hesabın var mı? giriş yap

  • bir yerde okumuştum. sanırım aylin balboa'nın hikayesi idi. "yaşlanmak mütemadi bir kaybediş"tir. diye . kendimden biliyorum (80 yaşına geldim artık) hacmen azalıyor insan. ruhen de azalıyor. tanıdıklar azalıyor...tükeniyor en sonunda. hayat bitmiş oluyor.

  • benim için assassin’s creed revelatıons’taki ezio-altair buluşmasıdır.

    bir de assassin’s creed: black flag’de edward’ın “parting glass” şarkısı eşliğindeki final sahnesi vardır ki gözleri doldurma potansiyeline sahiptir

    düzeltme: oyun adı düzeltildi.

    düzeltme v2.0: işte o sahne...

  • insanın default hali olması gerekirken nasıl mantıksız falan addediliyor şaşırıp duruyorum. esas mantıksız olan dünyanın çoğunun binlerce yıldır bulutların üzerinde sihirli bir adamın var olduğuna inanması. enteresan adamlar vesselam neyse ki sayıları yavaş yavaş da olsa azalıyor.

  • motor gücü 10 hp'den yüksek olan ve boyu 24 metreyi geçmeyen özel tekneler için almanız gereken belgedir. 10 hp'den düşük motora sahip özel tekneler için bu belgeyi almak gerekmez. bu belge ile denizde ticari bir faaliyet yapılamaz. kısa mesafe telsizcilik belgesi ise yolcu sayısının 12 kişinin üstünde olması halinde ve deniz telsiz cihazı bulunan özel teknelerde zorunludur.

    online eğitim ve sınav sistemi ile kolayca alınabilen belgedir. eğitimleri tamamlamam 2 günümü aldı zira sistem her sayfada belli bir süre kalmanızı şart koşuyor. amatör denizci belgem ile kısa mesafe telsiz operatörü yeterlilik belgemi üçüncü gün gidip bastırdım. görsel

    süreç şu şekilde işliyor:
    1) adbs.uab.gov.tr'ye e-devlet şifreniz aracılığı ile giriyorsunuz.
    2) eğitimler sekmesinde sizi tamamlamanız gereken iki eğitim bekliyor
    a) kısa mesafe telsiz operatörü eğitimi (1 saat)
    b) amatör denizci online eğitimi (10 saat)
    3) eğitimleri tamamladıktan sonra "sınav başvurusu yap" sekmesine geçiyorsunuz ve iki belge için de sınav başvurunuzu yapıyorsunuz. (online ya da yüz yüze)
    4) sınav başvurunuz onaylandığında aynı web sitesi üzerinden sınavlara katılıyorsunuz. (sınavların belirli bir tarihi, saati yok. eğitimi tamamladıktan sonra dilediğiniz saatte girebilirsiniz.)
    5) sınavları başarılı bir şekilde tamamlarsanız telefonunuza ödeme yaparken kullanacağınız iki adet kod iletiliyor. bu kodlar ile halkbank şubesine gidiyorsunuz ve ödemenizi yapıyorsunuz. (dekontunuzu ve vergi alındı belgesini unutmayın.)

    2021 aralık ayı için 86.40 tl ödeme yaptım, 2022 yılı için ödenecek ücret 117.50 tl'dir. ödemenin sisteme düşmesi bir saat kadar sürüyor. ödeme sisteme yansıyınca "belgelerim" sekmesinden belgelerinizi pdf olarak alabilirsiniz.
    6) kartlarınızı bastırmak istiyorsanız herhangi bir ücret ödemeniz gerekmiyor. en yakın liman müdürlüğüne kimliğiniz ile giderek kartlarınızı bastırabilirsiniz.

    not: bu belgeler size tekne kullanmayı öğretmez, sizi denizci de yapmaz. bunun için profesyonel eğitim almak ve pratik yapmak şarttır. belgemi aldım diyerek kendinizi serin sulara bırakmayın. başkalarının ve kendinizin canını tehlikeye atmayın.

  • salaklık eninde sonunda kaybettirir işte, bir dümen tutturmuşsun, yedi sülaleni kurtaracak parayı öyle yada böyle bulmuşsun, ne mal gibi milletin gözüne gözüne dolarları, hayatını sokarsın. vizyonsuzluk işte kendin için yaşa lan hayatını her zaman, gösteriş için değil.

  • sonra neden insanlar uber'i tercih ediyor hebele hübele.

    bu taksiciler böyle oldukça kimse taksiye binmez olacak, aralarında düzgün olanlar -ki olduklarını biliyorum- bu hayvanları hizaya sokmalılar. ekmek teknenizi ateşe veriyorsunuz, bu eleman hapis yatarsa sizin için çok tehlikeli bir emsal olacak, artık mahkemeye gitmekten geri kalmayız. hazır ol taksici, bir lira için 10 yıl hapis yatabileceksin.

  • okul çıkışından oğlunu almış bir baba ile oğul;

    - baba kırtasiyeye uğrayalım ya
    + napcan oğlum kırtasiyede?
    - kalem alcammm
    + bu ne lan iki günde bir kalem alıyon, biz seni okumaya gönderiyoz sen sadece yazıyon.

  • (supermen tşörtü ile servis yapan genç kız garsona)

    - tişikkirlir sipirmin

    --- spoiler ---

    söylenebilseydi şahane olacaktı, söylenemedi bile, o kadar da gaz verdik arkadaşa
    --- spoiler ---

  • milletin iliklerine sinmiş 'bişey olmaz abi'ciliğin sonucu gerçekleşmiş cinayet. tepeden tırnağa yani emekçisinden ceosuna bu anlayış sinmişken iktidar sahipleri bu anlayışı daha da körüklemekte, kaderle fıtratla yeni cinayetlere zemin hazırlamaktadırlar.

    işçiden örnek vereyim, adama diyorsun ki kafana baret tak, cevap olarak elindeki küreği alıp kafana geçirebiliyor adam. ya da motorlu testereyle taş düzelten adama koruyucu eldivenini tak diyince küfreder gibi bakıyor adam. niye? çünkü 'bişey olmaz abi' anlayışında. bunlar sırf gıcıklık olsun diye uydurulmuş, baret kafasını sıksın, eldiven elini terletsin diye konulmuş iş güvenliği maddeleri değil mi? hakikaten de birşey olmuyor ama. üç gün olmuyor bir ay olmuyor iki sene olmuyor. adam yıllarca niye kafasını baretle sıksın. ama 3 sene sonra kafası yarılınca ya da parmağı kopunca önce seni suçluyor sonra allah'ın takdiri diyor.

    mimardan örnek vereyim: adam cemaat yurdu yapan cemaatçi bir mimar, denetim yaparken diyorsun ki adama kardeş sen yangın yönetmeliğine göre planlamamışsın burayı ona göre tekrar çiz. adam sana küfreder gibi bakıyor yine. yok ne gerek varmış ekstra külfet geliyormuş vs vs. sanki yine gıcıklığına dedik. sonra adama 'yangın çıkarsa ve bir öğrenci ölürse burada savcının göz altına alacağı ilk kişi sensin' diyince haa deme ya diyip hemen düzeltiyor planı. evet based on a true story bunlar.

    siyasetçisinden örnek vereyim: pamukova tren kazasını hatırlarsınız. işte o kazadan bi üç beş ay önce itü'den bilirkişiler ilgili yerde etüd yapmışlar ve oradaki eski hattın üzerine hızlandırılmış tren konulması durumunda trenin raydan çıkacağını, çünkü kurba, yani dönüş yarıçaplarının hızlandırılmış treni kaldıramayacağını belirtmişler ve bunu kazadan önce bir toplantıda ulaştırma bakanına sunmuşlardır. sonra? sonrasını biliyorsunuz iki tane makinisti attılar içeri.

    tepeden tırnağa sorumsuzluk karakterimiz olmuşken başta belirttiğim gibi bu konuda halkı dönüştürmeye çalışmak bir yana daha da sorumsuzluğu, yandaşlığı, adam kayırmayı teşvik eden siyasi irade birinci derecede sorumludur.

  • ya arkadaş... lan... aslında... o zaman hemen konuya giriyorum: kızların bazı erkeklere duydukları güveni ve onlara besledikleri "dostane sevgi"yi belirtmek için kullandıkları bir ifade.

    lisedeyken kızlar "basketbol takımında oynanan okulun yakışıklısı" klişesinin gölgesinde yaşayan selvi boylum al yazmalım filminde ahmet mekin 'in oynadığı cemşit karakteri tadındaki çocuklar için kullanırlardı bunu genelde... "ay esmer volki çok yakışıklı, sarı çağatay tam fıstık" bilmem ne derken bir yandan da bu cemşit prototipine "ay seni de çok seviyoruz, şu okulda bir güvendiğimiz sen varsın" derler; bir de böyle ballandıra ballandıra "x (bu örnek olayda cemşit prototipi) çok güvenilirdir bak... soyun yanına yat dönüp bakmaz, bir de üstüne battaniye/çarşaf/yorgan (mevsimlik değişken) örter" diye bu cemşit'i överlerdi... daha sonraki yıllarda da buna tanık oldum ben. kızlar bir adamın güvenilirliğini belirtmek için bu ifadeye benzer başka ifadelerle kendilerine en uç durumlarda bile "yan gözle" bakmayacaklarından emin oldukları erkekleri övüyorlar... var bunu yapanlar. cemşit ve cemşit gibileri överken bu kadar fazla ırz-namus vurgusu yapmanın cemşit'te açtığı yaralara değinen var mı peki?

    peki ama "soyun yanına yat dönüp bakmaz" ve benzeri ifadelerle övülen cemşit'in içinde kopan fırtına? cemşit'in o anda hissetikleri? "ehe sağol ya pelin... sen de benim kardeşimsin" derken, kabuğu açılan hicran yaraları... kızlar böyle o en tikky tavırlarıyla "ya x canım ya...soyun yanına yat dönüp bakmaz" derken cemşit'in halay çeken hormonları?

    bir gün cemşit beklentileri boşa çıkarırsa biraz da suçu kendinizde arayın kızlar... nihayetinde oyuncak panda değil bu... cemşit.