hesabın var mı? giriş yap

  • tuba diyor ki; ‘kendi kitabını istedi bir de ya mal mı ne bu adam?’
    açıkça söylemek gerekirse, ısrarla kendi kitabını kaynak olarak isteyen ve sınavı o kitaptan yapan öğretmenlere ben de aynı şeyi söylüyorum. tuba saygısız değil, tuba aklı çalışan bir öğrenci. öğretmenin bu dayatmasına karşı çıkan bir öğrenci.

  • takip mesafesini korumadan altındaki tonlarca ağırlığındaki araçla şehir içinde hız canavarlığı yapan kamyon sürücüsüne katıksız 10 sene hapis verilmesi gereken olay.

    böyle 50-100 kişiye bu cezaları istisnasız verseler takip mesafesi konusunda vatandaşlar bilinçlenir.

  • oyları %50 iken atatürk'e çekinmeden ayyaş diyen siyasilerin oyları %35'e düşünce atatürkçü olduklarına şahit olduğumuz trajikomik tweet.

  • yani demiş ki; sizin aklınız ermez, biz sizin yerinize okuduk yorumladık siz kafanızı yormayın böyle şeylere.

    peki ahirette hesap verirken bize tercümanlık yapacak mısınız sayın diyanet işleri?

  • şile'deyiz 5 arkadaş... öğrencilik yılları. kış vakti, açık mekan yok... olanlar da bizi sarmıyor. eski alışkanlık, arabada içelim diyoruz. kimse bilmiyor şile'yi. özellikle kızlar, bulduğumuz yerleri "buranın manzarası yok ki" diyerek beğenmiyor. ortalıkta, "abi bu civarda nerede içilir arabada" diye sorabileceğimiz kimse de yok. polis karakolunun önünden geçerken sağa çekiyorum arabayı... sıkılmışım ring atmaktan. nöbetçi polis ve yanında bir başka polis sohbet etmekteler. camı açıp selam veriyorum polislere.

    - memur bey iyi akşamlar.
    - iyi akşamlar.
    - ya biz yabancıyız da, bu civarda arabayı çekip içebileceğimiz bi yer var mı?
    - tabii tabii, hemen şu yokuşu çıkın. solda bir alan var. deniz manzaralı içersiniz.
    - çok teşekkürler.

    söz konusu yokuşu çıkarken arabadakiler...

    - olm manyak mısın, polise içilecek yer mi sorulur?
    - bir saattir araba kullanıyorum. ne var işte, mis gibi yardım etti adamlar.

    neyse, mekana çekilir araba... müziktir, yıldızlardır falan. geyik yapılır, biralar içilir... biraz zaman sonra ekip arabası gelir. yanımıza gelen, nöbetçi polisin yanındaki diğer polis ve arkadaşlarıdır.

    - iyi akşamlar gençler.
    - iyi akşamlar memur bey.
    - burada içmek yasak.
    - abi sen yolladın ya bizi buraya...
    - olsun, yasak.

    türk polisi eliyle koymuş gibi yakalar diye bir laf var ya... doğrudur o laf.

  • başlık : eski sevgilime laf soktum faaaak

    3. işte bu yüzden eski sevgilin

    10. sen anca laf sok millet neler sokuyordur şimdi ona

  • introvert (ve tersi extrovert) başkalarıyla nasıl etkileşim kurduğumuza ilişkin tercihlerimizle ilgili kişilik özellikleridir. acaba içe dönüklük/dışa dönüklük tam olarak nasil anlasilir ve refahımızı nasıl nasil etkiler? her iki ozelligi de ayni baslik altinda incelemekte yarar var diye dusunuyorum, farkli yanlarini daha iyi anlayabilmek icin.

    içedönüklük ve dışa dönüklük, onlarca yıldır psikolojik teorilerin konusu olmuştur. günümüzde kişilik üzerine çalışan psikologlar içe dönüklüğü ve dışa dönüklüğü, genellikle beş faktörlü kişilik modeli olarak bilinen şeyin bir parçası olarak görmekteler. bu teoriye göre, insanların kişilikleri beş özellik seviyesine göre tanımlanabilir: dışa dönüklük (introvertin tam tersi), uyumluluk (fedakarlık ve başkaları için ilgi), vicdanlılık (birinin ne kadar organize ve sorumlu olduğu), nevrotiklik ( birisinin olumsuz duyguları ne kadar deneyimlediği) ve deneyime açıklık (hayal gücü ve merak gibi özellikleri içerir).

    beş faktörlü modeli kullanan psikologlar, dışa dönüklük özelliğini birden çok bileşene sahip olarak görürler. daha dışa dönük olanlar daha sosyal, daha konuşkan, daha iddialı, daha çok heyecan arama eğiliminde ve daha olumlu duygular yaşadıkları düşünülüyor. öte yandan, daha içe dönük insanlar, sosyal etkileşimler sırasında daha sessiz ve daha içine kapanık olma eğilimindedir. daha da önemlisi, utangaçlık içe dönüklükle aynı şey değildir: içedönükler sosyal durumlarda utangaç veya endişeli olabilir, ancak bu her zaman böyle değildir. ek olarak, içe dönük olmak, birinin asosyal olduğu anlamına gelmez. içe dönükler asosyal değildir, farklı bir şekilde sosyallik gosterirler. yakin arkadaslari ve aileleri olmadan tabi ki yasayamazlar ama ayni zamanda yalnizligi da isterler.

    2011'de wellesley koleji'ndeki psikologlar, aslında birkaç farklı türde içe dönüklerin olabileceğini; tüm dışa dönüklerin ve içe dönüklerin aynı olmadığını öne sürmüşler.

    bu cercevede, dört içe dönüklük kategorisi olduğu belirlenmiş:
    * sosyal içe dönüklük,
    * düşünceli içe dönüklük,
    * endişeli içe dönüklük,
    * engellenmiş / kısıtlanmış içe dönüklük.

    bu teoride, sosyal bir içe dönük, tek başına veya küçük gruplar halinde vakit geçirmekten hoşlanan kişidir.
    düşünen içe dönük, içe dönük ve düşünceli olma eğiliminde olan kişidir.
    endişeli içedönükler, sosyal durumlarda utangaç, duyarlı ve bilinçli olma eğiliminde olanlardır.
    engellenmiş / kısıtlanmış içedönükler, heyecan aramama ve daha rahat aktiviteleri tercih etme eğilimindedir.

    peki, içe dönük olmak mı yoksa dışa dönük olmak mı daha iyi?

    dışa dönüklüğün olumlu duygularla ilişkili olduğunu öne sürülmektedir. yani, daha dışa dönük insanlar, içe dönüklere göre daha mutlu olma eğilimindedirler. acaba aslında durum bu mu? bu soru hakkinda yapilan incelemelerde araştırmacılar, mutlu katılımcılara baktıklarında, bu katılımcıların yaklaşık üçte birinin de içe dönük olduklarını keşfettiler. başka bir deyişle, daha dışa dönük insanlar ortalama olarak biraz daha sık olumlu duygular yaşayabilir, ancak çoğu mutlu insan aslında içe dönüktür.

    dışa dönüklük genellikle iyi bir şey olarak görülüyor. örneğin, işyerleri ve sınıflar genellikle dışadönüklere daha doğal gelen bir etkinlik olan grup çalışmasını teşvik eder. fakat bu durum, içe dönüklerin olası katkılarını ihmal edilmesine yol aciyor.

    mevcut toplumumuzda dışadönüklük sıklıkla daha makbul gorunse de, içe dönük olmanın da faydaları vardır. yani, içe dönük veya dışa dönük olmak ille de daha iyi değildir. başkalarıyla ilişki kurmanın bu iki yolunun her birinin kendine özgü avantajları vardır ve kişilik özelliklerimizi anlamak, başkalarıyla daha etkili bir şekilde çalışmamıza ve çalışmamıza yardımcı olabilir. diğer bir deyişle birinin diğerinden daha iyi olduğunu söylemek mümkün değil.

    kaynak, kaynak, kaynak, kaynak.