hesabın var mı? giriş yap

  • 1 euro nun yaklasik 10 isvec kronu oldugu dogrudur. simdi ulkelerin gelirlerine bakalim.

    kisi basi milli gelire bakarsak;

    2019 yilinda isvecinki 51 000 kusur dolarmis
    yine 2019 yilinda turkiyede 9000 kusur dolarmis
    arada 5-6 kat kadar fark var

    yok kisi basi milli gelire degil de maasli calisanin medyan maasina bakarsak
    (medyan = siraladigimizda tam ortada kalan elemanin degeri)

    neden asgari ucrete bakmiyorum?
    1. isvecte standart bir asgari ucret yok
    2. asgari ucretin oldugu bir cok avrupa ulkesinde asgari ucretlilerin orani yuzde 10 un altindayken bizde yuzde 40 dolaylarinda

    bu sayi isvecte 30 000 kron imis
    yine bu sayinin turkiye icin degerini bilmiyoruz. kimse aciklamiyor cunku. sadece su iki seyi diyebiliyorum;
    1. maasli calisanlarin %40 civari asgari ucretliyse (bu oranin aciklanan en son degeri bu civarlarda) medyan maasli calisanin maasi asgari ucretin uzerindedir ama cok da uzerinde degildir.
    2. bu medyan ucret 5000-6000 lira civarindaysa isvecten 5 kusur kat fakirizdir (gdp verilerinin gosterdigi gibi). bunun uzerindeyse gdp'nin gosterdigi kadar fakir degilizdir.

    neyse turkiye'de de ortalama bir maasli calisanin aldigi aylik ucret (bunlara temizlikci de dahil, guvenlik gorevlisi de dahil, ogretmen de dahil, doktor muhendis de dahil) 30000 lira civarindaysa vatandasin mali durumunun isvec'tekinden cok bi farki yok derim. siz de sacmalayip her ulkenin 1 birim parasini birbirine esit degerdeymis gibi dusunmeyin.

    =========

    gdp ler icin kaynak:
    https://www.macrotrends.net/…/sweden/gdp-per-capita
    https://www.macrotrends.net/…/turkey/gdp-per-capita

    isvecin medyan maasi icin kaynak:
    https://www.scb.se/…e-monthly-salary-by-occupation/
    (isvecin resmi istatistik kurulusu, sagolsun sitelerinin ingilizce versiyonu varmis)

    turkiye'deki asgari ucretli calisanlarin oraniyla ilgili kaynak:
    https://www.sozcu.com.tr/…isi-devlet-sirri-5611086/ - 2014 ten beri kimse aciklamiyor, son aciklanan rakam %40 kusur diyor
    https://www.hurriyet.com.tr/…sgari-ucretli-40680624 - 2017'den veri, yine %40 kusur.

    turkiye'deki medyan maasi epey merak ediyorum aslinda, konuyla ilgili olabilecek baska bir kaynak bulursaniz yesillendirin.

  • (bkz: hani nickimden anlamadıysanız doktor olduğumu)

    edit: sık sık favlanıyor bu entry. nicki drxxyyy gibi bir formatta olan bir arkadaşın hastalarından duyduğu kendince komik anılarını anlattığı bir entry vardı, bu entry silindiği için benim entrym anlamsız görünüyor ama sözlük ahalisi yine de çakmış olayı *. hekimlere diğer insanlardan çok daha büyük saygı duyarım. ancak hekim olmayan insanların, vücut sistemlerine, anatomiye, hastalıklara entelektüel bir ilgi duyması nedense bazı hekimlerde son derece gereksiz bir alerji yaratabiliyor. vücudumda bir anormallik hissettiğimde doktora gidip yaşadıklarımı detaylı şekilde açıklıyor, olası hastalıkları hekim gözüyle değerlendirmesini istiyorum. pek çok doktor kendisine yardımcı olan bu bilgilere ilgi gösterirken bazıları sığ bir bakışla "googlecı bu" tavrı takınıyor. burada eleştirdiğim şey de bu.

  • z kuşağıdır.
    henüz ideolojisi oturmamış olsa bile ülkede olup bitenlerin bilincinde olması, gündemi takip edip çıkarımlar yapabilmesi bile gelecek için umut vaadediyor. ben 18 yaşındayken dünyadan haberim yoktu.

  • senaryosunu yazmak 10 yıl sürmüş. zaten izlerken "lan bunu yazan insan mı" düşünceleri geçiyodu kafamdan. gerçekten 10 yılda yazılacak bir senaryo. aşmış.

  • down sendrom, sma yada benzeri bir hastalık ile çocuk aldırmak en mantıklı yöntemdir. kimse böyle bir çocuğu sahip olmadan atıp tutmasın tarifi bile olmayan çok zor yaşam ki bu anneler, babaların en büyük arzusu çocuklarından uzun yaşayabilmektir.

  • yakışıklı erkeklere gelen arkadaşlık istekleri:

    - pelin
    - selin
    - buse

    bana gelen arkadaşlık istekleri:

    - günahkar sokakların tövbekar kızı
    - cemaati döven girl
    - vefasız alemin yorgun bacısı

    yazıklar olsun....

  • hayatin tuzudur biberidir. "ne olursa olsun saldirmaya mecbursun" diye inletir insan zihninin icinde... umut etmeyi ogrenmenin en kestirme yoludur. enderlestikce degeri artan, insanin insan oldugu inancini saglamlastiran cabalardir. insan olmaktir. bedava yasadigimiz su dunyanin en olumcul gunahi umudun la ligadaki vucut bulusudur. yeni dogmus bir bebegin ilk cigligi kadar masum, kelebeklerin kanatlarindan yansiyan en yalniz foton kadar da guzeldir. seke seke cikilan bir sahadan s.ke s.ke gitmemenin tek caresidir.

    (bkz: abartmak)

  • yazık sizlere. gerçekten sizler adına utanıyorum. meslek örgütünüze sahip çıkacağınız yerde yazdıklarınız utanç verici. mimarlar odası sayesinde onlarca hukuksuz yıkım ve yapımın önüne geçildi. bu yıl ankara'da asbest olayının duyulması sadece odanın çabasıyla oldu. artık onun da eli kolu bağlı. başınıza bir iş geldiğinde -olur ya- hakkınızı bireysel olarak ararsınız artık.

    bir de buradan okuyun: http://www.birgun.net/…kez-daha-hedefte-162403.html

  • şu an 2. bölümünü izlediğim dizi. aman allah'ım!

    başroldeki merve boluğur'un satranç turnuvasındaki o halleri... turnuvalara katılanlar iyi bilirler ki bu satranç zıkkımı kazandıkça zehirler insanı. tam bir ego yükselticidir. kaybedince de hele hele ezilerek kaybedince de tam bir gurur kırıcı.

    gözümü ekrandan alamıyorum oyun sahnelerinde.
    ilerleyen bölümlerde keyiften öleceğim herhâlde. atmosferi çok güzel dizinin ve görüyoruz ki rakibi küçümseme mevzuları hep varmış!

    katıldığım bir öğretmenler arası satranç turnuvasında ilk rakibim gelmemiş, ikinci rakibim de öylesine gelmişti.
    üçüncüsü beden eğitimi öğretmeni idi ve vallahi turnuvadaki tek hâtundu o da. yanında da erkek arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim bir zibidi. oyun başladı, baktım hocamız o kadar basite alınacak gibi değil dikkat kesildim oyuna. derken tek bir hatasıyla oyunu kaybetme yoluna girdi.
    zibidi başladı, " hocam bu maç berabere bitsin yenisine başlayın " falan demeye. ben maalesef falan dedikçe bu oyuna müdahale etmeye başladı ve ağzından şu sözler döküldü:

    " hayatım atı çapraz sür, atın gidecek " *

    lan bir kahkaha atmaya başladım az kalsın diskalifiye edilecektim.

    o ana kadar erkekine ses çıkarmayan hocamız da " ya saçmalama ozan çık dışarıda bekle beni allah'ını seversen " falan diye isyan etti.

    çocukluğumdan beri yüzlerce belki de binlerce karşılaşmaya çıkmış; rakibin atını, filini, kalesini, vezirini vs. oyun dışına itmişimdir, o vakit ilk defa bir satranç karşılaşmasında rakibin eşeğini saf dışı bırakmıştım.

    bu da böyle bir anımdır.