hesabın var mı? giriş yap

  • aaa hem de bizimki gibi demokratik bir ülkede. ne şaşırtıcı. tabi canım akpnin politikalarını eleştirmek vatan hainliği zaten.

  • samsun'da vuku bulan hadise;

    "samsun vezirköprü’de toprak altında kalan kenan ve hayati ak kardeşlerin yaşamlarını yitirmesi sonrası yapılan soruşturmada afad ekibinin yolda namaz molası verdiği ortaya çıktı.

    ekibi taşıyan şoför, “namaz kılma konusunda tartışmalar çıktı. durmak zorunda kaldım” şeklinde ifade verdi. ekipteki s.d., molanın normal olduğunu savundu."

  • ben bu kardeşimizin sanatsal açıdan ortaya koymuş olduğu eserlere hayran kaldım.

    kendi iç dünyasındaki hayal ürünlerini yine kendi sanatsal bakış açısıyla hayata geçirerek sergilemesi takdire şayan bir durum.

    ilerleyen yıllarında daha güzel eserler ortaya çıkartacağına eminim.

    kendini takip etmeye başladım ve sanatsal gelişimini zevk ile takip edeceğim.

  • ortağı, neanderthal insan olan java ile, daha çok arkeolojik efsaneler üzerine kurulu hikayelerin peşinden koşan, diana isimli pek hoş bir nişanlısı olan ama, ona gereğinden fazla önem göstermediği için sürekli azar işiten, yaşlı olmaktan şikayetlenen, azılı düşmanı/eski can dostu sergei orloff ile maceralarında sık sık karşılaşan arkeolog/yazar/program sunucusu/dedektif/çizgi roman kahramanı.

    arekolog olmasından ötürü çok acayip hikayeler, olaylar yaşar... tibet'te, kut humi isimli rahip tarafından yetiştirilmiştir... azılı düşmanı/can dostu sergei orloff ile beraber öğrenim görmüştür bu manastırda... kut humi'nin kendilerine, uzun çalışmalar sonunda mezun olmadan evvel verdiği özel iki ışın tabancısı, ikisinin de kaderini sonsuza kadar değiştirmiştir... martin; çapkın ama beceriksiz, pislikler yapan, kaba saba bir adamken, sergei; kibar, başarılı, iyi yürekli ve yardımseverdi. ama bu silahlar ellerine verilince, kaderleri yer değiştirmiştir... şimdi birbirlerinin hayatlarını yaşamakta, sergei ona verilen silahı koluna monte ettirmesi sonucu, iyice delirip, dostluk ilişkilerini, düşmanlığa dönüştürmüştür... martin ise, kendi silahını bir yerlere saklamış, onu kendi isteğiyle unutmuştur...

  • başörtüsü nasıl serbest oldu ise sakalın da kesinlikle serbest bırakılması gerekmektedir , koskoca enerji bakanı hacı sakalı bırakınca bişi yok gariban memur ,bankacı sakal bırakınca oouuvv!!!

  • sıradaki istek gelsin.

    evde nasıl konserve yaparız.

    şimdi insanların en sevdiği zehirlenme türü ev konserveciliğidir. bunu unutmuyoruz ve işimizi disiplinli bir şekilde yapıyoruz.

    öncelikle dayanıklı kavanozları tercih ediyoruz. pazardan bulduğumuz en ucuz kavanoza elimize ne geçerse doldurmuyoruz. zaten elinize aldığınız kavanozun neye benzediğini anlarsınız.

    hangi ham maddeden yapacaksanız çok iyi temizlemeliyiz. öylesine suya tutup çıkarmıyoruz. süzgecin içine bastığımızda da kendiliğinden temizlenmiyor onlar. elimizle teker teker temizliyoruz ve çürükleri ayıklıyoruz.

    konserve kavanozlarını iyice yıkıyoruz. bazıları mikrodalgaya atıyor bilemiyorum. ne yaparsanız yapın kapakları kaynatın ve iyice kurulayın.

    konserve yapacağımız sebzeleri önceden haşlamanız gerektiğini bildiğinizi varsayıyorum. haşlamazsanız ne olur? elinin körü olur. haşlanmış sebzeler hem kavanozda daha az alan işgal eder hem de mikroorganizmaların önemli bölümünü ön haşlama ile öldürürüz.

    kavanozların içerisine de her şeyi tıkıştırmıyoruz. oraya su girecek. taneli sebzeleriniz mümkün olduğunca su ile temas halinde olmalı.

    bir numaralı düşmanımız şeker. evet o şeylerin içine şeker eklemeyeceksiniz. tadı umrumuzda değil. kapağını açınca eklersiniz. bu yüzden şeker oranı yüksek olan havuç ve soğanı da eklemiyoruz. zaten bu ikisini neden ekliyorsunuz anlamış değilim kışın hepsi bol miktarda var.

    çok sulu olmasını istemiyorsanız domateslerin çekirdeklerini kaşık yardımıyla çıkarın efendim. hemen bir makarna sosu yaparsınız olur biter.

    eğer amacımız salça yapmaksa ana unsurumuz tuzdur. aksi halde evler için satılan şu vakum cihazlarından alarak havadan arındırmanız gerek. sonra dondurursunuz.

    şimdi işin en önemli bölümüne geldik. konserve için olmazsa olmazımız asittir. marketlerdeki konservelerde hep sitrik asit ibaresi görürüz. bu konservemizin bozulmaması için ana unsurdur. "-e biz sitrik asidi nereden buluyoruz?".limon sıkacaksın canım. canın isterse sirke de olabilir. "-ee çok ekşi oluyor o zaman" hemen şeker ilave ederek tadını dengeliyorsun. bitti gitti.

    neyin konservesini yapacaksanız sosu kaynattınız. kavanoza doldurdunuz. ardından kapağını sıkıca kapattınız ve sıcakken ters çevirdiniz. şimdilik işler yolunda gidiyor gibi. sızıntı olmadığına kendimizi inandırdık.

    şimdi kavanozları tekrar düz bir şekilde bir tencereye alıyoruz ve kavanozların üzerini kaplayacak kadar su ilave ediyoruz. kaynadıktan sonra 20-25 dk kısık ateşte tıngırdatıyoruz. bu sırada patlayan kavanozların ya kapağı iyice sıkılmamış ya da oturmamıştır. her halükarda içeriye hava aldığı için bozulacaktır. önceden kendilerini belli etmiş oldular. diyelim ki hepsi patladı. hemen o mutfaktan uzaklaşın ve bundan sonra zabıta kontrolünde mutfağa girin.

    konserve yaptıktan iki gün sonra kapakları elimizle açmayı deneyelim. eğer hiç zorlanmadan tık diye açılıyorsa o malzemeyi tüketin asla ama asla bir daha konserve yapmayın. eğer tüketemeyecekseniz bir poşete koyarak buzluğa kaldırın. buzdolabının normal soğuk bölmesine koymayın. burada da çoğalmış olan arkadaşlar faaliyetlerine devam edeceklerdir. zor açılan kavanozlar güvenlidir çünkü içinde ve dışında basınç farkı vardır fakat sırf zor açılıyor diye üzerinde küf vb bişey gözlemlerseniz hiç riske girmeyin hemen atın. kapak takıldığı için açılmıyor olabilir.

    artık bir şeylerin konservesini yapmasını biliyorsunuz.