hesabın var mı? giriş yap

  • 12.150 adet puding satın alarak 1 milyon uçuş mili kazanan david phillips'in lakabıdır.

    adamın hikayesi donanımhaber ölücüleri'ne taş çıkartan cinsten;

    bir inşaat mühendisi olan david phillips, 1999 yılının mayıs ayında alışveriş yapmak için bir markete girer. rafları gezerken healthy choice adlı markanın pudinglerindeki promosyonu gören david önce inanamaz çünkü her bir pudingin promosyonu tam 50 uçuş milidir. sonrasında gördüklerinin gerçek olduğundan emin olan genç adam, promosyonlu pudinglerden tam 12 bin 150 adet satın alır. 3140 dolar tutan alışverişin dikkat çekmesin diye de y2k problemi için erzak topladığını belirtir.

    (hatırlatma: 2000'li yıllara girerken herkesi bu korku sarmıştı. eski bilgisayarların zamanları 1900'lü yıllara göre ayarlı olduğu için, 1 ocak 2000 itibarıyla eski bilgisayarların artık çalışmayacağı gibi bir hurafe dolanmıştı ortalıkta, sonra fos çıktı tabii.)

    kampanyada bir de şöyle bir detay vardır; eğer kuponlar mayıs ayında postalanırsa 50 yerine 100 mil kazanılacaktır. amansız ölücümüz david bu fırsatı kaçırmaz ancak tek başına yapamayacağı için bir yardım kuruluşu olan salvation army'den destek ister. karşılığında da pudinglerin çoğunu bu kuruluşa bağışlar david.

    kuponları zamanında yollamayı başaran david, healthy choice firmasından 1 milyon 250 bin mil kazanır. millerin 1 milyonunu advantage hesabına aktaran david, ömür boyu gold üyelik de kazanır böylece. hiçbir fırsatı kaçırmaz.

    david phillips, sadece 3140 dolar ile kazandığı millerle 50+ kez amerika içine, 31 kez avrupa'ya, 42 kere hawaii'ye veya 21 kere avustralya'ya uçabilecektir. 2000 yılından beri uçuş millerini kullanan david phillips, yaptığı uçuşlarla da birçok ekstra mil kazanmış.

    ayrıca yardım kuruluşuna bağışladığı pudingler sebebiyle 815 dolar vergi indirimine de hak kazanmış sevgili david phillips.

    kaynak

  • turkiye'de silah sahibi olmanin ne kadar da basit oldugunu bizlere tekrar gosteren bir olayda yaralanan sarkici.

    bir de gun gecmesin ki hakkinda chain mailler yollanmasin;

    bir inşaat işçisi, ancak yasa dışı yollarla sıfırdan bu noktalara gelebilir.
    gazetelerden;
    - 1981'de izmir fuarında polise hakaretten tutuklandı.
    - 1990'da kokain operasyonu sanığı; 1994'te beraat.
    - 1990'da şehmuz iigin'le kaset yüzünden anlaşmazlık yaşadı.
    etilerdeki villası kundaklandı.
    - 1990'da maksim gazinosunda ayağından vurdular.
    - 1991'de urfadan bağımsız aday oldu. seçim kampanyasına havaya 5 el
    ateş açarak başladı.
    - 1995'te hasan heybetlinin sünnet düğününde "meskun mahalde ateş
    açmaktan" gözaltına alındı.
    - 1996'da urfada ahmet toptanla tartıştı. yeğeni fevzi tatlı'ya öldürttü.
    - 1998'de arabasını kurşunlayan hasan boranın adamı a.uçmak
    kurşunlanarak yaralandı.
    - eski menajeri hasan boranın müzik şirketi oğlu ahmet tatlı ve
    adamları tarafından basıldı.
    - 2000'de iki ruhsatsız tabanca için gözaltına alındı.
    - 2000'de pilot nusret ertürkü tehditten savcılığa ifade verdi.
    - 2002'de derya tuna bacağından vuruldu.
    - 2003'te asena bacağından vuruldu.
    - 18 yıl hapis isteği ile sauna çetesi üyeliğinden yargılandı.
    - yd: anımsadığım kadarıyla 7-8 yıl önce milliyet gazetesini alenen
    "yok ederim" gibi sözlerle tehdit etti. (savcı ve basın adeta sus
    pus..)

    biz böyle birini cumhurbaşkanı, başbakan, devlet ve türk medyası
    tarafından adeta kahraman ilan ederek, kimseye gösterilmeyen ilgiyi
    gösterdik.

    ve suçlarının ne olduğu bilinmeden yüzlerce gazeteci, bilim adamı,
    subay tutuklu... haberal, perinçek, balbay, özkan ve niceleri hücrede.

    avrupa, amerika, japonya dahil tüm dünyanın her konserini 15 dakika
    ayakta alkışladığı fazıl say ve muhalif "gerçek"sanatçılar adeta vatan haini..

    halka, gençlere ne güzel örnekler sunuyoruz..
    geleceğimizi ne güzel hazırlıyoruz.

    --- fin ---

  • çözümü bizdedir.

    fransa'ya iyi niyet adına hemen bizim sokak kedilerinden büyük bir ekip yollayalım. hem paris havası almış olurlar, hem de karınları bir güzel doyar :)

  • içeri giremesin diye camı kapatanların ve atla diye tezahürat yapan tüm öğrencilerin eğitim hayatlarına son verilip adli ceza verilmelidir.

    vicdanlarınız varsa vicdan azabında boğulun şerefsizler!

  • önüne hiçbir eğitim-sen'linin yatmayacağı, hiçbir sol görüşlü insanın "aslında sağcı" gibi akıl almaz iftiralarla suçu başkasına itelemeyeceği taciz vakası.

    hala anlamak istemiyorsunuz; ensar vakfı olayını skandala çeviren şey sizin utanmaz tutumunuz, sizin örtbas etme çabanız.

    edit; imla.

  • nfl madden serilerinin kapağında resmi olan oyuncuları etkileyen, sakatlanmalarına veya düşük performans göstermelerine sebep olan lanet. 99'dan beri oyunun kapak fotoğrafında beliren oyunculara bir haller olmaktadır. nedir bunlar:

    1999 - garrison hearst

    hearst, oyunun kapağında resmi olan ilk oyuncuydu. 98 yılı kendisinin en iyi sezonuydu, 1570 yard koşmayı başarmış, 7 tane touchdown yapmıştı. 99 senesinde san francisco 49ers'ı play off'lara taşıdı. wildcard maçında green bay packers'ı eledikten sonra atlanta falcons'la yaptıkları maçta bileği feci şekilde kırıldı. doktorlar bir daha oynayamayacağını söyledi, fakat 2001'de sahalara geri döndü. o noktadan sonra hiç eskisi gibi star olamadı, hep yedek oyuncu olarak kaldı.

    2000 - barry sanders

    bu tartışmalı bir lanettir. detroit lions'ın running back'i olan sanders, 99 sezonu açılmadan bir hafta önce anlaşılmadık bir şekilde emekli olacağını açıklamıştır. albüm kapağında yalnız kendisi yoktur, o sezon pek sorun yaşamayan dorsey levens da vardır. bu da tartışmaya yol açmaktadır. ne var ki; dorsey levens 2001 yılında packers tarafından serbest bırakılmıştır.

    2001 - eddie george

    eddie george o sene hiç fena oynamasa da sezon ortalarında ayak baş parmağından sakatlanmış ve koşu başına 3 yard gibi kötü bir ortalama tutturmuştur. kariyerinin geri kalanında koşu başına 3.4 ortalamasının üstüne de hiç çıkamamıştır. aslında bu lanet oyun kapağında gözüktükten* haftalar sonra, bir önceki sezonun play-offlarında başlamıştır. afc division maçında yaptığı fumble ile maçı kaybettirip tennessee'nin sezonu kapamasını sağlamıştır kendisi.

    2002 - daunte culpepper

    daunte de albüm kapağında gözüktüğü sezonun ilk 11 maçında 13 interception yapmış, 11. haftada sırtından sakatlanarak sezonu kapatmıştır.

    2003 - marshall faulk

    st louis rams'in efsanevi kadrosunun neferi senenin ilk beş maçını kaçırmış, sonraki maçlarda bir önceki sezondaki istatistiklerin yarısını bile tutturamamıştır. ayrıca 2002 sezonu rams adına felaket olmuş, 7-9 gibi kötü bir seriyle sezon kapanmıştır. bir önceki sezon 14-2 ile super bowl'da oynamalarına rağmen. ayrıca faulk kariyerinin devamında bir sezonda 1000 yarda hiç ulaşamadı.

    2004 - michael vick

    albüm kapağında göründüğü gibi sezon öncesi maçlardan birinde kaval kemiğini kıran vick, o sezon yalnızca 5 maç oynayabilmiştir. geri döndüğünde de atlanta falcons çoktan elenmişti, playofflara kalma şansını yitirmişti zaten.

    2005 - ray lewis

    oyun kapağında beliren ilk savunma oyuncusu olan lewis, o sezon tek interception bile yapamadan kapamıştır. 15. haftada kolunu kırarak son hafta maça çıkmamıştır. ayrıca evvelki sene division şampiyonu olan takımı baltimore ravens o sezon playofflara bile kalamamıştır.

    2006 - donovan mcnabb

    bir önceki sezon ortalığın tozunu atan mcnabb da 2005 - 2006 sezonunda sports hernia denen bir rahatsızlığa tutulmuş, takım tarafından oynamasında sakınca görülmeyince pasına interception yapan roy williams'ın yoluna çıkınca yere çalınmış ve sakatlığı iyice artmıştır. sezonu da kapamıştır tabii.

    2007 - shaun alexander

    önceki sezon 27 touchdown ile rekor kıran shaun da bayağı çekmiştir. daha önce yalnızca bir kez maç kaçıran alexander, ayağını sakatlayarak 6 tane maç kaçırmış ve 2000'den bu yana ilk kez 1000 yardın altında kalmıştır. ayrıca aynı sene rekoru 31 touchdown yapan ladainian tomlinson tarafından kırılmıştır.

    2008 - vince young

    oyun kapağında gözüktüğü sene ilk kez playofflara katılacak olmanın heyecanını yaşayan young, sezonun son maçında sakatlanarak maçtan ayrılmıştır. sakatlığı yüzünden sonraki maçları olan wildcard mücadelesinde tennessee, san diego'ya elenmiştir. 2007 - 2008 vince young'ın nfl'de, kolejde ve hatta lisede kaçırdığı maç kaçırdığı ilk sezon olmuştur. istatistikleri de oldukça düşmüştür.

    izlemeye devam edeceğiz.

  • önce lümpenlik ardından sınıf bilincinin dini aidiyete tahvili

    batıda da sanayi devriminin başlamasının ardından kırsaldan kentlere akın başlar. seri üretimle beraber, zanaatkarlar işçiye dönüşmüş ve gelirleri düşmüştür. şehirlerde, barınma problemi olan, fakir yığınlar birikmeye başlamıştır. artık şehirlerde yeni bir sınıf vardır: işçi sınıfı.

    ingiltere'de işçi mahallesi

    ingiltere'deki işçiler çok önemli bir talep ile gelirler: çalışma saatlerinin sekiz saat ile sınırlanması.

    sekiz saat çalış. sekiz saat dinlen. sekiz saat eğlen

    bu, 1. sosyalist enternasyonalin de en önemli talebi olur. firavunun kölelerinden beri en önemli işçi hakkı, boş zamandır. nitekim musa, insanlara şabat gününü müjdelemiştir.

    19. yy kapanıp, 20. yy başlar iken, işçiler, çalışma sürelerinin sekiz saat ile sınırlanması için eylemler yapıyordu.

    8 saat yürüyüşü

    20. yüzyılın başında işçilerin boş zamanı, ideolojilerin kendilerini tanımladığı bir alan haline geldi.

    misal nazi almanyası'nda, kraft durch freude (neşeden gelen güç) isimli bir devlet kurumu kurulur. bu kurum, işçiler için tenis kursları düzenlemekte, işyerlerinde işcilere dans ve tiyatro dersleri vermektedir. tahmin edersiniz ki bunların hepsi aslında birer küçük burjuva alışkanlığıdır. ve aslında fakir ve eğitimsiz yığınları, kültürel olarak orta sınıflaştırma çabasıdır.

    dans dersi

    sscb'nin en ünlü, bas bariton vokali leonid kharitonov, aslında kaynak ustasıdır. işçi korolarından yükselmiş, işçi korosu yetersiz kaldığında ise moskova konservatuarına yönlendirilmiştir.

    leonid kharionov

    amerika'da ise hollywood iş başındadır. benim ilk aklıma gelen film, piknik. bu filmin yarım saatinde kadrajda bir piknik sepeti vardır ve izleyicilere piknik sepetinin nasıl hazırlanacağı öğretilir. yine ikinci dünya savaşı sonrasındaki amerikan mecmualarına bakarsanız, "tekne almanın püf noktaları" gibi konular görürsünüz. bilal'e anlatılır gibi, sandal alırken nelere bakmalı, sandalla denize açılırken nelere dikkat etmeli, denize açılmadan önce ne gibi hazırlıklar yapılmalı gibi bilgiler yer alır.

    piknik

    ortadoğu'da ise aslında daha ilginç bir deneyim vardır. israil ve kollektif tarım köyleri olan kibbutzlar.

    kibbutz

    bu politik aygıtların tümü, aslında o fakir yığınları kültürel olarak orta sınıflaştırma görevini yerine getirmiştir. nitekim, türkiye'de de nazilli dokuma fabrikasının sinema salonu gibi devlet işletmelerinin sosyal tesislerini veya köy enstitülerini bu çerçevede görmek lazım.

    ancak türkiye'nin "ırgata mandolin ne gerek" diyerek geri adım atması var.

    20. yüzylılın ikinci yarısından sonra, köyden kente başlayan göç, lümpen yığınların oluşmasına neden olmuştur. atölyemde çalışan tornacı. delikanlı erzurum'un köyünden gelmiş. sanayi de zaten kadın çalışmıyor. zaten delikanlının mesai saatleri çok uzun. bağlama kursu gibi bir kültürel ihtiyacı da yok. hobiyi geçtim çok daha temel bir soru var: bu delikanlı karşı cins ile nerede tanışacak? becerebildiği tek şey pazar günü kartal sahiline gidip, sahilde yürüyen kızlara " senin amını bızırını yerim" diye laf atmak.

    bunlar önemli farklardır. bir tarafta nazilli dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçi var. bugün izmir'deki fönlü saçlı cehapeli teyzeler, işte o dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçilerin kızları.

    diğer tarafta ise kocaeli sakarya düzce şeytan üçgeni var. burası da sanayi bölgesi ama çıkardığı profil, sedat peker ve yeğenleri.

    ***
    sınıf bilinci geliştirmeyen adamlar, müslüman oldukları için ezildiklerini savunur olmuşlardı. geldiğimiz noktada ise alamadığınız her sulu boya, her kamp malzemesi, minik berra'nın göz kamaştırıcı mevlidi şerifine gitmektedir.

    ama ırgatlık o kadar içimize işlemiş ki, yüzyılın başına baktığımızda, gördüğümüz plaj fotoğraflarındakileri istanbul'un kalburüstü takımı olduğunu düşünüyoruz. gerçekten diğer insanların denize girmesini engelleyen şey, maddi olanaksızlıklar mı yoksa kültürel fark mı? ben bundan o kadar çok emin değilim.

    plaj

    --- ırgatın mandolin çalması ---

    bir işçinin, yaptığı işe kendinden bir şey katabilmesi için aynı zamanda kendisini de yeniden üretebiliyor olması lazım.

    alman sanayisi dendiği zaman aklınıza sadece otomotiv geliyorsa yanılıyorsunuz. bunun içinde üretimi gerçekleştirebilmek için kullanılan alet ve edevatlar da yer almakta. würth veya pferd gibi firmaların katologlarını açtığınızda ıncığın cıncığını yapan parça görüyorsunuz. bunlar masaüstünde tasarlanmıyorlar. bu alet ve edevatlar, üretimi yapan, bizzat bu aletleri kullanan ustaların geri bildirimleri ile şekilleniyor.

    dolap beygirine çevirdiğiniz adamdan, ne işe kendisinden bir şey katmasını ne de size geri bildirimde bulunmasını bekleyemezsiniz.

    edit: badim frombillericay türkiye'deki halk evlerini atladığımı hatırlattı. haklı.

  • katil bir mantar türü, bu mantarın sporları bulaştığı böceğin beynine nüfuz ederek ele geçiriyor ve yüksek bir yere yönlendiriyor, yön duygusunu sıfırlayıp öldürüyor.öldüğü yerde böceğin kafasından yukarıya doğru mantar bitkisi büyüyor ve meyvesindeki sporlarla ormanlardaki en büyük katil oluyor.