hesabın var mı? giriş yap

  • bu okulların bazı bölümleri çok fena isimden yer. mesela brown siyaset biliminde ya da yale mühendislikte çok yüksek dereceli olmasalar da (genelde bu iki bölümün rankingleri 45-50 arasıdır) kendilerinden daha kaliteli başka bölümlerle benzer aday profili -ve bolca para- ararlar. isimlerine çok takılmamak lazım, her bölümün kalitesi kendinedir genelde. mühendis iseniz mit, caltech, ohio state, carnegie mellon daha iyi okullardır, ayrıca batı yakasının pek çok okulu, mesela stanford, uc berkeley ve ucla bu okullarla her alanda yarışır, hatta bazılarına toz bile yuttururlar.

  • link
    görsel: https://ibb.co/tbcdsz1
    görsel2: https://ibb.co/cwwn1w7

    'made in turkey' yazan hiçbir ürünü ülkeye sokmama kararı almışlar...

    ee ne oldu arap kardeşliği, ne oldu arap ortaklığı? başta istanbul olmak üzere birçok ilde arap yatırımcılara güvenen hükümet yine mi kandırıldı?
    birkaç gün önce afişlerle suudi arabistan'ın milli gününü kutluyorduk, ne oldu da ambargo yedik?
    arap yarım adasında bir dostumuz katar kaldı sanırım, o da bir iki yıla kazık atar kandırır bizi.
    siz bu kafayla ülke yönetmeye devam edin, bu şekilde ne döviz düşer ne de bu ülkeye refah gelir. bütün yabancı yatırımcılar tek tek çekiliyor ülkeden.
    b*kumuzda boğuluyoruz, az kaldı...

  • izmir'de askerlik yapanlar genelde tepeciği görüp geldiği için dikkate almadığım önermedir. neden tepecik diye soracak olursanız, izmirliler anlamıştır asker-tepecik ilişkisini.

  • kaderine küsmüş, umudunu yitirmiş, olmayacağına inanmış ve yalnızlığı kanıksamış insandır. denedik de ne faydasını gördük, der. yalnızdır. mutsuzdur. üzgündür ama çabalayacak ümidi kalmamıştır.

  • diziyle ilgili bir ara uzun uzun çıkarımlarda bulunacağım ancak yorumlarda gördüğüm bir konuya kısa bir not yazmak istedim.

    öncelikle tanım: türkiye' de 13 yıl boyunca kesintisiz yayınlanmış, günümüzde izlendiğinde geçmişin bir belgeseli tadını veren dizi.

    yorum yapan bazı yazarlar, dizi için "sürekli kendini tekrar eden" ya da "yıllardır hep aynı şeyleri gösteren" ifadelerini kullanmış.

    halbuki dizi de neredeyse her karakterin yıllar süren maceralarına tanıklık edebilirsiniz.
    bazı örnekler vermek gerekirse;

    halil efendi: 13 yılda kapıcılıktan nasıl da işini gücünü yükseltip zengin birine dönüştüğünü görebilirsiniz.

    cafer: apartmanda nasıl bağlar kurduğunu ve ailesini genişletip çocuklarını büyütürken nasıl türlü işlere girip çıktığını, insanlar ile nasıl ilişkiler kurduğunu, nabza göre şerbet ile işlerini nasıl hallettiğini görebilirsiniz.

    ali: küçücük bir çocukluktan nasıl genç bir çalışana dönüştüğünü, bu süreçte bir gencin hangi yollardan geçtiğini, okul koşturmacalarını, sonrasındaki işsizlik derdini, aile işinde nasıl tutunduğunu ya da diğer arayışlarını, evlenmek isterken hangi yollardan geçtiğini görebilirsiniz,

    davut usta: almanya' dan geldikten sonra ülkesinde neler yaptığını, çevresine faydalı olmak, aile ve akrabalarına destek olmak için nasıl fedakarlıklar yaptığını, çocuğu ile nasıl ilgilendiğini görebilirsiniz. kültür çatışmalarından kurtulamadığını, nasıl kendince mücadele etmeye çalıştığını görebilirsiniz.

    şükrü: almanya' dan döndükten sonra yaptığı arayışları, istemediği bir işte nasıl yükseldiğini, abisinin şirketinde nasıl yükseldiğini ve şirketin değişim sürecini görebilirsiniz.

    şevket: oğlunun evliliği sonrası dünür ilişkilerini nasıl yürüttüğünü, ailesinin sorunlarıyla nasıl başa çıktığını, toparlayıcı olmaya çalıştığını görebilirsiniz.

    yani bu dizide bazı replikler ve bazı olaylar 13 yıl boyunca tekrar ediyor görünse de; her karakterin bu 13 yılda neler yaşadığını, nasıl ilerlediğini görebilirsiniz. tabi ki her dizi de olduğu gibi bazı rollerin hayatına daha az tanıklık ediyoruz, daha az detay görüyoruz ama dizi baştan sona aynı şeyleri gösterse ve 13 yıl izlense sanırım bu daha da değişik bir başarı olur :)

    13 yıllık süre boyunca yaşanan olaylar, neredeyse gerçek zamanlı olarak bizlere aktarılmış, insan ve akraba ilişkileri bir çok insana tanıdık gelmiş, insanlar saçma sapan stres ve aptalca manipülasyonlarla ekranlara kitlenmeye çalışılmak yerine hayatın içinden ve eğlenceli dakikalarla yıllarca eğlendirilmiştir.

  • aklıma şu fıkrayı getiren durum

    carlo italya'da bi fabrikada iscidir bi gun charles de gaulle fabrikayi ziyarete gelir. carlo'yu gorunce "carlo bu sen misin inanmiyorum!" der sarilirlar. degaulle beraber guzel anilarini anlatir gider. mudur cok sasirir "vay be" falan. bir kac ay sonra nixon ziyarete gelir carlo'yu gorunce "oo carlo!" der kucaklasirlar. fabrika muduru "yok artik carlo utanmasan papayi da taniyacaksin" der. carlo "taniyorum tabi" der. mudur inanmaz. "bu hafta sonu ayinde halkin arasinda bekleyin ben balkonda papanin yanina cikicam der". mudur gider halkin arasinda bekler. carlo papanin yaninda cikar. kalabaliga bir bakar mudur bayilmis yerde yatiyor. kosarak balkondan iner yanina gider etraftaiklere sorar "beni balkonda gorunce mi bayildi?" diye. ordan biri yanit verir: "yok arkadaki iki japon "bu bizim carlo da yanindaki takkeli kim?" deyince bayildi".