ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
garanti bankası'nın 6.75 tl eft ücreti alması
-
bak bak bak
uluslararası process bağlamında para değilmişmiş.
garanti bankası çalışanlarına da, uluslarası standartlarda maaş ödüyor dimi?
o yüzden bizlerden euro bazlı etf ücret alıyor dimi .mınoğlu?
savunanı gondiklesinler dediğim ücrettir.
kadın sohbetlerinde en çok kullanılan kelime
-
"ay"
çok da güzeldir kullanması. ay saçmalama daha neler, ay atıyorsun, ay yok artık, ay ben sana demedim mi, ay gözü kör olasıca, ay sorma canım, ay bana bak sen nejat'ı mı seviyorsun, ay geçen gün bizim manav, ay gelmesine geldik de, ay komşular bir alem sorma zaten, ay yapmaz mıyım canım benim yaptım tabi, ay oram ay buram. çok güzel.
yarın ezici bir çoğunlukla kazanacağız
-
(bkz: işte biz o gün tükeneceğiz)
bilim adamlarının 1927 yılında çektirdiği fotoğraf
-
sadece bakarak zeka seviyemi 20 puan yükseltmiş fotoğraftır. yalnız resmi kapatınca tekrar düşüyor.
muhteşem fotoğraf.
izmir depremzedelerinin 112 acil ses kayıtları
-
panik halinde arayip göcük altindayim diyen birine sizin gibi cok yer var denir mi yahu
israil devletinin twitter'da paylaştığı video
-
israil neden islam topluluklarına üstün geliyor?
hiç öyle yok nüfus falan demeyin. katar nüfusu ne kadar? 2 milyon. o nüfusla zenginlik o biçim. e ne buluyor bu adamlar hacı? bakın israil'de yapılan çalışmalar ile gelecekte göz tedavisini (miyop gibi uzağı görme sorunu falan) damla ile çözmeyi planlıyorlar.
islam alemi de ramazanda oruç tutmayan kâfir midir sorusundan öteye gidemedi. halen ramazanda yemek yiyorlar diye dövecek adam arayan primatlar bile var.
bu kadar müslüman ülkesi bir israil düzeyine ulaşamadı ya çok üzücü.
aykut erdoğdu'nun iddialarını belgelemesi
-
sanırım bu durumda ayhan ogan bir sıfat sahibi oluyor. hayırlısı.
edit: canlı yayında ilgili şahsın kendi ağzından sarf edebildiği kelimeyi ben burada kullanınca hukuki bir problem olabiliyormuş. bu hususta uyarı veren ekşi yönetimine de selam ederim.
annemin sandığı kadar mutlu değilim
-
bir yazı başlığıydı sanırım, kitaplığımı düzene koyarken, atmaya karar verdiğim dergilerden birinde gördüm. o kadar haklı geldi ki. hayatın sıkıcılığı, yaşadığımız depresyonlar, bunalımlar, ayrılıklar, hüzünler, iç sıkıntıları.. anneye anlatsan, anne üzülür çünkü. dayanamaz. karnının ağrıdığını söylediğinde gece uyanıp yanına gelen, kapıdan yüzünü görüp ağrı çekip çekmediğini anlamaya çalışan anne, platonik aşık olduğunuzu öğrense kötü olur mesela. yüreciği kaldırmaz.
bazı acıları ise anlayamaz nedense. anlayamazmış gibi göründüğü acılar da vardır o anne-çocuk dengesini korumak uğruna. bu yüzden saklı kalır bazı acılar.
-anne, denir bazen.
-he annesinin gülü, der. biter her şey.
nasıl denir ki, anne ben olmayacak bir işe giriştim diye. ya da anne ben bi bok yedim, cezasını çekiyorum, nasıl denir.
denmez.
anneye gülümsenir arada.
şöyle bir bakar anne, "ne o, hasta mısın" der. "başım ağrıyo biraz" denir. "yat uyu biraz" der anne. süt getirir, içirir. odaya gidip kapı kapanınca ağlanır belki. ama anneye duyurulmaz hıçkırıklar.
annenin sandığı kadar mutlu olamaz kimse. anneye biraz rol yapılır.
new york'u sel basması
-
yollarda çamur değil bildiğin su akmış yalnız, adamların selleri bile medeni.
arabası evin hizasını geçtiği için öldürülmek
-
şerefsizlerden birisinin elinde balta var onunla vuruyor darbeyi. bu nasıl bir barbarlık.
en ağır cezayı almaları dileğiyle.