hesabın var mı? giriş yap

  • 80li yıllarda, ders esnasında tam ortadan iki gruba ayrılmış bir sınıfta karşılıklı osuruk savaşı yapılmaktadır...
    kurallar nettir... bir taraftan birisi sesli bir şekilde osurduğunda diğer taraftan 10 saniye içinde cevap gelmek zorundadır... aksi taktirde gololur...
    ateşli bir savaşın ortasında, gaza gelen bir arkadaşın ikinci turda gürülltülü ve kokulu bir şekilde *altına zıçması ile ortam şenlenir...

  • kişinin, yazdığı şeyi okuyan insanların işini zorlaştırma özgürlüğüdür.

    bir metin de, özellikle uzun bir cümle de de ya da ki eki yanlış yazıldığı zaman, okuyan kişiyi ister istemez cümle başına döndürürki buda haliyle yazının akıcılığına zarar verir (görüldüğü üzere).

    de ve ki eklerinin doğru yazılması uluslararası'nın bitişik, bir şey'in ayrı, birkaç'ın bitişik yazılması gibi bir şey değil. az da olsa okumayı kolaylaştıran ve değişmesinin pek imkanı/anlamı olmayan bir dil kuralı.

    ayrıca iyi bir okur-yazar bu tür şeyleri otomatik yapar zaten. yapmadığında rahatsız olur. bunun üzerinden politika üretmeye gerek yok, space'e bas geç işte, daha kolay. zaten "ben biliyorum ama yazarken dikkat etmiyorum" diyen tipler genelde imla kurallarına hakim olmayan kişiler oluyor. yazarken dikkat etmeyecen de ne zaman dikkat edecen, konuşurken mi?

  • ne yediğimizin öneminin, ne kadar yediğimizden daha önemli olduğuna dair, önemli bir ayrıntı...

    mesela ben 80-85 kiloyken 300 gram ceviz içi ve artı başka şeyler yiyebiliyordum.
    ama şimdi 63-64 kiloyum ve kesinlikle o miktarlarda besin tüketemiyorum.

    çünkü ebatlarım küçüldü ve vücudumun ihtiyaç duyduğu besin miktarı azaldı, midem kendini toparladı, kan şekerim düzgün de olunca, o kadar şey yiyemiyorum.
    bu benim özellikle ayarladığım bir şey değil...

    bu anlamda tartışmasız kabul edilebilecek bir şey, vücudun aldığı ve yaktığı enerjinin, kilo durumumuzu etkilediği...

    -tüm yazının neredeyse anafikri burası-eğer doğal beslenirseniz vücudunuz bu doğal besinleri metabolize ederken sağlıklı çalışır, kontrolü elinde tutar. mesela iki lokma doğal/normal bir şey yediğiniz zaman, bir lokma abur cubur yediğiniz andaki gibi insülin taklasına gelmez sonrasında tekrar tekrar acıkmazsınız. böylece kalori saymanıza gerek kalmaz çünkü vücudunuzun "doydum" sinyalini bozmamış olursunuz. siz pisboğazlık yapmak isteseniz bile vücudunuz alması gereken enerjinin kat kat üstüne çıkmanıza izin vermez.

  • videoda tam bir safkan çomar görüyorum. başkanın bu tiplerle muhatap olması üzücü biraz, ama yine de sakinliğini ve sabrını ayakta alkışlıyorum.

    o videonun yalan olduğunu en iyi sen biliyorsun çomar esnafcık. bu satırları sana ve senin gibiler için yazıyorum. muhtemelen oruçlusundur. bu ramazan ayında attığın iftira ve yediğin kul hakkı yanına kalmaz umarım. o inandığın allah varsa eğer, ilk önce seni yakar zaten.

    ateist halimle beddua ettirdin bana aşağılık herif.

  • okulun ilk günü. gökçenur (g) anaokuluna başladı. abisiyle (m) aynı okulda. abisi 5'e gidiyor.

    dayı: gönçenur ne yaptınız bugün okulda?
    g: hiç bi şey yapmadık... müdür benimle konuştu.

    şaşkınlık. acaba bi sorun mu var, kavga falan mı ettiler düşüncesiyle soruyoruz:

    d: ne dedi müdür sana?
    g: bilmem, bi şeyler dedi, hatırlamıyorum...

    daha çok meraklandık

    d: bi şey mi oldu?
    g: ...ıııı...

    herkes abisine döndü. mehmet, ne oldu? kardeşinle ilgilenmiyor musun?

    m: yaa, müdür herkesi topladı, açılış konuşması yaptı. bu salak öndeydi, müdür kendisiyle konuştu zannediyor...

  • çocuğunu özel okula veren her ana baba ama özellikle anneler sanki bir tek kendi çocuğu özel, okul ve trafik sadece onlar için yapılmış gibi davranıyor. avrupa'da amerika'da yasalar ve pek tabii medeniyet çerçevesinde asla yapmayacakları şekilde kuralsızca ve pek tabii saygısızca ana arterin ortasında arabası ile duruyor, park ediyor, aracı çalışır halde bırakır dörtlüleri yakıyor vs. napıyorsunuz efendim diye sorarsanız yüzünüze boş bakıyor, bazısı hak ve gururla çocuğumu bekliyorum diyor. istanbul'da net bir şekilde sabah ve akşam okul trafiği diye bir şey var ve sebebi de çocuklarını özel araçları ile okula bırakan ve okuldan alan veliler. yürüyerek kırk dakikada geçilecek yollar araba ile kırkbeş dakikada geçiliyorsa mutlaka etrafında bir özel okul vardır. buna cumartesi günleri kurs - etüt - bale - yüzme gibi türlü aktiviteleri de ekleyebilirsiniz. ülkenin eğitimsizlik ve bilinçsizlik seviyesi arşa ulaşınca pozitif ayrımcılığı hak gören ebeveynlerin davranışları gerçekten göz yaşartıcı.

    eskiden sadece trafik tıkanırdı, şimdi artık can ve mal kayıpları da yaşanıyor. araç ve yaya kazaları yaşanıyor. bu konuyu iletişimle çözemediğinizde pek tabii okul yönetimine, belediyeye, emniyet müdürlüğüne, hatta cimer'e ilettiğinizde aldığınız cevaplar yaşadıklarınızdan çok farklı değil.

    sevgili veliler, sadece sizin çocuğunuz okula gitmiyor ve trafik dediğin şey bu kadar sorumsuzca hareket edebileceğiniz bir şey değil.

    ülke her anlamda içten içe çürüyor, kanunsuzluk ve kuralsızlık kol geziyor onu geçtim insanların kendine ve birbirine saygısı yok ama sorarsan çocuğunu özel okula gönderiyor. kusura bakmayın da bu kafayla siz nesiniz ki çocuğunuz nasıl bir eğitim alıp ne olacak?

  • ülkemizin ne kadar gerilerde olduğunun göstergesidir.
    dün marinada lüks lokantadaki çatışma görüntülerini düşünün.
    lokanta lüks ama görüntüler tarih öncesi siyah beyaz kamera ile çekilmiş.
    oysa güney amerikada sıradan sokak çatışmaları hd kalitesinde.
    daha almamız gereken çok yol var.