hesabın var mı? giriş yap

  • bu carpismanin simulasyonu yok. "simulasyon" basligiyla paylasilan videolar daha ziyade yaratici sanat eserleri olarak degerlendirilmeli.

    zira samanyolu galaksisindeki toplam yildiz sayisini dahi bilmiyoruz. yani o kadar bilmiyoruz ki tahminler 100 ile 400 milyar arasi. senin boyun ne sorusuna "valla son teknoloji mezuralarla olcturdum, rontgenler cektirdim, yuzlerce bilimadamina sordum, 2 ila 8 metre arasiymis" demek gibi.

    andromeda da tahmini 1 trilyon yildiz iceriyor.

    bunlarin her birini bilsek de bu kadar karmasik bir etkilesimi simule edecek teknolojimiz yok. her bir yildizin yercekim alani binlerce yildizi etkileyecektir, buradan cikacak non-lineer denklemi en guclu superbilgisayarlar cozene kadar zaten carpisma olmus bitmis olacak. insan beynindeki tum noronlarin simulasyonu bile daha az karmasik bir proje.

    neyse, bir de carpismanin bu kadar uzun surmesinin nedeni, yildizlarin kafa kafaya girmemeleri. yuzmilyarlarca yildiz olmasina ragmen aralarindaki mesafe o kadar buyuk ki, birbirlerini iskalayacaklar. bazilarinin momentumlari digerlerinin yercekimi alanlari tarafindan yavaslatilip, yoyo gibi tersine donecek ve milyonlarca yil suren spiral "danslara" neden olacak.

    bence insanin soyundan ilerleyen "seyler" birak milyarlarca yili, birkac yuzyil icinde uzay zamani tamamen anlamis, birkac onbin yil icinde de onu istedikleri gibi manipule edecek seviyedeki enerjileri kontrol edecek hale gelmis olurlar ve bu carpisma hic yasanmayabilir. 1 milyon yil sonraki halimizle (ya da urettigimiz bilinclerin haliyle) su anki halimiz arasindaki fark, bizle protozoalar arasindaki farktan katbekat fazla olacaktir.

  • ''siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk.''

    seçim olmasa dar gelirli akıllarına bile gelmeyecek kendilerini ve yandaşlarını beslemekten.

    işsizliğe çözüm bulun, enflasyonu düşürün, insanca yaşamaya yetecek ücretler verin. açlık sınırının altında değil! bunları yaparsanız zaten insanların dar bir geliri ve borcu olmayacak

    t: bir seçim yatırımı

  • yanında börek falan da yapabiliyorsa iyidir, gün teyzesi olabilir. sadece kısır yetmeyebilir.

  • 30'lulara teyze diyen liselilerin sayısının da azımsanmayacak kadar çok olduğunu gösterir.

  • insanların her birinin muhteşem potansiyelleri olduğu fikrine katılmayanlardanım.

    önce potansiyel kelimesini açmamız gerekiyor. tdk'ya bakalım.

    1. gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, gizil
    2. gelecekte oluşması, gelişmesi mümkün olan
    3. kullanılmaya hazır (güç, yetenek)

    yani her insanın içinde, ortaya çıktığında fark yaratacak bir yetenek olduğu ön kabulü var bu "potansiyelini kullanamamak" mevzusunda. iyi de her insanda böyle bir gizli güç yok ki? ki çoğu insan maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki temel gereksinimleri karşıladıktan sonra başka bir şey yapmaya üşeniyor, en tepedeki "kendini gerçekleştirmek" mevzusu bu temel ihtiyaçlardan çok daha soyut bir şey sonuçta. insanlar yorgun, iş ve okul stresiyle boğuşmaktan, trafik çilesi çekmekten, para kazanmaya çalışmaktan yorgun düşmüş haldeler. bu nedenle sıradan bir insan olup hala potansiyel denen şeyi zorlamaya çalışmamalarını anlıyorum.

    tabi gerekli temel ihtiyaçları karşılayan ve görece rahat bir yaşamı olup, üstüne biraz zorlayarak parlatabileceği bir yeteneği olanları bundan hariç tutuyorum. işte onlara potansiyellerini kullanmadıkları için ve dünyayı yeteneklerinden mahrum bıraktıkları için kızabiliriz.*

  • sonuçları trajikomik olabilir bunun. çocuk solak işte ne zorluyorsun sağ elini kullandırmaya.

    evet efenim gelelim olayın gerçeklik boyutuna. insanlarımız sol eli kullanmanın, yemek yemenin vesairenin haram olduğu düşüncesiyle çocukları sağ el kullanmaya zorlarlar genelde. pek sık görünür bu durum toplumumuzda.

    arkadaşlarımla birgün yürüyoruz yolda. bir tanesinin cep telefonu çaldı. çocuk durdu konuşmaya başladı; ama bildiğin durdu, yürümüyor. "hadisene cem, hadi yürü cem" dedik çocuk kıpırdamıyor. neyse sonra kapattı telefonu. neden yürüyerek konuşmuyorsun diye sordum. sonra başladı anlatmaya:

    "ben küçükken solakmışım, sol elimle yazmaya çalışıyorken bizimkiler 'oğlum sol elle yazı yazılmaz sağ elle yaz' diyerek zorladılar beni. şimdi iki elimle de yazı yazabiliyorum; ama böyle aynı anda iki işi falan yapamıyorum. yürürken telefonla konuşamıyorum, yürürken merdivenden çıkarken falan sakız çiğneyemiyorum" diye döktü içini garibim.

    sonra en bombası geldi:

    "bir gün patates kızartıyorum tavada. sol elimde kızarmış olan patatesleri aldığım tabak duruyor, sağ elimle de tavadan kızaranları alıyorum kevgirle. hani yağını süzmek için aşağı yukarı sallarsın ya kevgiri; ben de başladım sallamaya. sonra farkettim ki kevgiri değil, sol elimde tuttuğum tabağı sallıyormuşum, bütün patatesler yere döküldü."

    işte böyle de dengesiz olabilir çocuğunuz. aman diyim zorlamayın*.