hesabın var mı? giriş yap

  • "peki hocam bizim hiç mi nükleer silahımız yok? bonba gibi bişi falan?" sorusunun ısrarla sorulduğu derslerdi. bol bol komplo teorileri sorulurdu bizim albaya. adam da ısrarla "türkiye cumhuriyeti'nin kendini savunacak gücü vardır." diye cevap verirdi. işte böyle ısrarlı sorulara bile sabırla cevap veren bir adamdı. iyi bir adam, iyi bir öğretmendi. müfredat neyse onu anlatır, geri kalan zamanda da soruları cevaplar, bizimle sohbet ederdi. öyle tekmil falan da istemedi hiç. hatta ilk ders kendini tanıttı, bizi tanıdı. "sorusu olan var mı?" diye sordu. arkadaşın biri "tekmil vercek miyiz komtanm?" diye sordu. o da "gençler burası kışla değil. siz de asker değilsiniz. siz öğrencisiniz burası da okul. ben de burada öğretmenim. bana öğretmenim ya da hocam diyebilirsiniz ama bana burada komutanım demeyin." demişti. işinden dolayı gelemediği bir hafta olduğunda, ertesi hafta derse girince gelemediği gün için özür dilerdi.
    öyle bir albaydı kendisi.

  • dünyanın en normal tivitidir. haklıdır da sokaktaki köpek çetesinin tehlikeli olmadığını düşünenler hiç saldırıya uğramamıştır.

  • ikinci aşamadır bu.

    birinci aşamada farkındalığınız oluşur. bir şeylerin ters gittiğini anlamaya başlarsınız. çevrenizi temizleme gereği duyarsınız, ki bu ikinci aşamadır.

    yalnızlığınız her geçen gün daha da artar. sonra sizin gibi farkındalığı yüksek olan insanları bulmaya başlarsınız. çevreniz yeniden şekillenir fakat kaliteli insanlarla.

    yalnızlığınız azalmaya, eskisi gibi eş dost sahibi olmaya başlarsınız ve bu da üçüncü aşamadır.

    sürecin ne kadar sancılığı geçeceği belli değildir. fakat atlattığınız an güzel insanlar edinmiş olursunuz. hayır demeyi öğrenmiş olmanız da cabası.

    not: yalnızlık allaha mahsus sözü de budur aslında. tanrı o kadar farkında ki her şeyin, onu anlayacak kimse yok.

  • filmin aslında panzehir bir etkisi var.

    mutlu olduğunuz zamanlarda içinize birden buhran düşer; "ulan mutluyum ama hayatta da elem, dert, keder çok yahu!" dersiniz. fakat bir yandan da onu tarif edemezsiniz. içinizdeki bu riyakar karmaşayı tarif edemedikçe buhranınız ivme kazanır. ardından bu filmi izlersiniz, nedenleri bulursunuz. peşi sıra da abes bir rahatlama gelir...

  • kadıköy çarşıdan her geçtiğimde aklıma takılan soru.

    yaz kış, neredeyse her akşam restoranlar ağzına kadar dolu. meze, kuru yemiş, bira ile idare etsen bile iki kişi hesap 100 tl'ye yaklaşıyor(muş). balık ve rakı dahil olduğunda ise bu rakam birkaç kez katlanıyor. yanlış anlaşılmasın, kimsenin kazancında, yediğinde, içtiğinde gözüm yok ama gördüğüm kadarıyla oturanlar ağırlıkla üniversite öğrencileri. bunların hepsi burs alsa ve yarım gün çalışsa yine de yetmez diye düşünüyorum. herkes ticaret de yapmıyor. benzin zammıydı, şuydu buydu diye yakınırken yeme içme mekanlarının ful çekmesi bana tuhaf geliyor.

  • avukat hanımın aynı eteği bugün de giyerek işinin başına gelmesi gurur vericidir.
    anlamlı, akılcı, kör göze parmak bir mesajdır.
    aksi taktirde, konu dün etek boyu idi bugün başın niye açık demeye yarın kocan yanında olmadan tek başına buraya gelemezsine kadar giderdi bu iş.

  • yagmurlu bi aksamda yorgunlugun etkisiyle sıkışmış yolda ilerlemeye calisan taksiye atlamak, kapiyi acmak ve yanlislikla taksideki insanlarin dumur icindeki bakislari arasinda takside oturan kadina binmek..kadina bindigimi farkedince de salak gibi aa pardon doluymus taksi diyip salakca gulup cikmak..

  • istifa etmelidir.
    ülkenin dörtte birinden oy almış partiye dinsiz partisi, oy verenlere dinsiz demeye hakkı yoktur.
    kampüste oruç tutmayanları dövdükten sonra kantinin arka kapısında sigara içen partilileriyle karıştırdı sanırım.