hesabın var mı? giriş yap

  • inen kedidir. merdivenlerin duvara birleştiği kısımdaki dekoratif taşların yer seviyesine paralel olması gerektiği sonucuna ulaşabilecek kadar zeki olan herkes bunu çözebilir.

    edit: resmin üst kısmındaki bölümün döşemenin üstü (yani katlarda üzerinde yürüdüğümüz kısım) olduğunu düşünen arkadaşlar olmuş, orda gözüken kısım bir üst katın döşemesinin alt kısımı (yani o katın tavanıdır) o açıdan bakılınca o şekilde görülmesi beklenen bir durumdur zaten. ayrıca entryde bahsettiğim taşlar merdiven süpürgeliğidir, her merdiven süpürgeliği o şekilde değildir bazısı bir bütün ve kesintisiz devam eden halinde, ancak bu fotoğraftaki gibi olanları için konuşursak o çıkıntıların uzun boyutlarının zemine paralel olması gerekmektedir. ki bu da fotoğrafta zeminin bizim baktığımız açıda olduğunu ve kedinin bize doğru geldiğini (kısacası indiğini gösterir). mimar değilim, lakin bir inşaat mühendisi olarak üç boyut algısı ve yapı ile ilgili bazı kavramlar açısıdan yeterli seviyede olduğumu düşünüyorum.

    ayrıca bir farklı husus ve yaklaşım da şudur: kedi ne iniyor ne de çıkıyor, çünkü bu sadece fotoğraftır, fotoğrafladaki görüntüler hareket etmezler. son olarak; zaten oynanmış ve sırf bu tartışmaya neden olması açısından dizayn edilmiş bir fotoğraf hakkında konuştuğumuzu da unutmamamız gerekir.

  • kimse siginmaciyi geri gonderin istemiyor. ama siginmaciysa, devlet olarak kontrolunu yap, kamplarda tut, yemek ver, saglik hizmeti sun, hijyen kosullarini sagla vs.

    peki sen ne yapiyorsun devlet olarak?
    daha sayilarini dahi bilmiyorsun,
    sokaklarda dilenmelerine gozyumuyorsun,
    universitelere sinavsiz alinmalarini garanti ediyorsun,
    sigortasiz calistirilarak somurulmelerine gozyumuyorsun... vs.

    sana devlet denmez, mafyalasmis sistemin ortagi denir.

  • tam anlamıyla bir turnusoldur. bir insanın ne mal olduğunu kısa süre içinde anlamak istiyorsanız bulunduğu ortamda kendinden bir "alt statüde" olan kişilere nasıl davrandığına bakın. davranışları kalibresini ve kalitesini çok kısa bir süre içinde gün yüzüne çıkartacaktır. asla şaşırtmaz.

    tanım: makam ve mevkiye tapmayan, insan gibi insandır.

    edit : arkadaşlar hayatının çok büyük bir bölümünü garsonluk yaparak geçiren bir kişi olarak girdim bu entryi. dikkat ederseniz "alt statüyü" de tırnak içinde yazdım. her şeyden bağımsız, insana salt insan olduğu için değer verilen bir toplum yapısı sizler gibi benim de en büyük dileğim. fakat siz de takdir edersiniz ki kapitalist toplumun realitesi bu şekilde işlemiyor. ne yazık ki bir avuç "ahlaklı" insanın düşüncesi değil, yığınların düşünsel pratiği hakim tüm toplumsal yapıya.

  • lost aşşa lost yukarı diye histeri krizine giren gençler arasında lost hakkında eşsiz yorumlar yapmam için bana yönelmiş bir soru karşısında, soruya karşılık sorduğum soru.

    "peder bey, baba, lost mükemmel bir dizi değil mi? eşsiz bir yapım. valla ben tüm vaktimi lost'a ayırıyorum"
    "lost ne lan?"

    bunu dediğim anda gençlerden birisi bayıldı, birisi de hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. ağlayanı teselli ettik, bayılanı da gazozla ayılttık. ülker çamlıca gazozla.

    sonra topladım hepsini çevreme ve şöyle dedim: "bakınız çocuklar, tamam lost most bunlar iyi şeylerdir ama bu kadar bağımlı olmayın. elin amerikalısı bundan para kazanıyor be size ne? biraz dersinize bakın, ya da çıkın dışarılarda gezin, bu kadar esir olmayın böyle dandik şeylere. veya kitap okumayı deneyin, nasıl olur?"

    ondan sonra hepsi yıkandı, tertemiz, pasparlak oldular ve bir daha lost mudur, most mudur ne karın ağrısıysa izlemediler onu. ama cillop gibi oldular, saçları da yana taradılar, bir yakışıklı oldular ki, görme.

  • babası kılıklı
    her şey sizin için
    kıs şunun sesini
    ben malımı bilmez miyim
    getirme beni oraya
    gelirken ekmek de al
    girme eve ayakkabılarınla
    yalınayak dolaşma
    eve geç gelme
    uyu artık
    senin arpan fazla geldi
    sarı bezi getir
    misafirlere hoşgeldin de
    bitir tabağındakileri
    hizmetçiniz var zaten
    elalemin çocuğu nasıl yapıyor
    evlenmeden önce 48 kiloydum
    dik otur kamburun çıkacak
    kapıyı ört cereyan yapıyor
    sofrayı yiyen kaldırsın
    çıkarttığın yerdedir
    seni alanın vay haline
    benim söylememle yapacaksan hiç yapma
    kalk yerine yat
    ben demiştim

  • sokaga cikacagimizdan degil ama bu mudur ya bunun yolu, cuma 00:00'da mi aciklanir bu. isi olan, yola gidecek olan, otobus bileti alan, doktor randevusu alan, annesine babasina nasilsa haftasonu acik her yer siz evden cikmayin ben alisverisinizi yapar getiririm diyen insanlar ne olacak.

    siz ne is bilmez insanlarsiniz, biktik yahu... biktik kardesim; yediginiz, ictiginiz, kaymagini goturdugunuz, yandasiniza peskes cektiginiz talan ettikleriniz sizin olsun. bu millete daha fazla zulmetmeyin artik. ulan 70 yil yasayip gidecegiz su dunyadan nerdeyse 3te 1ini milletin bogazina dizdiniz, omrunu caldiniz insanlarin be.

  • avrupa'da on iki ve on üçüncü yüzyıllarda çılgınca tüketilmiş baharat. bu baharata olan rağbetin açıklaması epey makul: insanlar, bu mucizevi ürün sayesinde yeknesak besin alışkanlıklarını çeşitlendirme imkanı bulmuşlardır. allahın her günü yavan un çorbası içerken karabiberi keşfettiğinizi düşünün! bizde 'su gibi aziz ol!' derler ya, ilginçtir avrupalılar 'karabiber gibi aziz' * derler.

    (bkz: civilization and capitalism 15th 18th century)

  • 1348-1350 yılları arasında avrupa nüfusunun üçte birinin yok olmasıyla sonuçlanan insanlık tarihinin en büyük salgını. black death de denmektedir. etiyolojik olarak yersinia pestis bakterisinin fareler tarafından taşınmasıyla yayılmıştır.

    italyan bir vakanüvis olan agnolo di tura, salgından şöyle bahseder,

    "yüzer yüzer öldüler, hem sabah hem de akşam ve hepsi hendeklere atıldı ve toprakla örtüldü üzerleri. kısa sürede hendekler dolduğu gibi, daha fazla hendek kazıldı. ben, agnolo di tura... 5 çocuğumu ve karımı kendi ellerimle gömdüm... ve çok daha fazlası öldü ve herkes inandı ki, dünyanın sonu gelmişti."

    "siena'da ölüm mayıs ayında başladı. merhametsizce ve vahşice... bu acıyı gören herkes şaşkına dönmüştü. bu iğrenç gerçeği dillendirmek imkansızdı. gerçekten bu vahşeti görmeyenler kutsanmış sayılabilirlerdi. vebaya yakalananlar çok çabuk öldüler. koltuk altları ve makat bölgeleri şişti ve konuşurken öylece yere yığıldılar. baba, oğlunu terketti; karı, kocasını; kardeş, kardeşi. hastalık, solunumu ve görmeyi etkiledi. ve sonunda hepsi öldü. hiç kimse ölülerini bir başkasına gömdüremedi, ne arkadaşına ne de parasına. kendi yakınlarını kendileri gömdüler, papaz olmaksızın, kazı elemanları olmaksızın. siena'da büyük hendekler kazıldı, derin hendekler. ve ölüler, toplu toplu atıldılar o hendeklere ."

    kaymak: http://en.wikipedia.org/wiki/agnolo_di_tura

    ayrıca,

    1353'te giovanni boccaccio'nun yazdığı, salgından kaçmak için bir araya gelen 10 arkadaşın hikayelerini anlatan decameron eserini okumanızı tavsiye ederim.