hesabın var mı? giriş yap

  • the su hallerde kullanilir:

    1. belirli bir kisi, sey veya yer hakkinda konustugumuz zaman

    ornegin,

    i asked the teacher about the date of the exam.

    2. konustugumuz sey cok net ve aciksa

    ornegin,

    they opened the door and came into the classroom.

    3. konustugumuz seyden, herkesin bildigi, bir tane varsa

    ornegin,

    we looked at the moon

    4. muzik aletlerinde

    ornegin,

    i can play the piano but not the violin.

    5. deniz, okyanus, nehir, selale, col, yagmur ormani isimlerinde

    ornegin,

    the pasific ocean
    the sahra desert
    the amazon rainforest

    6. siradag veya takimada

    ornegin

    the himalayas
    the canary islands

    the su hallerde kullanilmaz:

    1. konustugumuz insanlari ve seyleri genellerken

    ornegin,

    women are so beautiful. (not the women)
    footballers earn a lot of money (not the footballers)
    i think love is important than money (not the love)

    2. spor, yemek ve okul ile ilgili konulada

    ornegin,

    i hate football but i love cycling ( not the football)
    we always have lunch together (not the lunch)
    i am so good at maths ( not the maths)

    3. next/last + day/week/monnth/season/year

    i went to tokyo last month. (not the last month)
    what are you doing next weekend? ( not the next weekend)

    4. okul, universite, is, yatak (bed), hastane, ibadet yeri (kilise, cami vs.), cezaevi hakkinda genel icinde konusuyorsak ve bunlarla ilgili be in/at, go to, get to, start, finish, leave fiilerinden sonra sonra the kullanmamaliyiz.

    he is at school ( not the school)
    i start work at 9. (not the work)

    5. gol, beach, tek dag ve tepe olursa

    lake van
    x beach

  • acil serviste en sık rastlanan haliyle ;
    - ya yok karıcığım adamın biri çıktı aniden çarpıştık (alkollüdür kendisi)
    - valla bir çizik sadece ( çizikmi ?)
    - gerek yok dedim ama zorla getirdiler (ohaanzi )
    - bak doktoru vereyim istersen ( yalvarır gözlerle bakar )
    - tentürdiyot sürdüler sadece ( dikiş atıldı kırıkları da var )
    - şimdi çıkıyorum hastaneden ( çıkamayacak )
    - tabi yalnızdım ( ehehe )

  • şanlı türk ordusunun korkusuz askerlerinin kaybettiği prestij kadar hiçbir şey değer kaybetmemiştir bu ülkede.

  • işte bu nedenledir ki eğitilmemiş, bağnaz ve din ticaretinin gelişkin olduğu toplumlarda en tehlikeli yönetim biçimi de demokrasidir.

  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.