hesabın var mı? giriş yap

  • insan hayatının sarsıcı donum noktalarından birisidir.
    uzun zamandır pesinden kostugunuz,icli dıslı olup bir türlü sevgili klasmanına sokamadiginiz kiz yavas yavas bıkkınlık vermeye baslamistir.
    daha az aramaya,daha az dusunmeye baslarsiniz.
    iste tam bu sirada evrenin gotos yasaları devreye girer ve kız sizin aramalarinizin yoklugunu hissetmeye baslar.icin icin sizi dusunmekte ve hatasını anlamaktadır.
    yorgun argın gecen bi is gunu sonrasi eve gelirsiniz.karnınız acikir.hersey olabilir yemek icin.yuzlerce cesit vardir elinizde.ama siz kuzu kelle yemeyi tercih ederseniz bilinmeyen bir icguduyle (evrenin gotos yasalari strikes back)
    siparis verilir kelle eve gelir.dil ayri damak ayri beyin ayri yenir.goz emilir.
    o sırada kapı calar.ah iste sigaranız da gelmistir.gider kapıyı acarsiniz.
    diliniz tutulur.elinizde tuttugunuz kuzu gozu yuzlerce ton cekmektedir sanki.agzınızın etrafindaki yaglari yalamaya calirsiniz ama nafile.
    hayran oldugunuz kiz kapinizdadir.mahcup bir sekilde gozlerini yere dikmistir.
    cok dusundum diye baslar soze
    cok dusundum ve sana haksizlik ettigimi anladim.gorundugunden cok farkli ve zarif biris... aa aa o ne elindeki goz mu o elindeki .ay goz yiosun sen yaaa

    kaltak ya.susi de yiyoruz.o zaman gelsene.

  • her gün işten eve giderken 3 bira alabilen insan bence zengindir. mesela ben zenginim kendi hesabıma göre. tam bir sefa pezevengiyim. fakir adamın sefası olur mu hiç?

    bir de bu 8'li, 250 ml'lik coca cola paketleri oluyor ya, mesela ondan alınca da çok zengin hissediyorum kendimi. galiba zenginim ben ya, şimdi düşününce yine zengin hissettim kendimi. zengin olmak çok kolay olm, niye abartıyonuz bu kadar?

  • benim. evde bile derli toplu gezerim. ama raytingi sanıldığı/ söylendiği kadar yüksek değil. o da bilinsin isterim. ele güne karşı değil kendine karşı olunması gereken bir şey.

    vakti zamanında bir sevgilim var. çat kapı gelmeyi seviyor. bir gün şu konuşma yaşandı:

    s*: ben yukarı çıkana kadar ne ara süsleniyosun yahu?!
    b*: bu ev halim.
    s: sucuya mucuya da mı böyle açıyosun kapıyı?*
    b: hayır tamamen soyunuyorum daha fantastik oluyor!
    s: ha ondan siparişlerin şak diye geliyor.

    peki sonunda noldu? adam beni bi güzel aldattı.

    kıssadan hisse: istediğin kadar bakımlı ol, adama kekli börekli kahvaltı hazırla, gömleklerini kolala...
    geçinmeye gönlü yoksa, niyeti bozuksa beyhude! ne demiş aşık veysel:

    "güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa"

    o yüzden bakımlı kadın, kendine özenen ve bunu başkası için yapmayan kadındır.

  • şimdi polis kimseye göz açtırmaz, gördüğüne yapıştırır cezayı ciddi bir algı oluşturur nefes aldırmaz burada da gerekeni yapar o zaman bir şey diyemem ne yapalım derim. yine her zamanki gibi garibana yüklenen polistir. bunu burada gündem yaparsak bu gereksiz ceza iptal edilir. daha önce de olmuştu. ekşi'de gündem olunca iptal edilmişti.

  • aslında çok önemli savaşların yaşandığı arıcılık sektöründe kesinlikle çok ciddiye alınması gereken durum.
    ciddiyetle irdelenirse arıları getiren adamın sıradan bir amca olmadığı ciddi bağlantıların olduğu eminim ortaya çıkacaktır.

    makale niteliğindeki yazımı lütfen dikkatle okuyun;

    pek kimse sallamasa da türkiye arı kovanı sayısı bakımından dünyada hindistan ve çin'in ardından 3. sıradadır. yani toplamda dünya nüfusunun yarıdan fazlasına sahip 2 ülkedeki kovanı sayısının ardından sayıca en çok kovanı bizde. hintliler kültürleri gereği fazla bal yemiyor ve arıcılığı bal mumu üretimi için yapıyorlar. hal böyle olunca dünya bal üretiminde çin'den sonra biz geliyoruz. sadece bal üretimi olarak görmeyin. bu işin kraliçe arı üretimi, polen üretimi, propolis, bal mumu, arıdan elde edilen zehir, arı sütü vs. çok kapsamlı bir sektör.

    türkiye'ye has anadolu ırkı arılar var. son derece uysal, çalışkan ve hastalıklara karşı dirençli. safkan ırk. bu sebepten dolayı bu ırk yokedilmek isteniyor.

    çam balı mevzusunu da unutmayın. dünyada sadece muğla çevresi ve yunanistan'da üretilebiliyor. marmaris, turunç orman yangınını hatırlayın. sadece ağac yanmadı. habitat yok oldu. tabi kovan ve arılar da. türkiye 15 yıl çam balı üretemeyecek. marmaris bal evi ziyaret edilip gerekli bilgiler alınabilir.

    hatırlayın ya da hiç haberiniz olmadıysa araştırın, 3-5 ay önce şarköy'de özel organik arıcılık yapmak için yerleştirilen pek çok kovan ve arı tahrip-telef edilmişti.

    son olarak sadece türkiye'de yetişen endemik bitkiler var ve bunlardan elde edilen ballar dünya'da tek örnek. anzer balını saymıyorum bile.

    hal böyle olunca türkiye gibi arıcılık savaşlarında önemli bir konumda bulunan yurdumuz bu konumda istenmemekte.

  • kendi verdiği puanları toplamayı bilmeyen tinercileri göz önüne sermiş fikstür.

    hiç boşuna düzeltme kardeşim screenshot aldım.

    az için şu mereti.

  • bugün tanıştığımdır. bir baktım ön tarafa oturmuş bir yaşlı teyzeyle tartışıyor. arkada birkaç genciz. kulak kabarttım. "biz keyfimizden direksiyon sallamıyoruz, hakkım olan 1 tl'yi vereceksin!" diyor şoför bağırarak. kadın da "engelliye bedava dediler kartımı gösterdim sana!" diye bağırıyor. adam çekti kenara açtı kapıyı "ya 1 tl ver ya da in arabamdan!" diye bağırdı. ben kalktım, bir lira verdim şoföre. "senin parana ihtiyacım yok. ben hakkımı istiyorum!" dedi. "sorun çıkmasın diye veriyorum abi al şunu devam et" dedim. yine bağırıp direksiyonun ön tarafını yumruklayınca arkadan bir delikanlı gelip "hooop birader noluyo" diye çıkıştı. adam sürmeye devam etti. sonraki durakta inecektim. sonra tuttum teyzenin kolundan "gel annem aşağı inelim arkadakine bineriz" dedim. kadın beddua ede ede gözleri dolu dolu indi arabadan. "şikayet edicem seni, 20.000 ceza kesecekler sana!" diye bağırdı şoföre. şoför çıkışan gencin etkisiyle sanırım sessiz kaldı. teyzeyle indik. "oğlum vallahi engelliyim bak göstereyim kartımı sana" diyerek itirazıma rağmen kartını çıkarıp gösterdi. "verdin mi sen ona para?" diye sordu. verdim, deyince, "niye veriyorsun, alsaydın geri" dedi ve ağlamaya başladı. "verecek param olsa 1 değil 1,5 veririm ama yok işte" dedi. arkadan diğer araç gelene kadar birbirimize sarıldık, helalleştik, sonraki arabaya bindi teyze, şoför "bedava, sorun yok" dedi ve gitti.

    öyle işte.

    peşin not: engelli kartı sadece bedensel engele verilmiyor. örneğin şizofreniye de engelli veriliyor. teyzenin dediği gibi "15 doktordan alıyorlar onu". tanıdığım var şizoaktif bozukluk sebebiyle %40 engelli diye geçiyor. teyzenin ne sorunu vardı bilinmez...

  • bu gün dışarı çıktım, birkaç işim vardı. kalabalık bir sokakta 4-5 yaşlarında bir çocuk denk geldi, annesi birkaç metre ötedeki büfenin akbil sırasındaydı sanırım. çocuk yere çömelmişti, elindeki bir parça koli şeridini yere uzatıp sokaktaki diğer insanlara "atla" diye sesleniyordu. kimse üstünden atlamadı, sıra bana gelince ben atladım. arkamı dönünce gülümsedi, annesinin yanına koşup "abi atladı" dedi.

    siz de atlasaydınız ya ibneler, neyiniz eksilirdi?