ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayatı 1 ve 0 olarak yorumlamak
-
tanım :bilgisayar sayesinde mümkün hadise.
ascii kodla sordum computer e, şu cevabı verdi:
11111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111
11100001111111110001111111011111111101111000011111111100011111110111110111
11101110111111101110111111001111111001111011101111111011101111110111101111
11101111011111011111011111010111110101111011110111110111110111110111011111
11101111011111011111011111010111110101111011110111110111110111110110111111
11101110111110111111101111011101011101111011101111101111111011110101111111
11100001111110111111101111011110111101111000011111101111111011110011111111
11101110111110111111101111011111111101111011101111101111111011110101111111
11101111011110111111101111011111111101111011110111101111111011110110111111
11101111011111011111011111011111111101111011110111110111110111110111011111
11101110111111101110111111011111111101111011101111111011101111110111101111
11100001111111110001111111011111111101111000011111111100011111110111110111
11111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111
(bkz: alın teri)
putin'in 5 günlük askeri tatbikat emri
tek gecelik ilişki yaşayan kadın
-
tek gecelik ilişki işte kardeşim. bunu kaç tane erkek yaşıyorsa, o kadar da kadın yaşıyor. bu kadar hayat muhasebesi yapmayın arkadaşım ulaşamadığınız insanların hayatları hakkında.
evliliğe dair mide bulandırıcı detaylar
-
benim evliliğimde çocuklardır.
biri sekiz, diğeri altı yaşında iki vahşi erkek besliyoruz. eşim için hiçbir problem yok, çocuklar mükemmel. özellikle büyük çok zeki. fakat benim için boşanmanın eşiği. iki çocuk da o sevimli hallerinden bu noktaya nasıl geldi çözemiyorum. eve girmek istemiyorum artık.
en son büyük olanı, küçüğe kedi maması yedirirken yakaladım. önlüğünü de taktırmış, itinayla mamaları kaşığa tek tek koyup besliyor. vurmadım. kaç tane yedirdiğini sordum, güldü; ama yine vurmadım. yemeğini aldım diye küçük ağlamaya başladı bu sefer.
arkadaşlarım özgür eğitim, özgür okul, ekolojik pedagoji muhabbetleriyle başımın etini yedi. iyi dedim, okudum hepsini. güzel tamam da sanmıyorum dedim. büyüğü müfredat dışı, bahsi geçen referanslara dair eğitim veren özel bir okula gönderiyorum. ağaçlar altında ders, doğa gezileri, atölyeler falan. ikinci ayında okula çağırdılar. bir sıkıntısı mı varmış evde? anlatmak ister miyiz? var. kardeşine kedi maması yedirip mobilyaları kırıyor. ağaç falan yaramamış. bahçeye bağlasalar sesimi çıkarmam. çocuk da iki ay çıkarmaz, sever. hoşuna gidiyor böyle acayip şeyler. bi ara eğitim videoları izlerken önüme köpek eğitim videoları çıktı. eline ödül maması koyup burnuna tutuyor köpeğin, o da oturuyor. aldım çikolatayı gittim yanına, burnuna doğrultup otur, dedim. kaçtı gitti.
keşke şimdi hiç değilse büyük olanı alıp otuz iki yaşında falan geri getirseler eve.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
- abi sen kız mısın? niye küpe takıyorsun?
+ çok ayıp, ben kızım... şimdi o kadar çirkin miyim yani?
- ee... şey... ama sakalın da var
+ hastalığım var o tüyler ondan. çok kırdın beni ufaklık
- abla çok özür dilerim ya böhüüeee
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"az önce düğün kasetimi geriye sardım, ne güzeldi lann... karım yüzüğü çıkarıyor, sülalesiyle arabalara binip gidiyorlardı."
çocukla sucuğu karıştıran adamın dramı
-
-okula gitmeden eğitim alınır mı sucuk ?
sessizce yan yana oturacak kadar samimi olmak
-
hiç konuşmadan birlikte saatlerce vakit geçirecek kadar ve hatta bundan tarifi zor bir haz duyacak kadar yakın olmak, benim için herhangi bir insan ilişkisinde ulaşılabilecek en son noktadır.
tanıdığım onca insan içinde karşılıklı olarak bu kadar içten bir sevgi bağı kurduğum birkaç kişi var yalnızca. örneğin kendi kardeşlerimden bile sadece biriyle bu ölçüde derin bir ilişki kurabildim.
bu durumun ne kadar özel bir lütuf olduğunu dün akşam daha bir iyi anladım. favori kardeşimle haliç'teki teknelerden birine binip kalabalık şehirden biraz uzakta, karanlık denizin içinde sessizce yol aldık bir süre. ilk o fark etti, anın tadını çıkarmak ve iletişim kurmak için konuşmak zorunda değildik. hatta bu sükunetin içinde sanki daha da iyi anlıyorduk birbirimizi. huzur tam da böyle bir şey demekti. sevdiğin ve seni sevdiğinden emin olduğun can dostunla yan yana oturup kelimeler olmadan anlaşmak...
akp'ye oy vermeyen metroya binmesin
-
akp'ye oy vermeyen vergi vermesin o zaman diyerek artırdığım önerme.
ceketlerimizi çıkarabilir miyiz
-
baska okullari bilemiyorum, amma bizim okulda ortaokul ve dahi lise boyunca ceketleri cikarmak icin hocalardan izin almak gerekiyordu. ondandir ki yaz gelip de sinif isinmaya basladiginda "ceketlerimizi cikarabilir miyiz" sorusu ve onu sormaktan sorumlu birileri olurdu. bu soruya cogunluk olumlu yanit verilse de, olumsuz yanit verildigi de oluyordu. bu tip yanitlari veren hocalarin ogle teneffusunde ogretmenler odasina kendisini kabul ettirememis, okul bahcesinde tek basina gezen tuhaf tiplerden ya da (ifrada kacmak gibi olmasin ama) okul mudurlerinden olusmasi tesaduf olmamali.
neyse, ceketi cikarabilince bir rahatlama, kisa sureli de olsa otoriteden yirtma hissi geldigini cok net hatirliyorum. ve fakat o seneler icinde "neden ceketimi cikarmak icin bu dudukten izin almam gerekiyor?" sorusunu irdeledigimi, dert edindigimi hic hatirlamiyorum. bunlar bana o zaman dert olaydi, ergenligi bu denli gec yasta yasayip, sinir ve asabiyete rotarla ulasmis olmazdim sanirim. zamaninda yasardim fak di sistim'i, zamaninda alirdim hirsimi. kismet buguneymis.
ayyıldız tim'in redhack'e inanılmaz cevabı
-
biri çıkıp ülkenin son 10 yılını özet geçer, biri de böyle sikimsonik -müzik demeye dilim varmıyor amk- şeyler yapar.
hayat ne tuhaf vapular filan.