hesabın var mı? giriş yap

  • mümkün mertebe uzak dursak da avm'lere bebek arabasıyla gitmek zorunda kaldığımız her seferde karşılaştığımız uyuz tiplerdir.
    dün akşam yine karşılaştık bu tiplerle.
    yürüyen bant olan katlarda zaten kesinlikle kullanmıyoruz asansörü ama yürüyen merdiven olunca güvenlik nedeniyle mecburen binmek gerekiyor asansöre. ama ne mümkün bir sürü gereksiz tip yüzünden binebilmek. adam 1 ya da 2 kat çıkabilmek için yürüyen merdivenin hemen yanındaki asansörün önünde 10 dakika bekleyebiliyor. fıttırıyorum. lan sen gezmeye gelmedin mi bu nalet yeri? geze geze çıksana amk yukarı! yaşın en fazla 30! nasıl bir robotluk bu!

    asansör geldiğinde binebilmek de ayrı bir macera. bebek arabasının yanlarından önümüze geçip binebiliyor insanlar. sıra mıra hak getire. öncelikli olmamız gerektiğini tamamen bir kenara bırakıyorum zira burası türkiye.

    bazen yavruyu kucağıma alıp yürüyen merdivene kaktırıyorum arabayı iki büklüm çıkıyorum üst kata.

    edit: anne değil baba yazdı.

    edit 2: öncelik tanımlanmamış diye atlamış sazan. tanımlanmış tabi ki. asansörün önünde öncelikliler diye bir tabela var ve orada bebek arabası işareti var. işte bu beyinsizler asansörleri işgal eden.

    edit 3: ha bir de memleketi bilmezmiş gibi ne işi var avm'de demiş. lan biz çok mu meraklıyız gidip onca insanın içinde sıkış tıkış hareket etmeye. 'zorunda kaldığımızda' yazmışız bak oraya. yani bu avm denen yerlerden tamamen uzak durmak artık çok zor. illa ki bir işini orada görmen gerekiyor. siz okküzsünüz diye biz kendimizi mi sakınalım. bunu sokak köpeklerine karşı yapıyoruz biz. ısırırlar diye gitmiyoruz onların takıldığı yerlere. sen de mi bu muameleyi istiyorsun. bu heyvanlar yüzünden gitmiyorum mu diyelim.

    debe editi: başlıktaki tüm entirileri okuyunca düşündüğümden daha fazla öküzle birlikte yaşadığımızı gördüm. ellerine sağlık çok güzel açıklayanlar olmuş konuyu. bir öküze anlatır gibi anlatmışlar.
    özetliyorum: kimse bu tiplerden iyilik beklemiyor, asansörden inip yer versin demiyor zaten. sadece sıra beklemesini öğrensinler ve mecbur değillerse kalabalık yapmasınlar yeterli. orada sırası gelen anne-baba asansöre binebilmeli. aksi gerçekten insanı delirtiyor.

  • "google 14 yaşında imiş..
    türkiye'de olsa kesin tecavüze uğrardı..
    davada da "zaten motordu, aranıyordu" indirimi sözkonusu olabilirdi..."

  • vizyonu sadece turkiyeyle kisitli olanlar icin is dunyasinda onemi yoktur evet.

    yurt disinda (ozellikle abd'de) is dunyasinda iyi yerlere gelmis insanlarin cogunda asagida listeledigim okullarin master, doktora derecelerini goreceksiniz.

    muhendislik bolumleri adina stanford, berkeley, mit. bu okullar 3.9, bilemedin 3.8 ortalamadan dusuk adamlari sittin sene almazlar.

    mba'de onemli okullar ve girenlerin gpa ortalamalari (rahatca bir uyusuklukun uyarisiyla eklendi)
    stanford: 3.66
    columbia business school: 3.5
    wharton: 3.7

    edit: mba'da boyle gereksinim olmadigini soyleyen arkadasin uyarisi uzerine degistirilmistir.

    edit2: rahatca bir uyusuklukun uyarisiyla mba okullari ve gpa ortalamalari eklendi.

  • hırvatistan maçıyla tekrar gördük ki seyircisiz bir şeye benzemiyor futbol. bence seyircisiz maç cezası yerine maçsız seyirci cezası uygulanmalı. olay çıkaran seyircilere 90 dakika mal gibi boş saha izlettirilmeli. (bak bir daha yapıyorlar mı?)

  • istanbul'dan zimbabwe aranir...

    - alo mosamba orda mi?
    - kim?
    - mos.. oha ya adam turk cikti
    - ...

  • almanya'daki araştırmacılar tarafından ucuz ve kolay bir şekilde üretilmesi için bir yol bulunduğu açıklanan şeker.

    vücut bu maddeyi tutmadığından, kiloya neden olmadığı ve şekerin yüzde 70’ine eşdeğer bir lezzetin söz konusu olduğu söyleniyor.

    şahsi fikrim, üzerinde yapılan araştırmalar henüz yeterli değildir. ama yakın gelecekte gidişatı ne olur bilinmez.

    aşağıda alülozla ilgili yapılan bir çalışmanın detayları mevcut.

    matsutani chemical industry ç ve japonya'nın nagazaki üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir çalışma, nadir bir şeker olan d-alülozun (d-psikoz olarak da bilinir) yemek sonrası yağ oksidasyonunu artırarak ve karbonhidrat oksidasyonunu azaltarak kullanıcıların kilolarını yönetmelerine yardımcı olabileceğini keşfetti.

    the journal nutrition'da yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar 13 sağlıklı bireyde tek başına d-allülozun enerji metabolizması üzerindeki etkilerini araştırdılar.

    sonuçlar, d-alüloz grubundaki deneklerin, kontrol deneklerine göre enerji için daha fazla yağ okside ettiğini, kontrol deneklerinin ise daha fazla karbonhidratı oksitlediğini göstermiştir. d-alüloz grubunda insülin, total kolesterol ve trigliserit düzeyleri değişmeden kalmıştır.

    bu nedenle çalışmanın yazarları, düşük dozda d-alülozun, vücut ağırlığını kontrol etme ve korumada etkili olan yeni bir şeker olabileceğini düşünmekteler.

    kaynaklar:

    1) http://www.nutritionaloutlook.com/…s-study-suggests

    2) orijinal kaynak: kimura t et al. “d-allulose enhances postprandial fat oxidation in healthy humans.” nutrition, vol. 43-44 (2017): 16-20

    3)http://www.fortuneturkey.com/…ernatif-arayisi-44793

  • yine japonya'dan bir güzellik... japonya demiryolları, tek bir öğrenci yolcusu kalan tren hattını kapatma kararını, öğrenci mezun olana kadar ertelemiş...
    ekleme; kapatma kararı istasyonla ilgili ancak o yöre insanı için istasyonun kapanmasıyla hattın anlamı kalmayacak...