hesabın var mı? giriş yap

  • sizin ben adaletinizi si.eyim!

    allah belanızı versin...

    lan geçtim artık malum kişiyi... milyar dolarlık israflarını; dünkü belediye başkanı bile artık hangi tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediyse 500 araçlık konvoylarla görüntü veriyor, golf sahalarından tarım kurtarıyor. sokaklar ultra lüks alman arabaları ile dolu, ki hepimiz en çok da o şerefsizler biliyor ki biz bu kadar zengin bir ülke değiliz, artık hırsızlık organize hale gelmiş tabana yayılmış, lan resmen hırsızlıkta sosyalist davranılmaya başlanmış... herkes bir yerden adilik peşinde ama bu adamı böyle yakalıyorsunuz...

    bu ülkenin yasalarını çıkaran milletvekilleri, bu ülkenin adalet sisteminin kilometre taşları hakimleri, savcıları, yüksek veya alçak! yargı organları... güvenlik güçleri kolluk kuvvetleri... lan bu adamı böyle kıskıvrak sakatlarcasına yakalayan bu düzene çanak tutan bu ülkenin sözde vatandaşları... sizin ben adaletinizi cibiliyetinizi sileyim! allah topunuzun yedi bin türlü belanızı versin!

    e mi?

  • düşmanın da olsa karısına, kızına, ailesine kötü laf söylenmeyeceği raconunu bilmeyen bir ampul tarafından söylenen kötü sözlerdir. peker'i seven birisi değilim ama mert olun la, adama bir şey söylüyorsanız söyleyin ama karısına kötü söz söylemek nedir?

    edit: imlâ.

  • bu yazıda size her seferinde "oğlum kes şu sakalları terörist gibi görünüyorsun" diyen annenin fikrini değiştirecek ya da "uf, kokuyordur o!" diye sizden uzaklaşan platoniğinizi yakınlaştıracak sakal bakımı tavsiyeleri vereceğim.
    öncelikle sakalın gür çıkması ya da uzaması tamamen sağlığınıza, genetiğinize ve testosteron hormonu seviyesine bağlı ancak sakalınızın gür olmasını sağlayan faktörler aynı zamanda kelliği de beraberinde getiriyor. bunlar kontrol edemeyeceğimiz şeyler. bu yüzden neler bizim elimizde ona bakalım. ilk başta şunu bilmeniz gerekiyor. tamam millet genelinde kıllıyız, eyvallah ama sakal şişmanları ya da kötü beslenmeyi sevmiyor. sakalınız olmaz demiyorum tabi ki ya da "benim zaten sakalım var" dediğinizi biliyorum ancak kendi başına bırakırsanız sağlıklı bir sakal olmaz o.
    ilk başta egzersizin ve spor yapmanın testosteron seviyesini artırdığını hepimiz biliyoruz artık o yüzden söylemeye bile gerek yok. egzersiz! şimdi "tamam kardeş bizim zaten fırça gibi sakalımız var" diyorsanız ben de size öyle davar gibi sakal bırakmak yetmiyor derim. madem gür sakalınız var azıcık bakım yapın da ahır gibi kokmayın, sakalınızı tımarlayın.
    öncelikle sakal temizliğinden bahsedelim: (umuyorum ki her gün duş alıyorsunuz ya da en azından yüzünüzü yıkıyorsunuz) sakal da saç gibi olduğu için şampuan ile temizlemelisiniz. ancak her gün değil. haftada en fazla iki kez şampuanla yıkayın. ama öyle bakkaldan aldığın elidorla değil. kafa derisinin ph'ı ile çene ve yanaklarınızın ph'ı farklı olduğundan sakallarınızın pıtır pıtır dökülmemesi için sakal şampuanı kullanmalısınız. imkanınız varsa tabi şampuan sonrası bakım kremi ile de iyice yumuşatın ama elzem değil. temizlik kısmı bu kadar.
    sonraki görev ise sakalı ve deriyi gün boyunca nemli tutmak. yoksa at gibi kaşınırsınız bütün gün ve deriniz dökülür. o yüzden sakal yağı kullanmak şart. duştan çıkınca kabaca havlu ile sakalı kurulayın ve sonrasında sakal yağı kullanın. sakal yağını bulmak artık çok kolay ancak benim gibi uğraşmayı seviyorsanız kendi sakal yağınızı kendiniz yapın.
    yaklaşık bir çay kaşığı yağ çok bile. elinize döktükten sonra ellerinizi birbirine sürtün ve sonrasında sakala dalın. önce çenenin altından parmaklarınızı açıp yedirin ve sonrasında bıyıklar dahil her yere yayın. elle ya da parmakla deriye ulaşmak zor olacağından benim tavsiyem yaban domuzu kılından yapılmış fırça kullanmanız. henüz bir çalışma yok üzerinde ama bu özel fırçaların kıl köklerini uyarıp sakalın daha gürleştirdiğini söyleyenler var, doğru mu bilmiyorum. sakal yağı sürme işlemini günde iki ya da üç kez yapabilirsiniz. ben tercihen sabahları duştan sonra yağ yerine sakal balsamı* kullanıyorum, akşamları ise sakal yağı. sakal balsamı biraz merhem gibi olduğundan aynı zamanda jöle gibi şekil de vermenizi sağlayacaktır. tımarlamayı hergün yapmanızı tavsiye ederim yoksa saç kepeklenmesi gibi deri döküntüleri göreceksiniz.
    sakal sağlığı tamam. şimdi diğer bir önemli konu da sakalın düzgün durması. eğer sakalınız düz değilse kıvırcık ya da dalgalı ise ve düzgün olmasını istiyorsanız deniz tuzundan yapılan karışımlar kullanabilirsiniz. deniz tuzu, yazlıkçıkların bütün gün denizde takıldıktan sonra kalıp gibi duran saçlarının da sebebi. deniz tuzu spreyini de şu şekilde kullanıyoruz: tercihen yağlama işleminden sonra sakalın tamamına sıkıyoruz ve fırça ile dağıtıyoruz. ardından yuvarlak saç fırçası yardımıyla sakalı parça parça tutup içeriden dışarıya doğru düzeltirken sakaldan yukarı bir seviyeden orta sıcaklıkta saç kurutma makinesi ile kurutuyoruz. bir nevi fön çekme işlemi. ve kalıp gibi düzgün sakalımız oluyor.
    bunun dışında "full beard" ya da "yeard" (beard + one year) gibi terimlerle anılan bizim de halk arasında "barzo sakalı" olarak bildiğimiz sakala sahipseniz ya böyle bir sakal bırakmayı düşünüyorsanız tavsiyem düzenli olarak kırıklarını almanız olacaktır. sakal ortalama ayda 1 cm uzarken aynen saç gibi zamanla kırılacağından iki-üç ayda bir kırıklarını aldırın. bu işlemi kendiniz de çelik bir sakal makası* ile ya da tıraş makinesi ile yapabilirsiniz.
    son olarak ahan da sakal yağı tarifi: sakal yağı yapmak için iki belki de üç ana şey gerekli. birincisi taşıyıcı yağlar, iki temel yağlar ve üçüncüsü gerekli olmasa da koyu renkli cam şişe. taşıyıcı yağ olarak bir sürü şey kullanabilirsiniz. ben jojoba yağı, argan yağı ve hindistan cevizi yağı kullanıyorum. temel yağlar ise tamamen burnunuzun direğine kalmış. ben daha çok odunsu kokuları sevdiğimden sandal ağacı yağı ve sedir ağacı yağı kullanıyorum. taşıyıcı yağlardan üç tane seçip 100'er ml karıştırın, sonra da temel yağlardan iki ya da üç tane seçip 2'şer ml taşıyıcı yağ karışımına ekliyorsunuz. bu kadar. imkanınız var ise bütün karışımı filtreleyin ki iki ay içinde bozulmasın. imkan yok ise de karışımı az yapın çünkü günlük olarak çok az kullanıyoruz.
    hadi sağlıklı uzatmalar!

  • "su tankındaki beyin" şeklinde türkçe'ye çevrilebilir. ("su tankı" yerine uygun bir başka ifade konarak da çevrilebilir.)

    insan beyninin çalışma prensibinden hareketle üretilmiş olan bir düşünce deneyi öğesidir. ontolojik bir imada bulunmak üzere, şöyle bir kurgudan söz eder: "şayet insan beynini kafatasından çıkarıp aynı sıvı ile dolu bir kaba koysak ve ona beynin normalde aldığı sinyallerin aynılarını göndersek, o beyinin gerçeklik algısı ile bizimki arasında hiçbir fark olmaz."

    buradaki ontolojik ima, içinde bulunduğumuz gerçekliğin pekala algılarımızla anlamlandırdığımızdan çok farklı olabileceğidir. buna göre, evrenin varolmaması da pekala mümkündür.

    "surrogates" 2009 yılı yapımı bilim kurgu filmi bu işleyiş hakkında bir fikir verebilir: http://en.wikipedia.org/wiki/surrogates_(film)

    konu hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: http://en.wikipedia.org/wiki/brain_in_a_vat

    tema:
    (bkz: sufizm/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam/@derinsular)

  • bir allahın kulu da çıkıp düzgün bir cevap vermemiş.

    ben mesela ekonomiden zerre anlamayan bir insanım.

    yazar oturmuş doğru olduğunu düşündüğü şeyi yazmış. salak salak konusacagina sen de neden olamayacağını otur da yaz be kardeşim.

    bir sözlük okuma keyfimiz var onun da içine ediyorsunuz yeminle. anca lise 2 ogrencisi gibi laf sokma yarışı.

  • ona neymiş ki?

    herkes allaha inanmak zorunda değil, buna göre senin genel ahlak kuralı dediğin şey de senin kendi ahlak kuralın oluyor.

    büyük ihtimalle hiçbir anormal hareketi olmayan gençlerdir.

  • kafasından zeka fışkıran, muhtemelen istanbul'da üniversiteyi yeni kazanmış bir öğrencinin tespiti.boğaz köprüsünü de satın almazsın sen bu zekayla.

  • akp ve mhp oylarıyla daha fazla halk ekmek büfesi açılmasının engellenmesi üzerine imamoğlu'nun 40 minibüsü mobil büfeye dönüştürerek yaptığı manevradır. aklıma ikinci bahar dizisinde restoranı elinden alınıp ortada kalınca seyyar büfe açan ali haydar geldi. o da kanı bozukların hakkından böyle gelmişti. hey gidi... imamoğlu'nun tiviti: https://twitter.com/…glu/status/1347803801114218503

  • ben bunu yıllardır "ayos" diye okuyordum doğru okunuşu "ayoes"miş aklınızda bulunsun. teyitli bilgi.