hesabın var mı? giriş yap

  • beni beğeneni ben beğenmiyorum, benim beğendiğim beni beğenmiyor. işin kötüsü bu sözler ismail yk şarkısında geçiyor ve sonuna kadar katılıyorum.

    yoksa ben zurna mıyım he?

  • lise 2.. latince sınavı.. soru: "latince bir deyim yazınız"
    istenen cevap: veni vidi vici türünde ünlü bi söz
    arkadaşın aklına hiçbişey gelmedi... o da türkçe bi deyimi alıp çat pat latincesiyle latinceye çevirdi! deyimin türkçesi: "herkes gider mersine ben giderim tersine"
    latincesi: "omnis alea mersinae alea versae"!
    bütün bu emeğe karşı puan yok...

  • başlık: andorid telefonuma apk dosyası yerine
    yanlışlıkla .akp dosyası indirip kurmuşum lan. arkadaş aradığında dombra çalınca fark ettim mk birde rehberdeki herkesin önüne ak yazısı gelmiş, sakallarından dolayı gandalf diye kaydettiğim biri vardı piç daha balrog kesmeden ak gandalf oldu. sadece rabia adlı lise arkadaşımın ismi değişmemiş ama 4 tuşuna basılı tutuncada bunu arıyor. şimdide telefonda 400gb boş yer istiyor mk. ben buna 400gb hafıza kartı falan takarsam bu piç android sistemi silip yerine başkanlık sistemini kurmaz dimi. çok korkuyorum lan yardım edin.

    @1-adamı mikerler bile hacı ne indirdiğine iyi bakaydın

    @2-panpa flaş lightı da bi kontrol etseydin. yerinde ampul falan olabilir.

    link

  • "balkonunuza fazla çıkmayın, karımız, kızımız, asılı çamaşırlarımız var" demek. yaşanmıştır.

    bir de tabii ki eminönü'deki baklava izdihamı var.

    gelen mesajlar üzerine edit: lokasyon tuzla.

  • aslında şimdi yapmakta olduğum bilgilendirmeyi sağlık bakanlığı ya da resmi bir kurumun daha geniş kitlelere ulaşacak şekilde yapması gerektiğini düşünüyorum. insanlar panik halinde ve sürecin nasıl işlediğini haklı olarak merak ediyorlar. bu merak ve panik içerisinde ne yapacağını bilmeyen kişiler virüsün yayılmasına da sebep olabilirler. test yaptıran biri olarak süreci anlatacağım size.

    kesilmeyen kuru öksürüğüm, boğaz ağrım, halsizliğim ve öksürükle aynı anda hissettiğim bir göğüs ağrım vardı. yurtdışına giriş çıkış yapmış olan, yabancı ve türk çok sayıda arkadaşım olduğu için koronavirüsten şüphelendim fakat ateşim olmadığı için herhangi bir sağlık kurumunu meşgul etmek istemedim. zaten evden de dışarıya çıkmıyordum. ateşimin yükselmesi ve son 14 gün içerisinde görüştüğüm, şu an yurtdışında olan arkadaşımın da semptomları göstermesi nedeniyle 184'ü aradım. bu noktada yalnızca sizi yönlendiren bir telesekreter kaydı ile karşılaşıyorsunuz. kayıt görüşme sonunda bir sağlık kuruluşuna başvurmamı önerdi.

    bulunduğum yerden yürüme mesafesinde 1 özel hastane, yürüme mesafesinden biraz uzakta ise araştırma hastanesi vardı. buralara yürüyerek ya da toplu taşıma ile ulaşmam başkalarına da olası hastalığımı bulaştırmam anlamına geliyordu. kendi aracımı kullanacak gücü ve cesareti de hissedemedim. doktor bir arkadaşımın tavsiyesi ile 112'yi aradım.

    112'ye koronavirüs şüphesi ile aradığımı söylediğim an başka bir hatta bağladılar. hattın ucundaki kişi semptomlarımı dinledi. yurtdışı temasım olup olmadığını sordu. ardından hemen bir ambulans yönlendirdiklerini söyledi.

    10 dakika gibi kısa bir sürede 112 den geri arandım ve sağlık personelinin eve giriş yapmasının riskli olduğunu, kendi başıma ambulansa kadar gelip gelemeyeceğimi sordular. gelebileceğimi söyleyerek aşağıya indim. ambulanstaki görevlilerin koruyucu giysileri vardı. maskem olmadığı için aşağıya inerken çift katlı ıslak mendilin iki ucunu keserek maske olarak takmıştım. bana ambulansa binmeden maske ve eldiven verdiler. çifter kat olarak takmamı rica ettiler. ambulansın içerisinde damar yolum açıldı ve öyküyü tekrar dinlediler. ambulans siren çalarak ilerliyordu, o an siren sesi ile kendimi çok kötü hissettim fakat virüs şüphesi olan biri ile sağlık çalışanları ne kadar kısa süre kapalı ortamda kalırlarsa bulaş riskininin o kadar azalacağını düşündüm. bu sebeple ambulansın hastaneye en hızlı biçimde gitmesi önem taşıyor.

    hastaneye girer girmez izole oda dedikleri, acilin bir bölümünde yer alan odaya alındım. çok geçmeden koruyucu giysilerle bir doktor yanıma geldi, bir kez de o dinledi semptomlarımı. kan örneği, boğaz ve her iki burun deliğimden sürüntü örneği aldı. hastaneye getirilmeden önce parasetamol almıştım fakat ateşim hala yüksekti. ateş düşürücü içeren bir serum bağladı. koruyucu giysileri kullanmak zorunda oldukları için bir ihtiyacım olduğunda yanıma gelmelerinin zaman alacağını fakat seslenmemin yeteceğini söyledi. bu arada çok yoğun ve stres altında çalıştıklarını da eklemeden geçemeyeceğim. odada yalnız başıma 1 saat kadar bekledikten sonra tomografiye alındım. çıkacak sonuca göre karar vereceklerini söylediler.

    burada parantez açıyorum; toraks bt yani akciğer için yapılan bilgisayarlı tomografi koronavirüs tanısı için büyük önem taşıyormuş. pnömoninin varlığı ya da yokluğu ilk etapta tanı için belirleyici kriter.

    tomografi sonucu gelene kadar izole odada beklemeye devam ettim. bu süreçte serum sayesinde ateşim de düştü fakat öksürüğüm devam ediyordu. ardından bir hemşire geldi ve serumu çıkararak tomografi sonucumun temiz çıktığını, izole odadan çıkabileceğimi söyledi.

    okumam ve imzalamam için bir kağıt verdiler. bu kağıtta yapmam gereken şeyler ve evde izlem(karantina) kuralları yazıyordu. tamamını okuyacak halim yoktu ve fotoğrafını çekmek için izin istedim. çok gizli bir belge değil elbette ama paylaşmayı doğru bulmuyorum. zaten yalnızca izlenmesi gereken kurallar yazılıydı ve bunları gerçekleştireceğime dair imzam isteniyordu.

    kağıdı imzalamamın ardından covid-19 test sonucunun normalde bir gün içerisinde çıktığını fakat yaşanan yoğunluk nedeniyle 2-3 günü bulabileceğini söyledi. eğer pozitif çıkarsam benimle irtibata geçeceklerini fakat negatif çıkarsam imzaladığım kağıttaki koşulları yerine getirerek evde karantinada kalmam gerektiğini söyledi. test sonucunu e-nabızda görebileceğimi de ekledi. tomografimin temiz çıkması nedeniyle riskin düştüğünü fakat temiz tomografiye rağmen pozitif test sonucu alabildiklerini; hatta ikinci ya da üçüncü testte pozitif çıkabilen hastaların olduğunu; bu sebeple evde 14 günlük karantinanın büyük önem taşıdığını belirtti. 14 günlük bir rapor da yazdılar benim için.

    bu noktaya kadar sorunsuz ve mükemmel işleyen bir süreç var. 112 personeli, hastanedeki doktor ve hemşireler kendi hayatlarını riske atarak çalışıyorlar ve takdiri hak ediyorlar. tüm yoğunluklarına rağmen çok ilgili ve olması gerektiği gibi ilişki kuruyorlar hastalarla. sağlık bakanlığının da bu sistemi ve prosedürleri çok güzel oturtmuş olduğunu düşünüyorum. katkısı olan herkese çok teşekkürler.

    fakat belki burayı okuyan bir yetkili olur diye birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum. hastaneye ambulansla gelmeme ve henüz test sonucumun belli olmamasına rağmen yürüyerek ve tek başıma hastaneden ayrıldım. yalnızca eldiven ve maskem vardı. üzerimde büyük bir sorumluluk hissettiğim için oldukça uzun olan hastane ile ev arasındaki mesafeyi tüm bitkinliğime rağmen, hava soğuk ve üzerimdeki giysilerimin kalın olmamasına rağmen, yolda fenalaşmayı da göze alarak yürüdüm, toplu taşıma ya da taksiye binmedim. kimseye temas etmeden ve yaklaşmadan eve geldim. bu noktada benim gibi şüpheliler için hasteneden eve ulaşım konusunda bir çözüm düşünülebilir. çünkü herkesin benim kadar duyarlı davranacağını düşünmüyorum.

    diğer nokta, biraz kendime gelip e-nabıza baktığımda alınan kan örneğinde hemoliz değerinin yüksek olduğunu gördüm. doktor koruyucu kıyafet ile kanımı aldığı için bu da normal karşılanabilir bir durum bence. fakat en azından bu sonuç çıkana kadar hastalar bekletilip, gerek görülürse tekrar kanları alınabilir. koronavirüs teşhisi konusunda kanın büyük bir önemi var mı bilmiyorum gerçi.

    son olarak yine kendimi iyi hissettikten sonra imzalamış olduğum kağıdın fotoğrafına baktım. koronavirüs teşhisi koyulan biri ile ya da yurtdışından gelen biri ile temasa geçmiş kişilere imzalatılan bir belge. "herhangi bir semptom göstermediğim" şeklinde bir ifade var. açıkcası bu durumda herhangi bir art niyet olmadığını düşünüyorum. bu kadar stres ve yoğun çalışma altında doktorların en son düşüneceği şeylerden biri de evrak belge işleridir sanıyorum ki. bu sebeple benim durumumdaki kişiler için özel bir belge bulunmuyor ve herkese imzalattıkları aynı izlem belgesini bana da imzalattılar sanırım. çünkü hastaneden ayrılırken semptomların en az 3'üne sahiptim. bu noktada da sağlık bakanlığı farlı koşullardaki farklı şüpheli ya da hastalar için farklı belgeler düzenleyebilir. bu işin bürokratik kısmı ve şu an için bana sorarsanız çok da elzem değil. yine de hukuki bir boşluk doğrabileceği için ihmal edilmemeli.

    gelelim test sonucuna. test girdisi e-nabızda gözükmediği ve kanda hemoliz olduğu için 184'ü aradım ve durumuma dair kayıt oluşturdular. aynı günün akşamı yani 1-1,5 gün içerisinde e-nabız'dan test sonucumu negatif olarak görebildim.

    süreç bu şekilde ilerliyor. lütfen ciddi şüpheleriniz yoksa hastaneleri meşgul etmeyin ve şunu unutmayın; gereksiz yere hastane ortamında bulunarak da virüsü kapabilirsiniz.

    bir diğer nokta da; hala ateşim ve değişen şiddette öksürüğüm, boğaz ağrım var. çok halsiz ve bitkinim. tat ve koku alma duyularım zayıf fakat balgam, burun akıntısı yok. ateşim parasetamol alınca iniyor ve nefes almada güçlük çekmiyorum. test sonucu açıkcası içimi rahatlatmadı. sağlık bakanı kendisi de ilk testte negatif çıkan fakat sonra pozitif görülen hastalar olduğunu belirtti. ancak nefes darlığım olmadığı ya da dayanılmaz bir semptom göstermediğim müddetçe yaşadığım hastalık her ne ise evde atlatacağım. bir kez daha kendimi ve hastaneye ulaşırken ya da hastanedeyken başkalarını riske atmak istemiyorum. evdekilerle minimum etkileşim kuruyorum ve asla dışarı çıkmıyorum. bu arada 28 yaşındayım.

    ek olarak; bu durum bir pandemi hali ve hepimize düşen görev ve sorumluluklar var. kendimizden önce sevdiklerimizi ve yaşadığımız toplumu düşünmek zorundayız. çünkü toplum varsa biz varız. bu süreçte kurumlar ya da kişiler hata yapabilirler. mükemmel bir işleyişle karşılaşmayabiliriz. siyaset en son düşüneceğimiz şey olmalı. dediğim gibi, şu an içerisinde bulunduğumuz durumun olağanüstü bir durum, bir pandemi olduğunun farkında olarak ve kendimizden önce toplumsal çıkarı gözeterek hareket etmeliyiz.

    umarım bilgilendirici olabilmişimdir. bu süreci bilmemek beni test olmadan önce oldukça tedirgin etmişti. umarım en azından okuyan bir kişiye bu açıdan faydalı olabilmişimdir.

  • beğenirsin beğenmezsin, seversin sevmezsin. adam 15 senedir televizyonda, sinemada bilmem nerde iş yapıp çalışıp kazanmış bir ev almış. parası da var. bakmış ki yetkililerden yeterli hayır yok, basmış parayı, kendi ekibini kurmuş ve evini korumaya çalışıyor. ne var bunda onu anlamadım.

    hayır nedir yani, korumasın mı? yanmasını mı beklesin? senin orda bir evin olsa elinden gelen maksimum ne ise yapmayacak mısın? yangının yanında araban olsa çekmeyecek misin mesela? madem her yer yanıyor bizimki de yansın arada ne olacak mı diyeceksin?

    bunun paraya tapmakla falan ne ilgisi var. herkes gücü yettiğince canını da malını da korumaya çalışır. kiminin gücü eş dost çağırmaya yeter, kimi parayı basar 50 kişilik ekip kurar. bu kadar basit.

    şahan'ın sana bana borcu mu var, kamuya dair bir yöneticilik görevi mi var da kızıyorsunuz adama. bu adamlara kızacağınıza, illegal yoldan, başkalarının sırtına basıp ezerek haksız kazanç sağlayan ve sefasını süren insanlara kızın.

  • gelen sıcak para 1 trilyon doların üzerinde . özel sektörle birlikte borç 500 milyar doların üzerinde . gelen sıcak parayı dengelemek için basılan para 2 trilyon tl nin üzerinde . toplanan vergi enflasyonist sistemin ürünü olarak hala %300 lere varıyor . ihracat altın , eoro , gümüş , bakır , petrol üzerinden eskinin 40 milyar doları ne ise hemen hemen o
    imf ye borç vardı ama bugün imf nin temsil ettiği ülkelerin bankaları ki ermenistan dahil türkiyedeki kar eden her kuruluşun sahibi .
    vatandaşın hane halkı toplam borcu ki yabancı bankalaradır bu rakam , 5 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkmış . bunlar ekonomik göstergeler.
    ortadoğuda ne kadar ülke varsa sınırlarını kapatmış bize. kuzey afrikada türk uçak ve gemilerine vur emri var ve yaptılar zaten .
    ab tamamen askıya alınmış , vatandaşın güvenliği içler acısı. sınırımızda hem terör örgütleri cirit atıyor hem garip bir savaşın içindeyiz.
    2 milyondan fazla yabancıyı maaşa bağlamışız . ülkede milyonlarca işsiz var ama yatırım yok . yalan söyleyen bir din adamı 1000 asgari ücretlinin maaşına arabaya biniyor ve utanmıyor .
    yargının bağımsızlığı tamamen askıya alınmış ki açık açık da söylüyorlar.
    bu rejim bildiğin hitler rejimi

  • bir deney yapılmış: aynı yaşlarda, aynı kiloda aynı şartlarda iki kuzu kafese konmuş. yan kafese ise bir kurt. kurdu kuzulardan yalnızca biri görebilmekteymiş. aylar sonra kurdu gören kuzunun zayıfladığı gözlenmiş. kurt kuzuya bir şey yapmıyor olmasına rağmen kuzu yaşadığı korku ve beslenme yetersizliği nedeni ile ölmüş. kurdu görmeyen diğer kuzu ise sağlıkla yaşamaya devam etmiş. bu deneyi yapan ibn-i sina’nın amacı zihinsel durumumuzun, duygular ve tutumlar üzerinde etkilerini araştırmakmış. aslında güvende olmasına rağmen kuzuyu öldüren korkuyu büyütmesi imiş. belli ki varsayımlar ve olma ihtimali ile büyüttüğümüz korkularımız ölümcül olabiliyor.

  • olanları düşününce ağlıyorum.

    birkaç gece boyunca yatakta döne döne uyuyamıyorum.

    metroyu kullandığım zamanlar ya şimdi bir bomba patlasa ne olur diye gözümde canlandırıyorum, korkuyorum.

    sınava çalıştığım için genelde evde oluyorum zaten. arada bir dışarı çıkıp gezmeyi planladığımda ise artık çok şükür defalarca düşüneceğim.

    şöyle durup kurduğum hayalleri düşünüyorum, ya her şey yarım kalırsa, bir anda paramparça olursa, sevdiklerime ya da bana da sıra gelirse diye korkuyorum.

    pazar günü mis gibi de bir hava vardı. tam çıkıp gezmelik, dedim yürüsem mi kızılaya aceba. genelde o tarafa yürürüm, ne zamandır da evdeyim hep dedim. sonra vazgeçtim işte, başka gün çıkarım dedim. bilemiyorum, korkuyorum.