hesabın var mı? giriş yap

  • yemeksepeti'nin bünyesinde sipariş alan restaurantlardan birinin menüsünde "sos istemiyorum" adlı bir ürünün 1 tl fiyat ile satılıyor olması hadisesi.

    görsel

    merakımı gidermek için az sonra vereceğim siparişe 2 tane "sos istemiyorum" ekleyeceğim. 2 tane sos gelirse üşenmem "gelin bu sosları alın, ben sos istemedim" diye canlı desteğe bağlanırım.

    edit: sipariş görseli eklendi.
    görsel

    edit2: pizzacı aradı şimdi. aha dedim "beyefendi siz geri zekalı misiniz?" diyecek.. :)) sodexo çalışmıyormuş, yarın çeksek olur muymuş.. sos konusunu açmadı hiç. fırsatını buldun yapıştır tabii pizzacı, sen de yapıştır amk

    edit3: sipariş geldi, sos yok. değerlendirmem 10-10-10 olacak. teşekkürler yemeksepeti ve pizzacı.*

    edit4: tavuk topları için olan 2 tane ücretsiz sos hakkımı neden kullanmadığıma yönelik mesaj atanlar olmuş. abi ben kendimi ifade mi edemiyorum.. sos istemiyorum.

  • halıdır halı.
    ne zaman halısız bi eve gitsem yeni taşınmışlar da henüz yerleşememişler gibi hissediyorum. halısız olmaz.

  • şu anda adını vermek istemediğim bir başlığa girdiğim entry üzerine bir hanım abladan dün aldığım mesaj.

    kanıt

    bugüne kadar başlığına yazıp rahatsız ettiğim tüm yazarlardan özür dilerim. bundan sonra artık başlık sahibine sormadan entry girmeyeceğim. hatta telif hakkı gibi başlık parası vereceğim. itliği kopukluğu bırakıp atom fiziğine ve profesörlüğe yoğunlaşacağım.

    edit: arkadaşlar başlığı ve yazarı soranlar oldu, ifşa etmek için değil komik geldiği için yazdım bunu. bunları bana değil sözlüğe dolduranlara sormak lazım.

  • uzun zamandır en çok etkilendiğim kitaplardan biriydi. “dünyanın sonu geliyor herhalde” diye düşünüp endişelendiğim bu karantina günlerinde okuduğum için midir nedir bilmiyorum ama son birkaç haftadır dünyanın geldiği durumu gördükçe kitapta yaşananlar çok daha gerçekçi görünmeye başladı gözüme.

    “gölgesizlik” temasını işlemiş yazar. distopik bir kurgu. insanlar gölgelerini kaybediyorlar ve bununla birlikte bütün anılarını, sevdiklerini, kendilerini hatta en sonunda yemek yemek, tuvalete gitmek gibi en temel ihtiyaçlarını bile unuttukları bir noktaya geliyorlar. yavaş yavaş bu illete yakalanan insanların artmasıyla dünyanın yok olmanın eşiğine geldiğini görüyoruz. her şey önce yavaş yavaş başlıyor. gölgesizliğin uğramadığı ülkeler, şehirler olayları uzaktan izliyor. önce kimse pek önemsemiyor, ta ki onların da başına gelene kadar…tanıdık geldi mi?

    bilim adamları bu durumu açıklamaya, bilimsel yollarla bir çözüm bulmaya çalışsalar da sonuç olarak başarılı olamıyorlar. dünya, gölgeli ve gölgesizler olarak ikiye ayrılıyor ve bir kaosa sürükleniyor. kitaptaki bazı yerleri okurken tam anlamıyla kanım dondu. bu günlerde hayatı durdurma noktasına getiren koronavirüs vakalarında yaşananlar sanki yazar tarafından öngörülmüş ve gölgesini kaybeden birinin başına gelmiş gibi anlatılmış:

    (sayfa 48)

    “…birkaç gün geçti ama düşündüğüm kadar acıkmadım. olayların başladığında bilim insanlarının ne söylediğini hatırlıyor musun? bir gölgesiz her şeyi unuttuğunda aç ya da susamış olduğunu ve hatta nefes alması gerektiğini de unutur, diyorlardı. tanrım, umarım nefes almayı unutmadan önce yemek yemeyi ve su içmeyi unuturum. boğularak ölmektense açlıktan ölmeyi yeğlerim. düşünebiliyor musun? çekeceğin o acıyı, akciğerinin yanmasını, yavaş ve sessizce gelen hareketsizliği. hem de tek yapman gereken bedeninin nefes alması gerektiğini hatırlamak iken…”

    bu aralar manşetlerde virüs yüzünden boğularak ölen, akciğerlerine cam parçaları battığını söyleyen insanları düşündükçe bu kitap daha da anlamlı geliyor gözüme.

    “the book of m: kıyamet başlıyor” alın okuyun. belki de bizim kıyametimiz de çoktan başladı…

  • kullandıkları uçaklar; nf-5'tir.

    sözkonusu bu uçaklar; akrobasi çalışmaları esnasında uçuş sistemleri ve performansları sayesinde akrobasi uçuşuna en uygun uçak olarak seçilmiştir. uçakların aerodinamik sürüklemeyi arttıran chaff/flare dispanser üniteleriyle, top namluları sökülerek iptal edilmiş, bu bölgelere yapısal tadilat uygulanmış; borda paneli, pilotlara kullanım ve görüş kolaylığı sağlamak için yeniden dizayn edilmiş; daha iyi görüş alanı sağlamak için, kokpitte yer alan aynalar, f-4 uçaklarında kullanılan aynalarla değiştirilip, ilave bir ayna takılmış; uçağın gösteri amacıyla duman salabilmesi için, yakıt deposu olarak kullanılan kanat ucu depolarının diğer depolarla irtibatları kesilerek boya tankına dönüştürülmüş, tank içindeki boyanın egzoza pompalanabilmesi için boya tankı içine hidrolik bir pompa takılmış ve uçakların gövdesi şu anki haline boyanmıştır. yapılan bu tadilatlara ilave olarak, uçuş sonrası performans değerlendirmelerinin etkinliğinin arttırılması maksadıyla 2000 yılında uçaklara 3 eksenli vtr (kamera kayıt sistemi) sistemi eklenmiştir.

    gösteri sırasında uçakların arasındaki mesafe 3 feet'tir. yani 1 metre. 200k ile 520k arası sürat yapmaktadırlar. yani 370 km/saat ile 960 km/saat. toplu hareketlerde 5g civarı çekmektedirler. solo pilotlarının yaptığı hareketlerde ise uçağın limiti olan -3/+7.33 g arası değerler kullanılmaktadır. örnek vermek gerekirse 80 kg. olan bir pilota, 5g kuvveti altında binen yük 400 kg. olmaktadır. pozitif g kuvveti kanın vücudun baş tarafından alt kısımlarına doğru akışına sebep olarak beyne giden kan miktarının g kuvveti ile orantılı olarak azalmasına dolayısıyla görüşte daralma, görüşün tamamen kaybolması, hatta bayılmaya bile sebep olabilmektedir. bu yüzden anti g-suit kullanırlar. bu mekanizma; vücudun alt kısmını, yani bacaklar ve karın bölgesini g altında basınçlı hava ile şişirerek sıkar ve böylece kanın alt kısımlara toplanmasını önleyerek; pilotun g toleransına 1.5g'lik katkı sağlar.

    hal böyleyken; haklarında yok osuruktan teyyaredir, yok tırttırlar, yok israil uçağı gelse pistten kalkamazlar gibi cahil cühela yorumlar yapmak elbette çok komiktir.

    gösteri uçağı arkadaşım bu. dünyada sekiz süpersonik uçakla gösteri yapan tek akrotim. savaş olsa bunlar mı girecek savaşa sanıyorsun? uçakların çıkardığı sesten kafan karışmış senin. bi dahaki sefere kulaklarına tıkaç falan tak, işe yarıyor.

  • işte o kader mahkumlarının suçları;

    1- bilinçli taksir ile öldürme.

    2- her türlü nitelikli yaralama. (sonucu ölüm de olabilir)

    3- nitelikli hırsızlık.

    4- nitelikli dolandırıcılık.

    5- nitelikli yağma / gasp.

    6- çete faaliyeti.

    7- güveni kötüye kullanma. (iç etme, hacılama)

    8- karşılıksız yararlanma.

    9- mala zarar verme.

    10- hakkı olmayan yere tecavüz.

    11- haneye tecavüz.

    12- fuhuş, pezevenklik.

    13- çocuklara müstehcen yayın verme/satma.

    14- tehdit.

    15- alıkoyma.

    16- kaçakçılık. (insan kaçakçılığı dahil)

    17- sahtecilik (ilaç, ürün sahteciliği, evrakta sahtecilik dahil)

    18- rüşvet, irtikap.

    19- firar.

  • puffer fish kirpi balığı balon balığı *

    aynı zamanda blow fish(uyuşturan balık),swell fish (kabaran balık), puffers (kirpi balığı), fugu (en yaygın olarak bilinen adı)globe fish (küre balığı) olarak da bilinmektedir.bu zehirli deniz balıkları tetraodantidae familyasının üyeleri olup dört dişli balık olarak adlandırılırlar.
    120 civarında puffer fish türü mevcut olup yaşam alanları farklılık gösterse de genellikle sıcak,derin olmayan tropikal bölgelerden astropikal bölgelere kadar yaşama alanı bulurlar.bu bölgeler batı hindistan,japonya,çin,filipinler,meksika ve tayvandır.güney asya ve filipinlerde akarsu ağızlarında ve su altı ormanlarında ( mangrove ) yaşamaktadır.

    japonya'da bu balığın yanilmesine büyük bir zarafet ve incelik gözüyle bakılmakta ve lokantalarda 200 dolara alıcı bulabilmektedir. ancak balığın derisinde,karaciğerinde,doku ve kaslarında tetradodoksin(ttx) adı verilen toksin madde bulunmaktadır.bu madde ısıya karşı stabil olduğundan balıkları pişirmek ya da dondurmak toksinin kuvvetini azaltmaz.
    özel olarak yetiştirilen ve sertifika sahibi şef aşçılar tarafından bu balıklar hazırlanmaktadır.yine de yılda iki yüzden fazla zehirlenme vakası görülür ve bunların yarısından fazlası ölümle sonuçlanır.

    toksin devinimi
    tetradodoksin ve alkoloid besin yönünden çok zengin olan med-cezir bölgelerinde yayılan bir deniz yosunu türü olan dinoflagellatelerde bulunmaktadır.ttx'in gerçek merkezinin vibrionaceae ve pseudomonas adı verilen bakteri türlerinden türediği düşünülmektedir.kabuklular,yumuşakcalar,süngerler ve deniz kestaneleri ise dinoflagellateler ile beslenmektedirler.balon balıkları (puffer fish) bu deniz canlıları ile beslendiklerinden toksinler deri ve organlarında birikmeye başlar.balık toksik etkilerden sodyum kanal alıcıları sayesinde korunur ve mutasyona uğramaz.

    japonya'da insanlar bu balıkları yer çünkü geleneksel olarak bu balıkları yemek sert ve güçlü olarak görünmek olarak algılanır.

    semptomlar

    toksinler sodyum kanallarını bloke ederek yani bütün nörotransmisyona zarar vererek (sodyum kanalları çok önemli olan merkezi ve periferal sinir sistemi,kalp,dalak,ciğer ve böbrekde bulunur ve yaşamsal önemdedir) ölümlere neden olur.bu engelleme sinir sisteminde sorunlara yol açmasıyla genel olarak fugu adı verilen bu tür balıkların tüketilmesiyle ortaya çıkar.fiziksel semptomlar değişebilmesine karşın genellikle ağızda ve dilde yanma ve ürperme(tüketimden itibaren 20 dakika ile 3 saate kadar),baş ağrısı,bulanık görme,mide bulantısı,denge kaybı,anlaşılmayan konuşma,kalp ritminde bozukluk,kasılma,nöbet ve 4 ile 6 saat içinde ölüm gerşekleşmektedir.bunun için 1mg yani toplu iğne başı kadar tetradodoksin yetmektedir.

    şu ana kadar gerçekleştirilenler

    *antidotu yoktur.
    *sertifikalı şef aşçılar tarafından özellikle japonyada pişirilir.
    *çiftlikte yetiştirilen fugular toksik değildir.
    *toksini modern tıpta kullanılır.
    *eroin müptelalarını kurtarmak için kullanılır.
    *kanser,sinir,romatizma ve kireçlenme hastalarında ağrı kesici olarka kullanılır. *

    sonuç:denizden baban çıksa yemiceksin

  • atina international hava alaninda erkekler tuvaletinde, bir kapinin arkasinda yazan yazi: " constantinopolis is the capital of greece"
    altinda ise bir turk gencinin yazisi:" then greece is a district of turkey"
    helal olsun turk gencine.