hesabın var mı? giriş yap

  • artık bir ekşi sözlük klasiği olan aramaya inanmadan yazma ve ciddiyetsiz şukelalarla debe 2. olan entrymiz
    #48580665

    ardından başlıkta 'limit' kelimesini arayınca daha öncesinde bu bilginin tam olarak 152 kere yazılmış olduğu ortaya çıkıyor.

    hiç unutmam 4 yıl önce zamanın meşhur bir esprisini aynı başlıkta 2. kez yazdığım için (trabzon'da 2 kişilik uçak mezarlığa düşmüş, kurtarma çalışmaları sonucunda 40 ceset çıkarılmış) sözlükte geçen haftanın en kötülenmiş entry'lerine girmiştim. şimdi ise 152. kez yazınca debe'de 2. olabiliyorsun.

    burası ekşi sözlük, burada artık kalite yok!

  • içe dönüklük ve dışa dönüklük arasındaki farklılıkları incelemeye bebeklik döneminden başlamak icap ederse susan cain'in quiet: the power of introverts adlı eserinde bu konuda ilginç tespitlerden söz ettiği söylenebilir.

    her ne kadar düz mantıkla düşünüldüğünde dışa dönük bir bebeğin daha gürültülü olacağı ön yargısı kulağa rasyonel gelse de gerçek böyle değildir, içe dönükler dış uyaranlara karşı daha hassastır. bu hassasiyet içe dönük bebekleri değişime daha tepkili hâle getirir.

    fizyolojik olarak kilit farklılıklardan biri dopamindir. dopamine karşı duyarlılığın introvertler ve extrovertler arasında değişkenlik gösterdiği bilim camiasında uzun zamandır savunulan bir tezdir. (bundan daha önce big five'da da söz etmiştim: (bkz: beş büyük faktör kuramı/@highpriestess)) örnek olarak bir araştırmada d2 reseptörleri extrovert ve introvert bireylerde farmakolojik olarak bloke edilmiştir ve içe dönüklerin d2 reseptör aktivitesinde farmakolojik olarak indüklenen değişikliklere çok daha duyarlı olduğu tespit edilmiştir.

    binaenaleyh dopamine daha duyarsız olan extrovertler sürekli dopamin seviyelerini yükseltebilmek adına uyarılma ihtiyacı hissederlerken dopamine duyarlı introvertlerde sürekli uyarılmak yorucudur.

    buna karşılık serebral kan akışını düzenleyen asetilkolin pathwayinin introvertlerde daha aktif olduğunu savunan teoriler de mevcuttur. örnek olarak linkedin'de okuyabileceğiniz şu makale bu konuda aydınlatıcı olabilir.

    makaleden anlaşıldığı gibi, bu maddelerin ikisi de iyi hissettirir ancak pathwayleri ve iyi hissettirme "biçimleri" farklıdır. dopamin öz güven yükseltir, dış dünyada bir şeyler başardığınızda aldığınız ödüldür. asetilkolin ise rahat rahat bir işe odaklanıp, entelektüel aktivitelerle zaman geçirdiğinizde gelen hoşnutluk hissi ile bağlantılıdır.

    bu açıdan bakıldığında extrovertlerde daha aktif olan dopamin pathwayinin daha kısa olması şaşırtıcı değildir zira introvertlerin bir fikir beyan etmeden önce bile uzun süre düşünüp taşınması icap eder.

    gelgelelim "reseptör bloke etmek gibi kompleks yöntemler dışında dış uyarana karşı duyarlılık - duyarsızlık nasıl test edilebilir?" diye sorarsanız ve alacağınız cevap hans eysenck'in tükürük testi gibi bir cevap olursa bu cevaba temkinli yaklaşmanızda fayda olacaktır.

    daha az dış uyarana ihtiyaç duyan introvertlerle daha fazla dış uyarana ihtiyaç duyan extrovertlerin arasındaki farkın tükürük üretimi ile ölçülebileceği fikri ilk etapta mantıklı gibi gelebilir lakin bazı araştırmalar teoride mantıklı olsa da pratikte böyle bir durumun olmadığına işaret etmektedir. (örnek bir araştırma)

    nihayetinde introvert-extrovert ayrımının fizyolojisini anlayabilmek için psikologların teorilerinden çok nörobilimcileri takip etmek ve farmakolojik reseptör blokajı gibi yöntemlere ek olarak fmri, pet scan gibi yöntemlerle yapılmış çalışmaları incelemek rasyonel tavırdır.

    * * *
    yazımın politik yol linki:
    https://www.politikyol.com/…donuklugun-fizyolojisi/

  • yüzümde bir gülümseme bırakan düşünce. nefret kusan, ayrımcılık akan başlıklardansa böyle başlıkları tercih ederim.
    ayrıca evet, çok şirin ve minik ve tombullar biraz. yirim.

  • bu adamın kol saatinin bir büyüğünü izmir belediyesi konak'a, iki büyüğünü de ingilizler londra'ya koymuş..
    hakan ünsal ekrana cıkınca sağ alt köşede duran saati kaldırıyorlar. nasılsa cemil cümle saati hakan ünsal'ın kolundan okuyabiliyor.. olmamış diyoruz ve 10 üzerinden 3 veriyoruz

  • mrna aşılarının karşıtları inanılmaz cahilsiniz ama yapacağım açıklamalar sizi iyi etmeye yetmez. o nedenle size değil burayı okuyup aklı karışabilecek olan eğitilebilir cahillere seslenmek istiyorum.

    mrna sitoplazmaya girer, çekirdeğe girmez.
    mrna dizisinin okunma sayısı bellidir, üreteceği protein sayısı bellidir.
    üretilen proteinin ömrü bellidir.

    bu parametreler sabitken bu aşının uzun dönem bir etkisinin olması imkansızdır.
    bakın düşük bir ihtimal de olsa olasıdır, mümkündür bile demiyorum
    imkansızdır.

    rica ediyorum sizden daha cahil insanların görüşleriyle aşı karşıtlığına kapılmayın.

    bu alanda makale yazıyor olsam ben de uzun dönem etkileri araştırmalar henüz yapılmadığı için bilinemez yazardım ama halkın bu tip bir kesinliğe ihtiyacı yok. halk mümkün olan/makul olan kesinlikle yetinmek durumunda. her gün 3 kilo domates yemenin 10 yıllık etkileri üzerine de bir çalışma yok ve bu tarz bir beslenmenin uzun vadede insana ne yapacağı bilinemez. ancak domatesi biliyorsanız yiyecek adama yeme demezsiniz. hakkında makale yazıyorsanız bilemeyiz dersiniz.

    mrna aşılarının uzun vadeli etkilerini bilmiyoruz demek bu tarz bir veridir.

    biliminsanları kafalarına göre asla zarar veremez, kesin zararsızdır diyemezler makalelerinde. bir şeyi bilmiyorlarsa bilmiyoruz yazarlar. zaten öyle de yazmak zorundalar. ben de bilimsel bir metin yazarken %99.9 emin de olsam %100 değilse bilemiyoruz yeterli çalışma yok yazıyorum. ancak mrna'yı biliyoruz, hücreyi biliyoruz, mrna'nın sitoplazma içinde ne yaptığını biliyoruz, aşının nasıl işe yaradığını çok net biliyoruz. tüm bileşenlerin ömürlerini biliyoruz. aşının insanlar üzerinde yapılan faz çalışmalarını ve sonuçlarını biliyoruz.

    noktaları birleştirince makul kesinlikle aşının insanlığa faydalı olduğu sonucuna ulaşıyoruz.

    bunları bilerek isteyen aşısını olur, istemeyen olmaz.

    konu bu.

    edit: mesaj kutum çöktü. ilginize de eleştirilerinize de teşekkürler ama cevap yazmaya yetişmem mümkün değil. sözlüğün bu dinamik yapısı beni hep cezbetti. iyi ki varsınız.

    kamu spotu: şeker orta vadede kesin olarak ömrünüzü kısaltıyor. aşıyı istiyorsanız tartışın ama şekerden uzak durun.