hesabın var mı? giriş yap

  • bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendisin önüne küçük turuncu zıplayan birer top koyup onlara bu topların hacimlerini ölçmelerini istemişler.

    matematikçi düşünmüş, bir mezura yardımıyla, küçük turuncu zıplayan topun yarıçapını bulmuş, ordan hacim formülünden hacmini hesaplamış.

    fizikçi düşünmüş, sonuna kadar dolu bir bardak su istemiş ve içine küçük turuncu zıplayan topu atmış. taşan suyun ağırlığını tartmış, ve ardından hacmini bulmuş.

    mühendis küçük turuncu zıplayan topa bakmış ve "bana küçük turuncu zıplayan top katoloğunu verir misiniz?" demiş...

  • can kaybı olmaması sevindirici. ama özellikle pilota helal olsun dediğim kazadır. national geopraphic tarafından belgeselinin en kısa sürede çekileceğini ve kaptan pilot adına marşlar yazılacağını da düşündüğüm kazadır ayrıca.

    hudson nehri akmam diyor
    airbus u yutmam diyor
    şanı büyük kaptan pilot
    uçamazsam batmam diyor...

  • -omaha beach sahnesinde kullanılan çıkarma gemilerinden bazıları gerçekten de 2. dünya savaşı'nda kullanılan gemilerdenmiş.

    -filmde çavuş horvath karakterini canlandıran tom sizemore o yıllarda uyuşuturucu bağımlılığı ile mücadele ediyormuş. steven spielberg kendisine her gün sette kan testi yapılacağını, eğer bir kez bile testten geçemezse kovulacağını ve oynadığı sahneleri başka bir aktörle yeniden çekeceğini söylemiş. o da bu durumu kabul ederek çekimlere başlamış.

    -çavuş horvath rolü ilk başta billy bob thornton'a teklif edilmiş. su fobisi olduğu için normandiya sahili sahnelerini çekmek istememiş ve rolü reddetmiş. daha sonra bu kez aynı rolü michael madsen'a teklif etmişler ama o da rolü arkadaşı tom sizemore'a paslamış.

    -steven spielberg, private ryan rolü için fazla şöhretli birini istemiyormuş. bu yüzden en son matt damon'da karar kılmışlar. 27 haziran 1997’de filmin çekimlerine başlanmış ve 24 temmuz 1998'de abd'de gösterime girmiş. ne var ki, saving private ryan gösterime girmeden bir kaç ay önce 23 mart 1998'de 70. oskar ödül töreninde matt damon, good will hunting filmi ile en iyi özgün senaryo ödülünü kazanınca spielberg'ün bu hayali suya düşmüş.

    -tom hanks'in canlandırdığı yüzbaşı miller rolü için ilk başta harrison ford ve mel gibson düşünülmüş.

    -omaha beach sahneleri 12 milyon usd'ye mâl olmuş. bu sahnelerde gerçek irlanda askerlerinin yanı sıra, uzuvlarını kaybeden amerikan askerlerinin olduğu sahnelerde 30 civarında ampüte insan kullanılmış.

    -su altı sahnelerinin çekimlerinde 40 litre sahte kan kullanılmış.

    -filmi izleyen birçok 2. dünya savaşı gazisi, saving private ryan'ın gördükleri en gerçekçi savaş tasviri olduğunu belirtmişler.

    -steven spielberg gerçekçiliği arttırmak için filmin renk doygunluğunu yüzde altmış oranında azaltmış.

    -omaha beach sahneleri empire dergisi tarafından "tüm zamanların en iyi savaş sahnesi" olarak seçilmiş.

    -film, quentin tarantino ve christopher nolan'ı çok etkilemiş. tarantino'nun 2009'da gösterime giren filmi inglourious basterds'a etkileri olmuş. nolan'da dunkirk'ü çekerken bazı sahnelerde spielberg'e danışmış.

    -matt damon hariç tüm ana aktörler, filmden önce zorlu bir ordu eğitimine tabii tutulmuş. böylece, filmde private ryan'ı aramaya pek de gönüllü olmayan askerlerin daha gerçekçi davranmaları sağlanmış.

    -tom hanks 2006 yılında, 2. dünya savaşı'nda görev yapanları onurlandırmaya olan bağlılığı nedeniye abd ordusunun ranger hall of fame listesine girmiştir. filmdeki rolü ve band of brothers dizisi yapımcılarından olması buna etken olmuştur.

    -ses efektlerinin filmde özel bir yeri var, bu yüzden gösterimler başlamadan önce sinema salonlarına ses seviyesini yüksek tutmaları talimatı verilmiş.

    -normandiya çıkarması sahneleri irlanda'nın wexford kasabasının curracloe bölgesinde çekilmiş.

    -filmin sonlarına doğru ortaya çıkan tiger tank gerçek bir tiger değilmiş. tiger'a benzemesi için modifiye edilen bir rus t-34 tankıymış.

    -o sıralarda pek de popüler bir aktör olmayan vin diesel, private caparzo rolü için 100.000 dolar almış.

    -private ryan rolü matt damon'dan önce edward norton'a teklif edilmiş ama american history x filmi için bu teklifi reddetmiş.

    -filmde duyulan silah sesleri, gerçekten de o dönemin silahları ile ateş edilip kaydedilmiş ve filme aktarılmış.

    -filmin başındaki çıkarma sahnelerinde askerlerin taşıdığı yedek mühimmatlar, metal çok ağır olacağından tahtadan yapılmış.

    -askeri tarihçi ve yazar stephen e. ambrose, filmin özel bir gösterimine davet edilmiş. açılış sahneleri onu o kadar etkilemiş ki ilk 20 dakikadan sonra dışarı çıkıp kendine gelmek istemiş. bir süre ara verilen gösterime, ambrose kendini iyi hissedince kaldığı yerden devam edilmiş.

    -yoğun şiddet içeren sahneler yüzünden film malezya'da yasaklanmış.

    -til schweiger, steamboat willie rolünü reddetmiş. bu rolü reddetse de yıllar sonra inglourious basterds'da bir alman subayı olarak karşımıza çıktı. (bkz: hugo stiglitz)

    -filmde matt damon'ın yaşlanmış halini sanki gerçekten oymuş gibi canlandıran harrison young 1944'te normandiya çıkarması yapılırken 14 yaşındaymış.

    -ekibin keskin nişancısı private jackson'ın, alman keskin nişancıyı öldürdüğü sahne vietnam savaşında savaşmış efsanevi abd deniz piyadesi carlos hathcock'un anısına çekilmiş.

    -filmde yüzbaşı miller m1a1 thompson çavuş horvath m1 karabina er reiben m1918a2 browning er jackson springfield m1903a4 caparzo, mellish ve upham da m1 garand silahlarını kullanıyor.

    -filmi izleyen amerikalı savaş gazilerinde travma sonrası stres bozukluğu görülmüş. abd ordusu gaziler departmanı gazilere psikolojik destek vermiş. ayrıca, gazilere destek için ücretsiz bir telefon yardım hattı hizmete sokulmuş.

    kaynak
    kaynak
    kaynak
    kaynak

  • ülkemizde günümüz müziğini nasıl buluyorsunuz?

    "her şey bambaşka ve pırıl pırıl olabilirdi. hayatımız, sanatımız, ilişkilerimiz, sokaklarımız, doğamız, sahillerimiz, eğitim sistemimiz, siyasetimiz, maalesef giderek bir batağa saplandı. oysa yüz yıl önce geleceğin ufkuna bir gökkuşağı çizilmişti. gerilemeyi ilerleme diye topluma zerk eden zihniyet, türlü karalamalarla gerçekleri ekseninden kaydırarak, kendi ufukları kadar bir gelecek çizmeye başladılar. güzellikler karartıldığı için, insanlar yetinmeyi öğrendi. o yüzden bazı istisnalar dışında, artık bütün kavramlar sahtedir. bu kıyamet ortamında mucizevi bir şekilde yetişen aydınlık fikirli insanlar ve onların çağdaş eserleri, çölde açan çiçekler gibi."

    (2017 yılı son röportajından)

  • aslinda cok var. ama birkac tanesini sayabilirim.

    - oncelikle otel ucretini giriste tahsil etmek istemeleri.

    - kahvaltida oda numarasi sormak icin gelen gorevliler.

    - odada ikram olarak icecek bir ufak su, cay-kahve bile bulundurmamasi.

    - otele giriste elinizde tasinacak canta olmamasina ragmen sirf bahsis koparmak icin odaya kadar eslik etmeye kalkan, gereksiz yere lafi uzatan bellboylar.

    - otoparktan para alinmasi.

    - en cok guldugum de "otele disardan yiyecek-icecek" getirmek yasaktir uyarisi koymalari. 4 yildizli otellerde bile gordum.

    edit: son madde ile ilgili soyle bir uyari geldi, ben isin bu boyutunu pek dusunmemistim:

    dışardan yiyecek içecek getirip ve bunlardan zehirlenip suçu otel yemeklerine atmaya çalışanlara yönelik bir önlem. başı ciddi belaya giren oteller var bu yüzden.

  • oniki yaşındaki oğlan ondört yaşındaki amcaoğluna soruyor:
    - abi ablam nişanlanıyor biliyorsun...
    - yaz sonu nikah varmış, bizim evde de konuşuyorlardı.
    - ben sana bir şey sormak istiyorum...
    - söyle...
    - bu nişan dedikleri ne? evde sordum, 'eh evlenecekler işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim.
    - hıııım... zor soru, bak ben sana bir örnekle anlatayım...
    - dinliyorum.
    - diyelim ki şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi getirdin. sana bir bisiklet alıyorlar ve 'haziran'da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. işte şubat ile haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık dönemi' deniyor.
    - haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıfı geçene kadar. peki dokunmaya izin var mı?
    - vallahi onu ben de tam bilemiyorum; binmek kesinkes yasak da, galiba ziliyle oynayabiliyorsun!.

    ***

  • ortaokulda dersaneye giderken annenin harclik verip "bunu harcaman icin vermiyorum, yaninda bulunsun" demesi. ogle arasinda tum herkes hamburger tost karnini doyururken benim cebimdeki parayla yutkuna yutkuna onlari izlemem.

  • bencilliği ile kendinden nefret ettirendir.
    çocuk bu ya hu, çocuk. okulu ayrı, beslenmesi ayrı, sağlık giderleri kılık kıyafeti ayrı... bir çocuğa ortalama bir hayat sunamadıktan sonra onu doğurmanın, büyütmenin ne anlamı var? 30 yaşıma gelmek üzereyim, kızım büyüdü, başta annem olmak üzere herkes 2. bir çocuğu neden yapmadığımı soruyor. kendi hayatımı, özgürlüğümü ve bana ait olan bir geleceği bir kenarı bırakarak (ki bunu anlamazlar zaten) şöyle diyorum; "kızımın hayat standartlarını düşürmek demek 2. bir çocuk. bunu ona neden yapayım?"
    çocuk rızkıyla gelir diyenlere ayrı sövüyorum.

    edit: al işte biri dedi bile. selam kardeş. biz de senden bahsediyorduk.

    edit2: bu entry bir gazete manşetine istinaden 4 ya da 5. entry olarak yazıldı. yoksullugundan dolayı bir bebeğin hayatını riske eden ebeveynler nedeniyle bu kadar öfkeli cümleler içermis oldu. üstteki entrylere ne olduğu konusunda bir fikrim olmasa da başlık başa kalmıştır. yine de (!) ; sorumsuzca çocuk yapacak ve o çocuğun hayatını riske edecek kadar bencil ve sorumsuz insanlar çocuk yapmamalı.

  • ''bir erkek bardakla bile ayni ortamda uzun sure kalsa bardaga karsi bile bisey hisseder'' erdal bakkal.