ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erdoğan'ı sevmeyenlerin ortak özellikleri
-
(bkz: beyin)
22 ağustos 2010 sedat kapanoğlu röportajı
-
okumayanlar için özet geliyor:
n.a: ekşi sözlük pis, kaka ve bok sizce de öyle değil mi?
s.k: değil.
424 bin tl'lik araca 1.185.473 lira vergi alınması
-
hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.
istanbul'da yaşayan afgan sığınmacının resimleri
-
kıyamam ya nasıl da boynu bükük savaş mağduru...ülkesinde barış olsa toprağını terk edip bize sığınır mıydı bu masum yavrucak:(
emile leray
-
elektrikçi olup citroen 2cv model arabasıyla sahra çölü'nün fas tarafından geçmek için yola çıkmış adam.
arabası bozulunca ise çölün ortasında kalmış. can derdi her şeyin başında geldiğinden sanıyorum bizim elektrikçi bir anda mühendise dönüşerek bozulan aracının parçalarını kullanarak bir motosiklet yapmış.
arabanın gövdesini çıkarıp kumlardan korunmuş hem de yiyecek içeceğini burada saklamış. sonra kalan parçalardan da motosiklet benzeri bir şey yaparak ayağını tekrar yerden kesebilmiş. gövdesini dolap ve kalkan olarak kullanırken arka tamponu da koltuk olarak kullanmış. neyse tıngır mıngır ilerleyebilmiş emile, son şişe suyu kalana dek devam etmiş yolculuk. neyse ki 1 günün sonunda fas polisi kendisini kurtarmayı başarmış.
arabadan daha çok faydalanmış gibi göründü nedense. hem 1 gün kaybolmuş sadece. olsun yine de aksiyon olmuş. hala da saklarmış bu motoru.
kaynak
yok anne biz arkalardayız zaten
-
aslında çok şey barındıran bi slogan. hem anne şefkati hem çocuk yaramazlığı.
https://pbs.twimg.com/media/bmgcc5kcyaex7td.jpg
çok komik ve gerçek lan.
bingöl'de vazo desenli yumurta yumurtlayan tavuk
-
yıllar sonra msn.com'u yeniden görmemi sağlayan tavuktur.
ilk öpüşme
-
yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
"ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"iphone'lar blackberry'lerden sonra telefonu duvara atıp kırmalarda bi azalma oldu di mi, havasını sevdiğim atarlı sevgililer:))"
yılmaz güney'in çocuk katili olması
-
kendi karısının başına bardak koyup ateş eden şiddet bağımlısı biridir yılmaz güney. 1974'te ülkemin bir hakimini öldürerek zaten katil olmuştur. çocuk katilliği meselesi tartışılsa dahi katil olduğu tartışmaya kapalı bir gerçektir.