ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
9 temmuz 2022 istanbul yağmuru
-
chp bereketi ile geldi maşallah, eskiden baraj kururdu şimdi temmuz'da yağmur yağıyor, aynı bereket ülkenin başına gelsin.
çok iyi oluyormuş böyle yazmak ya :d
chatgpt
-
chatgpt ile websitelere içerik üretmeyi düşünen ama bu ve bunun gibi ai content detector'ler yüzünden hevesi kursağında kalan ya da google'ın yapay zeka içeriklerini tespit edip ilgili websiteye yaptırım uygulayacağı haberlerine canı sıkılan herkese bir amme hizmeti yapayım.
bunu fark eden başka biri var mı bilmiyorum (internette hiç denk gelmedim) ama chatgpt içeriklerinin tüm ai content detector'lerden geçmesini sağlayan bir yöntem keşfettim.
chatgpt içeriklerini incelediğimde gereksiz diyebileceğimiz yerlere virgül koyduğunu fark ettim. buna oxford comma deniyormuş. günlük hayattaki yazışmalarda falan genelde kimse kullanmıyor zaten. yani o virgülleri silseniz de cümle anlamını yitirmiyor.
mesela genellikle yapı olarak şuna benzer cümleler yazar: "whether you're a entrepreneur, business owner, or individual investor"
yukarıdaki cümlede gördüğünüz gibi or bağlacından hemen önce oxford comma denen virgülü koymuş. 1000 kelimelik bir makalede aynı virgülden en az 5-6 tane oluyor. buna and bağlacı da dahil. ve oxford comma'lar sayesinde ai content detector'ler bu makalenin ai ürünü olduğunu anlıyor. çünkü bu virgülleri silince ai content detector'ler %99 ai ürünü uyarısı verdiği içeriğe bu sefer %99 hatta %100 insan üretimi demeye başlıyor.
yani kısacası chatgpt'nin yazdığı makalede aşağıdaki virgülleri silerseniz tüm ai content detector'ler o makalenin %99-%100 insan üretimi olduğunu sanacak.
1- or ve and bağlaçlarından hemen önce konulmuş virgüller
2- cümlede gereksiz gördüğünüz tüm virgüller (bazı virgüllerin yerine cümle yapısına göre noktalı virgül de koysanız olur)
işte böyle sayın suserlar. umarım birilerinin işine yarar. chatgpt ile goygoy yapmak yerine para kazanmaya çalışan herkese bol şans.
ösym'nin yeni sınav sistemi
-
alenen ve göstere göstere sınav sisteminin içine torpil ve ayrımcılık yerleştirilirken, hala bu yeni sistemi oldukça "güvenilir" ve "emeğinin karşılığını sonunda alabileceği güzel bir sistem" olarak gören mallar, allah'a olan inancımı arttırıyor.
gerçekten abi, bu kadar büyük bir beyinsizlik, böylesine bir gerizekalılık, bu muazzam aptallık kendi kendine oluşmuş olamaz.
volkswagen scirocco
-
ankara doğuş oto'dan 0 diye alınan bir tanesinin bagajından beyaz çizgili yeşil adidas eşofman altı çıkmıştır. araba kullanılmış mı, bayii mi koymuş yoksa alamanyalardan öyle mi gelmiş anlamadık.
giydi hemen arkadaşım, elinde cüzdan ve marlboro light beliriverdi. gül gibi çocuk selinleri almaya gitti ya.
kızımız olacaktı sözlük...
20 haziran 2015 rahmi koç'un açıklaması
-
he amk 20 milyon insanı öldürelim demiş. acaba attığınız gol olmasın biraz nüfus kontrolü yapın, 3 çocuk zırvasının peşinden koşmayın yoksa daha beter oluruz demeye getirmiş olabilir mi?
şemsiye
-
şemsiyenin atası ilk ortaya çıktığında sadece güneşten korunmak amacıyla kullanılıyordu. amacı sadece güneşten korumak olan bu şemsiyeler parasol olarak da biliniyor.
umbrella, latince gölge anlamındaki umbra'dan geliyor. ingiltere'de şemsiyelere brolly de denebiliyor.
şemsiyenin tarihi neredeyse dört bin yıl öncesine dayanıyor. eski asur, mısır, yunan ve çin uygarlıklarında da kullanıldığı biliniyor.
çinliler, bu güneşten korunma aracını ilk defa yağmura karşı kullandılar. yağlı kağıt, ipek ve bambu yapraklarından şemsiye yapıyorlardı.
acem gezgin ve yazar jonas hanway tarafından popüler olana kadar şemsiye sadece kadınlar tarafından kullanılmıştır. 1750'lerde hanway, rezil olmayı göze alarak 30 yıl boyunca şemsiye kullanmış. john macdonald'ın da 1778 yılında londra'da yağmur yağdığında ipek bir şemsiye kullanması tarihe geçen başka bir ayrıntı.
batıdaki tarihi ile ilgili ilginç bir ayrıntı olarak, ispanya ve portekiz'de aynı dönemde ortaya çıkması gösterilebilir. robinson crusoe romanında robinson'un kendisine bir şemsiye yapması da ilginç bir ayrıntıdır. sonradan ağır şemsiyelere robinson adı verilmiştir.
viktorya çağında, ahşap şemsiyenin yapım maddelerinden biriydi. fakat ahşap son derece pahalıydı ve ıslandığı zaman şemsiyenin katlanması mümkün olmuyordu. 1852'de çelik tellere sahip şemsiyeler samuel fox tarafından icat edildi.
ilk şemsiye dükkanı olan james smith and sons 1830 yılında açıldı ve günümüzde hizmet vermeye devam etmektedir. william c. carter ise 1885 yılında “şemsiyelik”i keşfetti ve şemsiyelerin sürekli ortada durması veya ortadan kaybolması gibi sorunların köküne kibrit suyu dökülmüş oldu.
arda turan
-
vestel manisaspor'da oynadığı her maçta asist ve çalıma doyamamıştır. özellikle büyük takımlara karşı, (galatasaray ve fenerbahçe) müthiş bir performans sergilemiştir.
15 nisan 2006 vestel manisaspor fenerbahçe maçından sonra 22 nisan 2006 fenerbahçe galatasaray maçında da keşke sahada olsa dedirten, türk usulü, edeb sahibi yattara.
japon ve çinli'yi ayırt edemeyen beyinsizler
-
debe editinden sonra bir ekleme: başlık başa kalmış. bu utançla fazla kalamamış arkadaş belli ki ahahah.
dostum sen de japon'la koreli'yi ayırt edememişsin.
japon 3 aslında bir koreli. adı da song hye kyo.
bu durumda beyinsiz kim oluyor?
ekleme: japon arkadaşları olan biri olarak söylüyorum; onlar bile çinlilerle korelileri japonlardan ayırt etmekte zaman zaman güçlük çektiklerini söylüyorlar. sana n'oluyor demezler mi?
al bir fotoğraf daha.
ekleme 2: dostum japon 3'ü değiştirmişsin de bari edit yapsaydın. ayıp değil mi, insanı yalancı çıkarıyorsun. hem entry'yi değiştirdiğin de belli oluyor ahaha. kaçabilirsin ama saklanamazsın.
ekleme 3: senin çinli 5 de koreli çıktı yaa. onun adı da ju ji hoon imiş. hatta trt'de bir ara yayımlanan düşlerimin prensi (goong) adlı dizideki başrol. ahaha. tanıdık gelmesine şaşmamalı.
bak bu da kendisine ait bir görsel.
neymiş, google görsellere japon çinli falan yazıp önümüze çıkan ilk fotoğraflara atlayıp burada millete beyinsiz demiyormuşuz. millete öylece beyinsiz demek hoş olmuyormuş, değil mi?
debe editi: debeye ilk kez giriyorum. mutlu ve gururluyum ahah. buradan bana şükela veren herkese, sürekli kore dizisi yayımlayan trt'ye ve japon arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler!
acemi asker komutan diyalogları
-
muhabere bölük komutanı ve 1 günlük kısa dönem akkrep arasındaki diyalog
nasıl olduysa ismimiz öğrenilmiştir. öğlen içtimasında
bk- akkrep hanginiz?
a- ali veli akkrep, emret komutanım
bk- buraya gel çocuk (daha sonra öğrendik çocuk seni sevdim demekmiş)
a- emredin komtanım
bk- sen bikbikbik görevlerinde sorumlu destek müh olarak çalıştınmı?
a- evet komutanım (omuzlar hafif gevşedi)
bk- video konferans sistemlerinde aselsan'a danışmanlık yaptıgın dogrumudur?
a- evet komutanım (yüze de hafif gevşeme geldi)
bk- nato tatbikatlarında kullanılan şifreleme cihazlarını biliyormusun?
a- evet komutanım (biraz daha "heralde yani borumu, mühim adamım ben modunda)
bk- mcu üniteleri'ne hem ip hem de isdn üzerinden kriptolu sistemler bağladınmı?
a- evet komtanım (off off malum yer tavana doğru gidiyor, felaket karizma oldu)
bk- lan bak o kripto cihazlarına yanaşırsan yakarım seni!
a- emredersiniz komtanım (noluyo lan)
bk- serserilik istemem ben burda, sadece verilen görevi yapacaksın, anlaşıldımı!!??
a- emredersiniz komtanım (tööbe tööbe, zıçtık)
bk- sivilde bildiğin hiçbir şeyi bilmiyorsun, anlaşıldımı?
a- emredersiniz komtanım
bk- gözüm üzerinde olacak! geç yerine!!!!
a- emredersiniz komtanım
komutan daha ilk günde iki ters bi düz yapmıştır. travmayı atlatmak vakit aldı tabi.
evet kripto cihazlarının olduğu odaya girmedim bile...
rte'nin mckinsey ile anlaşmayı iptal etmesi
-
bu durumda berat albayrak'ın, "mckinsey algısı cehalet değilse ihanettir" açıklamasını nereye koyuyoruz?
yaran fıkralar
-
kadın üç aşığı ile beraber odaya kapanır ve işe başlamışlarken malumunuz üzere kapı çalınır. kocasının geldiğini anlayan kadın aşıklarını saklamak için her birini birer çuvalın içine sokar ve kocasını karşılar.
- hoş geldin kocacığım.
- hoş bulduk hanım da bu çuvallar ne böyle?
- bugün pazara gidip biraz alışveriş yaptım bey.
- hmm ne var bu çuvalın içinde?
- canlı koyun aldım bey, evin içine etmesin diye çuvala koydum.
- hmmm… gümm!.. (çuvala bi tekme atar)
çuvaldan,
- beeeğeeeee…
- gerçekten de koyunmuş bi de diğerine bakalım… gümm!..
- bıt bıt bıdaaaak
- bundaki de tavuk mu oluyor hanım?
- e.. evet bey.
- hmm… bakalım sonuncuda ne var.. gümmm!..
- … (ses yok)
gümmm!..
- …
adam başlar tekme tokat girişir çuvala ve en sonunda çuvaldan bezgin bi ses yükselir.
- yaw batates olabiliriiim, soğan olabiliriiim.
çalışılan sektörün bir sırrını bırakmak
-
tv sektörü;
kim milyoner olmak ister yarışmasında reyting getirecek, yapımcının devam etmesini istediği yarışmacılara doğru cevap söyleniyor. bunlar genelde 90 yaşında okumayı geçen hafta öğrendim diyen amcalar, köyden inekleri bıraktım geldim diyen teyzeler, kimsesizler yurdundan kaçtım diyen çocuklar falan oluyor. bakın işte ‘nerden nereye’ diyip reyting almak için. yanlış cevap verirlerse ışıklar kapanıyor, cevap söyleniyor, o soru hiç sorulmamış gibi baştan soruyor spiker. yarışmacıyı elemek istediklerinde saçma sapan bi soru soruyorlar. ellerinde yarışmacının başvuru sırasında belirttikleri hobileri, uzamanlık alanları falan var çünkü. futbol seviyorsa klasik müzikten, tiyatro seviyorsa, güncel siyaseten falan soruluyor hemen eleyip reyting almak için. bunlar da gelen proflar, çok iyi eğitimliler falan oluyor. zaten katılımcıların %80’i cast ajansından oyuncular. yarışmaların tamamı buna benzer. tek önemli şey reyting. her şey ona göre kurgulanıyor. tv de gördüğünüz reklamlar, diziler, haberler, yarışmalar, tartışma programları vs her şeyin çoğu yalan. tv=yalan.
iskandinav erkeklerin türk kızlardan güzel olması
-
(bkz: ibneliğe kılıf aramak)