hesabın var mı? giriş yap

  • hahhahahahaa diyerek karşılaştığım olaydır

    "berat ağbi, doçentlik sınavından yine kaldım ağbi"
    "bizim senden başka kimimiz var berat ağbi"

    aynı zamanda tezlerinin de çalıntı olduğu ortaya çıkmıştır. oğlum selman, tv'de atatürk'e dil uzattığın zaman sinirimden uyuyamamıştım, işte adalet böyle tecelli eder.

  • her dizide birileri kadın dövüyor, sonra da o kadın o adama ya aşık oluyor ya da onu affediyor. ben daha dizilerde dayak atıp yargılanan, bunun sorumluluğu altında ezilen erkek görmedim.

    sonra bu hikayeleri yazanlar şov uğruna bildiri yayınlarlar. önce bokunuzu temizleyin.

    ozan güven de bokunda boğulsun.

  • “fıkra değil... gerçek
    osmanlı dönemi... herkes rüşvetten şikâyetçi.
    sadrazam (başbakan) koca yusuf paşa... bürokrasinin tepe isimlerini toplamış:
    - rüşvet almayanlar yemin etsin.
    herkes... yemin etmeye başlamış.
    salonda... dönemin ünlü şairi... nüktedan... haşmet de varmış.
    sadrazam, haşmet'e dönmüş:
    - haşmet, sen de önemli görevlerde bulundun... yemin etmeyecek misin?
    - efendimiz...
    halk arasında yaygın bir inanç var... yalan yere yemin eden çarpılır... bekliyorum... salondakilerden kimse çarpılmazsa ben de yemin edeceğim.”

    debe editi: debe editi'ne karşıyım.

  • nazım'a bile çektirmiş bu sorgu ki, adam dünyanın en ayarlı şiirini yazmış. (bkz: nuzhet berkin)

    o mavi gözlü bir devdi,
    minnacık bir kadın sevdi,
    kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev,

    bir dev gibi seviyordu dev,
    ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    o mavi gözlü bir devdi.
    minnacık bir kadın sevdi.
    mini minnacıktı kadın.
    rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    ve elveda ! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..

  • kendi halindelikleri.

    hayır "kendi halindelik" olarak adlandırılan şey her türlü cezbediyor ruhumu ama bir kadının, kendi halindeliği her zaman daha çekici görünüyor.

    ne bileyim taciz edesim geliyor o halini durmaksızın. misal bir otobüs durağında "na na na na" diye melodi mırıldanan bir kadına ıslığımla eşlik ediyorum, gülüyor.

    bir rock barda bütün gece boyunca içki servisi yapmaktan canı çıkmış ama kendi halinde olan şu sarı saçlı garsona "bira isteyeceğim ama çok yorgun görünüyorsun bu akşam, kendim alayım mı?" diye soruyorum, gülüyor.

    ne bileyim istiklal caddesi'nde şu şeytana ortaklık edenin adıyla anılan kitap kafede kasiyer kızdan kitap alırken kolunun iç tarafındaki yara izine istinaden "kolun iyi mi" diye soruyorum "bugün belki de 200 kişi geçti buradan ama soran olmamıştı, sağolun" diyor, gülüyor.

    sadece kadınlara değil hee... yaz sıcağında mesela eve dönerken sıcak sıcak pide almak için "bilmemne taş fırın" adlı fırına giriyorum, sıcaktan bayılmış fırıncılara "bu civardaki en hızlı ve lezzetli pideleri siz yapıyormuşsunuz" diyorum, gülüyor.

    sipariş verdiğim kendi halinde-emekliliğini kovaladığına bahse varım- olan kır saçlı garsona "geçen yarım saat gelmedi ama önümüzdeki yarım saatten çok ümitliyim" diyorum, gülüyor "önümüzdeki yarım saat için iddialıyım" diyor.

    kendi halindelik güzel şey velhasılı. ama en çok da bir kadındaysa ve siz ona aşık olmak üzereyken, o bütün kendi halindeliğini kuşanmışsa, kendine hayat karşısında rol kesmeye gerek duymamışsa.

    gereksiz mi uzattım ne? kendi halimdeyim olum işte, idare edin.

  • (bkz: the godfather)

    edit: aslında bir şey yazmayacaktım çünkü zevkler farklı farklıdır birisinin izleyip çok beğendiği filmden bir başkası zevk almayabilir ama yine de godfather filmini düşünerek, detaylara dikkat ederek izleyen bir insanın bu filmi umursamıyorum demesi bana imkansız geliyor. bu film size sadece bir mafya filmi olarak geliyorsa tekrar izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. başka bir filmde geçen bir diyalogda dendiği gibi, bu film aslında bir film değil “hayatın tüm sorularına bir cevaptır”.

    corleone'un yaptığı şey kesinlikle mafyacılık oynamak değil, adaleti sağlamaktır. bunu yaparken para için değil dostluk için, dostları için, gerçekten adaleti sağlamak için yapar. bununla ilgili bir dostu ile yaşadığı muhteşem bir diyalog vardır, uzamasın diye yazmıyorum ama özet geçecek olursam bir tanıdığı corleone’den kızına zarar veren adamları cezalandırabilmek için (polis cezalandırmıyor bu arada suçlulaları) yardım istiyor ve karşılığında her şeyi veririm diyor, karşılığında aldığı cevap ise “sen benim dostluğumu hiç önemsemedin” dir. sırf bu sahnenin üzerine bile saatlerce konuşabilirim, hani şikayet eder dururuz ya bazı insanlar sadece işi düştüklerinde arar bizi neden diye, al sana cevap işte, sen böyle pat diye cevabını vermezsen karşıdaki insana o yine işi düştüğünde arayacaktır seni. daha bir sürü muhteşem diyalog var tabi ben sadece corleone'un ihaneti asla kabul etmeyip cezalandırırken, dostları için her şeyi yapabilmesine, dostlarını bir nevi kardeşi gibi görmesi olayına örnek verdim sadece. bu kadar konuşmuşken söylemiş olduğu şu sözü de paylaşmadan gitmeyeyim,

    "friendship is everything. friendship is more than talent. it is more than government. it is almost the equal of family. never forget that."

    bir de düşmanları için söylemiş olduğu şu söz var adalet duygusunu çok daha iyi anlayabiliyorsun burada

    "never hate your enemies - it affects your judgement."

    daha böyle tarifsiz güzel vecizeleri var ama hepsini paylaşıp suyunu çıkarmayacağım tabi.

    imdb’de birinci sırada olsun illa da demiyorum, aslında tek demeye çalıştığım imdb’de birinci sırada olsun olmasın umursanması gereken bir filmdir.

  • marmara environmental monitoring - marmara çevresel izleme (marem) projesi yürütücüsü, hidrobiyolog levent artüz,

    “müsilajı temizlemenin olanağı yok
    boş yere emek ve para kaybı. bunu temizlemenin olanağı yok. süpürgeyle sahilde kum süpürmek gibi, sonunu bulamazsınız. bu organik bir madde ve parçalanacak. bunun için de suda çözünmüş oksijene ihtiyaç var o da denizde çok az”

    kevent artüz “bundan sonraki süreci bilmiyoruz ama bundan daha kötü olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. doğa alıcı ortam olarak kullanılamaz nokta. bunun bıraktığı hasarları ne zaman ölçmeye başlayabiliriz noktasındayız. bundan sonra karşılaşacağımız olgu bunu solda bırakacak”

    bundan sonra istanbul da yaşanılmaz. bu hepimizin suçu. güzelim istanbul elimizden kopup gitti.

    link

  • uğur bey ve özlem hanım misafirimiz olacaklar,
    sayın şahin ve sayın türeci misafirimiz olacaklar.