerini kontrol eden bir merkez halinde iken (altbeyin), daha gelişmiş olsa da "bir birey olarak muhakeme etme ve hayatını yönetme" yeteneğine henüz kavuşmamış bir canlıda, bu gereksinimleri 'türün iradesi' üzerinden karşılayan, arzular ve korkularla tetiklenen bir çok 'paket program'ın bir arada bulunduğu bir katman daha ortaya çıkıyor: ortabeyin. ancak tüm bu altyapı hizmetlerinin sağlanmasından sonra biz insanlar gibi canlıların seviyesine, bilinç ve özbilince yol açan üstbeyin yapılanabiliyor. [şu entrilerde biraz daha etraflıca bahsetmiştim: (#12926106), (#12395666) ]

    arzu ve korkuların merkezi olan ortabeynin, canlının hayatı boyunca sıklıkla karşılacağı durumlar için klişe eylemler üretmesini sağlayan paket programların merkezi olduğunu söylemiştik. günümüzde birçok canlının bu seviyedeki beyin kapasitesiyle hayatlarını sürdürdükleri düşünülüyor. örneğin tavuklarla yapılan bir deney hayli ilginç:

    tavuğun beynine elektrotlar bağlayan manyak bilim adamları, tıpkı televizyon tamircileri gibi farklı noktalara elektrik vererek canlının davranışındaki değişiklikleri inceliyorlar. belirli bir noktada, ortada bariz hiçbir uyaran yokken, tavuk bir anda uzakta bir düşman görmüş gibi huzursuzlanmaya başlıyor. gözlerini uzakta bir noktadan ayırmıyor; ve belli ki, bu noktanın kendisine gitgide yaklaştığını hissediyor. bu esnada ortamda kendisinden başka tavuk olmamasına rağmen arkadaşlarını haberdar etmek için sesler çıkarmaya başlıyor. zamanla huzursuzluğu artıyor. artık çok daha yakın bir noktaya bakıyor ve gitgide kendi çevresinde dönmeye başlıyor. bu dönme hareketi gitgide daha hızlanıyor ve artık çığlıklar atarak, zıplayarak kaçmaya çalışıyor. bu esnada bilimadamları tavuğun beynine verdikleri elektriği birdenbire kesiyorlar. tavuk kaçmayı bırakıp, düşmanını sağda solda aramaya başlıyor. korkusu önce huzursuzluğa, sonra da kıvanca dönüşüyor. zafer çığlıkları atan tavuk, arada bir düşmanının olası yerlerini kollasa da, keyifle yerine oturuyor.

    tavuğun beyninde tüm stratejisi önceden kaydedilmiş bir düşman; gelincik benzeri bir hayvan var. bir birey olarak kendi hayatı boyunca hiç karşılaşmamış olsa bile, tavuk türünün gelincik türü hakkında edindiği bilgiler tavuğun kendi bireysel varlığından çok daha kadim ve bu bilgiler hayat kurtarıcı olarak son derece önemli.

    bir sokakta gündüz vakti neşe içinde yürürken geceleyin etrafın çok daha korkunç görünmesi, bazı şekillerin insana ya da başka bir korkunç canlıya benzemesi, seslerin yüreğimize işlemesi ve bunun gibi birçok davranış değişikliği, türümüzün kendisi için tehlikeli olarak gördüğü ortamlarda görevi yine ortabeyindeki klişe davranış programlarına devrettiğinin açık bir göstergesi. "bir uzaylı tavuğu incelese, hiç tanımadığı bir canlı olan gelincik hakkında da bir çok bilgi edinebilir," diyor ditfurth. aynı şekilde insanın korkularının incelenmesi, geçmiş milyon yıllar boyunca insan türünü tehdit eden canlılar hakkında kritik bilgiler verebilir.

    kendisiyle burun buruna geldiğinde ölümümüzün neredeyse kaçınılmaz olduğu bir düşmanı * altetmek için tek şansımız , bu düşmanın ortaya çıkmasının muhtemel olduğu şartlarda şiddetini artıran korku ve sanrılarımıza kulak verip oradan derhal uzaklaşmak veya savunma durumuna geçmektir. karanlıkta bir anda gelip geçen bir hayalet görüntüsü, türümüzün varkalım için beynimize kaydettiği bir erken uyarı sistemidir, deeyo mateeyalislee.

  • isim,soyadımın baş harfleri kkk'dır.askere başladığınızda askeriye size bazı malzemeleri verir.bunun içinde terlikte vardır.terliği ilk aldığımda şaşkına dönmüştüm.üzerinde ismimin ve soyadımın baş harfleri yazıyordu.kkk! vay be askeriyeye bak herkese özel iş yapmış.sonra baktım herkeste aynı.şükür ki bu mallık süreci 3-5 dakika sürdü.hep derlerdi arkadaşlarım nizamiye kapısından girdiğin an mallaşırsın diye.