hesabın var mı? giriş yap

  • şansınızı çok zorlarsanız benzin pompanızın canına okuyacak olay. özellikle kullandığınız araç 2000 cc ve üstü motora sahipse, üzerine birde septronik-otomatik vitesliyse depodaki benzine güvenilmemesi gerektiğini gösteren uyarı ışığıdır. gittiğiniz güzergahtaki birkaç yokuş, trafik yoğunluğu ve dur-kalklar bile sizi yolda bırakmaya yetebilir. en yakın benzinciye ulaşmaya çalışın aksi takdirde olmayan benzini vakumlamaya çalışan yakıt pompanız yanar olmadı en iyi ihtimalle yakıt deposunun dibindeki pisliklerden dolayı pompanın filtresi tıkanır. benzine vereceğiniz paranın birkaç katını çekiciye, tamirciye, parçaya vermenize neden olabilir.

  • teklif yapan herifin medeniyetsizliği, mandalığı, yarattığı tehlike falan her şey bir kenara. nasıl bir kadın evlilik teklifini e5'te almak isteyebilir ya? bir kadının ne derece kıro, ya da ne derece aşık olması lazımdır ki e5'te evlilik teklifi almak hoşuna gitsin?

  • dün itibariyle, eve gelen 895 liralık elektrik faturasına itiraz etmek için elektrik idaresine gittiğimde, "895 liranın az olduğunun ben de farkındayım, biz onu 1.895 yapalım, konuyu komple kapatalım" noktasına geleceğimi hiç düşünmezdim.

    fatura itiraz bölümüne çıktığımda görevli arkadaşa tesisat numarasını verdim ve kendisi ekrandan bilgileri kontrol etmeye başladı,

    - bu fatura haricinde yeni faturanız da çıkmış. (hafiften gülüyor)
    - o ne kadar?
    - 106.000 lira, ahahahaaa.
    - ne, 106.000 mi? ahahahah.
    - evet, 106.000, puahahahah.
    - ahahahahhah.

    manyak gibi güldük böyle karşılıklı, benim niye delirdiğim belliydi de, memur arkadaşın durumu daha karmaşıktı. iş stresinden ziyade facebook'taki "eğlenerek para kazanmak artık çok kolay" reklamlarından buralara düşmüş gibiydi, memurluğu da hobi olarak yapıyordu belli ki. ama ne olursa olsun dışarıdan bakıldığında mutlu bir çifttik biz.

    eve dönerken, bu duruma neyin sebep olabileceğini uzun uzun düşündüm, aklıma elektrik mühendisliğinden yeni mezun olmuş arkadaşı aramak geldi, aradım ve durumu anlattım, biraz düşündükten sonra "100'lük ampul çok yakıyor olabilir abi" dedi, akabinde ikimiz de sustuk karşılıklı, uzun bir sessizlikten sonra sesi titreyerek "abi okulda bir şey öğretmiyorlar bize" dedi, eğitim sistemine lanet ederek kapattım telefonu. temizlikçi kadın, mutfaktaki prizde elektrik kaçağı var dediğinde, tüm şehrin elektriği tünel kazıp benim evdeki prizden kaçıp gitmiş olabilir miydi? aklımı kaçırmak üzereydim.

    nihayetinde 106.000 lira ödenecek bir para değildi ama eve döndüğümde son bir umut, kışlık montların ceplerini karıştırırken buldum kendimi, sonuç hüsrandı. görünen o ki şartlar beni en istemediğim sona doğru itiyordu, elektriği iade etmek...

    napıyoduk lan, saçı kazağa mı sürtüyoduk?

    http://t1308.hizliresim.com/1d/j/rk45p.jpg

  • - :))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
    - :)

    ayıp hakkaten...

  • polis, devlet değildir. polis memuru da devlet değildir.

    mevcut anayasa diyor ki (madde 6) halk, tek egemen güçtür ve bu yetkisini hükümet, meclis ve yargı yoluyla kullanır. yani devlet, halkın yetki kullandığı araçtır.

    polis ise, hükümete bağlı kolluk kuvvetidir. görevi ise egemenliğin asıl sahibi olan halkı suçlara karşı korumaktır. polis, halk adına hiçbir şey yapamaz, halk adına hükümet bir şey yapabilir, polis ise emirleri yerine getirir.

    bir polis, "ben devletim" diyorsa o devlet, polis devleti olmuştur. anayasanın ilgili maddesi ise fiilen gasp altındadır.

  • alnından öpülesi askerdir. umarım açığa alınmak, soruşturmaya uğramak gibi bir sıkıntı yaşamaz.adamlar alışmışlar çığırtkanlıkla, taşla, molotofla istediklerini almaya, alamayınca basıyor yaygarayı.yalnız bir ara sönme patlaması yaşıyor kadın, çığırtkanlık tavan yapıyor ve sonra askerimizin soğukkanlı tavrı ve kapak cümlesinden sonra istenmeyen davranış sönmeye başlıyor.böyle devam işte; yeter arkadaş, sen ezildiysen biz de ezildik, yokluksa yokluğun en alasını sizden başkaları da yaşıyor.payımıza kaç lokma düşüyorsa hakkını alırsın eşitçe, milletin tepesine çıkıp işemenin alemi yok.

  • 2018 yılında black panther en iyi film dalında oscar'a aday olduğunda bir çok kişi şaşırmıştı. ondan önce çekilmiş daha iyi çizgi roman uyarlaması filmler hep görmezden gelinmişti. kararın politik bir tarafının olduğu açıktı. büyük ihtimalle black lives matter hareketinin etkisiydi. black panther'ın adaylığı kadar the dark knight'ın aday olmamasının sebebi de politikti.

    uç noktalara varan ahlakçılığıyla batman zaten sağcı bir karakter olarak görünüyor. bu çizgi romanlarda da filmlerde de böyle. devlet kurumlarına güvenmeyip adaleti kendisi sağlar. silah kullanmaya karşı olsa da bu yalnızca çocuklara kötü örnek olmaması için yapılmış bir hareket. tabanca falan kullanmıyor olmasına rağmen adamları zaten haşat ettiğinden arada çok fark olmuyor. batman begins'ten the dark knight rises'a kadar üç filmde de polisin ve hükümetin zayıflığını görüyoruz. bu dönemde amerika'da başta genellikle demokratlar vardı. akademi de zaten yıllardır liberal kesim ağırlıklı insanlardan oluşuyor. hal böyle olunca, devleti ve ona bağlı kurumları bir yana atıp adaleti kendisi sağlayan bir kahramanın olduğu filmin zaten en iyi film dalında kazanması değil, aday bile olması imkansızdı. two-face lakaplı harvey dent'i de unutmayalım. açık biçimde liberal olan bölge savcısı, lakabını yüzünün yarısının yanmasından çok önce almıştı. amerika'nın aydınlık yüzüdür sözde, batman gibi sivil olarak değil, devleti arkasına alarak suçlularla savaşır. mahkemede kendisine silah doğrultan adamı da yumruğuyla halleder. iki yüzlü olmasının sebebi ise batman'i desteklemesidir. güven veren demokrat kimliğinin altında maskeli bir intikamcıyla iş birliği yapan, sinirlendiğinde joker'in adamının ağzına silahı dayayan ve suçlularla savaşı kaybettiğinde çıldırıp onlara katılan biridir.

    joker: yine batman gibi devlet ve kurumlarının zayıflığını gösteren sempatik bir anarşist
    harvey dent: iki yüzlü zayıf bir demokrat
    batman: her türlü fedakarlıkta bulunan kahraman bir sağcı
    işte bu üçgen filmin oscarlarda görmezden gelinmesinin sebebi.

    frank miller'ın the dark knight returns'ü de işte bu yüzden aslına sadık kalınarak sinemaya uyarlanamadı. sağcı kimliğiyle bilinen miller bu romanda batman ve superman'in gölgesinde cumhuriyetçiler ve demokratları savaştırmış, ülkedeki yozlaşmaya dayanamayıp 60 yaşından sonra kostümünü üzerine geçiren batman, amerikan hükümetinin köpeği olan demokrat superman'i ayağının altına almıştı. zack snyder kendi dc filmlerinin çekerken doğal olarak bu hikayeye sadık kalmadı. zaten en başında hollywood'daki en güçlü liberallerden ben affleck'i rol için seçmelerinden bu belliydi. snyder'in filmlerinde affleck'in batman'inin hükümet ile sorunu yok. alien olarak gördüğü, göçmen kimlikli superman'in vereceği zarardan korkuyor ama sonrasında gürültülü bir mücadelenin ardından kanka oluyorlar. göçmen sorununa bakış açıları bu olsa gerek.

    nolan'ın çoğu filmi ana kategorilerde es geçilirken obama'nın seçilisi sonrası kölelikle veya devlet kurumlarının gücüyle ilgili filmler adaylığa boğuldu mesela. aklınıza direk the hurt locker, argo, zero dark thirty, lincoln, 12 years a slave, django unchained falan gelebilir.

  • kendi içinde çelişen tespit. yozgat'ı bizatihi yozgatlılar işgal etmiştir ve canım şehri öyle bir hale getirmişlerdir ki, kimse ele geçirmeye tenezzül etmemiştir.

    peşin edit: çorumlu arkadaşlarım var.