hesabın var mı? giriş yap

  • hangi 5 kıtada at sürdüklerini merak ediyordur. asya, avrupa, afrika 3 etti.

    edit: evvel zaman içinde pireler berber develer tellal iken osmanlı'nın 5 kıtada at koşturduğunu iddia eden bir entry vardı. iş bu entry o entrye ithafen girilmiştir.

  • gidebilir, boşandıktan sonra.

    istanbul sözleşmesine laf atmaya çalışmış başlığı açan kıt akıllı yazar, olmayan aklı sıra. sözleşme olmasa ne yapacaksın, kafasına mı sıkacaksın yoksa zincirle mi bağlayacaksın? çıkar içindeki teröristi de hepimiz görelim. kıvırma dansöz gibi.

    edit : başlık başa kalmış, konuyu açan [(bkz: gulerken dusunen adam)gulerken dusunen adam] tüm sözlük ahalisinden lafı yedikten sonra mesajını silmiş, korkup kaçmış.

  • döküm tava kullanma kılavuzu:

    1) döküm tavanızı en yüksek seviye ateşte, ısı sığasını iyice doldurana kadar ısıtın.
    teflon tava gibi 30 saniye sonra eti üzerine atmayın sıçarsınız. ne mi olur? o duymanız gereken "cozzz" efektini duymazsınız, bir süre sonra etin üstünde et suyunun göllendiğini görürsünüz. bu ne anlama mı gelir? "geçmiş olsun benden hayır gelmez artık" mesajının dışa vurumudur o su.

    döküm tavanın esprisi zaten bu. yüksek ısısını üzerine konan soğuk ete rağmen korur. enerjisini ete aktarır. teflon gibi soğuyup sonra tekrar ısınmaz. etin yüzeyini hızlıca dağlar, suyu içine hapseder.

    kısacası: en azından 5 dakika tavanızı kızdırmadan etinizi koymayın.

    2) eti attıktan sonra bir süre beklemeden çevirmeyin.
    eğer hemen çevirmeye kalkarsanız etinizin tavayı bırakmadığını farkedeceksiniz. zorlarsanız da henüz mühürlenmemiş yüzeyin mikro düzeyde parçalanmasına, içindeki suyu bırakmasına neden olursunuz. biraz bekle, sonra hafiften dürt, kalkıyor mu, çevir. teflondaki gibi zırt pırt oynama kısacası.

    3) pişireceğiniz eti ince kestirmeyin, çok dövdürmeyin.
    annenizin evinde yediğiniz 0.5 cm kalınlığındaki biftekler antrikotlar tam anlamıyla bir fiyaskoydu, unutun onları. etin içinin biraz pembe olması etin çiğ olduğu anlamına gelmez, pişmemiş olduğu anlamına hiç gelmez.

    "ay bu kadar kalın et pişmez ki" yok bundan sonra. pişer. ne yazık ki bu kadar et tüketilen bu ülkede insanlar et yemeyi bilmiyor. ya tamamen kahverengi olana kadar eti pişiriyorlar, ya da eti incecik dövdürüp tüm aromasını yok ediyorlar. neyse ki steakhouse furyasıyla biraz bir şeyler öğrenildi.

    etin pişim derecesi kişiye kalmıştır. ama etin medium-well seviyeden çok pişirilmesi kişiye kalmamıştır, bu etin mahvedilmesidir. dünyada genel kabul gören düzey "medium" 'dur, "medium-rare" ondan daha makbuldur, "rare" ya da "blue-rare" gibi daha aşağı seviye pişimler alışık olmayana ters gelir.

    tavsiyem, 3 cm kalınlığında bir bonfileyi, tavanın üzerinde durabilen her yüzeyini ızgaralayarak bir deneyin. içini pişirmeye uğraşmayın. zaten o yüzeyleri pişirirken merkezi de yeterince pişecektir. sonra damak lezzetinize göre bir dahaki sefere tavayı ocaktan alıp eti birkaç dakika daha üzerine tutarak içini pişirebilirsiniz.

    eti pişirmeden evvel üzerine kaya tuzu ya da deniz tuzu serpmek de tavsiye edilenler arasında. et pişmeden tuz atılmaz safsatasını da bir kenara atın.