hesabın var mı? giriş yap

  • 1* aslında tam olarak "the dollar is our currency, but it is your problem" olarak da söylendiği ileri sürülen, abd'nin 61'inci hazine sekreteri john connally'ye ait söz.

    2* tesadüf bu ya, 1971-1972 yıllarında sekreterlik yapan bu delikanlı, sonrasında yine bu yıllarda (71-73) bretton woods sisteminin çökmesi ve başkan nixon'ın artık doların altına karşı dalgalanacağını ilan etmesinin ardından kim bilir neler düşünüyordu.

    niye?

    3* çünkü dolar dünya parası. tamam bu abd'nin para birimi olabilir ancak bugün küresel ticaretin %60-70'i amerikan doları üzerinden yürüyor. dünyada her şey, altın bile, dolar üzerinden fiyatlanıyor.

    4* o zaman kimse de çıkıp, "dolar bizim paramız ama sizin probleminiz" diyemez, dememeli. bugün fiat para denen itibari paralar eskiden itibari değil, altına endeksliydi. her bir banknot karşılığı kasalarda kıymetli maden tutulurdu (bkz: goldsmith note). bu nedenle bir kıymetli madene doğrudan endekslenebilen kağıt paraların dünyasında bir bütün halinde yaşıyor olsaydık, o zaman connally'nin bu sözü geçerli olabilirdi. ama abd zaten altın standardını en son tasfiye eden bir global ekonomiydi.

    5* ancak bugün küresel dünyanın tüm baba paraları "serbest dalgalı kur" sisteminde ve altına endeksli değil (bkz: free floating exchange rate). en son doların altından koparılması, zaten bretton woods'un çöpe atılması hadisesiyle oldu. nitekim doların 70'lerin başından itibaren ons altına karşı kaybettiği değere bakılınca, olay sarih bir hal alıyor.

    6* o nedenle bugün dolar amerika'nın parası, ama dünyanın problemi. ben bernanke'nin 2013'teki taper tantrum konuşması, nasıl benim satın alım gücümü her sene eritebiliyor? doların dünyanın hem parası, hem de aynı zamanda problemi olması yüzünden. ve bugün yine bir benzer taper talk'u konuşuyoruz, özellikle 2022'ye yaklaştıkça bunun yapılacağı yönünde kuvvetli haber akışı var. daha dün, eski fed başkanı, günümüzde ise abd'nin ilk kadın hazine sekreteri olan janet yellen, ağzından "aşırı ısınma olmaması için faizlerin artması gerek" sözünü kaçırdı, ortalık toz duman oldu. dünyanın öbür tarafındaki bir kadının ağzından çıkan bir cümle, türk lirası'nın değer kaybetmesine nasıl sebebiyet veriyor kardeşim?

    7* bu problemli durumun iki sebebi var.

    8* birincisi amerika devasa açık veren bir ekonomi. ancak işin onlar için lehe olan kısmı, başta çin olmak üzere dünyanın herhangi bir ülkesine karşı verilen bu açık, yine kendi yerel para birimiyle finanse edilebiliyor. böyle olunca abd'nin "rezerv tutma" gibi bir olayı olmuyor. yani türkiye gibi "128 milyar dolar nerede kardeşim?" diye sorulması mümkün değil. ancak bir gün bu açık da patlayacak. sistem bir balon gibi şişiyor ama bu sürdürülebilir değil. belki 10 yıl, belki 50 yıl, belki 100 yıl sonra bu balon patlayacak. burada keynes'in bancor'unu hatırlayalım.

    9* işin ikinci boyutu ise, bu doların dünya parası olmasına rağmen, abd çıkarları için kafaya göre basılabiliyor oluşu. hatırlayın, trump zamanında stimulus adı altında paketler dağıtılıyordu. biden geldi, o da 1,9 trilyon dolar ilk paketi geçirdi. şimdi ise yeni bir 4 trilyon dolarlık paketle karşı karşıyayız. bunun yarısı altyapı harcamalarına, diğer yarısı ise eğitim, çocuk gelişimi (kreş) vb. gibi sektörlere gidecek. bu devasa bir dünya parası, ama kullanım tekeli abd'nin elinde. sizce de adaletsiz değil mi? belki de kripto paranın arkasındaki felsefe budur? (bkz: senyoraj)(bkz: sana puanım 9 kanka)

    10* peki basılan bu kadar paranın tokadını kim yiyor? tüm dünya. bloomberg'in bu konudaki emtia endeksi efsane ve ben de bunu "commodity boom" olarak paylaşmıştım.

    11* burada olay şu, tüm dünyada, başta emtia olmak üzere deli gibi bir fiyat artışı yaşanıyor. bakır, nikel, aluminyum, paladyum, demir, kalaydan tutun; pamuk, yün, kahve, buğday, şeker, mısır gibi emtiaya, hatta aşılama sebebiyle ekonomilerin açılmasından mütevellit başta ham petrol, brent petrol, elektrik, doğalgaz gibi enerji emtiasında da aşırı bir fiyat artışı bloomberg endeksinde çoğunlukla görülüyor.

    12* bunlara ilaveten, insanların 1 seneden fazladır herhangi bir mal veya hizmet satın alamadığı, bu nedenle paralarının biriktiği, aşılamayla açılan ekonomilerde bu nedenle mal ve hizmetlerde acayip bir talep patlaması yaşanacağı, arzın yani üretimin de bunu karşılayamayacağı ileri sürülüyor.

    demem o ki acayip bir fiyat artışı söz konusu ve korkulan, küresel pazarda dolar bazında acayip bir enflasyonun geldiği. durum ciddi.

    dikkat, bütün bu artışlar, dolar üzerindendir. işin türk lirası kısmını okuyucuya bırakıyorum. gerçekten allah sonumuzu hayretsin.

    *

    bütün bunlar niye oluyor?

    çünkü abd kendi totosunu kurtarmak için para basıyor. sürdürülemeyen küresel sistem zorla sürdürülmeye çalışılıyor, balon şiştikçe şişiyor.

    ey connally efendi! ey batı!

    demek ki neymiş, "dolar bizim paramız ama sizin probleminiz" sözü tam anlamıyla saçmalıkmış. (bkz: bullshit)

    dolar dünyanın parası ve dünyanın problemiymiş.

    *

    (bkz: türkiye'de yoksullaşmanın devamlı artması/@dragonlady)

    (bkz: kripto borsalarının teker teker çökmesi/@dragonlady)

    (bkz: 15 nisan 2021 para politikası kurulu toplantısı/@dragonlady)

    (bkz: tarih tekerrür/@dragonlady)

    (bkz: robinhood/@dragonlady)

  • -dişi üreme sistemini yazınız.
    +dişi üreme sistemini.

    edit: doğrudur, yaptım. sonra hocaya gidip 10 puanımı da istedim. çünkü cevap oldukça doğruydu. "siiieeoarghh" gibi bişe dedi ama sanırım kabul etmedi.

  • napolyon'un gizli polis şefi ve güvenlik bakanı joseph fouche ile bismarck'ın baş ajanı wilhelm stieber gibi her durumu kendi lehine çevirmek için çabalayan, nefret edilesi bir karaktere sahip fbi başkanı.

    bu konuda az bilinen bir örnek vermeden önce ilginç bir bilgi paylaşayım; bu herkesi fişleyen, haklarında şantaj dosyası hazırlayan büyük biraderimizin atom bombası üretmeyi amaçlayan manhattan projesi'nden haberi yokmuş. izledikleri bir nkvd ajanı, suçüstü yakalanıp fbi tarafından sorguya alınınca nükleer sırlar peşinde olduğu görülmüş ve bu vesileyle hoover ve fbi'ın atom bombası girişimlerinden haberi olmuş. zaten venona belgeleri gösteriyor ki; klaus fuchs gibi atom casuslarının başarılı faaliyetleri sayesinde stalin bile abd'nin atom bombası çalışmaları konusunda neredeyse abd'li yetkililer kadar bilgi sahibiymiş.

    2. dünya savaşı sırasında japonlar'ın gerçekleştirdği pearl harbor baskınının ardından abd ve almanya karşılıklı olarak birbirlerine savaş ilan edince abwehr şefi ünlü amiral wilhelm canaris düşman ülke topraklarında bir dizi strajetik askeri ve endüstriyel tesisi hedef alarak abd halkının savaşma gücünü ve moralini azaltmayı amaçlayan bir sabotaj planı oluşturuyor. ira'nın ingilizler'e karşı yaptıkları sabotajlardan esinlenen, walter kappe önderliğindeki bu plana görünüşte philedelphia'ya bağlı germantown'da bir öğretmen ve saygın bir lüteriyen olarak yaşamını sürdüren ama esasen alman vatandaşlarını gizlice abd'ye yerleştirmekle görevli olan francis pastorius'un adı veriliyor.

    plana göre; 8 kişilik bir nazi ajan timi, öncelikle berlin kırsalında amerikan yaşam tarzına uygun bir şekilde hazırlanmış bir kasabada hem abd'deki gündelik hayata uyum sağlamayı öğrenecekler (bu arada ekipten 2 kişi zaten 10 küsür yıldır amerika'da yaşıyordu, hatta restoranlarda bulaşıkçılık yapmaktan amerikan ulusal muhafızlarına katılmaya kadar çeşitli tecrübeler edinmişlerdi ve bu iş için özel olarak berlin'e geri çağrılmışlardı.) hem de ingilizce ve aksan pratiği yapacaklardı. daha sonra da denizaltılarla gizlice amerikan topraklarına bırakılarak aralarında tren istasyonları, köprüler, hidroelektrik santralleri ve askeri tesislerin bulunduğu hedeflere sabotaj düzenleyeceklerdi. yine ingilizler'e cephane tedarik eden amerikan fabrikalarına sabotaj yapacak irlandalılar'la da ortak hareket edilecekti.

    ilk saldırı grubunun iki elemanı new york'ta long island kıyılarına bırakıldıktan sonra washington'a geçip fbi'la temasa geçerek teslim oldular. ikinci grup ise başarılı bir şekilde chicago'ya ulaşıp oradan ohio, illinois ve cincinnati'deki görev bölgelerine ulaşmayı başardılar.

    teslim olan ernst burger ve george dasch yanlarında operasyon için getirdikleri 84 bin doları da yetkililere vererek her şeyi anlattılar. işbirliği yapan bu iki nazi ajanı ile görüşen hoover onlara sabotaj timinin tamamını elevermeleri karşılığında önce koruyucu gözaltı ve ortalık yatışınca da serbest bırakılma sözü verdi. ajanların ifadelerinden yola çıkılarak diğer sabotajcılar da birer birer yakalandı.

    bu noktada hoover puştluğunu yaptı ve serbest bırakılmayı bekleyen iki nazi ajanına hayatının kazığını attı. ertesi gün gazeteler iki nazi hainin yakalandığını haber verirken bu ikilinin fotoğraflarını paylaşıp onları sözümona suçüstü yakalayan hoover'a övgüler düzüyordu.

    ikili diğer sabotajcılarla birlikte yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. ancak son anda hoover'dan ve yöntemlerinden haz etmeyen başkan roosevelt'in ikilinin dosyasına tekrar göz atılmasını istemesi ve ikilinin esasen kendi istekleriyle teslim olup gönüllü işbirliği yaptıklarını öğrenmesi üzerine idam cezaları iptal edildi. 6 arkadaşları elektrikli sandalye ile idam edilen ikili daha sonra harry s. truman dönemi'nde batı almanya'ya sınırdışı edildiler.

    görüldüğü üzere; hoover kendi ikbali ve itibarı için iki insanın haksız yere idam edilmesine göz yumabilecek böyle de şerefsiz bir şahsiyet.

    meraklısı için de belirtmiş olayım; abd'li yazar david alan johson'ın ''betrayal'' adlı kitabı, bu olayı ve hoover'ın puştluğunu konu alıyor.

  • diyelim ki oturaklı bir misafir gelecek.
    siz de açtınız yemek kitabını, kolayca gözüken bir yemeği pişirmeye çalışıyorsunuz.
    ama, işler planlandığı gibi gitmedi. yaptığınız köfteler kızarırken unufak oldu ya da karnıbahar haşladınız ama osuruk gibi koktuğu için onu salata yapmaktan vazgeçtiniz ya da oymayı başaramadığınız kabaklardan elinizde kalan kırıntıdan başka birşey değil ve misafir de gelmek üzere...
    panik yapmıyoruz.
    önce elimizde ne malzeme varsa, haşlanmış kabak, patates, karnıbahar, pırasa, bamya hiç farketmez alıyoruz bir tavada ince doğranmış az kavrulmuş soğan ve biberle karıştırıyoruz. tadı pek anlaşılmasın diye bol maydonoz, kekik, bir yerlerden bulursak azıcık kuru fesleğen filan atıyoruz. kara ya da kırmızı biber de olur.
    sonra bunları binyılın icadı borcamın içine diziyoruz. ve sakin oluyoruz. sadece 10 dakika daha..

    şimdi teflon bir tencere alalım. kocaman 2 kaşık yağ ve bir su bardağına yakın un koyup ocağın altını yakıyoruz. unlar yağla karışınca hemen sütü ekliyoruz. 2- 2,5 su bardağı falan. bunları hep göz kararı ile de yapabilirsiniz. ilginçtir ölçü bir şekilde hep tutuyor. sütü ekleyip durmadan karıştırıyoruz. pudinge benzer bir kıvama gelince o borcama dizdiğimiz şeyin üzerine döküp fırına veriyoruz.
    üzeri nar gibi kızarana kadar fırında pişiriyoruz.
    sonra da bir isim uyduruyoruz;
    -sana pakistan usulu beşemal soslu fırında kıymalı karnıbahar yaptım.
    -sana babamın en sevdiği yemeği yaptım. beşemal soslu kıymalı bamya
    -sana ingilteredeyken yediğim bir yemekten yaptım; beşemal soslu patlıcanlı tavuk..

  • makro lenslerimle doğa harikalarını fotoğraflayıp paylaşıyorum 13 like geliyor, yediği lahmacuna limon sıkan bir de burdan çek kezbanlarının lahmacun heştegli fotoğrafları 63240 like alıyor.

    boku çıkmış fotoğraf paylaşma şeyi.

  • kykc mecidiyeköy'de bir alışveriş merkezinin en üst katındaki kahvecinin terasında kız arkadaşıyla birlikte oturmaktadır.

    k: kykc
    g: garson
    a: kaba adam.

    k: afedersiniz beyfendi, biz iki türk kahvesi alabilir miyiz?
    g: (hiç bir ses çıkarmaz. bakışlarıyla duyduğunu ifade eder.)

    yaklaşık 20 dk. sonra...

    k: beyfendi bizim iki türk kahvesi vardı.
    g: (gene ses yok, haa tamam hatırladım tarzı bi bakış.)

    2 dk .sonra kahveler gelir.

    k: beyfendi kusura bakmayın ama bu kahveler soğuk lütfen değiştirir misiniz?
    g: (her zaman ki gibi sessiz modda. kahveleri alır. bsg bakışı atar.)

    5 dk. sonra kahveler gelir. tabi ki tam sıcak değildir. ama en azından soğuk da değildir.
    yaklaşık yarım saat sonra içeriye kykc'den yaşça daha genç olduğu her halinden anlaşılan biri gelir ve yakın bir masaya oturur.

    a: garson bana bir kahve getir. orta olsun.
    g: tabi efendim hemen getiriyorum. başka bir şey ister misiniz efendim. (o yarım saattir gıkı çıkayan adam bülbül amk.)
    a: yok sadece kahve.

    3 dk. geçmeden kahve gelir. adam yudumlar kahveyi ve ta bizim masadan, tüten dumanı gözüken kahve için;

    a: garson bu ne be böyle, buz gibi kahve getirmişsin bana.
    g: çok özür dilerim efendim. hemen değiştiriyorum.

    2 dk. sürmez kahve gelir.

    g: kusurumuza bakmayın efendim. bu kahve bizim ikramımızdır.
    a: tamam olmasın bir daha.

    konuşmayı işiten kykc ile sevgilisi bir süre bakışır.
    sahne biter.

    not: allah benim belamı versin.

  • polislerden dayak yemiş bu sözü söyleyen hanımefendi.

    şimdi ben bir noktaya takıldım. olay hiç hoş değil tabii dayak, şiddet falan ama...

    hanımefendi olaydan sonra cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş. cumhuriyet... savcılık... cumhuriyet...

    hani humeyni süperdi ablacım? hani atatürk'ü sevmiyordun? ne işin var senin cumhuriyetle; savcılık, mahkeme falan gibi hukuk devleti kurumlarıyla he? sevdiğin humeyni'nin ülkesinde aha da aynen böyle davranıyorlar insanlara, özellikle kadınlara. kimsenin de gıkı çıkmıyor, çıkamıyor. ne çabuk mızıktın da cumhuriyete mahkemeye falan sığındın bi onu de hele bakayım. bayılıyorsan humeyni'ye, sen de yediğin dayağı sineye çek otur bir köşede. ha polisten dayak yiyip de hakkını hukuk marifetiyle arama şansına sahipsen bu ülkede, kullanıyorsan bu hakkını, bunun atatürk sayesinde, cumhuriyet sayesinde olduğunu unutma.

    işine gelince sev, işine gelince sevme. olmaz öyle.

  • --- spoiler ---

    04.01.2010 tarihli bölümde ali'nin ezdiğini sandığı hamam böceği, ramiz dayı'nın çürümüş mutfak dolabından çıkarıp adam ettiği hamam böceği olabilir. önümüzdeki bölümde çıkar kokusu.

    --- spoiler ---