hesabın var mı? giriş yap

  • hikayemizde evli bir çift, bu evli çift ile aynı evde yaşayan adamın annesi ve daisy isimli bir de köpek var. bu çiftimizin yurt dışına çıkması gerekir ve valide hanım da yaşlı olduğu ve köpeği gezdiremeyeceği için, kaldıkları lojmanın bekçisinden rica ederler: bekçi, her gün daisy’i dışarı çıkartıp gezdirecektir.
    olay, üç gün sonra adamın “her şey yolunda mı?” diye annesini aramasıyla ortaya çıkar.
    -anneciğim nasılsınız, her şey yolunda mı?
    -ayyy oğlum değil, hiç sorma, burada bir manyak var, “dışarı çıkma zamanın geldi teyze” deyip beni her gün zorla bahçede gezdiriyor!”
    meğersem bizim bekçi daisy’i teyze olarak anlamış ve teyzeyi üç gün boyunca zorla kolundan tutup bahçede gezdirmiştir. zavallı köpek ise üç gün boyunca s.çamadığı ile kalıp balon gibi şişmiştir.

  • şaheserin 40. yılı şerefine hakkında bir şeyler karalamak boynumuzun borcudur. 1979 yılında çekilen bu bilim kurgu başyapıtı öyle bir filmdir ki filmin yaratcısı ridley scott bile alien filmleri açısından bu filmin üstüne çıkabilmeyi becerememiştir. 2010 yılından sonra çektiği prometheus ve alien covenant filmleri milyonlarca dolarlık bütçeleri ve barındırdığı birbirinden yetenekli oyunculara rağmen kalite anlamında ilk filmin yanına dahi yaklaşamamıştır. şimdi, ardından pek çok devam filminin gelmesine sebep olan ve bilim kurgu sinemasına damga vuran bu eşsiz sinema eseri hakkında ilginizi çekebilecek bilgilere yer verelim.

    -spoiler-

    filmin orijinal ismi "star beast (yıldız canavarı)" olarak belirlenmiş; ancak bu isim senaryo yazarları tarafından hiç beğenilmemiş. senaryoda sürekli "alien" kelimesinin kullanılması sebebiyle kimin aklına gelmişse gelmiş ve filmin adı "alien" olarak değiştirilmiş. bu gizemli ve yalnız ruhlu isim elbette ki filme daha çok uymuş.

    filmin yapımcılara tanıtımı aşamasında senaryoya şöyle bir not düşülmüş. "ıt's like jaws, only in space (jaws gibi ama uzayda geçeni)". biliyorsunuz spielberg'ün jaws filmi birkaç sene öncesinde büyük gişe yapmıştı. bu not belli ki yapımcıları ikna etmeye yetmiş.

    filmin bugünkü parayla bütçesi yaklaşık 15 milyon dolar kadardı. ridley scott'ın prometheus filminin bütçesi 130 milyon, alien covenant filminin bütçesi ise 97 milyon dolardı. demek ki neymiş, çok para harcamak filmi güzel kılmıyormuş.

    izlediğimiz o korkutucu alien bedenlerini, ressam h.r. giger kendisine ait necronom iv adlı tablodan esinlenerek oluşturmuştur. korkutucu tablo ancak filmdeki alien bedenlerinde göz bulunmamaktadır. ressam bunu, canavarı ruhsuz ve daha vahşi gösterebilmek için bilerek tercih etmiştir.

    dikkat ederseniz filmde yer alan uzay gemisi kadrosu bilim adamları ve entel dantel tiplerden ziyade kaba saba tiplemeli mavi yakalılardan oluşmaktadır. zaten yönetmen filminden bahsederken bu ekip için, uzayda görev alan kamyon şoförleri diye bahsetmiştir. aslında bu tercihin altında da, daha çok izleyiciye hitap etmek gibi parasal kaygılar yatmaktadır.

    alien kostümünün altında arz-ı endam eden oyuncu bolaji badejo isimli nijeryalı sıradan bir öğrencidir. kendisine, filmin çekim ekibinde yer alan biri, şans eseri bir barda denk gelmiştir. gerçek alien

    senaryoda hiçbir karakter cinsiyeti belirtilerek yazılmamış. anlayacağınız efsanevi ripley karakterinin cinsiyeti başta belli değilmiş. karakterin kadın olmasına son anda karar verilmiş. verilen bu kararla da sinema tarihine eşsiz bir kadın kahraman kazandırmış oldular.

    film perdeye yansımadan önce alien'ın kendisine hiçbir şekilde fragmanlarda yer verilmemiş. alien'ı, ilk defa beyaz perdede görmesi sağlanarak seyircinin daha çok etkilenmesi hedeflenmiş.

    alien'ın vücudunda dolaşan asidimsi kan mantıklı bir sebeple tercih edilmiş. mürettebatın, yaratığı kolaycana vurup öldürmemesi için böyle pratik bir çözüm bulmuşlar.

    filmde yer alan masumane kedimizden korku dolu oyunculuk anları yakalayabilmek adına sete köpek getirmeyi uygun görmüşler. kedinin, yaratığı görüp korktuğu sahnelerde kediyi korkutmak için bu köpek kullanılmış.

    ripley rolü için meryl streep düşünülmemiş değil; ama ridley scott bunu kabul etmemiş. o sıralarda streep, kanserden erkek arkadaşını kaybetmiş. filmde sürekli birilerinin ölüyor olması ve hayatta kalan tek kişinin ripley olması sebebiyle streep'in filmden rahatsızlık duyabileceği düşünülmüş.

    filmin meşhur yemek sahnesini izleyen herkes çok iyi bilir. yaklaşık bir saat boyunca beklediğimiz sahne artık gelmek üzeredir. yaratığı tam anlamıyla göreceğimiz sahne budur ve bizler bunu filmi ilk seyrettiğimizde bilmiyorduk. bizler gibi, göğsü parçalanan kane karakteri dışındaki diğer oyuncular da o sahnede tam olarak ne yaşanacağını bilmiyormuş. yaratığın bir yerlerden çıkacağı bilinse de bunun göğüsten fırlamak şeklinde olacağı kimseye söylenmemiş. yani o sahnede izlediğiniz tüm tepkiler tamamen doğal. hatta oyuncu yaphet kotto, o sahnenin ardından odasına kapanmış ve bir süreliğine kimseyle konuşmamış.

    son ilginç bilgi de benden gelsin. filmde dikkat ederseniz mürettebatın uyandığı ilk sahnede uyanan ilk mürettebat olan kane karakteri, filmde aynı zamanda ilk ölen karakter. bunu bilerek mi tercih ettiler bilmiyorum ama yakalaması hoş bir ayrıntıydı benim için.

  • açılın ben doktorum(*).

    uzmanlık alanım olmasa da ucundan kıyısından alakalı olduğum için, bundan anladığımı size aktarmaya çalışayım. uzmanı olan arkadaşlar varsa düzeltsin lütfen.

    higgs bozonunun bulunması ile standart model konusu üzerinde ciddi soru bırakmayan cern'in varlığını amaçlandırmak için bulduğu problemlerden biridir. kısacası, madde - antimadde simetrik olamaz, olsa biz olmazdık, demek ki bir asimetri var, ve şimdi biz bunu bulmak istiyoruz diyorlar.

    ---------------------------
    (*) hep bunu demek istemişimdir.

  • hakkında çıkan menajer dedikoduları doğruysa birilerinin çok fena soyduğu kulüptür.

    şöyle ki; sabri sarıoğlu'nun menajeri ekrem onuk, hamza hamzaoğlu'nun konyaspor dan takım arkadaşı. bunu belki tesadüf olarak görebiliriz ama 32 yaşında olan kendi oyuncuna sözleşme uzattı diye 500 bin tl ye yakın menajerlik parası veriyorsan bunda bi gariplik vardır. hatırlanırsa cüneyt tanman sabri'nin ücretiyle ilgili bu para çok değil hatta menajerlik ücreti bile içinde diye vurgu yapmıştı sabri'nin aldığı parayı savunurken. bu menajer aynı zamanda eray işcan'ın da menajeri.

    bir diğer konu ise aydın yılmaz. yine hatırlanırsa aydın yılmaz 2 sene önce istediği parayı alamayınca kulübe rest çekip gitmiş, yazın iki ay boyunca takım arkadaşları çalışırken tatil yapmış ama kendine o beğenmediği parayı bile verecek kulüp bulamayınca fatih terim devreye girerek aydın yılmaz'ın sözleşmesini ilk istediği fiyattan 2 sene uzattırmıştı. şu an ise geçtiğimiz 2 sene içinde neredeyse oynamayan aydın'ın sözleşmesinin uzatılması gündemde.

    aydın yılmaz'ın menajeri ahmet bulut. fakat ahmet bulut'un ortağı ya da onun deyimiyle asistanı fatih terim'in damadı volkan bahçekapılı. bu da tesadüf olabilir tabi ama bence biraz fazla. aydın gibi bir oyuncuyla o paralardan sözleşme yenilemek şüphelenmek için yeterli sanırım.

    fatih terim'in eli hala galatasaray'ın üstünde ve bence sözlükte de çokça dendiği gibi hamza hamzaoğlu'nun ahmet davutoğlundan bir farkı yok.

  • platonik aşık olmayı hayat felsefesi edinmeye o yaşta başlamıştır.
    üniversiteyi de öyle bitirmiştir.

    muhtemelen hayatını da aynı gazla bitirecektir.

  • -bizim $irketimiz cesur ve akillica riskler alabilen lider ruhlular sayesinde $u anki seviyesine ula$mi$tir. peki ya siz? risk alabilen bir insan misiniz?
    -evet efendim, ben hep risk alirim
    -bir ornek verebilir misiniz?
    -tabii ki. gecen gun kahvede ihaleyi 9'a aldim ve battim, ama yilmadim, bir sonraki elde 8'e aldim yine battim.

  • bi keresinde 3 ay beraber oldugum adam benden ayrıldıktan 1 ay sonra sevgilisiyle 7. ayını kutlamıstı. araya reklam almıs beni haberim olmamıs.

  • sarkisi bile hazirdir.

    pembe bir metrobus gordum ruyamda
    hanim yolcular beklerler durakta
    icindeyken cigerim doldu bir anda
    les gibi ter kokusuyla

    coluklu cocuklu ablalardi hepsi
    hepsinin basinda birer namus bekcisi
    mis gibi gül suyu kokuyorlar
    duraklarda