hesabın var mı? giriş yap

  • agiz kokusu daha once de denildigi gibi sadece agiz ve dis nedenli degildir cesitli sistemik hastaliklarin habercisi de olabilir ama agiz nedenli olanlara deginirsek agiz kokusundan yakinan insanlar fircalamayla gececegini dusunerek dislerini fircalama aliskanligi edinebilirler ama plagin da cesitleri vardir. 2-3 gunluk plak fircalamayla tamamen cikmaz disetiyle disin birlesimine bakarsaniz cizgi halinde gorebilirsiniz. dis taslari zaten isitilmis igne gibi cin fikirler disinda kisi tarafindan cikarilmasi zordur.

    siz dislerinizi duzenli ve cok iyi fircalasaniz bile dis ipi kullandiginizda gorebilirsiniz ki ustunde gida artiklari vardir ve onlari bir koklayin bakalim! cok kotu kokar ayni kaplamaniz dustugunde icinin koktugu gibi.

    dislerinizi fircalarken dilinizi de fircalamayi ihmal etmeyin ayrica. cok bastirmadan onun da bir kac kez ustunden gecin cunku girintili cikintili yapisiyla bakteri tutulumuna cok elverislidir.

    kaplamalar da koku yapar. ne kadar provalarda kontrol etsek bile dogal dis gibi degildir puruzlu bir gecis olur disle kaplama arasinda. eger aciklik buyukse yapistirma maddemiz zamanla cozunur ve olusan bosluga da gida artiklari yerlesir.

    curukler ve kotu yapilmis dolgular da gida tutulumuna neden olarak koku yapabilir.

    bunlarin hepsi ortadan kaldirildiktan sonra agiz kokusu ortadan kalkacak diye bir sey yoktur ama ne yazik ki. nedeni basta da soyledigimiz gibi agiz boslugundan kaynaklanmayabilir.

  • tarih: 06.04.2013 cumartesi
    yer: hamurabi istiklal caddesi şubesi

    izmirli kız: boyoz var mı?
    kasiyer: evet var hanımefendi.
    izmirli kız: ne'li var?
    kasiyer: ıspanak ve peynirli
    izmirli kız: boyoz sade olur bir kere! (çekip gider)

    aga boyoz sade olur madem, neden "ne'li var?" diye soruyorsun, izmir' den buraya kadar laf sokmak için mi geldin?

    sge: ama güzeller, haklarını vermek gerek.

  • milan baros (2014): "onun çok muhteşem bir hoca olduğunu söylerlerdi ama çalıştıktan sonra gerçeği gördüm. dünyada ondan daha iyi olan bir sürü hoca var. fatih terim'in maç öncesi taktik konuştuğunu hatırlamıyorum. sadece rakibi yıkmak, parçalamak gibi şeylerden bahsederdi"

    frank de boer (2008): "2000 yılında kazanılan uefa kupası'ndan dolayı bana göre başı hâlâ göklerde, bulutların arasında geziyordu. ama şunu söyleyebilirim ki, çok mükemmel bir antrenör değildi. kendisi futboldan çok dış görünüşüyle meşguldü. benim hiçbir yerde görmediğim bir şeydi. yarım sezonluk bir dönemde aynı kıyafetle diğer antrenmana çıktığını görmedim. bu gerçekten inanılmazdı. tam anlamıyla gerçek bir megalomandı”

    andrea pirlo (kitabından alıntılar): “dikkat çekici ve gerçekten tuhaf biriydi. kurallara karşı alerjisi varmış gibiydi. daha ilk başlardan uzun süre çalışamayacağı belliydi ve nihayetinde de kovuldu. milan öncesinde her istediğini yapabileceği daha küçük takımlarda çalışmıştı. milan’da ise atmosfer daha farklıydı. yemeklere geç gelir, resmi toplantılara kravatsız katılır, sırf big brother’ı (biri bizi gözetliyor) izleyebilmek için mr. bic’i (adriano galliani) masasında tek başına bırakırdı. parlak kıyafetlerle john travolta gibi gezerdi milanello’da.

    terim’in soyunma odasındaki sözlerini bize aktarmada sorunlar yaşıyordu. terim el kol hareketleriyle türkçe konuşur ve ‘çocuklar, sezonun en önemli maçlarından birini oynayacağız. birçok kişi bizi eleştiriyor ama ben size inanıyorum. şimdi vazgeçemeyiz. bizden beklentiler büyük, onları hayal kırıklığına uğratmamak görevimiz. bunu kendimiz için, kulüp için, başkan için, taraftarlarımız için yapalım. insanın kafasını kaldırması gereken bazı zamanlar vardır hayatında. o an bizim için geldi. haydi çocuklar, haydi’ derdi. ama tercüman neredeyse hareketsiz bir şekilde durur ve italyanca şöyle söylerdi: ‘juventus yarın geliyor. kazanmak zorundayız.’ biri 5 dakika konuşurken, diğeri 5 saniye konuşurdu.

    terim: ‘andrea, sen bizim için odak noktası olacaksın. oyunu sen yöneteceksin, ama acele etme, zorlama. durumu değerlendir ve etrafında en az rakip olan arkadaşına topu aktar. sana güveniyoruz. sen bu takım için ve oyun stilimiz için çok önemlisin. ama tekrar söyleyeceğim: zorlama. sakin ve soğukkanlı sözleri sloganımız. önce düşün, sonra pasını ver. doğru sonucu almak ve tüm italya’ya hala hayatta olduğumuzu göstermenin tek yolu bu. savaşmadan yenilmeyeceğiz. şimdi herkes sahaya çıksın. gerçek gücümüzü gösterelim ve bu yılın en iyi oyununu çıkaralım’

    tercüman: ‘pirlo pas at. hadi şimdi gidip idman yapalım.’

    bazı takım toplantıları, özellikle de en başlardakiler unutulmazdı. terim taktik panosunun önünde durur, bir tebeşir alır ve tahtaya 11 yuvarlak çizerdi. her yuvarlak bir oyuncuyu temsil ederdi ancak tahtada o kadar çok not ve karalama olurdu ki hangi oyuncu forvet, hangisi defans, hangisi orta saha anlaşılmazdı. tamamen kaos: sadece kaleci belliydi.

    bir noktayı gösterir ve ‘tamam, costacurta sen şuraya gideceksin’ derdi.

    ben de söze girmek zorunda kalırdım: ‘ama hocam o benim.’

    savunmacılarla golcüleri karıştırdığında iş iyice içinden çıkılmaz hale gelirdi. bunu bilerek yaptığından şüphelenmeye başlamıştım. sahada dört forvet ve yalnızca iki defans: berlusconi’nin yasak hayali.”

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!

  • şaşırılacak bir şey olmayan vaka.

    böyle mahalle aralarında racon kesip işinde gücünde insanları vergiye bağlayan (!), bir boka yaramayan it uğursuzların sonu budur.

    bırakın siksinler birbirlerini...

  • başlık: beyler kız meselesi ciddi yardım lazım

    entry 1: .... özet: başı kapalı kıza aşık oldum ama dindar değilim. bu işin sonu neye varır ?

    entry 4: bu işin sonu sürtünme yoluyla ilişki ardından haydar dümen'e varır.

  • adam bizim milli takımı seçse şu an evinden maçı izliyor olacaktı. bir ihtimal trt'nin dandik yayınıyla izliyor olacaktı. ironiye gel. almanya'yı seçti dünya kupasını kaldıracak şimdi.

    adam ileri görüşlüymüş.