hesabın var mı? giriş yap

  • üyelerden biri "bu kadar boş beleş insanın toplandığı bir platform daha yok. " yazmış. bunu donanımhaber'de okuyunca bir gülme geldi.

  • aç aç dolanıp, şöyle fitim böyle sağlıklıyım, yiyorum ama kilo almıyorum, kilo takıntım yokgillerden. bu versiyonları reklamlarında oynatan kalori bombalarını özellikle sepetimden çıkarıyorum, saksı mıyız lan biz.

  • benim için ''severek ayrılalım, aşka hasret kalalım, eğer mutlu olursak yeniden barışalım'' sözlerinde barınan mantık hatasıdır. yıllardır düşünürüm hala çözebilmiş değilim.

  • filmin müthiş bir psikolojik gerilim ile başlayıp sonlarına doğru slasher türünde bir korku filminde yer alacak tuhaflıklarla bitmesinin bir sebebi olmalı öyle değil mi. elimden geldiğince yabancı yorumları da okumaya çalıştım ama birazdan yazacaklarıma benzer bir eleştiriye henüz denk gelmedim. muhtemelen çoğu eleştirmen filmin neyi kastettiğini anladı; ama "doğruları birilerini incitmemek adına (her ne kadar siz inciniyor olsanız da) dile getirememe" çağında yaşadığımızdan ötürü bunu kaleme almaktan çekindiler. tabi bu, filmi beğenmelerine engel olmadı; çünkü karşımızda altı mesajlarla dolu harika bir gerilim filmi var.

    filmin derdine geçmeden önce birkaç mevzudan bahsetmek istiyorum. hatırlarsanız, son zamanlarda sözlükte de gündeme taşınan avrupa'ya göç eden müslümanlarla ilgili videolar vardı. bunlardan biri sanırım isveç'teydi. bir müslüman adam birkaç kadınla evlilik yaptığından ya da yapacağından gururla bahsediyordu. isveçli bir kadın ise bunun çok normal bir şey olduğunu ve farklı kültürlere açık olmamız gerektiğini dile getiriyordu.

    yine başka bir videoda, bu sefer danimarka olması lazım, sanırım arap kökenli genç bir adam karşısındaki danimarkalıları, sizler çocuk yapamıyorsunuz bizler ise dört, beş çocuk yaparak buralarda yakın zamanda söz sahibi olacağız türünden bir şeyler söylüyordu. filmde de şiddete neredeyse gönüllü bir şekilde maruz kalan ailenin danimarkalı olduğunu bir hatırlatayım.

    -spoiler-

    lafı uzatmadan yönetmenin neyi eleştirdiğini belirteyim. bence yönetmen, avrupa ülkelerine gerçekleşen özellikle de müslüman ağırlıklı göçleri ve bunun sonucunda avrupa’da yaşanabilecek kendileri açısından oldukça tehlikeli gördükleri kalıcı değişimleri üstü kapalı bir şekilde anlatmak istemiş. danimarkalı ailenin klasik bir politik doğrucu aile olması da onların kurban olarak seçilmesinin baş sebebi. bu arada ailenin politik doğruculukları da kendi içlerinde tutarsız. danimarkalı kadın vejetaryen olduğunu söylüyor ama balık yemekten de geri durmuyor. hatta biraz zorlanınca et bile yiyor. hollandalı adamın dediği gibi danimarkalı kadın, et endüstrisinin çevreye verdiği zararı düşünüyor ama balık endüstrisinin yaptıkları kadının umurunda bile değil. ayrıca kadın, aslında vejetaryen değil bir pesketaryen olduğunun bile farkında değil. zaten tepkisizlik ve gözlerini kapatma hali filmin en temel noktasını oluşturuyor. danimarkalı aile çevresinde olup biten onca şeyi görmesine rağmen tehlikeye o kadar gözlerini kapatmışlar ki neler olduğunu anlamaları bir türlü mümkün olmuyor. hollandalı adam arabanın üstünde anahtarı bilerek bırakıp gitmesine rağmen danimarkalı baba ailesini korumak adına tek bir hamle dahi yapamıyor. çünkü film boyunca içinde bomboş bir umut besliyor: bu kadar kötü olamaz ve bize zarar veremezler.

    peki filmin sonunda danimarkalı ailenin taşlanarak öldürülmesine ne demeli. ben daha önce izlediğim hiçbir korku filminde böylesi bir ölüm şekline şahit olmadım. yönetmenin bunu sırf daha acımasız olsun diye tercih ettiğini düşünmüyorum. bu doğrudan islamdaki recm cezasına bir göndermeydi bence. yönetmenin asıl anlatmak istediğinin ne olduğunun açıkça dile getirildiği en önemli sahne de burasıydı bana göre. bir de dikkat ettiyseniz danimarkalı aile filmin sonunda bile kaçma girişiminde bulunmuyor. ben daha önce hiçbir filmde bu kadar aptal ve tepkisiz kurbanlara denk gelmemiştim. bunun bilinçli bir tercih olduğu ortada. belli ki yönetmene göre ortada büyük bir aptallık ve aynı zamanda buna karşı da acınası bir sessiz kalma hali var.

    çocukların dillerinin kesilmesinin de bir sebebi var. yönetmen, sizler belki aileleri olarak şahit olduklarınızı konuşabileceğiniz halde konuşmamayı tercih ederken; çocuklarınız yakın bir zamanda hiçbir şeyi konuşamaz hale getirilecekler demek istemiş. dilin kesilmesi sadece bir metafor, önemli olan gördüklerine sesini çıkaramayacak sindirilmiş bir neslin yönetmene göre geliyor oluşu.

    filmin en can alıcı noktası ise danimarkalı babanın bunları neden yapıyorsunuz sorusuna hollandalı adamın "çünkü yapmamıza izin veriyorsunuz" diye cevap vermesi. danimarkalı aile ziyaretleri boyunca tehlikeyi açıkça görüyor olmasına rağmen içine düştükleri durumdan kurtulmak için doğru düzgün bir tepki göstermeyi bir türlü beceremediler. bizler de çoğu zaman karşımızda duran herhangi bir kötülüğe büyük bir aptallıkla seyirci kalmıyor muyuz?

    son olarak, çocuklara bakıcılık yapan adamın ortadoğulu görünüme sahip biri (ismi de muhajid ayrıca) olmasının da boşuna bir tercih olmadığını düşünüyorum.

    -spoiler-

    yukarıda yazdıklarımın hepsi yanlışsa bile film, tek başına harika bir gerilim filmi olarak da izlenmesi gereken bu senenin en iyi işlerinden biri kesinlikle.

  • yol vermediği için bir motorcuyu, herkesin ortasında 3 kişi birden döven ve "kurşun manyağı" yapacağını söyleyen magandalar bu bahsettiklerim...

    https://www.youtube.com/watch?v=lfr0ahdkwoe - silinmiş -

    https://www.youtube.com/watch?v=dtsddfu7vag - buradan bakabilirsiniz...

    https://www.youtube.com/watch?v=qi3hgqt9eyk - rahmetlinin konuyu işlediği video

    motoru kullanan çocuk, garibim, iyi niyetli, "neden beni taciz ediyorsun?" diyor bi de o herif laftan anlayacakmış gibi...

    en azından birinin tipi net olarak görülebiliyor. diğerleri de zaten bulunur.

    şimdi, videoya yapılan yorumlarda, aman uğraşma, boşver zaten ceza almazlar gibi bir çok alışılmış yorum var. ama yeter artık, bu adamlar ceza almalı! öyle kafasına estiğini dövüp elindeki tabancayı sallayıp ceza almazsa bu insanlar, yarın sizi de tek başınıza sıkıştırır, aman bulaşmayım derseniz, arkanızdan da sıkar...

    bilmiyorum neresidir şikayet edilecek yer ama, bireysel şikayetlerimizi kaale almıyorlarsa, herkes tek tek şikayet edecek olursa belki işe yarar da cezasız kalmaz bu yaratıklar.

    burasıymış. https://www.egm.gov.tr/sayfalar/ihbar.aspx

  • küçük bir tadilatla büyük bir tadilata hazır hale getirilebilir, ve bu büyük tadilatla bina yıkılıp sıfırdan başka bir bina dikilebilir mesela.

  • (bkz: anadolu üniversitesi - yunus emre kampüsü) efenim gerek kendim, gerekse de diğer üniversitelerden arkadaşlarım müptelaydık kampüse ve şehre. (7 yıl okudum lan yuhh) 3 yıl öncesine kadar öyleydi, şu an ne haldedir bilemiyorum. zira mezuniyetime yakın zamanlar üniversite yönetimi güzelim kampüsü silkiyordu.

  • birkaç ay önce r4bia diye dalga geçiyorduk, simdi r4bia olsa “dolar dip yaparken sesi cikmayan eksici” derler bizle dalga geçerler.

    griz mriz yoh, ehonomi çoh eyi.