hesabın var mı? giriş yap

  • karşındakini en güzel aşağılayan tavsiye bu. gezi'de de kullanılmıştı bol bol. bir mihrak var. bu bizi oyunlara getiriyor. ama bizim kafamız basmıyor anlamıyoruz. bu tavsiyeyi veren abi biliyor bir tek bunları. tüm resme hakim. "kırmızılı kadın nerde?" yaaa. işte oyun. "beş günde oyun parkı yapılır mı?" aha oyunu çözdü. ama ah bu reşit ama yine de saf gençlik. ah be çocuk.

    bu muhteşem abiden ne yazık ki ülkemizde dört tane olduğundan kendisinden sürekli tavsiye alamıyoruz. mecburen kandırılıyoruz. mecburen ölüme gidiyoruz pisi pisine. "niye hdp milletvekili ölmedi?". işte komplo çözüldü. burada işin sırrı doğru soruları sormayı bilmekte. kimse kalkıp mantıklı cevap veremiyorsa haklı olduğunuz tescilleniyor. guiness'ten bir memur gelip alnınıza "aşmış" damgası basıp gidiyor. tebrikler.

    "madem evrim var niye maymunlar insan olmuyor?"

    işte komplo çözüldü. soruyu sormak yetiyor. gördüğün üzere sorunu mantıklı bir tabana oturtman gerektirmiyor soru sorman yeterli.

    alakalı olarak (bkz: dış mihrak/@ssg)

  • çeşitli saçma sapan kazalar ve kendini uyanık sanan yurdum insanı yüzünden, herkese tavsiye ettiğim cihaz.

    örnek 1: kavşakta kırmızıda geçen belediye otobüsü, sürücü tarafından aracıma çarptı. yanımda benimle birlikte yeşilde geçen on tane kadar başka araç var, 'ben yeşilde geçtim' diyip durdu belediye otobüsü şöförü. çaktırmadan, kaza tutanağına da yeşilde geçtiğini yazmış.
    sonuç: fark etmediğim için, yüzde sıfır kusurlu olduğum kazada kapımın tamir masrafının yarısını ben ödemek zorunda kaldım. bu olaydan sonra bir xiaomi yi araç kamerası aldım.

    örnek 2: akşam akşam, sıkışık trafikte (park sensörü olan) bir araç birden geri vitese takıp geldi, aracımın ön tamponunu çatlattı. ben tutanakla uğraşırken, sürücü sanayiden birtakım usta tipli kişiler çağırmış.
    ustamsı kişilerin başı tampona baktı, 'ben bunu çakmakla kaynatır boyatırım 200 liraya' dedi. (aracım smart roadster, çok pahalı olmasa da türkiye'de 20-30 tane olan bir araç)
    ben de dedim ki 'bu arabanın her parçasını orjinal getirttim, bunu sanayide ali ustaya yaptırmam, çarptınız gidip mengerlerde orjinal parçayla yaptıracaksınız'.
    ustamsı şunu dedi: 'ben sana abilik yapıyorum, istesem her türlü senin bize arkadan çarptığını ispatlarım.'
    benim cevabım: 'kardeş gel şöyle bi arabanın önüne. hah şimdi kameraya el salla. hah, şimdi topla takatukanı s*ktir git!
    sonuç: aracıma çarpan kişi (bir de direksiyon hocasıydı bu kişi) ertesi gün tıpış tıpış mengerler' e gitti, aracımı yaptırdı.
    örnek 3: eskişehir'in ortasında, yan şeritte giden araç (artık alçak spor araba olmasından mı, kör noktada kalmasından mı bilmiyorum) yan yana giderken önüme kırıp sol ön çamurluğumu çizdi. sürücü arabadan indi, 'yahu sen nereden çıktın kimbilir kaçla makas atma derdind-' derken araç içi kamerayı fark etti, sustu.
    sonuç: tıpış tıpış servise gidildi, çarpan kişi aracımı yaptırdı.

    artık yeni bir otomobil aldığımda, daha yakıt almadan kamerayı takıyorum. emin olun, ilk kazada kendi bedelinin en az on katını çıkaracaktır. üşenmeyin, alın, takın.

    çok sayıda mesaj üzerine edit: tekrar yazayım, ben xiaomi yi araç kamerası kullanıyorum. gopro 4'ten daha iyi çekiyor. hafıza dolunca en eski videoyu silip kayda devam ediyor.

  • farklı anlamlar içerebilecek söz:

    kadeh: içki içiyorlar. müslüman değil. solcu, ateist, terörist.

    tokuşturuyorlar: seviniyorlar. yani akp mağdur.

    ıktidar partisi: benim partim olduğunu düşünmeyin, ben tarafsızım ya.

    gidiyor diye: dikkat edin, bunu ilk kez kullanıyor. ıktidar partisinin gitme ihtimali mi var gerçekten? yoksa yine mağduru mu oynuyor?

  • bir gün tüm hırsız ve namussuz akp'lilerin yapacağı eylemi şimdiden yapmasıdır.

    akıllılık etmiş.

    biz de arkalarından kendileri gibi şunu diyeceğiz: ''akıllı olanlar gitti! akılsızlar burada kaldı!''

  • biraz garip bir şekilde yaşadığım olaydır.

    2 sene öncesiydi. gezi parkı protestoları yeni yeni bitiyordu. ama insanlar pencerelerde tencere tava çalmaya, yolda yürürken alkışlamaya, arabadayken kornalara basmaya devam ediyordu az da olsa.

    çocukluk mahallem olan zeytinburnu kazlıçeşme'den bir çocukluk arkadaşım askere gidecekti, mahallede onun eğlencesini yaptıktan sonra herkes şahinlere doluştu. 10 araba varsa 8 şahin 1 kangoo 1 peugeot 207 falan vardı. şahin hegemonyasının olduğu bir mahallede büyüdüm yani.

    arabalara binildikten sonra başladık zeytinburnu'nu tavaf etmeye. semtin her yerini inlete inlete dolaştık. her kırmızı ışıkta inip meşale yakıyor, tezahürat yapıyorduk. zeytinburnu'nun bize dar gelmeye başladığını hissettik ve rotayı bakırköy'e çevirdik. orası bizim semtimize en yakın ve en elit semtti. zeytinburnu'nda büyüyen çocuk kız arkadaşıyla ilk bakırköy'e gider örneğin. bakırköy bir markadır zeytinburnulular için.

    sahilden bakırköy'e doğru yardırıyorduk. ataköy sahildeki gelik restaurant'ın karşısındaki benzinlikte indik arabalardan başladık 'askerin kralı zeytin'den çıkar!' diye bağırmaya. arabaların hepsinde türk bayrakları dalgalanıyor. camlardan insanlar alkışlamaya tencere tava çalmaya başladı.

    benzinliğin yanından geçen bi taksi bi anda benzinliğe doğru kırdı ve durdu. içinden uzun boylu, hatta dev gibi heybetli, yaşına rağmen dünya yakışıklısı bir adam indi. bi baktık tarık akan. orada bulunan herkesin çocukluğuna en az birkaç kere misafir olan büyük adam. herkes şok geçirdi, bazısı adamı göremedi hala 'bu vatan bizimdir bu böyle biline' diye tezahürat yapıyorlar. tarık akan bize doğru koşup 'gençler sizinle gurur duyuyoruz sizi çok seviyoruz' diyerek sarıldı. hayır ulan biz seni daha çok seviyoruz moduna girip biz de sarıldık adama.

    evet, tarık akan bizim asker uğurlama eğlencemizi gezi protestosu zannetmişti. ama işin ilginç kısmı benim o akp'li çocukluk arkadaşlarım tarık akan'a sarıldıktan sonra 'hükümet istifa' diye bağırmaya başladı. çok garip şeyler oluyordu. arkada kalıp tarık akan'ı farketmeyen arkadaşlar onu görünce 'kovaladıkça kaçan ateşböceğim misin?' diye şarkı söylemeye başladılar hep bir ağızdan. adam da gülerek alkış tuttu. sonra koşarak taksiye döndü. biz de yola devam ettik.

    anlatırken sanki saçma bi rüyaymış gibi geliyor ama gerçek valla.

    edit: seni ve dimdik duruşunu çok seviyorum, çok özleyeceğim.

  • ingilizce hazırlık öğrencilerine hocaları alıştırma yapabilmeleri için troy filmini kendi dilinde ve ingilizce alt yazılı izletmektedir. akabinde archilles'in hector'u teketek savaşa çağırdığı bölüm gelmiştir.

    archilles=hectooor!
    archilles=hectoooor!
    archilles=hectoooooooor!

    bir an aralık olan sınıfın kapısından rektör kafayı çıkarır ve...

    rektör=beni mi çağırdınız çocuklar?

    birebir yaşanmıştır.

  • andorra maçını anlatan spiker.

    biraz önce şuna benzer bir şey söyledi: "andorra o kadar kötü ki, bu tür takımlara karşı oynamaya alışkın değiliz, bu yüzden zorlanıyoruz." almanya, ispanya, hollanda vs gibi takımlara karşı güçlü oldukları için; andorra, malta, estonya vs gibi takımlara karşı da zayıf oldukları için zorlanıyoruz. eh, romanya, macaristan, belçika vs gibi orta sınıf takımlara karşı da zorlandığımıza göre, biz hangi takımlara karşı başarılı olacağız arkadaş?

  • bir değil iki güzel kadının başrole aşık olduğu ve başrolün onlara sürekli hayat dersi verdiği bir senaryo yazmış. yetmemiş yönetmiş. o da yetmemiş başrole de kendini koymuş. adam resmen dizi adı altında kendini tatmin edecek bir şey çevirmiş. yaşlısın, çirkinsin, fakirsin, sicilin temiz değil… ama herkes sana hayran öyle mi? resmen andropoz oyalanması, ego tatminine çevirmiş diziyi.