hesabın var mı? giriş yap

  • lisans son sınıfta bir sene önce uyuduğu için final sınavını kaçırıp ders tekrarı yapan arkadaşın teletubbies'in sonunu seyredeyim derken tekrar ettiği dersin finalini kaçırması... ` :inanılmaz ama gerçek`

    6 yıl sonra gelen edit : malum arkadaşla bunca sene sonra görüştüm. durumu hatırlattım. sezon finaliydi o yüzden kaçırmak istemedim dedi. *

  • bazı kelimeler vardır; gelişi güzel kullanamazsın. güven, özveri ve tecrübe ister. boğaza takılmış bir fular ister. misal; kümülatif, konjonktürel, angajman.

    geçen mahmutlarla batak oynuyoruz. "bu liste kümülatif mi artıyor?" dedim, kahvenin bana en uzak olan adamı geldi kafama imame ile vura vura dışarı çıkardı beni. tekrar içeri girdim. "bu davranışınız yüzünden sizi esefle kınıyorum. burada okey oynayacağınıza kitap okusanız, yeni uzmanlık alanlarında yoğunlaşsanız konjonktürel işsizliğe belki de çözüm olacaksınız" dedim. üzerime doğru gelen ıstakaları sayamadım.

    çok içerlemiştim, bir şekilde ağızlarının payını vermem gerekiyordu. gittim hemen bir fular aldım. taktım fuları, girdim içeri. "beni çeşitli angajmanlarla sarmalayıp özgürlüğümü barajlayamazsınız" dedim. bir bana baktılar bir fulara baktılar ve cevab veremediler.

  • elektrikli somun sıkma makineleriyle sıkılan somunların on kaplan gücündeki parmaklarla açılabildiği, kaputun şaaak diye çıkartılabildiği, aracın lego gibi parçalanabildiği sürreal görüntülerdir. aracın yampir yumpir gelişinden belli ne mal olduğu.
    kısaca saçmalığın dik alası olan şovdur.
    dosta korku, düşmana güven vermiştir

  • deplasmanda 1 gol atmanın, başka bir ifadeyle kendi evinde gol yememiş olmanın avantaj sayılması. yani diyorsun ki, 40bin kişi kendi seyircinin önünde açık oynama, seyir zevki verme, taraftarın senin gol yemenden korksun. kendi seyircisini kanser et, kapan. saçmalık.

  • çok enteresan kodlamalar ile çalıştığım sınav.

    mesela boksit aklıma ''amk '' kısaltmasından geliyor.

    antalya-akseki
    muğla- milas
    konya-seydişehir.

    volkanik set göllerinde, lavlar gölden dışarı taşarken bi bahçıvanın set kurduğunu düşünüyorum.

    balık
    a
    haçlı
    çıldır
    ercek
    van

    bi tane kadının yanına gidiyorlar, diyorlar ki türkiye'nin ilk kadın valisi olur musun ?
    yok, diyor. sonra ısrar ediyorlar. yine olumsuz cevap. lale verip tekrar ısrar ediyorlar, kadın da bıkkınlıkla ay! tamam, diyor.

    türkiye'nin ilk kadın valisi, lale aytaman.

    edit: gülmeyin piçler

  • mesela trafik kazası yaptınız, aradınız, ekip yönlendirildi dendi. o ekip 2 saaten önce gelmez.

    ya da evinize hırsız girdi, "hiçbir yere dokunmayım, kurcalamayım, doğru inceleme yapsınlar" dediniz, hemen polis çağırdınız, 3-4 saat sonra gelip sizi suçlu yerine koyan cümleler söyleyip giderler.

    kapınızın önünde arabada içip içip havaya ateş eden magandalar vardır, içerler, bağırırlar, kusarlar sonra arabalarına binip giderler. yürüme mesafesinde olduğu halde şikayete rağmen gelmeyen polis, ekip otosu yıkamaktadır.

    ama her nedense kahraman polisimiz üç kişi yan yana gelince daha slogan atamadan basar suyu gazı. toplumsal olaylardaki hızı fizik kurallarına aykırıdır adeta.

    hırsızlık olayına müdahale aracı var mı mesela?

    toma var.

  • olimpiyatlarla seviye biraz yukselmisti ben de fularla dolasiyordum evde. bu mactan sonra kendime geldim atleti giydim pijamalari cektim kendime geldim biraz.

  • yaşanma sebebi hastaların enteresan psikolojileri olan diyaloglardır. hastalar nedense kendi sağlıkları için bir şeylerden vazgeçmeye çok sert yaklaşıyorlar. yaşanmış bir olaydan örnek;

    hipertiroidisi olan guatrlı bir hastaya tavsiye verilmektedir.

    -bundan sonra kara lahana yemeyeceksin mehmet bey.
    -hiç mi doktor?
    -hiç, hayırdır kara lahanayı çok mu seviyorsun?
    -bilmem, hiç yemedim!

  • arkadaşımın başına gelen hırsızlık mevzusudur. yeni mezun olup işe girmiş bir arkadaşımız ziyarete geldi. çok üzgün olduğunu görünce ne oldu diye sorduk. ilk maaşını aldığı gün evlerine hırsız girmiş, bütün parası ve telefonu gitmiş. olayı kendi ağzından dinliyoruz.

    -abi evde 8 kişi yatıyorduk. bir kişi bile tıkırtıya uyanmaz mı? o kadar mal adam nasıl bir araya gelmişiz çözemedim.

    o esnada cep telefonumu arayayım, belki açar diye kendi numaramı aradım. hırsız açtı, o da salak! sen misin benim evi soyan diye sordum, evet dedi.

    "sen nasıl bir adamsın ya. hadi kimliğimi, kartlarımı falan geçtim. hiç değilse bir 20 tl bıraksaydın masada" dedim. öyle diyince özür diledi, "abi zor duruma düşeceğini bilsem bırakırdım" dedi.

    bakmış ılımlı bir hırsız karşısındaki, "beni kimlik ve kartlarla uğraştırma, cüzdanımı bir yere bırak alayım. bir de lütfen cüzdana biraz para koy, maaşımdı o benim, hiç param yok"demiş. hırsız da bunu kabul etmiş.

    ertesi gün belirlenen mekana giden arkadaş cüzdanını bulmuş. gerçekten bırakmış. ancak kimlik, kart falan her şey tamam da; içinde para yok.

    bizimki tekrar arıyor hırsızı. "ya hani para bırakacaktın?"

    hırsızın verdiği cevap bizim koptuğumuz noktaydı.

    -abi valla para koydum içine. şerefsizin biri çalmıştır!

    ------------------------------------------
    teşekkür editi... yazarken bu kadar fav alacağını düşünmemiştim.