hesabın var mı? giriş yap

  • kendini değerli hissetmek için. dikkat ederseniz değerli hissetmeleri aldıkları telefonun değeri ile doğru orantılı zira ülkede zenginler ile paylaşabilecekleri en yüksek fiyatlı ürün bu.

    bu durumun suçlusu fakir olan değil, sosyoekonomik anlamda bir uçurum olması ve bu uçurumun açılmasıdır. bunu eleştirenlere mantıksız gelse de bunu yapan insanların çoğu toplumdaki yerinin buna (çoğunlukla) bağlı olduğunu düşünür. arkadaşları arasında bir farklılık yaratacağı gibi karma insanlarla beraber olduğu ortamlarda da (iş, okul, kurs vs.) kendi yerini kendi gözünde yükseltecektir.

    bunu yapmaya ihtiyaç duymayan kimseler (yani ya iphone almayan ya da iphone'u sadece beğendiği için alan, bir hava atma aracı olarak görmeyen kişiler) ise kariyerleri, ekonomik durumları, başarıları veya kişilikleri ile kendilerine o toplumda kabul edilebilir bir değer biçmişlerdir. bu yüzden iphone onlar için ekstra bir anlam ifade etmez.

    bu demek değildir ki iphone'u sadece fakirler bir değer göstergesi olarak kullanıyor, ekonomik durumu itibari ile zaten iyi olan kişiler de bunu kanıtlamak ve göstermek için iphone'nun son modellerini deli gibi takip edebiliyorlar. burada kapitalizmin en tatlı amacına ulaşan bir firmanın başarısını rahatlıkla görebiliyoruz. marka satmak.

  • "komura bak komura diolar, ne komuru ya" deyip sudanlı abimizi isyan ettirmişlerdir :))

    gülüyorum ama 21 yy a geldik hala ten rengine göre insan sınıflamak devam ediyor.

    not: o sudanlı bebek ayrıca ne tatlıymış öyle.

  • ön edit: lütfen konu ile ilgili fikri olan mesaj atmak yerine entry girsin. entry girin ki o müthiş fikirlerinizden sadece ben değil tüm herkes faydalansın. yoksa sabaha kadar çene çalsak ne olur en fazla beni ikna etmiş olursunuz.

    stad taş çatlasın 60 milyon liraya yapılabilir, geri kalan 100 milyon lira hayır olsun diye eşe, dosta, akrabaya, lise arkadaşına dağıtılabilir. hiç sevap kazanılmasın mı?

    "dini tilkiden öğrenen, tavuk çalmayı sevap sanır" hesabı.

  • epr paradoksu, 1935 senesinde einstein, podolsky ve rosen tarafindan yazilmis "fiziksel gercekligin kuantum mekaniksel aciklamasi tam olarak yapilmis sayilir mi?" makalesiyle gündeme gelmis ve kuantum bilimciler arasinda fikir ayriliklarina neden olmustur. günümüzde bilim dünyasi artik paradoksun kendisiyle degil ama paradoksun varsaydigi birbirleriyle derin baglar icindeki iki "ilintili" parcacigin birbirlerinden ayrildiktan sonraki davranislari üzerine kafa yormaktadir. oyle ki uzay yolu dizisiyle tanistigimiz isinlama kavrami yalniz ve yalniz epr'nin bahsettigi bu birbirileriyle ilintili parcaciklar yardimiyla mümkündür. teorik olarak isbatlanmis bu gercegin pesinden gelen deneyler bu ilintili parcacik ciftinin nasil olusturulmasi gerektigini arastirir (basarilan kismiyla foton - yani isigin kuantum parcacigi- isinlanmasi yapilmis simdi sira elektrona gelmistir!).
    konuya tekrar dönecek olursak, epr paradoksu birbirleriyle derin baglar icinde olan iki parcacigin birbirinden ayrilip, sözgelimi birincinin saga ve digerinin sola gitmesi durumunda bu parcaciklar arasindaki korelasyona bakarak heisenberg belirsizlik ilkesini cürütür. einstein ve arkadaslarina göre ilk parcacigin konumunu ögrenmek icin yapilmasi gereken ikinci parcacigin konumunu ölcmektir, cünkü bu iki parcacik arasindaki ilinti birincinin konumunu ve kesin ve net bir sekilde bize verecektir. ayni sekilde ilk parcacigin momentumu icin ikincinin momentumunun ölcülmesi gerek ve yeter kosuldur. neticede ilk (yani sag tarafa giden) parcacigin hem konumu hem de momentumunu o parcacik uzerinde hicbir gözlem yapmadan (sadece ikinci parcacik uzerinde gözlemler yapilarak) kesin bir sekilde ögrenebiliriz!!
    bu, bir parcacigin konum ve momentumunun ayni anda kesin olarak bilinemeyecegini söyleyen heisenberg belirsizlik ilkesi ile celiskili bir durum yaratir. einstein ve arkadaslari bu celiskinin kuantum mekaniginin hala eksik bir teori oldugunu gösterdigini söyleyerek bitirirler makalelerini.

  • şampiyonlar ligi'nde güçlü ekiplerin türk takımları karşısına yedek ağırlıklı kadroyla çıktığında akla gelmeyen kural. iki yüzlülük bunu gerektirir çünkü.