hesabın var mı? giriş yap

  • çok daha iyisinden kasıt maddiyat veya fiziki güzellik ise bunun sonu yok , böyle düşünen insan bir ömür boyu hem yalnız kalır , hem de mutsuz olur.

    eğer evlendiğin insan ile çok iyi anlaşıyorsan , mutluysan ve birbirinizi seviyorsanız samanlık seyran olmuş demektir ; gerisini çok da karıştırmayın.

  • çürüme, adalet mekanizmalarının çalışmaması, yeraltı, hasır altı, kanunsuzluk kanunları, şiddet, tecavüz, hırsızlık ve benzeri onlarca suçun tavan yapmasıyla oluşan karanlık durum.
    gökyüzünde projektör ışığını aramaya başladı gözlerim

  • bu duruma yol açan şikayeti gerçekleştiren şirketin ifşa edilmesi ve hiçbir ürününün satın alınmaması gerekmektedir.

    sağlıklı gıdaya ulaşmak temel bir haktır.

  • sinemaya giden hemen hemen herkes şu giriş introsunu hayatında bir kes görmüştür. işte bu görseldeki kadın bayan columbia'dır.

    peki kimdir bu bayan columbia?
    hemen kısacık bir bilgiyle başlayalım; amerika birleşik devletleri'nin kadın ulusal kişiliğidir. yani amerika kıtası'nı veya yeni dünya'yı anlatmak ve kişileştirmek için uygulanan tarihi bir isimdir kendisi. çünkü 1800'lerden 1900'lerin başlarına kadar, ülkelerin kendilerini kadın bir karakter şeklinde kişileştirmesi popülerdi. bu kişileştirmeler genellikle bilgelik tanrıçası olan yunan tanrıçası athena'ya dayanıyordu. en popüler olarak kullanılan tanrıça kişileştirmeleri britannia (ingiltere), germania (almanya), marianne (fransa) ve unutulmuş columbia (amerika) idi. o günden bu güne gelene kadar amerika'yı anlatmak için şiirlerde, yer isimlerinde ve 1924 yılında bir sinema şirketi tarafından kullanılmaya başlandı, bildiğiniz üzere columbia pictures.

    1918'de harry ve jack cohn kardeşler ve arkadaşları joel brandt tarafından cbc film isimli bir satış şirketi olarak kurulan columbia pictures, aslında hollywood'un en eski ve köklü stüdyolarından biridir. ilk yıllarında, stüdyo çoğunlukla düşük bütçeli filmler üretse yıllar geçtikçe büyümeyi başardı. cohns ve brandt'ın 1924'te kendilerini daha sofistike göstermek için columbia pictures olarak yeniden yapılandırdı ve bayan columbia'yı yüzleri olarak kullanmaya başladılar.

    1924'te başlayan bu logo serüveni ta ki yıl 1992 gösterene kadar devam etti. scott mednick, sony pictures'a ait olan tüm eğlence tesisleri için logolar oluşturmak üzere peter guber tarafından işe alındı. daha sonra mednick, logoyu dijital olarak yeniden boyamak ve kadına klasik bir görünüm kazandırmak için new orleans sanatçısı michael deas'ı tuttu. michael deas, bir grafik sanatçısı olan arkadaşı jenny joseph'i logo için bir model olarak istedi. jenny joseph deas'i kırmadı ve işi kabul etti fakat jenny joseph daha önce hiç modellik yapmamıştı ve bu çekimlerden sonra da hiç model olmadı.

    zaman kısıtlı olduğundan dolayı hemen işe başladılar. orijinal olan bayan columbia bir amerikan bayrağıyla kaplanmıştı, ancak deas'a renk şemasını değiştirmeyi kafasına koymuştu bunun için kartelanın beyaz, turuncu ve mavi olarak değiştirilmesini istedi.

    fotoğraf çekimi, fotoğrafçı kathy anderson tarafından new orleans'taki dairesinin oturma odasında dört saat sürdü. küçük fotoğraf stüdyosunda kathy anderson'un dediğine göre ;
    --- spoiler ---

    “inanılmaz yetenekli illüstratör olan michael deas, bir tablo için referans fotoğraflar çekmemi istediğinde, o sanat eserinin ne kadar ikonik olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. bir iş arkadaşım tarafından tanıştırılan , times-picayune gazetesi sayfası tasarımcısı jenny joseph ise mükemmel bir modeldi ve gerisi tarihe mal oldu."
    --- spoiler ---

    görsel-1
    görsel-2
    görsel-3

    yukarıdaki görsellerde görebileceğiniz üzere deas, ortaya çıkan görüntüleri ikonik resmi için kullandı. joseph'in modellik yaptığı tek zaman bu, ancak son 25 yıldır milyonlarca insan sinemaya her gittiklerinde hep onun yüzünü gördüler.

    son
    kaynak:12

  • istiklal makzume anadolu lisesi'nin efsanevi müdürü zekeriya kara'nın ağzından dökülen müthiş sözlerdir nazarımda. şöyle ki;

    "bu sene öss'de ilk üçe on kişi sokucaz. özellikle lise sonlardan."

    "kızıım konuşmayın. şş sen beyaz gömleklii!"*

    "benim bi hocam vardı rahmetli, şimdi noolmuştur ölmüş müdür kalmış mıdır bilmiyorum."

    "çocuklar hepinizin kurban bayramını ve sevgililer gününü kutluyorum."

    sigara içen öğrenciler kalabalık bir grup halinde tuvalete girerken; "ne işiniz var oğlum tuvaletin önünde? bok mu var lan orda?"

    ve yüzyılın bombası;

    "kızlar ne bu? her okul çıkışında kapı önünde başka okullardan çocuklar, gözümüzün önünde öpüşüyosunuz, sarılıyosunuz... niye bizim okuldaki çocukların suyu mu çıktı? bakayım... cillop gibi hepsi!"

  • o raylar niçin öyle demeyen güzel halkımız suçu yine muhalefete yıkmış :) barış atay cı falan değilim de arkadaş bi de tepki göstermen gereken yere göstersen nasıl olur acaba? müteahhit şirket, onu denetlemeyen tcdd kurumu, onu denetlemeyen devlet ... ne bileyim mantık hatalı gibi. pkk oraya mayın koysa tamam dicem de

  • hayatımın ilk otuz senesi, çocukluğum dahil perpada geçtiğinden hakim olduğum mimaridir. beni perpanın neresine bırakırsanız bırakın gözlerim kapalı bile yolumu bulurum. burada oturup size uzun uzun anlatırdım perpa mimari mantığını, nerede olup nereye nasıl gidebileceğinizi falan filan ama inanın bir işinize yaramaz. siz zaten on yılda bir oraya giden insanlarsınız. on yılda bir kaybola kaybola yolunuzu bulun daha iyi. ha sen gene de anlat, biz işimize yaramayacak saçma sapan şeyleri bile merak ediyoruz diyorsanız, boş vaktimiz bol diyorsanız peki.

    efendim perpa ticaret merkezi dediğiniz yapı iki bloklu 13 katlı bir yapıdır. bu yapı a ve b olmak üzere iki blok şeklindedir. birbirinin tam simetriği iki blok yanyana düşünün ve ortasında uzun bir koridor ve asansörler var. sekizinci kattan düz girdiğinizde siz tam o iki blok arasında kalan uzun koridordasınız, sağınıza dönünce a blok solunuza dönünce b blok. 2-5-8-11-13 katları ana katlardır. diğer katlar tali katlardır. yük asansörleri dışındaki asansörler sadece ana katlara gider. yük asansörleri tüm katlara gider. aynı zamanda bu katlar ve bloklar kendi içlerinde dört avluya bölünmüştür. kısaca resmetmek gerekirse perpanın mimarisi şu şekildedir;

    görsel
    (14. kat teras katı, resmi daha ham ve daha anlaşılır olduğu için diğer katlar yerine paylaştım. uzun zamandır kapalıydı. sadece ck elektrik ve yönetim ofisleri var diye biliyorum. restoranlar kapanmış.)

    bu gördüğünüz dört avlunun ortasında bir ana avlu/alan vardır. her avlunun ortasında büyük bir boşluk ve avluların ortak avlusunun ortasında daha dev bir boşluk hayal edin. ve bu avluların birer asansörü olur sadece ana katlara giden. avlular ortasında bulunan ana avlunun ise dört asansörü olur gene ana katlara giden. a bloktan b bloka geçiş yapmak ana katlardan mümkün ama tali katlardan mümkün değil. çünkü tali katlar asma kat gibi dizayn edilmiş. örneğin a blok 12. kattan b blok 12. kata geçilmez. önce a blok 13. veya 11. kata geçeceksiniz sonra b bloka geçeceksiniz ve sonra tekrar 12. kata geçeceksiniz. ana katlarda(2-5-8-11-13) bir yer arıyorsanız kaybolmanız daha zordur.

    her katın en uç köşeleri tuvaletlerden oluşur. bu tuvaletler bir kat erkek bir kat kadın şeklinde gider. yani kuzeydoğu köşesinde bulunuyorsunuz diyelim. 13. kat erkekler tuvaleti ise aynı köşede bir alt kata indiğinizde 12. kat kadınlar tuvaletidir, 11. kat tekrar erkekler, 10. kat tekrar kadınlar şeklinde gider. tuvaletlerin hemen yanında büfeler bulunur. her katın köşelerinde tuvalet olduğu gibi büfe de vardır yani. bu büfelerden birini bulduysanız sevinin çünkü büfeciler ve servis elemanları numaraları ve adresleri en iyi bilenlerdir. sizin kaybolduğunuz bu yerde gözleri kapalı sipariş dağıtırlar. beş bin küsur dükkanlı bir binadan bahsediyoruz yani.

    diğer önemli bilgilere gelirsek bankaların hepsi ana katlarda ana avlularda bulunurlar. en işlek kat sekizinci kattır, restoranlar 13. katta sıralı biçimde bulunur. istisna bir iki restoran hariç. en alt üç kat otopark katıdır, o katların yarısı otopark yapılmıştır. diğer yarısı aynı şekilde dükkandır. 1-4-7 ve 10. katlar araç ile girilebilen katlardır. hani arkadaşın bir kat indim otoparka geldim bir kat daha indim ofisler çıktı dediği katlar bunlardır. bunlar mal indirip bindirmek kolay olsun diye üç katta bir araca uygun katlar yapılmıştır. buralardan direkt aracınız ile binaya girebilirsiniz. ilk yarım saat otopark ücretsizdir ama sonra para alırlar ona göre.

    edit : atladığım iki nokta daha ekleyeyim. her katta dört çay ocağı vardır her blokta. bu çay ocakları da adres sormanız için en ideal yerlerdendir. çay ocaklarının yanında yük asansörleri mevcut ama kullanın kimse karışmıyor. ayrıca avluların ortasında asansörleri buldunuzsa tam yanlarında dükkan numaralarını dahi gösteren haritalar var. evet harita da karışık ama tek başınıza kaldıysanız yardımı dokunabilir.

    a blok ve b blok şeklinde bölünmesinin sebebi perşembe pazarı esnafı buraya taşınırken kooperatife arsayı belediye veriyor. karşılığında bir blok belediye alıyor bir blok kooperatif. belediye dükkanlarını satınca iki ayrı yönetim oluşmuş oluyor. b blok ve a blok yönetimi ve bunların bağlı olduğu üst yönetim.

  • en son bunu dedikleri insanlar mavi marmara gemisine binip ölüme gittikten ve israil ile türkiye'nin arası mecburen düzeldikten sonra sakat kalanlara ve ölen insanların yakınlarına "size gidin diye başınıza silah mı dayadık!" demişlerdi. bu da burada böylece dursun.

  • ömrümde ilk defa bir stadin icinde izledigim bir mac olmu$tu bu.

    koyu bir fenerbahceli olsam da, sözkonusu avrupa olunca her gurbetci gibi bende yürekten galatsarayliydim o gün. ya$im henüz onbir, ilk defa bir stadyumun tribünlerinde yerimi aliyorum. ben, babam ve bir kac i$ arkada$iyla stadyumun cevresine varir varmaz o büyülü, inanc dolu atmosfere aninda kapildik. benim icin adeta bir rüya gibiydi, devre arasinda almanlar´in (bakin "alman" diyorum "dortmund taraftari" demiyorum) caresiz ve umudunu yitirmi$ surat ifadeleriyle stadi terk etmeleri ve biz türk taraftarlarinin "auf wiedersehen" ("ho$cakalin") haykiri$lari hala aklima geldikce beni duygulandiriyor.

    o gün galatasaray sadece dortmund´u yenmemi$ti, türkler almanlari en büyük stadlari olan, o zaman ki ismiyle westfalenstadion´da dize getirmi$ti. o anki gurur ve mutluluk anlatilamaz, ya$anir sadece.

    benim de i$te böyle bir anim mevcut bu tarihi macla ilgili.