hesabın var mı? giriş yap

  • rezalet puanım 10000/10.

    net sözlükte okuduğum en büyük rezalet.

    umarım adalet* yerini bulur. gündemde kalması gereken rezalet

  • erkan can'la dandik bi pastanede sigara içtim.

    adamla sadece fotoğraf çekilelim istedim.

    "gel şurada bi yerde çay içelim" dedi.

    kral adam.

  • yillar once kulagimi deldirmistim, babam gormeden once mesajla soylesem daha iyi olur diye dusundum:
    ketch: "sekiz delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak hehehe"
    babasi: "alnindan vurulmus cocuk?"

  • az önce bir akp'li ile bu konuyu konuştum. konudan haberi bile yok, bu adam bir ilin milli eğitim müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapıyor.

    + artık yüzde 8 vergi alınacak internete giren her aletten.
    - ya olur mu öyle şey, saçmalama.
    + yapmışlar işte.
    - aldım ben 670'e. 50 lira indirimle aldım. çok dokunmaz zaten.
    + öyle mantık mı olur, 2000 liralık telefon artık 2160 lira.
    - onu da 2000 liralık telefon alan düşünsün.

    işte bu zihniyet bizi avrupa'da temsil ediyor. bu düşünce yapısı bizim geride kalmamızın sebebi. böyle bir kabulleniş, böyle bir saçma düşünce yapısı var işte. yazık.

  • -hata penceresini kapatalım lütfen
    -tamam
    - efendim su an ne var ekranınızda?
    -safranbolu
    -hmmm(wallpaper olsa gerek)

  • imkansız karşılaştırmalardan bir tanesi daha. tabi belki en zevklisi.

    kimin daha iyi olduğuna karar vermek için, izole edilemeyecek sayısız değişken etken arasında (takım arkadaşları, rakipler, yaş vs.)benim açımdan en önemli olanı ise basketbol kuralları.

    şu anki nba, 1.88 m uzunluğunda, güvenilir şutu olmayan bir fransız oyuncunun, yani tony parker'ın saha içi şut yüzdesinin yüzde 50'leri geçebildiği bir lig. bilmiyorum nba takipçilerinden kaçı son 4-5 senedir ligin skor ortalamasının ne durumlarda olduğunun farkında. jordan basketbolu bıraktığında ligin ortalama sayı ortalaması takım başına 91.6'ydı. 2007-2008 sezonunda bu ortalama 99.9 ve ligin en düşük sayı ortalamasına sahip takımı miami heat dışında tüm takımlar 93'ün üzerinde bir maç başına sayı ortalaması tutturmuş.

    jordan'ın nba'i uzunların domine ettiği bir ligdi. bugün ise gardların ligindeyiz. gerçek ve yıldız bir pivot ise neredeyse yok.jordan'ın zamanında bir oyuncunun 30 sayı atması manşetlik haberdi. bugünün yıldızları için 30 sayılık maçlar neredeyse standart oldu.

    nba seyirci çekebilmek için kuralları değiştirdi. handcheck kuralı kalktığından beri yıldız oyuncuları savunmak imkansız oldu. detroit-chicago serilerinde jordan her boyalı alana girişinde kendini yerde bulurdu. bugün 1.80'lik oyuncular pota dibinde cirit atıyor. 90'ların sonunda, new york-miami serilerinde pota altında kan çıkmadan faul verilmezdi. bugünün basketbolu çok daha zerafet oyununa dönüştü.

    bu dengesizliği sunduktan sonra şunu da sormak istiyorum: tam olarak neyi karşılaştırıyoruz?

    kimin kariyeri daha çok başarıyla mı dolu?
    bire bir maçta kim yener mi?
    kim daha yetenekli mi?
    bir takım kuracak olsak önce kimi seçeriz mi?
    kimi seyretmek daha zevkli mi?
    1 sayı gerideyken ve maçın bitimine 5 saniye kalmışken topun kimin elinde olmasını tercih ederiz mi?
    kim yanındaki oyuncuları daha iyi oynatabiliyor mu?

    benim için bu soruların çoğunun cevabı aynı. ama hepsinin değil. sonuçta her karar gibi bu da duygularla verilecek bir karar. objektif ve tek bir cevabı yok.