hesabın var mı? giriş yap

  • bir tek benim başıma mı geldiğini merak ettiğim olay. bim'e girdiğimde daima kasalar boş oluyor zira kasiyerler birçok işle ilgileniyorlar, ürün yerleştirme vesaire. o sırada siz boş olan kasalardan birine yönelirsiniz ve ekseriyetle kasiyer sizi diğer kasaya çağırarak ''buyrun böyle alayım.'' der.

    hayır %50 şansım var zaten neden hiçbir zaman tutturamıyorum ya da işin ucunda bir ibnelik mi var bilemedim.

  • göz kanatma yoluyla yapılan terör.

    bu ne amk ya! protez saç, protez tırnak, protez kirpik, lens, ... kadının her yeri lego gibi çıkıyor lan!

    ben eve gelince daha montu çıkarmaya üşeniyorum, bunlar sniper tüfeği gibi kendilerini söküyorlar iyi mi...

  • minibüs şöförünün yola tükürmek için hareket halindeyken kapıyı açıp eğilmesi ve aşşağı düşmesi ve minibüsün, yolcular çığlık çığlığa iken kendi kendine gidip bi arabaya çarpması...*

  • bu buton sayesinde içeride dönen muhabbetle melih gökçek'i meraktan çıldırtabiliriz.

  • hakkında kitaplar yazılan, belgeseller, filmler çekilen bir seri katil. son derece sıradan bir seri katil olmasına rağmen yıllardır yakalanamaması ve aradan geçen zaman nedeniyle çok büyük ihtimalle asla yakalamayacak olması nedeniyle bu kadar ilgi çekip, en bilinen seri katillerden biri haline geldi. ikinci bir karındeşen jack vakası kısaca. ancak karındeşen jack'in kimliği belli olsa bile hem kurbanlarını benzer profilde seçmesi hemde öldürme şekli açısından şimdiki kadar ilgi çekebilme olasılığı varken zodiac da bu ihtimal sıfıra yakındır. eğer kimliği o yıllarda belli olsaydı sadece adı seri katiller arasında geçerdi ne kitabı yazılır nede filmi çekilirdi.

    resmi olarak doğrulanmış 5 kurbanı var. 2 kişi elinden sağ olarak kurtulmayı başarmış. gazetelere gönderdiği şifreli mektuplar sayesinde adını duyurdu. bu mektuplarda imza olarak kullandığı işaret ise şuydu :

    http://upload.wikimedia.org/…s/d/d1/zodiac-logo.png

    2007 yapımı zodiac filminde de anlatıldığı üzere san francico polis departmanı'ndan david toschi, gazeteci paul avery ve daha sonra kitabını yazıp bu filme ilham kaynağı da olan robert graysmith gibi isimler zodiac'ın kim olduğunu bulabilmek için hayatlarını adasalarda zodiac'ın kim olduğu hala muamma.

    en önemli şüpheli arthur leigh allen. diğer önemli şüpheliyse rick marshall.

    2002 yılında mektuptaki pullarda yer alan tükürükteki dna örneğiyle allen'ın dna örneği karşılaştırıldı ama kesin bir sonuca ulaşılamadı.

    2007 yılında dennis kaufman isimli biri jack tarrance isimli üvey babasıyla yaptığı röportajda üvey babasının zodiac olduğunu açıkladığını ve herşeyi itiraf ettiği söylüyor ve bu röportajı yayınlıyor ama 2010 yılında fbi zodiac'ın jack terrence olmadığını açıklıyor.

    2009 yılında 80 yaşındaki robert tarbox isimli avukat 1972 yılında zodiac'ın kendisinden hukuki destek istemek için yanına geldiğini, ismini açıklamayacağını ancak en önemli şüpheli olan arthur leigh allen olmadığını açıklıyor.

    arada ilgi çekmek için babasının zodiac olduğunu söyleyenler çıkmış, farklı farklı isimler çıkmış ama bunlar doğrulanabilmesi zor. ama baştada dediğim gibi zodiac'ın bu kadar meşhur olmasında bu doğrulanamayan söylentilerin rolü büyük.

  • amerika hep ürettiğinden çok tüketen bir ülke oldu. şimdi abd, cari açığını yeni gümrük vergileriyle dengelemek ve kendi lehine değiştirmek istiyor.

    ek gümrük vergisi ithalatı azaltır, azalan ithalat cari açığı da düşürür. aynı durum bizde de var. cari açığı düşürmek için büyümeden fedakarlık edilip, ithal ürünlere ek vergi getirilip; ithalatın düşmesi sağlanır. trump'ın hedefi başarılı olacak mı göreceğiz?

    ek gümrük vergisi muaf tutulan 4-5 ülke dışında tüm dünyayı kapsıyor ve en çok da çin'i kapsıyor. iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2017'de 520 milyar dolar olmuş. çin'in abd'ye ihracatı 385 milyar dolar iken abd'nin çin'e ihracatı 135 milyar dolar. abd'nin, çin ticaretinde 250 milyar dolarlık açık vermesi trump'ın çok üstünde durduğu bir konu.

    trump'ın önce amerika diyerek başlattığı kanada, meksika gibi komşularını, ab ülkelerini ve nato üyesi ülkeleri karşısına aldığı ticaret savaşının bazı önemli notları ve gelen karşılıklar;

    trump önce 23 mart'ta ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla % 25 ve % 10 ek gümrük vergisi getirdi.

    nisan ayında ise çin, abd menşeli 128 ürüne % 15-25 arası ek vergi koydu.

    meksika, abd'den ithal edilen birçok gıda ürününe % 15-25 arası ek vergi koydu.

    aynı hafta abd, çin'in, amerikalı şirketlerin teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini ele geçirmeye yönelik usulsüz faaliyetleri gerekçesiyle 50 milyar değerindeki bini aşkın çin menşeli ürüne % 25 ek gümrük vergisi getireceğini açıkladı.

    çin'in ise abd'den ithal edilen 50 milyar dolar tutarındaki 659 ürüne % 25 gümrük vergisi getirdi.

    türkiye ise değeri 300 milyon doları bulan birçok abd ürününe % 5-70 arası ek vergi koydu.

    trump, çin'in açıkladığı tarifelere misilleme amacıyla 200 milyar dolarlık daha gümrük vergisi uygulanması talimatını verdi.

    6 temmuzda ise abd, çin'den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki 800'den fazla ürüne % 25 ek gümrük vergisi uygulamaya resmen başladı.

    kanada, abd yapımı çelik ve alüminyum ürünlerine % 25 gümrük vergisiyle yetinmeyip, 120 ürüne daha % 10 tarife uygulama kararı aldı.

    çin, trump'ın tüm tehditlerine rağmen ithal ürünlere yönelik ek vergi artışının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

    23 ağustosta ise abd, 16 milyar dolarlık çin menşeli ürüne daha ek vergi uygulaması başlattı.

  • https://www.youtube.com/watch?v=eqf7fdeuepa

    ortalama istanbul'lunun sorunu da bu. ankara'ya gider, ankara'yi begenmez. izmir'e gider, izmir'i begenmez falan filan... tersi de dogru. temel mesele, ankara'ya gidip istanbul'u ariyor ya da istanbul'a gidip izmir'i ariyor olmaniz oysa ki. cok dogal olarak, bulamayacak ve hosnut kalmayacaksiniz.

    los angeles'da insanlar sabahin dordunde iskembe corbasi icmeye gitmezler, sabaha kadar eglence adi altinda da tepinmezler (bu cumleden los angeles'da club yok anlami cikarani kaale almiyorum). malibu'da surf yaparlar, venice beach'de drum circle'a katilirlar, sunset boulevard'da comedy club'a giderler, santa monica mountains'da trekking yaparlar, gecenin ilerleyen saatlerinde islak hamburger ya da iskembe corbasi tuketmezler gidip food truck'tan mexican yerler vesaire vesaire... zira her yerin aliskanligi, kulturu ayri.

    bir los angeles'li da istanbul'a gelip "lan burada surf yapilmiyor, ne boktan yer" dediginde agzina terligin tersi ile vurulmayi ne kadar hak ediyorsa, los angeles'a gelip de "burada sabaha karsi iskembeciye gidilmiyor, ne boktan memleket" dediginizde pek farkli konumda olmuyorsunuz.

    "abicim sen sabahin korunde iskembe iceceksen istanbul'da kalsaydin ya? kaplumbaga misin ki gittigin yere bir sehirden beklentilerini, aliskanliklarini goturuyorsun ?" deseler diyecek cok da mantikli birseyleriniz olmadigini farkettiginizde los angeles'dan da haiti'den de zanzibar'dan da tad alabilirsiniz. aksi taktirde tum dunyada bos yere istanbul'u arar durursunuz.

    kaldi ki tum dunyada bosa aradiginiz o istanbul cidden pek de oyle ahim sahim bir yer degil.