hesabın var mı? giriş yap

  • ailesine sabır diliyorum, benim bile aklımdan çıkmıyor onlar ne yapsın. bu memlekette üç tane bir halt olamamış adam yanyana geldi mi her istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar. cahil insanın yaşadığını hissetmek için bu tarz vahşiliğe meyli var.

    bu karanlık sadece kardeşim alinin başını yakmadı yani anlayacağınız. bugün sevgilinizle el ele yürüyün mutlaka duvar dibine pusmuş üç beş çakalın tacizine maruz kalırsınız. saçınız uzundur küpe takıyorsunuzdur bu herifler size laf atacak cesareti bulurlar.

    kendi inançlarını, değer yargılarını, partizanlıklarını, taraftarlıklarını mutlak doğru kabul edip sizi yok etmek için bahane edebilirler. bahane edebilirler diyorum çünkü asıl sebep kesinlikle ideolojik değil. asıl sebep bu şuursuz pisliklerin yetersizliklerinden dolayı yaşayamadıkları hayatın acısını sizden çıkarmak istemeleridir. iki kelimeyi bir araya getirip konuşacak medeniyetten yoksun olduklarından kadınlara yaklaşamazlar, yaklaşana düşman olurlar. hissettikleri gibi özgürce giyinmek, dolaşmak isterler racona terstir yapamazlar, yapana düşman olurlar. iyi bir işte çalışmak isterler okul zor gelir okuldan kaçarlar, okuyup didinip bir yere gelene düşman olurlar. kızlı erkekli özgürce eğlenmek isterler, günahtır ahlaksızlıktır eğlenen kadın hafif meşreptir yapamazlar, yapana düşman olurlar.

    yani bu çöp yığınları her neyi isteyip yapamıyorsa onu yapanı yok etmek isterler. daha iyi yaşamak için ne yapmalıyım diye düşünüp gerçekten çabalamak zor olduğundan herkesi kendileri gibi yaşamaya mahkum etmek isterler.

    üç kuruş maaşla sefalet içinde 5 çocuk yapan ailesine laf edemez, gider çocuğum iyi eğitim alsın diye dişinden tırnağından arttıran emekçi ailenin aydınlık çocuğunu katlederler. bu şerefsizler yaşadıkları boktan hayatın sorumluluğunu her nasılsa kendilerinde, ailelerinde yahut devlette aramak yerine iyi eğitimli sorgulayan özgür bireylerde ararlar.

    üç çocuk yapın diyen hükümete "biz zor hayatta kalıyoruz hangi güvenceyle ben yeni insanların sorumluluğunu alayım dangoz!" diyemezler. tavşan gibi üreyip, hıyar gibi yaşamayı "allah kısmetini verir" bahanesiyle normalleştirirler. allah kısmetini vermediğinde de sersefil sokaklarda ona buna musallat olurlar. verilmeyen kısmetin hesabını allahtan yahut ailesinden yahut hükümetten sormaz sana bana eziyet olurlar.

    bu pislikler böyledir ali.
    seni onlar gibi olmadığın için dövdüler, öldürdüler.
    gerisi bahane, gerisi boş laf.

  • dort ay boyunca o sirketten bu sirkete mulakatlarda debelenmis bir insan olarak su sekilde dillendirecegim tavsiyelerdir.

    not: teknik bir alanda is aramis oldugum icin qualcomm, seagate, xilinx, marvell gibi sirketlerle gorusme firsatim oldu ve haliyle tecrubelerim buyuk teknoloji sirketleri mulakatlari icin gecerli. is basvurusu surecinden baslayalim:

    1- is aramaya baslamadan once mutlaka ama mutlaka profesyonel aginizi genisletin. linkedin bu hususta cok faydali oluyor.

    2- yuksek lisans yaptiginiz okuldaki ust donemlerinizle (ozellikle tez danismaninizin eski ogrencileriyle) iyi iliskiler kurun, cunku siz mezun olmadan birkac sene once onlar ise giriyor ve yavas yavas laflari gecmeye basliyor. hal boyle olunca da ozgecmisinizi patronlarina ilettiklerinde yuzyuze mulakata cagirilma sansiniz ciddi oranda artiyor.

    3- sirketlerin personel avcilarinin (recruiter) en cok kullandiklari arac linkedin. bu yuzden linkedin profilinize mutlaka ozenin. gerekirse ayda 25 dolar odeyip premium hesabi alin ve sirketlerin personel avcilariyla baglanti kurmaya calisin.

    4- mutlaka ama mutlaka ozgecmisinizin yaninda pozisyona neden uygun oldugunuzu dusundugunuz, 1 sayfayi gecmeyen bir mektup yazin. seagate'teki mulakatimin ilk asamasinda bu mektubu yazmis oldugum icin one gectigim belirtilmisti.

    5- basvurdugunuz pozisyona gore ozgecmisinizi degistirin. mesela yazilim agirlikli bir pozisyonsa programlama becerilerinizi on plana cikarin.

    buyuk sirketlere her bir pozisyon icin en az 100 kusur aday basvuruyor. ilk on elemede 100 ozgecmis icerisinden yaklasik 80 tanesini eliyorlar ve 20 kisiyle telefon mulakati yapiyorlar. diyelim ki ilk onelemeyi gectiniz ve sirket sizinle bir telefon mulakati yapmak istedi (telefon mulakati yaklasik 45 dakika surecektir):

    1- mumkunse mulakati cuma gunune ayarlayin, cunku karsinizdaki insan haftanin son gunu oldugu icin cok daha neseli olacaktir.

    2- pozisyonla alakali teknik sorulara hazirlikli olun. telefon mulakatinda genelde daha temel sorular soracaklardir ama kol gibi sorular sorduklari da gorulmustur.

    3- matematik agirlikli zeka sorularina (brainteaser diye geciyor) mutlaka mulakat oncesinde pratik yapin. bu sorularin coguna tumevarimsal bir argumanla yaklasilmasi gerekmekte ve buna asina olun. bu tarz sorularin oldugu tonla web sitesi var.

    4- hic alakaniz olmayan bir konuda soru sorulmussa bilmiyorum diyip gecin. sirf konusmus olmak icin konusmayin, inanin cok ters tepiyor.

    bahsi gecen buyuklukte sirketler genelde 20 kisiyle telefon mulakati yaptiktan sonra en begendikleri 5 kisiyi yuzyuze mulakata cagiriyorlar. diyelim ki yuzyuze mulakata cagirildiniz (yuzyuze mulakat 5 ila 8 saat arasinda surecektir):

    1- illa ki takim elbise giyeceksiniz diye bir kaide yok. ozellikle yazilim pozisyonlarinda takim elbise ters tepmekte cunku beraber calisacaginiz adamlarin tarzi o degil.

    2- yuzyuze mulakata cagirilmadan once sirket sizinle mulakat yapacak (cogunlukla teknik) insanlarin adinin oldugu bir liste yollayacaktir. bu liste yaklasik 5 ila 8 kisiden olusacaktir ve her biri sizinle yaklasik 45 dakika konusacaktir.bu listedeki herkesi tek tek internetten aratin ve uzmanlik alanlarina bakin. bu alanlardaki temel bilgilerinizi tazeleyin.

    3- her mulakatin sonunda ya da basinda bir sorunuz var mi diye soracaklardir. mutlaka ama mutlaka aklinizda pozisyonla ilgili birkac soru hazirlayin ve sorun. boylece hem bilincli bir aday oldugunuzu gosterirsiniz, hem de kalan 45 dakikada size daha az soru sorabilirler.

    4- tezinizi incik cincik edeceklerdir, hazirlikli olun.

    5- telefon mulakatindan cok daha zor teknik sorulara hazirlikli olun, bilmediginiz konularda fikrim yok ama gerekirse ise baslayinca ogrenirim diyin, bos laflar gevelemeyin.

    5- mulakati yapan herkes size guleryuzlu ve oldukca profesyonel davranacacaktir. bunu size ozel degil, herkese yapmaktadirlar, sakin gardinizi dusurmeyin ve samimiyeti abartmayin.

    6- ogle yemeginde bile teknik sorulara hazirlikli olun.

    7- mulakati yapan kisi bir turk ise o turkce konusmadigi surece turkce konusmayin.

    8- mulakatin sonunda sizi davet ettikleri icin tesekkur edin ve size haber verebilecekleri yaklasik bir tarih sorun.

    bu asamalari atlattiktan sonra da mulakat ne kadar iyi gecmis olursa olsun, elinize resmi teklif gelene kadar is bakmaya devam edin.

    not: belirtmis oldugum tavsiyeler sahsi tecrubelerime dayanarak verdigim tavsiyelerdir ve mutlak gecerlilikleri yoktur.

    edit: cok fazla ingilizce kelime vardi, onlar turkceye cevrildi. ne olur ne olmaz diye de ingilizceleri yanlarina eklendi.

  • 128.813 puana sahip bir hesabım var. istanbul’un en kalabalık semtlerinden birinin de muhtarıyım.

    geçenlerde tavuk dünyası isimli restorandan sipariş verdim, restoran kapandı, siparişim de gelmedi, iptal de olmadı, bir gün sonra ancak iptal ettik. muhattap bulmakta ciddi zorlanmıştım. yine de eski dostum yemeksepeti’ne küsmemiştim.

    şimdi yine bir sipariş verdim. siparişi verdiğim yer burger king. önce, siparişimi farklı bir şubeye ilettiler. sonra gördüm ki, şube kapalı. iptal etmiyorlar. 1 saati geçti, ses yok. geleceğini sanmıyorum.

    peki yardıma siparişim nerede diye soruyorum, hazırlanıyor diyor. eskiden birine bağlanır sorardık, artık o da yok. otomatik cevap veriyor. kendimi insan yerine konmamış gibi hissettiriyor.

    bugün ciddi ciddi, alternatif programları indireceğim. biraz da onlar kazansın. böyle müşteri ilişkileriyle de, yemeksepeti’ne artık cidden allah kolaylık versin.

  • yanyana olmayan, 2 kişilik oturma yeri boş kalmış minibüs'e carsafli iki kadin binmesi; kadinlardan genc olanin bos yerlerden birisinin yanindaki adama "kardesim sen kalk bakiyim su boş yere otur, biz de buraya yan yana oturabilelim" demesi; adamin "yahu siz bir oraya bir buraya otursaniza" demesi; çarsaflı kadının "ne yani sen benle bu bacıyı elalemin herifleriyle yanyana mı oturtucan?" demesi; bunun üzerine önden bir bayanın dönüp
    "hanfendi bakın, ben 20 dakikadir bu bayın yanında oturuyorum, hala da bana tecavüz etmedi, buyrun siz de oturun" demesi..

  • exxon valdez kazası dünya tarihinin 28. büyük kazası olmasının yanı sıra yönetimsel açıdan da oldukça dikkat çekicidir. şirket yönetimi, operasyon ve iletişim arasındaki koordinasyonsuzluk yüzünden şirket imajı oldukça büyük yarlar almış, kurumun itibarı ise tabana çakılmıştır. iletişim ve kriz yönetimi açısından irdelendiğinde gelmiş geçmiş en kötü yönetim davranışlarından biri olarak addedilir. krize karşı oluşturulan teknik ekibin üstün mücadeleleri şirketin iletişimcileri tarafından basına yeterince yansıtılamamış, yerel toplum, hükümetler, ilgili çevrele ve sivil toplum kuruluşları yeterince bilgilendirilmemiştir. tüm dünyanın olay sonrası gözlerini diktiği şirketin ceo'su lawrence rawl yetersizliklerinin üzerine tuz biber ekercesine olay yerine hadisenin patlak vermesinden ancak iki hafta sonra gitmiştir. tüm bunlar ve ziyadesi tutumlar nedeniyle olay halen yönetim (özellikle de kriz yönetimi) konusunda okutulan derslerde ısrarla incelenen örneklerden olmaya devam etmektedir.

  • dogu anadolu'da bir birlik. er tuvaletlerinden biri tikanir. boluk komutani bir turlu actiramaz tikali tuvaleti. hadise bir sekilde, kurmay baskaninin kulagina gider. kurmay baskani hisimla, boluk komutanini, nobetci subayi ve tuvalet sorumlusu eri tuvalete toplar. hic bir sey soylemez, ceketini cikarir, gomleginin kolunu omzuna kadar sivar, milletin saskin bakislari arasinda kolunu delikten iceri pis sulara daldirir, dirseginden yukariya kadar sokar, karistirir. etraftakilerin mideleri agizlarina gelmistir. bir asker donu cikarir delikten veee, oracikta esas duruşta beklemekte olan tuvalet sorumlusu erin suratina şlaaaaaaap!!! diye carpar donu. butun sular milletin ustune basina sicrar. tuvalet acilmis, sular cekilmeye baslamisken, kurmay yarbay, bir kelime dahi etmeden, lavaboya gider, kolunu sadece suyla soyle bir yikar, ceketini giyer ve gider. o gunden sonra birlikteki tuvaletler ornek tuvalet haline gelir.

  • - sayma fasulyeleri gerçek fasulyeydi.
    - fişlerle okumayı söktüler.
    - sert plastikten beslenme çantaları vardı renk renk. bir dilim ekmek, bir dilim peynir ve 5-6 zeytin fiks menü. en zengin beslenmede sarma olurdu, öğretmene bile ikram edilirdi. bir de beslenme çantalarına kumaş peçete konurdu. selpak mı vardı?
    - 1 lira harçlık alırlardı çok şanslılarsa babalarından.
    - bakkaldan un kurabiyesi alırlardı tenefüslerde.
    - basmalı kalemleri yoktu. kurşun kalem ve sivretgeç kullandılar hep.
    - arı maya'lı silgiler çıktığında ilkokulu bitirmişlerdi.
    - 23 nisan'larda ront oynamak için bir örnek ront elbiseleri diktirirlerdi. bayram gerçekten bayramdı.
    - kedi merdiveni yapmayı iyi bilirlerdi.
    - pazartesileri mendil ve tırnak kontrolü yanında bit kontrolü de olurdu.
    - ünite dergileri ilkokulu bitirmeye yakın çıktı, renkli renkli ne güzellerdi.
    - tebeşirler kare idi, yuvarlak tebeşir bile yoktu.
    - müzik dersinde flüt ve melodika çalmayı, çok iyi mandolin çalan öğretmenlerinden öğrenmişlerdi.
    - beslenmeye muz koymak ayıptı, muz herkesce ulaşılabilir bir meyve değildi çünkü.
    - karnelerini hala saklarlar.

    - şimdi korkarım ki "orta yaşta" diye anılıyorlar.

  • bunun kocası protokol filan imzalamasın. boşanma davasını ben ücretsiz hazırlayacağım. tazminat almadan bu kadını bırakmak olmaz. mallığın lüzumu yok.