hesabın var mı? giriş yap

  • bunu bir yazar çok detaylı olarak 1 ay önce kadar açıklamıştı. o yazara buradan ciddi ciddi saygılarımı iletiyorum

    edit: (#124278114) valla araştırdım buldum, bu adam tam bir sherlock. kahvenizi alın okumaya başlayın.

    edit2: entry sahibi yazar bir kadınmış. sevgiler, saygılar.

  • izlerken sinirden dişlerimi sıktığım video. aşçı doğru olanı yaptı ama yarıda bıraktı. öldürene kadar boğmalıydı. köpek ayıldıktan sonra kaçarak uzaklaşıyor. biraz ileride küçük bir çocuğa saldırmayacağı ne malum. o yüzden fırsat bulmuşken öldürülmelerinde fayda var.

  • bulşit

    papa bile "bilim, evrim falan bunlar güzel şeyler." derken senin ders müfredatlarında evrimin yeri küçülüyor.

    papa diğer ruhban sınıfı üyelerinin aksine "gösterişten uzak olayım" derken sen 1000 odalı saray yaptırıyorsun.

    papa bir dinin en yüksek konumundaki insan olarak "iyi ateistler de var. belki cennete bile gidebilirler." derken senin ateistlerle ilgili yorumların "bunlar ateist"ten öteye gidemiyor.

    papa vatikan'ın tabusu sayılan çocuk taciz/tecavüzleri konusunda yüksek sesle konuşurken sizin yaklaşımınız "tecavüze uğrayan doğursun" şeklinde oluyor.

    daha sayayım mı, bence saymayayım. kendini halife ilan eden o terörist pezevenk bile papaya daha çok benziyordur.

  • efendilik, beyefendilik, zeka falan değildir.

    piçliğin, fırlamalığın, şişkin egonun üzerine biraz para serpmektir.

    ha, biz parayı da bulsak, bi türlü o piç adam olamadık. ince ruhluluğumuz ve düşünceliliğimiz, özgüvensizliğimizle üst üste binince, bok oldu ortalık. bazen "-mış" gibi yaptık. ama reçeteyle olacak iş değildi; tutmadık, tutulmadık; çok eğreti durdu. kimse fark etmediyse de, kendi kendimize fark ettik bu eğretiliği; içimize içimize utandık.

    neyse, namussuz bi fırlama olmadığıma üzülecek değilim. sadece adaletsiz dünya, bu kadar fazla adaletsiz olmayaydı, iyiydi.

  • sol şeritte ön tarafınız sıralı araçlarla dolu iken hemen arkadan dibinize kadar yanaşıp selektör yapan tiptir.

    bu andavallara, ön tarafın dolu olduğunu görmediğini düşünerek bir defa şans veririm. aracımı, öndeki araçları görebileceği kadar hafif sağa veya sola oynatırım. kimisi selektör yapmayı keser. işte bu başlığın esas konusu bir grup var ki, selektör yapmaya devam eder.

    hemen ilk fırsatta aracımı sakince orta şeride çekerim. bu andaval yerimi doldurur. işte en zevkli an gelmiştir. sol şeride geçip arkasındaki yerimi alırım. veririm gözüne coşkuyu, veririm gözüne feryadı..

    be amın oğlu, be yavşak; ben senin önümdeki araçları görmemiş olma ihtimalini bile düşünüyorum. sen ne istiyorsun lan? aracımın süper güç düğmesine basmamı falan mı?

    edit: yıllardır sözlük okurum. gördüğüm en başarılı entry nick uyumu ; #142795314

  • istanbul'da daha çok var böyle tarihi imajı çizilerek çökülmüş ve kimler tarafından ne şekilde işletildiği belli olmayan yerler

    özellikle istanbul'un turistik yerleri bu tiplerden temizlenmeli, daha profesyonel modern ve turizme yönelik yöntemlerle işletilmeli

  • yönetmenliğini lee ısaac chung'un yaptığı, oyuncu kadrosunda steven yeun, yeri han, alan kim, noel kate cho ve yuh-jung youn'un yer aldığı film.

    dünya prömiyerini 16. sundance film festivali'nde yapan film, burada "jüri büyük ödülü" ve "seyirci ödülü"nü kazanmıştı.

    henüz çocuk yaşta ailesiyle birlikte kore'den arkansas'a göç eden lee ısaac chung'un kendi deneyimlerinden yola çıkarak senaryosunu kaleme aldığı film, koreli göçmenlerin amerika'da yeni bir yaşam kurmak için verdiği mücadeleye ışık tutuyor. 1980'lerde geçen film, amerikan rüyasının büyüsüne kapılan genç bir insanın, ailesiyle birlikte kore'den arkansas'a göç etmesini anlatıyor.