ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
içine katıldığı yiyeceğin tadını bozan şeyler
pişman olmak isteyenlere tavsiyeler
-
hissettiğiniz gibi yaşamak yerine küçük hesap peşinde koşun. sürekli kaygılanıp geleceği düşünün. gerisi gelecektir.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sanırım 10 yaşındaydım, kardeşim de 7 filan olsa gerek. ailecek hastaneden eve dönmek için otobüs bekliyoruz. otobüs durağı, kocaman camekan vitrini olan bir pastanenin tam önünde. güzelce ışıklandırılmış vitrinde çeşit çeşit pastalar, adını bile bilmediğimiz tatlılar var.
kardeşim, suriyeli gibi pastanenin vitrinine yapışmış bir türlü ayrılmıyor, hatta dilini çıkarıp vitrini yaladığına yemin edebilirim ama ispat edemem. illaki oradan birşeyler almak ve yemek istiyor. annem babama bakıyor, ben de babama bakıyorum, kardeşim cam bariyerini umursamadan pastayı yalamaya devam ediyor, babam yere bakıyor.
annem sinirli bir kadın biraz da pervasız, babama: "şu masuma bir dilim pasta alamıyorsun sen ne işe yararsın be adam" diyor. babam açıklamaya çalışıyor: "maaşa 2 gün var, 2 gün sonra alırız, şimdi anca yol parası çıkışıyor hafize" diyor. kardeşimi vitrinden uzaklaştırıp, dikkatini dağıtmaya çalışıyorum ama ikna olmuyor, diliyle havayı yalamaya devam ediyor.
neyse ki bir süre sonra otobüs geliyor, annem babama yol boyunca söyleniyor, hatta ara ara "beceriksizsin" filan diye hakaret ediyor. ben kardeşimi suçluyorum, içimden: "bok boğazlı pezevenk" senin yüzünden kavga çıktı diyorum. annem bir noktada: (bkz: ben evde sana aynısını yaparım) diyor. eve girince de petibör bisküvi arasına lokum döşüyor, puding pişirip etrafına sıvıyor. hatta üzerini de kaysı kurusu ile süslüyor.
kardeşim "himmf bu ondan değil" deyip yemeyi reddediyor, annem "bok ye! sanki bana istanbul'dan geldin itogli!" diyor.
annemin yaptığı pasta benzeri ürünü babamla ben yiyoruz, ortamı yumuşatmak için anneme "pek de güzel olmuş eline sağlık" filan diyoruz; kardeşim "hiç de bile, bokum gibi olmuş" diyor, annem "nimete öyle denmez allah bir daha hiç vermez" deyip kardeşime bir tokat atıyor. kardeşim az önce bir dilim pastanın peşinde, mazlum bir mülteci iken, bir anda asi bir militana evriliyor: "zaten bir bok vermiyor" diyor.
kısmen mütedeyyin bir insan olan babam: "bunu seneye imam hatibe yazdırmak lazım" diyor.
kardeşim şimdi 44 yaşında, üst düzey devlet memuru ama hâlâ pasta yiyemiyor, şeker hastası. ısrarla akp'ye oy veriyor ve boşluğu yalamaya devam ediyor.
tarkan filmlerindeki kurt'un aslında kurt olmaması
-
tarkan da aslında tarkan değil, kartal tibet'tir.
debe editi: kan lazım dostlar
[http://www.eksiduyuru.com/…asi-her-gruptan-olabilir http://www.eksiduyuru.com/…asi-her-gruptan-olabilir]
yaran sevgili diyalogları
-
kuzenim, 14 yaşındaki oğlunun facebook mesajlarına bakmaktadır. "yin yang, gel gel beraber okuyalım çok komik" çağrısıyla birlikte bu eşsiz günaha katılıyorum. yazışmalar muazzam.
ilk mesajla birlikte her şey hızla gelişiyor..
erkek: beni eklemişsin? tanışıyor muyuz?
kız: ben sizin okuldan bilmem ne sınıfından bilmem kim. ben seni tanıyorum ama demek ki sen beni tanımıyorsun.
araya birkaç kısa geyik serpiştirildikten sonra:
erkek: çıkalım mı?
kız: düşünmem lazım..
1-2 dakika sonra kız: düşünüyorum...
1-2 dakika sonra kız: tamam kabul ediyorum.
erkek: oleyy. çok sevindim :)))
5 dakika sonra erkek: aşkım?
kız: aşkımmmm.
yarım saat sonra erkek: o senin fotoğrafının altına yazıp duran lavuk kim?
kız: salağın teki ya boşver. peşimde koşup duruyo. yüz vermiyorum. önemli biri değil, kafana takma.
erkek: benim için önemli ama!..
kız: ya boşver, yakında vazgeçer zaten.
erkek: neyse ben onu hallederim en kısa zamanda..
ameliyat olan hastaların amansız soruları
-
ne zaman yürürüm, ne zaman yemek yerim sorularından muzdarip olan beyleri gösteren sorulardır..
peki ben başka bi soru sorayım: ne zaman insan olmayı düşünüyorsun?
lan cerrah da olsan, ne olursan ol, özünde varoş bi ortadoğulusun işte..
egosuna tükürdüğüm.
mide yanmasına öneriler
-
(bkz: kefir)
tüm önerileri kaldırın atın. mideniz yanarken bir iki bardak kefir için, bir dakika içinde geçmezse paranız iade.
restoranda yediği köfte yüzünden vefat eden çocuk
-
asıl rezaleti son cümlesinde olan üzücü olay.
"ben sonrasında 5 gün boyunca acile gittim. doktorlar her seferinde 'bir şey yok' dedi. durumu ağırlaştı. aydın'a sevk ettiler. o gün yoğun bakıma alındı. 12 saat sonra yaşamını kaybetti" diye konuştu.
sorumlularının en ağır cezayı almasını diliyorum.
dini bayramda içki içmek
-
herkesi şu dininize inanıyor sanıyorsunuz ya, çok dehşet bir durum.
hoşlanılan erkeğe açılmak
-
benim de yapmış olduğum eylem. diyalogun gelişimi şöyle olmuştur:
b: ben
h: hoşlandığım erkek.
olayın gerçekleşme biçimi: telefon görüşmesi.
b: bak h'cim, sana söylemem gereken bir şey var.
h: söyle bakalım.
b: birçok yönden oldukça iyi anlaştığımıza inanıyorum. bir süredir sana olan hislerimi de tartıyorum ve sana senden hoşlandığımı, seni sevdiğimi söylemek istiyorum.
h: kendimle gurur duydum.
b: (iç ses) (ulan duya duya gurur mu duydun? başka cevabın yok mu?)
h: bunu yüz yüze konuşalım ama mutlu olduğumu bilmeni isterim.
sonuç: şimdi evli ve mutluyuz.
kendisi burayı okuyorsa selam ederim.