ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bıçaklı saldırganı etkisiz hale getiren polis
-
ümraniyede bıçaklı saldırganı bacaklarından vurarak etkisiz hale getiren polis memuru. gerçekten çok temiz bir hamle olmuş. bıçak sallayan elemana sırtını dönmeyip nizami geri çekilme hareketi ve bu arada silahını çıkarmak her yiğidin harcı değil. bravo
link
- edit: ankara tıp fakültesi cebeci'de lösemi tedavisi gören hasta için acil ab rh+ aferez trombosit kana ihtiyaç vardır.
irtibat: belgin tiryaki
05054785349
istanbul sözleşmesi'nin feshine sevinen kadınlar
-
twiter'dan bir yorum:
erbakan'ın kızı da şeriat istiyodu. miras ortaya gelince, şeriata göre yarım pay almamak, medeni kanuna göre eşit pay almak, için kardeşini mahkemeye verdi.
gezi direnişi başarıya ulaşmıştır diyen gezici
-
taksime baktığında topçu kışlası gören dallamalara batmıştır.
gazın etkisi herhal.
bütün kitapları okunası yazarlar
-
zülfü livaneli - aslında açıklama yapmaya pek de gerek yok, adı yeter. fakat bir şey söylemek gerekirse.. türkiye'de ve belki dünyada bu adam kadar çok yönlü ve donanımlı insan sayısı çok azdır. bu çok yönlülüğünü ve geniş bakış açısını kitaplarına yansıttığı için her kitabı okunmalıdır.
ihsan oktay anar - kitapları türlere ayırmayı sevmiyorum. aslında sadece kitapları değil hiçbir durumda etiketleri sevmiyorum. polisiye dediğimiz kitabın içinde tarih, bilim, mizah vs. olabileceği gibi solcu, sağcı, dindar, ateist diye etiketlediklerimizin içinde de çok farklı düşünceler olabiliyor. ama iş ihsan oktay anar kitaplarını anlatmak istemeye gelince sıfatları kullanmak zorunda kalıyorsun. felsefe, mizah, bilim-kurgu, tarih, gerilim, yergi, dram... kitaplarının içine o kadar çok şeyi katar ki her sayfasından ayrı bir haz alırsın. anlatılmaz, okunur...
orhan pamuk - orhan pamuk kitaplarını ve seversin ya hiç sevmezsin. severseniz tüm kitaplarını okumak istersiniz..
evet türk edebiyatını seviyorum.*
z kuşağı olarak asla 40 yaş üstüyle konuşmuyoruz
-
yavrum z kuşağı zaten konuşarak iletişim kurmayı becerebilen bir kuşak değil ki. muhatabının yaşıyla alakası yok olayın.
baştan sona anlamlı, özne-yüklem uyumu olan ve an az 10 kelime içeren bir cümleyi tek seferde kurabilen z kuşağı mensubu sayısı toplam 15 falandır.
yormayın kendinizi böyle şeylerle kuzum.
haydi tiktok'a, youtube'a falan devam edin siz.
not: yspor
almanya'da 10 maskenin 113 tl olması
-
yazdım yazdım sildim. ne desem boş
bir kadını vazgeçilmez yapan unsurlar
-
sana baktığı zaman gözlerindeki mutluluğu görmek, senin için vazgeçebildiklerini görmek, seni sen olduğun için sevdiğini hissetmek ve kafa kafaya verip evlilik hayalleri kurabilmektir.
yeri geldiğinde annen gibi kalın giy demesi, yeri geldiğinde bebeğin gibi onu beslemeni istemesi, yeri geldiğinde dostun gibi dertleşebilmen, yeri geldiğinde sevgilin gibi sarılabilmek ve zamanı geldiğinde onu hastane yatağında yeni doğmuş çocuğunla görebilmektir.
vy canis majoris
-
büyüklüğü ile dehşete düşüren yıldız. akıl yetmiyor. ki bu bilinen en büyük yıldız, bir de bunun bilinmeyenleri var.
sıçtığımın dünyasında bunca ufak şeyle uğraşıp can sıkarken, dünya dışında kim bilir nasıl numaralar dönüyo yaa. kafamı kuma gömmüş gibi hissettim bi an, zavallı bilim adamlarıysa kafayı yemişlerdir bu hisle ve merakla sanırım
eti bonzai ile marine etmek
-
(bkz: eti bonzai)
seni seviyorum deme eşiği
-
oğuz atay bunun hakkında mükemmel bir tespit yapmıştır tutunamayanlarda:
'' ilk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır.
...''
ilker canikligil
-
ruşen çakır'la olan polemiğinde, zıvanadan çıkmış yönetmen.
ruşen beyin tüm yayınlarını izliyorum, flu tv'de ise oöst ve boş modern sohbetleri izliyorum.
bugün ruşen bey'in dile getirdiği eleştiriler zaten günlerdir söylenen şeylerdi, içeriğinizde bariz bir hata var bunu kaldırın. üslup olarak da sert bir yayın değildi, biz olsak yanlış bilgi bulunan bu videomuzun yayılmasına izin vermezdik gibi yaklaşımı var.
(flu tv videonun altına not düşmüş, burada söylenen çözüm (tuzlu gargara) geçerli değildir diye.)
ilker canikligil'in buna savunması sansür ve otoriterlik üzerine. sansür ve otorite konusunda laf söylenecek en son kişi sanırım ruşen çakır'dır. adamın yaptığı iki yayından birisi sansür ve erdoğan'ın otoriterliği üzerine.
ama iş bir anda ilker canıklıgil'in "ne oldum" delirmesine dönüşmüş. ne ruşen çakır'ın adam olmadığı kalmış, ne yaptığı yayınların az izlenmesi.
her şeye tamamım da, senin zaten yaptığın iş, az izlenmenden belli oluyor gibi zavallıca bir yaklaşım ve savunma nedir arkadaş ya? elinde oytun'un başka videoları da varmış da onları da koysa milyon izlenirmiş de.
ilker bey size tavsiyem, yalın alpay'la modern insan yönelimleri, tüketim toplumu, vasat insan ve ortalamayı aramak gibi konularda bir kaç program yapın. ama kurguları bırakın başkası yapsın siz son çıkan ürünü, öğrenmek ve anlamak isteyen bir insan olarak izleyin. belki o zaman "aa sen 30 bin izleniyorsun, seni ezik youtuber" gibi sığ yorumlar yapmaktan sıyrılırsınız.
hozoma not: şu arkadaşınız iyice sefahate düşkün katoliğe dönüşmüş, biraz kendisine çekidüzen verseniz de bogomil ahlakına geri dönse.
abd malı kullanmıyoruz kampanyası
-
(bkz: windows) kullanarak başlatılan kampanyadır.