hesabın var mı? giriş yap

  • her anlamda üzen olay.
    "oh olsun" diyenler lütfen okusun. fenerbahçeli bir arkadaşımdan enfes bir olayla tarihi bir ayar geliyor:
    7 haziran 1932 günü şimdilerde fenerbahçe şükrüsaraçoğlu stadı'nın bulunduğu papazın çayırı ve kulüp binası yandı.yangın sırasında birçok fenerbahçeli futbolcunun evleri de yangından etkilendi.yangından önce ise selanik mütelliti isimli bir yunan takımıyla maç ayarlanmıştı ve maçı iptal etmek için çok geçti. fenerbahçeli futbolcular borç aldıkları formalarla stada geldiler ancak birçoğu yangının söndürülmesine yardım ettikleri için bitkin ve yorgun durumdaydı.maçın başlamasına dakikalar kalan galatasaray'ın efsane kaptanı aslan lakaplı nihat bedik ve galatasaray'ın a takımından 6 as futbolcu soyunma odasına geldi. nihat soyunma odasına girdikten sonra "bu zor gününüzde sizi yalnız mı bırakacağız, kabul ederseniz arkadaşlarım ve ben sizinle birlikte fenerbahçe formasını terletmeye hazırız" der. fenerbahçeli'ler bu teklifi kabul eder ve galatasray ve fenerbahçeliler'den oluşan bu takım maçı 4-0 kazanır.

    ben de koyu bir fenerbahçeli olarak, tarihten yapılan bu alıntıyı, galatasaray üniversitesi'nin yanmasıyla dalga geçen, bana göre özde sporsever olmayan fenerbahçelilere ithaf ediyorum

  • bilgisayarı kapatırken eskimesin diye mouse, klavye, monitör vs. tüm fişlerini ayrı ayrı söküp paketlemek. her açışta tekrar bilgisayarı kurmak. bunun üstüne mallık yoktur sanırım.

  • 2002'de türkiye krizin etkisinden yeni yeni çıkmışken erken seçim lafını ortaya atıp bunalmış halkı "yeni umut" akp'nin kucağına atan,

    2007'de cumhurbaşkanlığında akp'ye destek çıkan,

    2015'te daha seçim akşamı akp'nin 13 yıldır ilk defa iktidardan düşürülebileceği gün çıkıp yine erken seçim isteyip halkın, "bunlar bi bok yapamayacak biz yine akp'ye verelim" diye düşünmesini sağlayıp kasımda akp'yi tek başına iktidara taşıyan,

    ve nihayet ortada uzun zamandır lafı bile dolanmayan başkanlığı durduk yere gündeme getiren devlet bahçeli'nin atacağı düşünülen kazık :)

  • "çok üzülerek söylüyorum: 6-18 yaş arası kuşağın enkaz haline gelmesinden ülke olarak hepimiz sorumluyuz. az ya da çok."

    ben sorumlu degilim nagehancim, zerre sorumluluk kabul etmiyorum. sorumlu arayacaksan kocanla birlikte canhiras bir sekilde senelerce savundugun iktidarin kapisini cal.

  • türkiye'deki en büyük sıkıntılardan birisidir. bundaki temel neden ise geçmişten günümüze uzanan süreçte mesleki kalitenin bizzat devlet eliyle düşürülmesidir. bundan 20-30 yıl öncesine nazaran günümüzde akademisyen dendiğinde anlaşılan kavram ile bugünkü arasında uçurum vardır.

    mesela bundan 50 yıl önce mühendis olduğunu söyleyen biri genel olarak saygı görürken, bugün bu saygıyı görmesi için mesleğinin yanında bitirdiği okul/okullar çalıştığı şirketler de zikredilmelidir. yoksa ostim'de 3 bin lira maaşa çalışan yığınla mühendis de var artık.

    akademisyenlik de tıpkı bunun gibi bir değer erozyonuna uğradı. özellikle niteliksiz onlarca üniversitenin açılması sonucunda akademisyen dendiğinde standart bir kalite artık ortada kalmadı. bu durumda bu ifadeyi ortaya koyan insana haklı/haksız demek zor çünkü genele dair yorum yapmak pek de kolay değil.

    mesela savunma sanayinin kritik alanlarında çalışan onlarca mühendis yıllardır hem çalışıp hem de doktora süreçlerini devam ettirmektedir. bu kişilerin yöneticiliğini yapan kişiler arasında ise doktora yapmamış neredeyse hiç kimse yoktur. kendi alanında impact faktörü yüksek olan birçok dergide de yayınları çıkmaktadır.

    aynı anda hem çalışıp, hem kendini geliştirip, hem makale/tez/yayın ders/sınav/doktora yeterlik gibi engelleri aşmak için sarf edilmesi gereken eforun maddi bir karşılığı yoktur. bu tamamen kişisel tatmin ve kısmen memleket sevgisi ile yapılabilecek bir iştir.

    öte yandan, boş taşra okullarının boş kadrolarını kaparak garanti maaşa ulaşmak için strateji geliştiren onlarca akademisyen/akademisyen adayı da mevcuttur. bu ülkede sadece içindekiler kısmı ile alınan doktora derecesinin olduğu gibi bir skandal yaşanalı daha bir yıl bile olmadı. bunun gibi başka birçok saçmalık olduğunu tahmin etmek zor değil ama bu durum devlet eliyle teşvik edildiği için önüne geçmek pek mümkün değil çünkü savunma sanayi dışında devletin katma değer üretimini destekleyeceği koşullar memlekette gelişecek gibi durmuyor.