hesabın var mı? giriş yap

  • sormuşlar, "neden televizyonlarda yoksunuz?" diye. adam da yanıtlamış;

    --- spoiler ---

    “türk toplumunun değerleri değişti. türk toplumuna sunulan işlerin içerikleri değişti. yani ben şu andaki içeriklerle hiçbir dizinin içinde olamam. eleştiri olarak kabul etsinler, biraz da yaşlılığıma versinler… bütün yapılan işlerde tabanca, tüfek, millet birbirini öldürüyor. bütün erkekler sakallı. bizim zamanımızda sakal rol gerekirse bırakılırdı. bu ortamda ben olamam. çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, birlikte yaşamayı, dayanışmayı öğretmeye çalıştık.böyle bir senaryo ile karşılaşırsam yaşıma rağmen hâlâ oynayabilirim. ama karşılaşacağımı da pek zannetmiyorum”

    --- spoiler ---

    kaynak

    benim gözümde gerçek bir sanatçıdır.
    seviyoruz seni fiko.

  • bestseller hawking kafa karıştırmış.

    zamanda yolculuk büyük ölçüde duygusal bir kullanım. bir kere ortada yol cinsinden bir uzaysallık bulunmuyor. zaman, uzayla bütünleşik bir kavram. evet, nispeten iyi tanımlanmış, somut bir uzaya kaynamış zayıf ve hatta ölü bir kavramsallık —zihnimizin bir özelliği.

    bizim mevcut dünya algımız, bilim yapmaya (en azından bilim yapmanın amacına) uygun olmayan birtakım evrimsel avantajlar içerir. bunların en göz önünde olanı, nedenselliktir. biz nedenselliği, direkt zihnimizin bir özelliği olarak görebiliriz (evet, fiziksel dünyanın değil, zihnimizin bir özelliği). önce bazı koşullar tanımlarız; sonra da bu koşullar geçerliyken bir olayın ikinci bir olaya neden olduğuna inanırız. bu kısmi nedensellik tanımı şimdilik bize yeter.

    tanımlı şartlarda, yani elimizdeki bilimde, gelecekten gelen bir ziyaretçi figürü, nostaljik bir kuyruk acısına dayalı fantastik bir kurgudan ibarettir.

    hatta biraz daha ilerleteyim: zamanda geri dönmek fiziksel olarak mümkün olsa bile, geri dönüşü yapan özne, bunun sonuçlarını "zaman yolculuğu" olarak yorumlamayacaktır. insan zihni ve insan bilimi bunun böyle olmasının sebebidir.

    muhtemelen hippocampusun entegre çalıştığı birkaç sinir sistemi mekanizması, zaman algısıyla oldukça yakından ilişkili. bu tip düşünce deneylerinin, mevcut evren algımıza dayalı komik ihmallerimizi ve bunlardan ileri gelen görünmez bariyerleri içermesini kuvvetle muhtemel görüyorum. muhtemelen bir elli yıl sonra hawking'in bu düşünce deneyine bir tarafımızla güleceğiz.

  • biber gazina 21 milyon dolar harcanmiş, en azindan ilkkez vergilerimiz son kuruşuna kadar bize harcanmiş oldu.! bundan memnuniyet duyuyorum."

  • gudik sözcüğü bu planlar için biçilmiş kaftandır. ana iki azarladı, baba istediğini yapmadı diye hemen düşünmeye başlarsın: "yarın sabah gidiyorum evden." nah gidersin! nereye gidiyorsun ivanuskas? hemen yaparsın böyle planı: "yanıma sırt çantamı alsam yeter, yatak odasındaki gizlenmiş paradan (yatak odasında hep para gizlidir, o da olmadı salon ya da mutfaktaki anormal bir yerde para saklanır) alırım biraz... ver elini bodrum... ingilizcem de var, otellerde çalışırım. yazın bir turist kızla tanışırım ver elini ingiltere...."

    haaa evet ver elini... taptuk emre kapısı mı lan bu? el verin el verin... yok ver elini sicilya, ver elini kolombiya. nereye gidiyorsun küstah bok? gördüğünüz gibi ana baba, arkadaşla sabahlamaya izin vermedi diye 15 yıllık ebeveynini sattı, büyük britanya topraklarına vardı iki dakikada. ama gudiklik sadece planda değil, ana babaya isyanın çıktığı saate göre vazgeçilmesinde. akşamsa ertesi sabah. sabahsa akşam. çok ciddi bir şeyse bir iki gün afra tafra. bir de bu durumda gerzo arkadaş tavsiyeleri de duruma etki eder:

    - dayanamıyorum abi ya, deli ediyorlar beni. gidecem valla buralardan.

    - ben lise bitsin diyorum abi. lise bitmeden gitmeyelim, elimizde diploma olsun.

    bakın ne kadar mantıklı aslan parçası. sonra ikisi de unutacak bunları. hayattan kaçılmayacağını öğrenecekler. kavafis'ten gelsin, nah gidersin desin. hayırlı geceler herkese.

  • hayatini kaybeden askerlerin eşlerine "gidin takvimlere soyunun" demeye gitmis olabilir.

    bizim sehitlerimizin yakinlarina bu teklifte bulunmustu kendisi. omrum boyunca sehitlerimize ve bizlere emaneti olan ailelerine bu yaptigini unutmayacagim ben.

  • yalnız şu sanayi tipi makine, hamuru şöyle evirip çevirip afedersiniz sıçıyor mu ne yapıyor yahu öyle ya. izlemez olaydım. biz medeniyet yirmi birinci yüzyıl uzay mars kafasında takılmaya devam ederken, bu görüntüler şu dönedurankaya üzerinde azımsanmayacak sayıda insanın hala bir neo-orta çağ evreni içinde varlığını sürdürmekte olduğunu bir kez daha hatırlatıyor aslında. dünya gerçekten çok vahşi bir yer.

    (bkz: cogito ergo sum bela vaziyyatin içina soxum)

  • böyle bir eleman var. yakında burada takıla takıla süper bir eleman olacağından eminim. gözü açılacak, espri kalitesi artacak, kültürlü ve entelektüel bakış açısı kazanacak.

    sonunda işten atılır kesin.

  • muhtemelen olayın şokunu yaşayan, gözyaşı ve hıçkırıklarla korkudan birbirlerine sarılan, yaşadıkları için şükreden iki insan. haberciliğiniz batsın sizin sik kafalılar...