ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
operatörlerin sim menü tuzağı
-
özellikle yaşlıları vuran tuzak. zamanında beni de vumuşluğu var mutlaka detay fatruranıza bakın.
babam 85 yaşında. telefonunda çıkan mesajlar olduğunda tuşlara rastgele basıyor. bimcell üzerinde bu şekilde bir sürü abonelik ittirmişler. sim menü üzerinden abonelik iptali yok, hangi aboneliklere üye olunduğunun bilgisi yok. tüm abonelikleri iptal seçeneği yok.
müşteri hizmetleri desen abonenin kendisi arasın yakınının araması ile iptal edemeyiz diyorlar.
gelen eski mesajların içeriğine bakıp iptal için gerekli doğru sms mesajını bulup doğru telefon numarasına göndermek gerekiyor.
sim menü uygulaması kaldırılamıyor. durdurulamıyor.
sadece yaşlılar için risk değil. genelde telefon görüşmesi bittikten sonra ekranda görünüyor, ekran kilidi henüz kapanmadığı için yanak temasıyla bile onay butonuna basılabiliyor ve haberiniz olmuyor.
kötü niyetli bir uygulama. hukuki yolunu yordamını bilen varsa bir el atsın şu işi gündeme getirelim.
elma ile kandırılıp timsaha yem edilen domuz
-
tamam doğanın kanunudur, güçlü olan zayıf olanı yer, av-avcı ilişkisi vesaire. buraya kadar sorun yok ama bir hayvanı vahşi bir hayvana kasıtlı olarak yem yapıp bunu izlerken zevk almaya anlam veremiyorum.
karşı cinste dikkat edilen ilk şey
-
bana değil, başkalarına nasıl davrandığıdır.
lokantada garsona, sokakta kediye, takside şoföre.
kadıköy denince akla gelen şeyler
-
moda'da kaybolmak.
otuz küsur yıldır istanbul'da yaşıyorum, 2005'ten beri de adresim kadıköy istanbul. gel gör ki halen bir barlar sokağını bile sorarak buluyorum. utandığımdan bir de başka şehirden gelmiş ayağına yatıyorum. "pardon buralarda bi reks sineması mı, feks sineması mı ne varmış?..." tipim elverse hepten bristol aksanıyla excuse me diye gireceğim oysa.
işte bu kafada biriyken hepsi birbirine benzeyen dar moda sokaklarına girince zaten güdük olan oryantasyonum hepten kayboluyor, tekerlekteki hamster gibi anlamsızca dönüp duruyorum. al bak 6 yıl olmuş, daha kadıköy'e arabayla girip, bir şekil moda'da kaybolmadan insan gibi e5 çıkışını bulup eve dönebilmişliğim yok.
- oo saat 11 olmuş ben kalkıyım
- acelen ne erken saat
- daha moda'da kaybolcam çok geçe kalınca etrafta yol sorcak adam kalmıyo...
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: geceleri yatak altindan gel gel diye ses duyuyorum
-değnekçi mi besliyon lan yatağın altında.
yeni neslin iş hayatından beklentileri
-
(bkz: ben müdürüm demenin alternatif yolları)
anlamaman çok normal :) zira senin gibilerden anlayış benzeri bir şey beklemiyoruz.
işte saat sabah 5'te başlık açan böyle gizli işsizler daha bunun gibi birçok konuyu anlayamadan bu dünyadan göçüp gidecekler.
şartlara bak:
sabah 7'de işbaşı
asgari ücret
yol parası yok
her gün tıraş olunacak
haftada bir gün tatil olacak
ve sana çalışmaya gelenlerin neredeyse hepsi para kazanmaya çok ihtiyacı olduğu için çalışmaya geliyor, yani gıda işine olan aşkından değil
kaçınız kaç çalışanınızı gerçekten insan yerine koyacaksınız? kaç çalışanınız için aa, dur ya, bunun da bir hayatı, beklentileri vardır diyip düşünmektesiniz?
bir de utanmadan, işe başlar başlamaz size para vermiyoruz, siz elde edeceksiniz denmiş :)
çalışıp çabalayıp elde edeceğiniz de % 2 zam :)
arkadaş patron para vermedikten sonra ben nasıl elde edeyim?
ne insanlar var şu dünyada, adam sabah 5'te kalkmış, kariyerini anlatıyor!
sabah 7'de kalkamam diyen arkadaşı da, sakallarımı kesemem diyen arkadaşı da, cumartesi çalışamam diyen arkadaşı da alınlarından öpüyorum. allah şu adam gibilerin işinden daha hayırlısını nasip etsin size.
canlı köpekbalığını yemek için dilimleyen insanlar
-
videonun çekildiği yer çin, video tagleri "china, chinese, fish, chop". yani japonların bundan haberi bile yok muhtemelen.
benim sorularım var:
1. okuma zorluğu mu var?
2. çin ve japonyayı aynı yer zannedecek kadar cahil misin?
3. alakasız bir konu ile bir savaştaki katliamı karşılaştıracak kadar gerizekalı mısın?
22 şubat 2016 beşiktaş gençlerbirliği maçı
-
gol ile arasında 3 dakika olduğu için gözlerden kaçtı. 1-2 kişi yazmış sadece.
61. dakikada, trabzon'un dakikasında beşiktaş taraftarı ''futbolun katili türk hakemleri'' diye bağırdı; liderliğini, şampiyonluğunu kenara bırakıp. dün 7 kişi kalan takıma oley çekip, üç üç üç diye bağıran adamların örnek alması gerekiyor.
maçın en önemli detayı buydu bence.
türbanlı köylü olmaması
-
türkiye gerçeği olup inanç ile ona uygun simgesel giyimin doğru orantılı olmadığını gösteren durumdur. muhakkak ki istisnai durumlar ve bölgeler vardır ama genel itibarı ile sık rastlanan bir durum olduğu net. 15 yıldır iş gereği erzurum dan kilis e , yozgat tan giresun a, edirne den yüksekova ya kadar her yeri gezdim gördüm zirai bir veri altyapısı oluşturduğum için özellikle gece şehirlerde kalıp gündüz köylerde bulundum.
ve dün (evet lan dün daha) şunu farkettim. özellikle kadınların giyim tarzınının köy ile şehir arasında muazzam farklı olduğunu. şehre girdiğinizde kalacağınız otel ve onun çevresinde kara çarşaflı bile görmek yadırganmamakta ,kabul zaten bununla ilgili değil problem. isteyen istediği gibi giyinsin sorun yok. ama aynı şehrin 20 km içerisindeki bir köye gidiyorsunuz kızlar bildiğimiz baş örtüsünü arkadan bağlamış, çoğu zaman uzun kollu ama bazen de kısa kollu tişört altında şalvarı , koyununu güdüyor,tarlada çalışıyor ilaçlama yapıyor. bölge desen aynı , erkek desen aynı erkek, inanç desen kesinlikle şehirdekinden daha çok camide vakit geçirir sohbetler yaparlar velhasıl benim gözümde şehirdeki adamdan daha inançlı. peki bu nedir.
2 yıl önce şehre giden bir dolmuşun ön tarafındaki evin bahçesinde şehre gitmek için hazırlanan 15 -16 yaşlarında dünya güzeli bir köylü kızımızı görmüştüm. kız yemenisini çıkarıp türban takmıştı. o zaman iş yoğunluğundan mı bilmiyorum bunu yorumlamamıştım. bugün o kızı hatırladım. muhakkak ki sosyologların işi ama şehre geçiş aşırılığı beraberinde mi getiriyor? din aslında modernizmin silahı mı?
bilemiyorum be sözlük.
14-15-16 mart 2022 doktorların iş bırakması
-
migros işçilerinin eylemleri kadar gündem olmuyor.
doktor olmayıp desteklediğim iş bırakma eylemi.
sıla gençoğlu tarzı şiir yazma rehberi
-
gözlerinin ıssızlığında,
bir yerlerde derin
rüzgar hiç olmadığı kadar mütebessim
kalbini kırar gözünü silerim.
1975 yılında konya stadyumu'nda çekilen fotoğraf
-
medeniyeti etek boyuyla ölçmek yasak.
imanı etek boyuyla ölçmek serbest.