hesabın var mı? giriş yap

  • her zaman favori kitap serim olarak kalacak ve her zaman kütüphanemin baş köşesinde duracak olan seri. bu seriye karşı hislerimi bir sürü kelimeyle anlatabilirim-ki bunu daha önce iki entry girerek yapmıştım (bkz: harry potter/@deathlycrimson)-ama bunu yapmayacağım çünkü bu seferki entry'mde harry potter kitaplarından sonra olan 28 şeyi yazacağım. belki aramızda bunu görmemiş olanlar, duymamış olanlar olabilir. ya da bir kısmını duyup bir kısmından haberi olmayanlar da olabilir.

    --- tüm kitapları okumadan okunmaması gereken spoiler ---

    1-) harry, ginny weasley'le evlendi. üç çocukları oldu; james sirius, albus severus ve lily luna.
    2-) kingsley shacklebolt sihir bakanı oldu.
    3-) hermione'yle ron evlendi ve iki çocukları oldu; hugo ve rose.
    4-) draco malfoy daphne'nin küçük kız kardeşi astoria greengrass'la evlendi. bir çocukları oldu; scorpius hyperion.
    5-) ebeveynlerinin ölümünden sonra teddy lupin büyükannesi andromeda tarafından yetiştirildi.
    6-) george weasley quidditch takım arkadaşı olan angelina johnson'la evlendi. iki çocukları oldu; fred ve roxanne.
    7-) harry ve nihayetinde ron sihir bakanlığındaki seherbaz dairesine katıldılar. hermione ise büyülü yasa uygulama departmanında (tam olarak türkçe'ye çeviremedim; orjinali department magical law enforcement) yüksek rütbeli bir memur oldu.
    8-) bill ve fleur weasley'nin kız olan ilk çocukları hogwarts savaşı'nın yıl dönümünde doğdu. ona fransızca'da zafer anlamına gelen 'victorie' ismini koydular.
    9-) ruh emiciler bir daha sihir bakanlığı tarafından kullanılmadılar.
    10-) ginny weasley birkaç yıl boyunca profesyonel bir quidditch oyuncusu oldu ama sonra emekli olup daily prophet'de (gelecek postası) quidditch muhabiri oldu.
    11-) harry ve dudley ailelerinin bir arada olması için birbirleriyle görüşmeye karar kıldılar.
    12-) percy weasley kingsley shacklebolt yönetimindeki yeni sihir bakanlığında memur oldu ve audrey adında bir kadınla evlendi. iki kızları oldu; molly ve lucy.
    13-) bill ve fleur weasley'nin üç çocukları oldu; victorie, louis ve dominique.
    14-) hermione yedinci yılını tamamlamak ve n.e.w.t.s.'i (fybs - feci yorucu büyücülük sınavı) vermek için hogwarts'a geri döndü. harry ve ron dönmediler.
    15-) mr. weasley sonunda sirius black'in motorunu tamir etmeyi başarabildi ve onu harry'ye verdi.
    16-) luna lovegood doğacı newt scamander'in torunu olan rolf scamander ile evlendi. iki çocukları oldu; lorcan ve lysander adında erkek ikizleri...
    17-) minerva mcgonagall hogwarts'ın müdiresi oldu.
    18-) harry, severus snape'in portresinin onarılmış bir halde en uygun olduğu yerde yani hogwarts müdürünün odasında olmasını sağladı.
    19-) alice ve frank longbottom asla iyileşemediler. ömürlerinin sonuna kadar st. mungo'da yaşadılar.
    20-) harry içindeki hortkuluk yok edildikten sonra yılanlarla konuşabilme yeteneğini kaybetti.
    21-) firenze en sonunda at adam sürüsüne tekrar kabul edildi.
    22-) cho chang bir muggle'la evlendi.
    23-) teddy lupin ve victorie weasley sevgili oldular.
    24-) gilderoy lockhart'ın sırlar odasında aldığı hasarlar hiçbir zaman iyileşmedi.
    25-) neville longbottom hogwarts'ın bitkibilim profesörü oldu. the leakly cauldron'ın (çatlak kazan) sahibi olan hannah abbott'la evlendi.
    26-) dolores umbridge muggle doğumlulara karşı işlemiş olduğu suçlardan dolayı tutuklandı, sorguya çekildi ve hapse atıldı.
    27-) harry ve ginny'nin çocukları the marauder's map'i (çapulcu haritası) çaldılar ve onu gizlice hogwarts'a soktular.
    28-) harry, ron ve hermione chocolate frog (çikolatalı kurbağa?) kartlarına dahil oldular.

    --- tüm kitapları okumadan okunmaması gereken spoiler ---

    bazı isimlerin türkçe karşılığından yüzde yüz emin olamadığım için ingilizcelerini yazıp parantez içine türkçelerini yazdım.
    ayrıca bu 28 gerçek dışında birkaç extra daha buldum ama onu da başka bir ara buna ekleyeceğim.
    bu 28 şeyin orjinalini okumak isteyenler buraya tıklayabilirler. metin ingilizce ama okumasanız bile güzel çizimler yapılmış durumda. en azından onlara bakın.

    sihir sonsuza dek sizinle olsun!

    edit: harry potter serisi bittikten sonra olanlar hariç bazı bilgiler de buldum onları da paylaşayım;

    --- tüm kitaplar spoiler ---

    1-) ilk harry potter kitabı aynı zamanda the battle of hogwarts'ın (hogwarts savaşı'nın) da olduğu 1998 yılında yayınlandı.

    2-) yunan mitolojisinde kahin cassandra kimsenin kehanetlerine inanmaması yönünde lanetlenmişti. profesör trelawney'nin büyük-büyükannesinin adı cassandra'ydı.

    3-) the mirror of erised (kelid aynası) bir insanın en içten isteğini gösterir. dumbledore aynaya baktığı zaman harry'yle aynı şeyi gördü; tüm aile bireylerinin mutlu ve bir arada olduğunu...

    4-) ron weasley'nin patronusu su samurlarını kovalamakla bilinen jack russel terrier'dı. tesadüfen hermione'nin patronusu da su samuru.

    5-) fred'in ölümünden sonra george bir daha asla patronus büyüsü yapamadı.

    6-) little whinging savaşı'ndan sonra 13 kişi kovuk'ta alastor moody'nin yasını tutmak üzere toplandı. lupin ceseda bakmayı öneren ilk insandı. remus daha sonra hogwarts savaşı'nda ilk ölen insanlardan ilki oldu, bu da trelawney'nin kehanetini doğru yapıyordu. "on üç kişi beraber yemek yerse, masadan ilk kalkan ilk ölen olur." sözü gerçekleşmişti. (buradaki bilgiye göre remus deniliyor ama bir yerde de aynı kehanetin sirius için gerçekleştiğini okumuştum, beşinci kitapta on üç kişi yemek yiyorlardı ve ilk sirius kalkmıştı diye hatırlıyorum ama tam emin değilim)

    7-) j.k. rowling voldemort'un en büyük korkusu ölüm olduğu için onun böcürtünün kendi cesedinin şeklini alacağını söyledi.

    8-) hogwarts savaşı'ndan bir süre sonra harry snape'in portresinin müdür odasına asılmasını sağladı. ama snape portredeki yerini terk etmiş olduğu için bu gerçekleşmedi. ( it originally did not because snape abandoned his post cümlesini tam olarak türkçe'ye uyarlayamadım)

    9-) voldemort aşk iksiri etkisi altında meydana geldiği için kimseyi sevemez.

    10-) iki farklı jenerasyonda hogwarts'ın şakacı tipleri olan sirius black ve fred weasley gülerek öldüler.

    11-) harry potter privet drive 4 numaraya ilk olarak sirius'un motorbisikletini kullanan hagrid'le gelmişti, oradan son defa da aynı şekilde ayrıldı.

    12-) j.k. rowling lupin'in; durumunu saklamasına ve sosyal toplum tarafından dışlanmasına korkmasına sebep olan bir aids hastasının metaforik bir temsili olduğunu söyledi.

    13-) fred ve george weasley'nin birbirlerinin yaşlılık hallerini gördüğü tek an ateş kadehine isimlerini koydukları andı.

    14-) j.k. rowling eğer snape karanlık sanatlara doğru yönelmeseydi lily evans'ın ona romantik duygular besleyebileceğini söyledi.

    15-) j.k. rowling son kısımda neredeyse dudley'yi platform 9 3/4'te büyücü bir çocukla yazacağını itiraf etti.

    edit: orjinalini okumak isteyenler için; link

    --- tüm kitaplar spoiler ---

    edit: imla

  • kendisine kilo vermesini ve verdiği kilolar karşılığında ilkyardım çantası ile yangın söndürücüyü arabaya yeniden koymasını tavsiye ediyorum.

  • oyundan sıkılanlara şöyle bir tavsiyede bulunmak istediğim simülasyon.

    aracın ön konsolunda bulunan dahili navigasyonu kapatıyoruz. sol alt taraftaki harici navigasyonu da kapatıyoruz.

    yükümüzü aldıktan sonra haritaya bakıyoruz. varacağımız yere gidene kadar geçeceğimiz şehirleri bi kağıda not edip haritayı kapatıyoruz. sonra da yoldaki şehir tabelalarına bakıp varacağımız yere gitmeye çalışıyoruz :)

    edit: sağ alt taraftaki harici navigasyon olacaktı.

  • dersane ortamı. deneme sınavı yapılacaktır, hoca soru kitaplarını vs. dağıtır:

    - arkadaşlar bu kitaplara da adınızı yazın.

    sınıftakilerden biri olanca yavşaklığıyla sorar:

    - hocam babamızın adını da yazalım mı? ehi ehi.

    hoca biraz durakladıktan sonra:

    - biliyosan yaz!

  • serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.
    bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor.
    her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile...
    serçe "çotan daank" diye kaska çarpıp düşmüş.
    şimdi, motorcu arkadaşımız, allahı var sıkı bi hayvansever.
    doğal olarak hemen atlamış motordan; koşmuş serçenin yanına.
    serçe baygın yatıyor...
    kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
    eskiden kalma bir de kafesi var evde..
    baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş..
    yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış....
    bizim serçe bir müddet sonra ayılmaya başlamış..
    daha tam seçemiyor ortalığı..
    hafif bulanıklık var yani...
    bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
    birden dank etmiş vaziyet:
    motorcuyu öldürmüşüz beeeee...!!!!!!

  • - ercan açtıeaa kitabıeaa açtıeaaa birinci sorueaaa .. yine bir problem var havuzdeaaeaa
    - bey bu çocuk okumıcak galiba ?
    - okur o okur. heyecanlı işte ne güzel.
    - ahmetin üçbinlirası veaaaar evet ahmeeaaat fındık alıyoeaaarrr parasının geeri kalanını innnnnanılmaaaeaaz bir şekildeeaaa mehmet'e veriyooeoaarr
    - bey sana diyorum bey.
    - dur be hanım en heyecanlı yerieaa
    - ve ercaeeaaan soruyu çözüyoaareear. ahmetieaaann 1000 lirası kalıyoeaaarrr
    - goooooooolll !!
    - bey ?
    - ee yani aferin oğlum benim

  • azeri spiker 4-0 dan sonra hem yarmış hem düşündürmüştür: bu türkiye süperligası değil ki hakeme itiraz edesan...

  • içişleri bakanlığının twitter'dan doğrudan paylaştığı bilgiler neticesinde:
    15.08.2020 tarihli tweet ve görsel
    01.08.2023 tarihli içişleri bakanı ali yerlikaya'nın tweet'i ve görsel

    2 bildirim arasında 3 yıla yakın süre var ve aynı kod adlı, aynı isimli terörist 2 defa etkisiz hale getirilmiş: "ardem ararat kod adlı sultan oruç"
    500.000 tl ödülü 2 kere mi aldılar diye akıllara soru gelmiyor değil.

    edit: kelime düzeltme

    haber

  • the last dance gibi türünün belki de en değerli örneklerinden olan ve nakış gibi işlenmiş bir belgeseli, cahil oğlu cahil bir çevirmenin eline teslim edip, çıkan ürünün nasıl bir facia olduğunu algılayamayan cahil oğlu cahil bir denetim mekanizmasına sahip kişi, kurum ya da kuruluş. ya hep kendimi tekrar ediyormuş gibi hissediyorum ama gerçekten vasatlık bizde ata sporu. tüm genetiğimize sirayet etmiş.

    televizyon sektöründe çalışmaya başladığım ilk yıl boyunca yaptığım diğer işlerin yanında altyazı da yazıyordum. hata yapmamak için o kadar çok kontrol ediyordum ki yazdıklarımı, hakim olmadığım bir alanda yazıyorsam en az 2 gün ön çalışma yapıp, her tereddütümde de arama motoru üzerinden çevirilerimi teyit etme ihtiyacı duyuyordum. az izlenen ve görece değersiz projeler olmasına rağmen verilen emeğe olan saygımdan dolayı bunu yapmak zorunda hissediyordum.

    arkadaşım eline the last dance altyazı çevirmeni olma fırsatı geçmiş, be cahil oğlu cahil, bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken bir adet basketbol terimini bile nasıl doğru çeviremezsin. hadi diyelim bu adam/kadın içerikle alakalı cahil, tamam denetim mekanizması da basketbol topunu görse bomba zannedecek tipler, abicim ilk iki bölümün ardından bir sürü eleştiri ve uyarı gelmiş size. 10 saatlik bir içeriğin altyazısını küçük bir ekiple yazmak 2, bilemedin 3 günlük iş. ver parasını, al danışmanlığını, tekrar yazdır. eminim ki sözlükten bile bu işi bedavaya yapmaya gönüllü pek çok insan çıkar.

    ben belki 2-3 kişinin okuyacağı şu yazıyı yazarken bile en az 5 defa kelimelerin doğru yazılışını aratıyorken, her ay belli bir miktar para karşılığında bana sunulan bu vasatlığa tahammül edemiyorum.

  • bir motorun sürüş özellikleri, viteslere göre üretebildiği tork ve beygir gücünden ibarettir.

    eğer günümüzün 1.0 motorlu bir aracı, otuz yıl öncenin 2.0 bir aracı ile benzer ağırlığa, benzer tork ve hp verilerine sahipse , benzer sürüş özelliklerine sahiptir.

    şimdi bakalım. günümüzün öyle turbo falan da olmayan, düşük torklu, düşük hplı bir hyundai i10 u ile, 1980 model , 2 litre motora sahip bir ford taunus 'u karşılaştıralım mesela.

    daha da netleştirmek lazım. hyundai i10daki motor üç silindirli, 1 litre kappa motoru. alüminyum silindir kapaklı, toplam kuru ağırlığı 75 kg. 70 ps güç ve 97 nm tork.

    ford taunusdaki motor ise 2 litre pinto. fabrika kodu ile tl20l. 57 kw (76 hp) ve 2800 devirde 115 nm tork.

    sonuçta verdiğim örnekteki motorlar oldukça benzer verilere sahip, hatta kağıt üstünde taunus biraz daha iyi verilere sahip, ama arada ufak (!) , çok önemli bir fark daha var:

    hyundai modeli 933 kg ağırlıktan başlıyor, ford taunus ise 1.480 kg'dan başlıyor.

    en önemli fark bu ama tabi farklar bunlarla sınırlı kalmıyor. hava sürtünme katsayısından, güvenlik özelliklerine, fren mesafesinden, dönüş çapına aralarında en ufak benzerlik olmayan iki farklı araç söz konusu.

    elma ile armutu karşılaştırıyorum biliyorum.

    ama armut iki litre. oluk oluk benzin yakıyor.

    ve ortaya yarısı kadar zıpkının gücünü ancak çıkarabiliyor.

    bunun sonucu da vitesler arası hızlanma, 0-100 km hızlanma gibi verilerin tamamı o küçücük motorun lehine. hem de bir hayli.

    yani bir litrelik hyundaiden inip iki litrelik ford'a binseniz, alacağınız his arabadan inip kağnıya binmek gibi bir şey olur.

    demek ki neymiş?

    bir litre iki litre faso fiso.

    bir aracın sürüş özelliklerini sadece ve sadece motorunun, karoserinin ve teknolojisinin verileri belirler.

    aşağıda yazılanların üzerine birkaç not daha ekleme gereği duydum:

    bir litre motor ile şehir içi , şehirler arası birkaç kişisel tecrübem:

    1) benzinli motor ama şehir içinde bile şaka gibi az benzin tüketimine sahip. en yüksek devirlerde kullandığımda bile yüz kilometrede altı litrelik tüketime ulaşmak mümkün değil. şehir için trafiğinde arada kendinden büyük motorlu araçlarla kapışabiliyor da, hızlanacak fazla mesafe olmadığı için bmwlerle, mercedeslerle aynı vakitte varıyoruz gittiğimiz yere.

    ama benimki hızlı yavaş, dönüp dolaşıyor 5.6 litre tüketimi yakalıyor. şehir içi bir tutum canavarı.

    2) şehirlerarası yolda sabit hızla 3.7 litre gibi komik verilere ulaşılabiliyor ama kusura bakmayın yavaş kullanmak beni bayıyor.

    o yüzden radarın olmadığı yerde benzini takmadan 150 km/h ile gidiyorum. ilginç bir özellik söz konusu. motor hızlı gidildiğinde bile az yakıyor . 1.6 litre , tasarruflu diye tanıtılan bir motorun, 150 dendiğinde oluk oluk benzin içmesine alışmış biri olarak, bu bir litrelik motorun en sevdiğim tarafı bu. tasarruflu kullanmak gibi bir dert yok, çünkü nasıl kullanırsam kullanayım, tasarruflu veriler çıkıyor ortaya.

    3) şehirlerarası dere tepe en ufak sıkıntı yok. sadece gerektiginde hızlı vites küçültmeyi bileceksin. tepeye beşinci vitesle tırmanmaya kalkmadıkça boğulmuyor motor.

    4) üç silindir motor kolay eskir söylentisini de yüzbin kmde gözlemlemedim. bilmiyorum belki ikinci yüzbin içinde eskiyecek. ama daha önceki arabalarım bu km'ye kadar onlarca sorun çıkarmıştı. nazar değmesin, üç silindir şimdilik sıfır sorun, yüzde yüz verim.