hesabın var mı? giriş yap

  • ya işte bu durum bana bir garip geliyor.
    mesela 20 yaşındaki adamın ağlamasına daha çok sevinirim.
    neden mi? en azından araştırıp öğrenip sevmiş ve bunun duygusuyla ağlamış olacak.
    halbuki bu çocuğun ağlaması tamamen doğmatik bir sanrı gibi yani kabullenmişlikler üzerine kurulu bir figürü seviyor. neden sevdiği konusunda bir fikri bile yok. fikri varsa bile kendi fikri değil.
    amacım atatürk'ü değersiz kılmak değil aksine kabullenmişlikler ile değil de gerçekten bir sevgi oluşmasını istiyorum.

  • daha önce görmediği için kafası oyuna, üçkağıta, entrikaya, sevenleri ayırmaya yatkınlaşmıştır. avradını skim, ne zor günlerdi ya.

  • tam hesaplayamadım ama en rezil rüsva haller listesinde her daim kafaya oynar bu kaybediş. bir çeşit çöküş.

    + ya tunç şunu açar mısın ya?
    - hııııınkkkkg
    + ...
    - ınnnngghghhgğ
    + ...
    - ...

    geriye kalan bir avuç sessizlik :(

  • bulmak zor değil. bulduğunla sağlam gerçek bir ilişki kurmak, karşılıklı güven oluşturmak ve bir bağ kurmak aşırı zor. kimse kimseyi ne seviyor, ne değer veriyor, ne önemsiyor, ne ciddiye alıyor. her şey oyun, her söz yalan, her duygu geçici, her davranış sahte, herkes bencil, kararsız ve dandik. leş gibi bir döneme denk geldik.
    yani aşktan, sevgiden samimi ve ciddi beklentileri olan, iyi bir hayat arkadaşı isteyen, bir aile kurmak isteyen, düzgün bir ilişki, güzel bir evlilik yapmak isteyen insanların işi aşırı zor artık. bitik.

  • pruitt dünya savaşı kahramanlarından afrikalı-amerikan bir pilotmuş siyahların bloklarına onun ismi verilmiş. ıgoe ise beyaz bir parlementer. onun ismi de beyazların yaşayacağı bloklara verilmiş. aslında herşey le corbusier'in tarif ettiği gibi yapılmış. sosyal amaçlarla kullanılacak kamusal koridorlar falan. geniş açıklıklar ama yüksek yoğunluk. toplam 230.000 m2 de 2800 konut. km2 de 50.000 kişi. ülke genelinde sosyal konutların ortalamasından %60 daha fazla para da harcanmış. insanlar önceleri çölde bir vahaya da benzetmişler fakat toplumsal açıdan çökmeye başlaması bir kaç yıl içinde olmuş. yıkılması da 1972 de, bitirildikten 18 yıl sonra. jencks'in modern mimarlığın ölümü dediği tarih bu.

    bu ibret alınacak başarısızlık hikayesinin sosyolojik ekonomik yönleri varsa da mimarlığının da bunda payının büyük olduğu düşünülüyor. ve doğal olarak pruitt-ıgoe yıkıldıktan 45 yıl sonra bizim türkiye'de aynı hataları yapmamamız lazım.

  • hadi üçünden birini tutmasını anlarım, "şirin buluyordur" diyip geçerim...
    başka vasıfları üstün çıkıyorsa kişinin iki tanesini bile tutmasını kabul edebilirim.

    ama hem coyote varken road runner'ı,
    hem tom varken jerry'i,
    bir de sylvester varken tweety'i tutuyorsa bir insan, orda sınırımı çizerim.

    "tamam kardeşim," diye düşünürüm, "pratik zekaya, azme, yeteneğe, doğallığa prim vermiyormuşsun sen." diye de eklerim.

    zira tom da, sylvester da, coyote de yemek için istemektedir karşı tarafı. bu kadar normal, bu kadar doğaları gereğidir yani.

    anında uzaklaşırım sonra oradan;
    hollywood tarafından eziyet üstüne eziyet gören tüm kıvrak zekalı çizgi karakterler adına sigaramı yakar, dalarım uzaklara...
    tom'un jerryi doyasıya yediği, coyote'nin her dahiyane kapanının çalıştığı bir dünya düşlerim.

  • normalde bir ülkeye gittiğinde oraya adapte olman gerekir. bu ülke ise misafir olarak aldığına adapte oluyor. böyle küçük düşürücü bir şey olamaz.

    türkçe,ingilizce,almanca,çince,arapça vesaire bir katalog olsa itirazım yok. ürünlerin kullanım kitapçığı gibi.. kim itiraz edebilir yada art niyet arayabilir. ama bu ülke araplaştırılmaya çalışılıyor.

    edit: yazılanın farsça,arapça yada çince olmanının bir önemi yok.bu ülke araplaştırılmaya çalışılıyor mu? evet. bu durum bana mesaj atan yazarların içine siniyorsa eyv. fakat bilinmelidir ki dilimiz türkçe'dir. dilimizde davranışlarımızı etkiler. sen dilden araplaşmaya başlarsan geri dönüşü yok bunun.. anla artık bunu ey cahil yazar...

    edit: turistler için farsça katalog asmışlar ne var bunda diye garip mesajlar alıyorum.yahu kendi ülkesinde kendi anlayamadığı bir dile maruz kalmak bir tek bana mı garip geliyor bilader? yani yaz üste türkçe altada farsça yaz. konu tertemiz kapandı.

    konu migros da değil aslında.. heryerde arapça dükkanlar, işyerleri,farsça yada dili önemsiz yabancı dilde hazırlanmış kataloglar ,devletin turizm bakanlığının bizzat yaptırdığı "enjoy ı am vaccinated" temalı reklamlar vesaire vesaire.. hepsi birbirinden ne kadar alakasız şeyler gibi gözüksede aslında günün sonunda elde kalan; ekonomik sorunlara,umutsuzluğa ve ağır vergilere bırakılmış biz yurttaşlar varız. yabancılar gelsinler, yesinler, içsinler, alışverişlerinide yapsınlar ve gitsinler.. batıdan bulgarlar gelsin doğudan da iranlılar ve suriyeliler gelsin. hepsinede kataloglar basalım. serbest piyasa sonuçta benim,onun yada başka birinin itirazından kime ne ki , tekrar ediyorum konu migros değil. konu artık herşeyin çok fazla gelmesi..

    konuya genel olarak nokta koymak gerekirse çok net bir şey var.antalya'da rusça tabelalar yada doğuda ki iranlı turistler için farsça birşeyler.. tüm bunlar temelde bu milletlere ne kadar muhtaç olduğumuzu gösteriyor. itirazım bunadır.o "nolcak yea" dediğiniz konularda şuan memleketin içinde bulunduğu zorlukların temelinde yatan basit sebeplerdir. görmek istemiyorsunuz sadece..

  • patronu klavyede selamlama buton kombinasyonu.

    - maraba gencler, nabiyonuz oyle butun bilgisayarcilar bir bilgisayarin ba$inda?...
    - alt f4, alt f4, alt f4.....