hesabın var mı? giriş yap

  • iki öğretim üyesi, yaz okulunda dertleşirlerken duyduğum konuşmanın tam metni şöyledir:
    +hocam, ders anlatamıyorum, devamlı saatlerine bakıyorlar. dikkatim dağılıyor.
    -seninkiler iyiymiş, benimkiler saate vuruyor, durdu mu diye.

  • bu başlık altına bunları yazacağımı hiç düşünemezdim.

    uzun zamandır oyun oynadığım ama hiç muhabbet etmediğim biriyle en son 5 şubat akşamı karşılıklı hamle yaptık. normalde en geç bir iki saat içinde hamle yapmasına rağmen bu kez 72 saatlik hamle süresini geçirdiği için oyunu kaybetti.

    oyundaki nickinin sonu "_46" olduğu için kahramanmaraşlı olduğunu ve depremde başına bir felaket geldiğini düşünüyorum. belki şu an enkaz altında, belki bir yakınını kaybetti, bilemiyorum. kendisine yeni bir oyun teklifi gönderdim. insanın böyle günlerde oyun oynayası gelmiyor ama şu anda ekranda "..._46 ile yeni oyun açıldı" cümlesini görmeyi çok istiyorum.

    ***

    mutluluk edit'i: 11 şubat sabahı itibariyle yeni oyun açıldı. çok sayıda arkadaş iyi dileklerde bulunup böyle bir edit'i beklediklerini yazmışlardı.

  • 145 kilogram çektiğim mart 2013'ten bu yana gün itibarıyla 105 kilograma düşerek gırh yaptığım iş :)

  • 10 milyona yakın ışid’liyi taliban’ı istanbul’a doldurup kendi 15 milyon vatandaşını topal ördeğe çevirenlerin iktidarında normal olan durum.

    bunlar kendi vatandaşına düşman. bunlar halkın bütçesine gelirlerine konan, belediyeyi haczeden, kredi vermeyen iktidar. 15 milyon istanbullu ve dahası ülkenin tamamı genel seçimlerde gereken cevabı verecektir. seçileli daha bir yıl olmadan corona olması da cabası.

    bunlar istanbul’un tarihi değerlerini cemaatlere, derneklere peşkeş çeken, bunlar akraba, eş dost vakıflara para, mal, arazi aktaran güruh. yukarıda da örneği çokça görüleceği üzere aktarılan paraların büyük bir kısmı sosyal medya köpeklerinin cebine girmektedir.

    bunların imamoğlu düşmanlığı aslında buradan geliyor. çünkü gelir gelmez ilk yaptığı iş belirli cemaatlere vakıflara olan hortumları şak diye kesmesi oldu. ağlayın ulan.

    önce beylikdüzü şimdi istanbul sonra tüm türkiye.

    edit: noktalama ve ekleme.

    edit: ayrıca bunlar türkiye’nin en değerli arazilerini üç beş dolar için satan, türk halkı değeri kalmamış tl ile yaşam mücadelesi verirken dolarla vatandaşlık satan, kendi vatandaşını fakir bir mülteciye çevirenlerin ülkesi.

    bunlar cumhuriyet hatta belki osmanlı tarihinde dahi görülmemiş düzeyde bankalara kâr yaptıranların ülkesi. faiz lobisine destek olan, besleyen biri varsa asıl bu iktidardır. açın bu kriz döneminde bankaların ettikleri kârlara bakın. tefecilerden daha fazla kâr yapıyorlar yasal şekilde.

    bunlar halkın %90’ınını iyice fakirleştirirken, %10’una sizden aldıklarını vermekle meşgul.

  • bankaların kredi kartı sisteminden kâr elde etmesini sağlayan kişilerin yaptığı eylemdir.

    kredi kartı, bankaların alışveriş için verdiği ve nakit ödemeden alışveriş yapmanızı sağlayan bir finans aracıdır. banka kartından temel farkı ise kartlara özel kampanyalar ve taksitle alışveriş yapabilme imkanı tanımasıdır.

    çeşit çeşit finansal araç vardır günümüzdeki sistemde ama bilmeniz gereken tek şey emeksiz yemek olmadığı ve olmayacağıdır. mesela,

    karşılıksız para basılarak iç borç çevrilirse, veya banka ya da özel şirketler kurtarılırsa o aslında sizin cebinizdeki paranın değer kaybetmesi demek olur ve enflasyon yaratır. enflasyon bir bakıma devletin vergilerle alamadığını aşırı borçlanmayla almasına benzer.

    bu sadece bir örnekti. kredi kartı da buna benzer. kazancınız kadar harcadığınızı düşünelim. kredi kartlarının birçok avantajından faydalanıyorsunuz demektir. özellikle son zamanlarda güçlü enflasyona maruz kalan türk lirası karşısında 6/12 ay taksite alışveriş yapma imkanı sizin enflasyon üzerinden kazanç sağlamanız demektir.

    ya da akaryakıt veya market kampanyalarını ele alalım. çoğu zaten yapmak zorunda olduğunuz bu harcamaları kredi kartıyla yapınca kampanyasına göre ekstra bonus kazanıyorsunuz. önceki maddeden farklı olarak burada pazar payını artırma açısından özel şirketin de pazar payını artırma şansı oluyor ama yine de sizin bu işten kazancınız var.

    en başta da dediğim gibi finansal enstrümanları çeşitlendirmek tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. ama tek bir basit gerçek var ki o da katma değer üretimi olmadığı sürece herkesin kazanmasının imkansız olmasıdır.

    bu gerçekten hareketle şu soruyu soralım.

    kredi kartı borcunu eksiksiz ödeyen biri olarak ben kazanıyorum, banka kazanıyor alışverişi yaptığım şirket kazanıyor. mesela akaryakıt şirketi bana bedava akaryakıt vermek zorunda kalıyor.

    iyi de bu akaryakıtın parasını kim ödüyor hiç düşündünüz mü?

    banka ödese, bir yerden sonra kampanya düzenlemeyi bırakırdı. yakıt şirketi ödese bu adam deli mi bedava akaryakıt dağıtsın?

    işte bu akaryakıtın parasını başlıktaki eylemi yapan arkadaşlar ödüyor.

    sistem şöyle işliyor. kredi kartını kullanmayı bilmeyen arkadaşlar borcunu ya eksik ödüyor ya da asgarisini ödüyor. böylece borcuna piyasa normalinin üzerinde bir faiz işliyor. ne kadar faiz işleneceğini ise tcmb belirliyor. her ortalama fonlama faizi değişikliğinde tcmb bu faizleri yeniden belirliyor.

    kısa vadede bu borç birikmesi bankaya kâr ettirmez ama borçlanma faizi ile birlikte borç günün sonunda ödendiğinde kâr ettirir. burada önemli olan borcun faiziyle birlikte ödeneceğinden emin olurken, uygulanabildiği kadar yüksek faizi uygulayacak sistemi kurabilmektir. işte asgari ödeme gereksinimi burada devreye girer.

    bankaların en sevmediği kredi kartı müşterisi sırasıyla,
    asgarisini bile ödeyemeyip takibe düşen < kart borcunun tamamını vadesinde düzenli ödeyen < sürekli asgarisini ödeyip borcuna faiz bindiren ama bir süre sonra borcunu kapatan müşteridir.

    yani genel kanının aksine, kredi kartı borcunu düzenli ödeyen müşteriyi bankalar sevmez. hele hele aylık ortalama ödemesi kart limitinin yarısı bile etmeyen müşteriyi hiç sevmezler. eğer limite yakın aylık ortalama harcamanız varsa arayıp limit artıralım mı derler veya saçma sapan kart kullanım ücreti keserler ve size haber vermezler. fark ederseniz arayıp iptal ettirmeye çalışırsınız.

    onun da hikayesi ilginçtir. siz kart borcunuzu sektirmeden ödeyip, bir de bütün bonus kampanyalarından faydalanan bir tipseniz banka size aidat keser. ararsınız, iptal ettirmezler. siz de madem öyle kartı iptal ediyorum dersiniz. zaten buna ısrar etmeyen bankanın da istediği budur. adamlar sizden alenen zarar ettiği için kurtulmak istiyorlar. bunun için de kart aidatını kullanıyorlar.

    tabii her aidat olayı böyle değil. kimi kesildiğini fark etmiyor ve ödüyor. bu kişilerden gelir elde etmek için herkese aidat kesiyorlar. arayıp itiraz edenlere bonus yüklüyorlar.

    bddk bu yüzden kredi kartı aidatlarıyla ilgili net bir karar veremiyor. ne tamamen ortadan kaldırabiliyor, ne de bankaların suistimal etmesini engelleyebiliyor.

    asgari borç ödeme zorunluluğunun nedeni ise sistemin patlamasının önüne geçebilmek. asgarisinin bile ödenmemesi hem sizin kredi sicilinizi bozup diğer bankaların da size kredi/kredi kartı vermemesine yol açıyor, hem de asgarisi bile ödenmeyen borcun dünyanın faizini de bindirsen geri ödenmeme riski asgarisi ödenene göre daha düşüktür.

    özetle banka ister ki, sizin borcunuz sürekli artsın ve ona faiz bindirsinler ama siz hiçbir zaman borcunuzu ödeyemeyecek hale düşmeyin, yani en azından asgarisini ödeyin. bu yüzden, işi gücü olmayan kimselere kredi kartı kolay kolay verilmez. aylık sabit geliri olan beyaz yakalıya ise rahat rahat verirler. borçlansın ki gelecekteki gelirinden de banka kazanabilsin.

    bu zamana kadar dolar bol, türk lirası değerli ve faizler düşüktü. bu nedenle para değersizdi. ama artık faizler yükseliyor, yakında işsizlik de artacak. dolayısıyla bankaların ölmeden borcunu ödeyebilecek müşterileri de azalacaktır. bunun önüne ise sadece artan gecikme faizleriyle geçemezler. hatta ancak asgarisini ödeyebilen insan gecikme faizi arttı diye bu kötü alışkanlığından da vazgeçmez.

    bu nedenle aslında gecikme faizleri arttıkça,

    1) kartla taksit opsiyonlarının kısıtlanması: zira enflasyon arttıkça banka kur farkından zarar edebilir.

    2) bonus kampanyalarının azalması: hem işsizliğin artışı, hem pazarın küçülmesi nedeniyle ne firmalar ne de bankalar bonus kampanyasına ihtiyaç duyarlar, en azından daha az duymaya başlarlar.

    3) en önemlisi, harcama kontrolü olmayan kart müşterilerinin borç ödeyememe riskinin ekonomi stagflasyona girdikçe yükselmesi

    gibi nedenlerden ötürü asgari ödeme tutarlarının düşük faiz ortamlarının aksine yükseltilmesi gerekecektir. öte yandan bu adım zaten daralan tüketim nedeniyle hem vergi gelirlerinde hem de halkın mutluluğunda bir azalmaya yol açacağından dolayı uygulanması yerel seçimlerin sonrasına bırakılabilir.

  • üstteki yazar realiteden o kadar uzak ki tam olarak neye yakın bir türlü anlayamadığım başlık,her argümanına bir cevap mutlaka var ama (bkz: burasi turkiye) burda at,avrat,silah emanet edilmez.toplu taşıma hiç de öyle avrupadaki gibi rahat bir ulaşım yöntemi değil.sana ütopyanda tatlı rüyalar

    çok sayıda yazarın ısrarı üzerine gelen edit:şükela modu kullananlar için üstteki yazar: (bkz: #92175541)

  • hee kurmaca; hatta lego amk. diye cevap verilecek kadar ciddiye alınabilecek bir iddia.

    gendilerine birkaç soru da benden;

    -savaş gerçekse niye hala sabri ilk onbirde?

    -savaş gerçekse niye çanakkale dardanelspor süper lig'de değil?

    -savaş gerçekse sükut altın mıdır?

    -madem savaş gerçek kim yalan ulan?

    -bu yumurtalardan hangisi daha büyük?

    -kabartma tozu pastayı ne kadar kabartır?

    -krema nasıl böyle güzel kokar?

    -bu kek niye böyle kabardı amk?

    -babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

  • sorun muz oranının azlığı değil, binde bir oranda muz içeren ürünün muzlu ibaresi ile satılabilmesidir.

    içinde kakao olmayan çikolata, muz olmayan muzlu puding, çilek olmayan çilekli pasta yemeye çok alıştık.