hesabın var mı? giriş yap

  • "iyilik yap denize at" demişler ama atamadım. dayanamayıp anlatacağım. kardeşim maltepe'de orhangazi ilköğretim okulu'nda sınava giriyor. saat 9:20'de okula geldik sohbet ediyoruz.
    "hayatın bu sınava bağlı değil, rahat ol" geyikleri dönerken anons yapıldı, öğrencilerin sınıflara girmesi gerektiği söylendi.
    öptüm, gaz verip yolladım. elimde kahve ile girişin karşısına oturdum, velileri bahçeden şutlayacakları saati bekliyorum.
    aksiyon burada başlıyor...

    feryat figan bir kız binadan fırladı 'anneeee' diyerek haykırmaya başladı. koşarken bir taraftan da 'orhangazi değil osmangazi' demez mi?
    saate baktım 09:44, kız okulun önünde hüngür hüngür ağlıyor, annesi de ağlamaya başlamaz mı?
    yemin ediyorum bana bir haller oldu. bir an her şeyi unuttum, bildiğin hayatımın amacıymış gibi yerimden fırladım.
    50 metre koşup kızın elinden giriş belgesini aldım, adresi haritada bulup beklemelerini söyledim.
    araba 300 metre mesafede, ben günde 2 paket sigara içiyorum ve hayatımın deparını atıyorum.

    arabanın ilk sahibi sakarya il emniyet müdürü, 2. sahibine satarken çakarları sökmüşler ama siren duruyor.
    dörtlüleri yaktım, sireni çalıştırdım saniyeler içinde okulun önündeyim.

    kız ve annesi arabaya atladı, 7 km yol ve 10 dakikadan biraz fazla zaman var.

    7 milyar insanın önünde konuşma yapsam dudağım titremez ama adrenalin varille salgılanıyor.

    ve evet, 09.58.
    okula bir girişim var, padişah saraya böyle girmemiştir.
    kız sarılıp öyle öptü ki, master card reklamı aklıma geldi.
    "paranın satın alamayacağı şeyler vardır, gerisi için onemliuyarilar"

    umarım başarırsın canım, iyi şanslar...

    edit: düzeltme

  • bununla yüklü ortamlarda gezinip de çarpılmaktan bıkanlar için tavsiyelerle geliyorum, yaz arkadaşım:

    öncelikle, ortamdaki elektrikli aletlerden, bilgisayardan vs kurtulamayacağımıza eminsek, ofis vs gibi bi ortamsa yani, iyonize klima almamız gerekir. bu klimalar ortama negatif iyonlar saçıp sonra bunları geri toplama özelliğine sahip. bu şekilde hem havayı temizleyip nemlendiriyor, hem de odaların elektriksel dengesini düzenliyor. klimayı satın alacağınız yerde size daha afilli cümlelerle bunları anlatırlar.

    üzerinizde mümkün olduğu kadar az statik elektrik birikmesi için, mümkün olduğunca pamuklu giysi giyin. laylonlu donlar sütyenler giymeyin. elbiseleriniz de yine mümkün olduğu kadar sentetik karışımı az kumaşlardan olsun.

    ortamda bitki bulundurun. kaktüs, devetabanı filan.

    evcil hayvanlarla daha çok temas edin. kedi ve köpekler, sizin üzerinizde biriken statik elektriği atmanıza yardımcı olurlar.

    toprakta yürümek ve sık duş almak da bir çözümdür. su ve toprak, üzerinizde biriken elektriği atmada size yardımcı olur.

    ama en önemlisi, özellikle ofislerde sürekli çarpılanlar için söylüyorum, klima ve bitki. bu ikisini ihmal etmeyin.

  • babamın "okul nasıl gidiyor" sorusuna cevap vermeye çalışıyordum oysaki, gözüm dönmüş.

    + baba okula gidemiyorum. servis yok, ring yok, otobüsler ağzına kadar dolu. ben milletle sarmaş dolaş olmak zorunda mıyım? binip arabama mis gibi okula gitmek varken şu çektiğim pisliğe bak ya. senin bunlardan haberin yok tabii, benim bütün arkadaşlarımın arabası var.
    - arabası olmayan insanlarla arkadaş ol.

    babam olmuş sami abi. realistliğine kurban olduğum.

  • eminim kız çocuk sahibi herkes kızı için bir şeyler yapmıştır ; ama herkesten farklı olarak dünyada belkide en orjinal bir biçimde kızı için bir şey yapan bir isim var ; "eugene cernan"..

    ---1934 doğumlu cernan, nasa'nın apollo 17 misyonu kapsamında, 12 aralık 1972'de ay'a ayak basan on ikinci ve son astronot oldu.bu yüzden kendisi "ay'a ayak basan son insan" olarak ünlüdür,hatta yine aynı betimlemede ünlü bir belgeseli vardır---

    işte cernan ay yüzeyinden ayrılmadan önce ay modülünün yaklaşık bir mil uzaklığında bir dizinin üstüne eğilerek dokunduğu bir yere görev yaptığı sırada 9 yaşında olan tracy isimli kızının baş harfleri olan "-t d c -" harflerini toz haline getirerek işaretlemişti..yani cernan'ın kızının baş harfleri 46 yıldır orada ve ay'da atmosfer olmaması, rüzgar, yağmur gibi yüzeydeki izleri silecek etkenlerin bulunmaması nedeniyle de tahmini on binlerce yıl daha orada kalacak..

    bir kız babası olarak , kızı tracy için böyle orjinal bir şey yapan cernan'ın ; eşinden boşanıp(işkolikliği nedeniyle) , kızından ayrı yaşamasına rağmen kızı tracy'e jestleri yıllar geçse de bitmeyecekti...

    kendisinin dostu ve eski meslektaşı olan alan bean "ay resimciliği" altında sanatçılığa başlamıştı... cernan bir gün alan bean'i ziyaret ettiğinde gördüğü resimdeki bir kayayı hatırlamış ve ona kızının baş harflerini buraya bir yere işaretlediğinden çok duygusal bir şekilde bahsetmişti..aradan günler geçtikten sonra alan bean, cernan'ı çağırıp resimlerinden birinde değişiklik yaptığını söylemiş ve şu resmi göstermişti..

    resimde gözüktüğü üzere kayanın sol alt kısmında cernan'ın kızı olan tracy ismi yazıyordu ve bir süre sonra astronot dünyasında station 6 boulder olarak bilinen bu kayanın ismi "tracy's rock" olarak sembolleşmişti..yani cernan kızının ismini aya kazıdığı yetmediği gibi yıllar geçtikten sonra bile kızının isminin ay üzerinde ünlü bir kayanın ismi haline gelmesine vesile olmuştu..

  • enteresan subliminal mesaj. adeta evrim teorisini çürütecek türden bir tesadüf.

    (bkz: ateistler hadi bunu da açıklayın)

    edit: işgüzar sözlük moderasyonu sayesinde anlamı kalmamış tersten okunuş. bu başlık açıldığında i. melih'in tersten okunuşuydu. sağolsun başbakanlık ekşi sözlük dairesi başkanlığı çok yerinde bir düzeltme yaparak türkçemizi kurtarmış oldu.

    edit2: geç de olsa düzeltilmiş, buradan kendilerine yakarışımı duydukları için teşekkür ediyorum. moderasyon çalışıyor.

  • türkmen evine bir şıh misafir geldi. içeri buyur edip köylülerle birlikte odaya aldılar. köylüler "ne keramet edecek!" diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diyordu.

    köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar! merakla sordular: “ya şıh hazretleri, nedir o arada hoşt dediğin ?..”

    şıh: “bir köpek kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor. onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
    köylülerin itikadı bir iken bin oldu…

    olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı. herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
    şıhın tabağında ise sadece pilav vardı…

    şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…
    hanım ağa yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu. pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
    “ulan tabağındaki eti görmedin de, kabe'deki iti mi gördün deyyus!"

    not: fakir baykurt'un on binlerce kağnı hikaye kitabından alıntıdır