hesabın var mı? giriş yap

  • internette rastladığım şöyle bir kıyaslama var

    "in the general sense, dc comics is about super heroes who happen to be people, while marvel is about people who happen to be super heroes."

    yani demek istiyor ki dc'de siz bir batman hikayesi anlatırsınız içinde hiç bruce wayne adı geçmeyebilir veya superman hikayesinde clark kent'ten bahsedilmez. ama biz biliriz ki batman aynı zamanda bruce wayne'dir ve superman de clark kent. marvel'de ise spider-man'in peter parker olmadığı bir hikaye yoktur. hatta aslında hikaye peter parker ile ilgilidir ama peter aslında spider-man olduğu için onu orada görürüz. iron man'in en belirgin özelliği tony stark olmasıdır, captain america steve rogers değilse ağzımızda ekşi bir tat bırakır.

    batman batmandir. bruce wayne sadece insanların gözüne bir perde çekmek için vardır. clark kent ise superman'in dikkat çekmemek için kullandığı ezik insan modelidir.

    bence en temel fark budur. dc aynı zamanda insan da olan süper kahramanları anlatır; marvel ise aynı zamanda süper kahraman olan insanları anlatır.

    gelen mesajlar üzerine ekleme: bahsettiklerimin aksi yönde yüzlerce örnek bulunabilir belki ama gerçekten çok çizgi roman okuyan birisi olarak dc'de süper kahraman hikayeleri marvel'de ise karakter hikayeleri okuduğumu düşünürüm hep.

  • isim benzerliğinden dolayı içlerinde amca oğlumu gördüğüm liste. bir an için "neden olmasın?" diyerek ümitlendim ve amca oğlumun çok zengin olduğunu, vergi kaçırıp kara para akladığını, göze batmamak için de mütevazi hayat sürdüğünü düşündüm. hemen telefona sarıldım:

    + abi nerdesin?
    - bim'deyim.

    fakirlik hayal gücünü bile kısıtlıyor.

    debe editi: amca oğlu, bim'in kapalı olduğu bir vakitte bim'de olduğunu söyleyerek şüpheleri iyice artırdı. geçen hafta arka camı olmayan fiat doblo satın almasına anlam verememiştim zaten. çok kurnaz bu amca oğlu. dikkat dağıtmak için facebook'ta "tofaşk, israil'i boykot et" tarzında paylaşım yapıyor. du bakalım her şey ortaya çıkacak.

  • kişilerin ellerindeki bilgileri kırpıp kendi düşünce yapısına göre şekillendirerek sunmaları sonucunda ortaya çıkan mantık hatasıdır.

    güzel açıklamalara ve örneklemelere buradan ulaşabilirsiniz.

    ayrıca şunu da eklemeliyim ki, özellikle sağlık ile ilgili konularda sakın her denilene inanmayın. hayretler içerisinde kalarak, kendinden çok emin olarak söylenen ama en ufak bir doğruluk payı olmayan o kadar çok yazı okuyorum ki, eğer "tıp doktoru" mesleğine sahip olmayan birilerinin dediklerini yaparsanız hayati tehlike içerisine bile girebilirsiniz. kendinizi düşünüyorsanız bilgi kirliliğinden uzak durun.

  • "türk kadınlarıyla yeteri kadar ilgilenmiyorsunuz beyler. yoksa bir insan durduk yere, patlıcandan reçel, kabaktan tatlı yapmaz."

  • sene 1998 ali sami yen'de galatasaray - trabzonspor maçı.. trabzonspor bize 5 tane çaktı, haliyle isyan eden galatasaray taraftarlarının arasında 5-6 saniye kadar, özellikle beni çekmiş cine 5. buraya kadar her şey güzeldi ancak şöyle bir sorun vardı; ağzımda sigara ile isyan eden ben, ilk kez canlı yayında babasına sigara içerken yakalanan mal olarak tarihe geçmiştim.

  • yemek yapiyorsun, yiyorsun, artiyor, sonra onu yemek istemiyorsun mesela tekrar. baska bir sey cekiyor canin. iste oyle zamanlarda, artan yemegi bir kaba bosaltip, buzluga attiginda, istersen bir hafta sonra cikarip isit ye tadi degismiyor. hem cope dokmemis oluyorsun, hem ayni yemegi yapmak icin tekrar ugrasmiyorsun.

    yalniz bu dondurup, sonra isitip yedigimiz yemek yine artarsa, o zaman tekrar dondurmuyoruz. bir yiyecek bir kere dondurulur, bir kere cozdurulur. ikincisi olmaz. deli gibi mikroorganizma urer, zehirlenmeye kadar gider, tehlikelidir.

    ek: queen of the damned uyandirdi. ufak kaplara bolup dondurursan en temizi, diyerek... yemin ediyorum aklima gelmemisti bu. her seferinde ''tekrar donduramam, o yuzden hepsini bitirmeliyim'' diye kendimi paraliyordum. gerizekaliysam demek ki...

  • eski eşim de beni hep böyle kandırırdı. ağzıma sıçar sıçar basit bir özürle olayı kapatırdı. ama benim yaptığım hatalar aşırı büyütülürdü.

    şimdi sevgili akbank kullanıcıları da kredi kartı ekstresini geciktirince bir özürle faizden yırtabiliyorlar mı o önemli?

  • anlatılmaz bir his, ama deneyeceğim.

    mezarına girdiğimde, kefenini ellerimle toprağa bıraktığımda doğmasına çok az kalan oğlumun da beni o toprağa bırakacağı anı düşündüm. 67 sinde öldü dedem. 65 inde babam. içimden 63 ümde ölür müyüm acaba diye geçirdim. 33 yaşındayım. oğlumun 30 unu görür müyüm dedim. dedem beni görmüştü. babam torununu göremedi. sağlığında en çok torun sevmek istediğini söylerdi. kısmet değilmiş. en çok ona üzülüyor insan. 2 ay daha dayansaydın be baba.

    bir arkadaşımın fikri rahatlattı sonra, belki de hepinizden önce gördü oğlunu, belki şimdi birlikteler dedi bana. umarım öyledir be sözlük. umarım.

  • uzaklardan gelen dalgalardır.

    radyo dalgaları elektromanyetik dalga türüne girdiğini için ışık hızında ilerleyen dalgalardır. ışık hızında ilerleyen herhangi bir şey yıldızlar arası mesafelerde fazlası ile primitif kalıyor. yani ya ışıktan hızlı bir şekilde mesaj yollamanız lazım, ya da ışık hızı kuralını ihlal etmeden ışıktan hızlı ilerleyecek şekilde mesaj göndermeniz lazım. eğer özel rölativitenin mutlak doğruluğunu kabul ediyorsanız ilkini yapamazsınız. bu bilgiye göre bilindiği kadarı ile ışıktan hızlı bilgi iletilemez. o halde geriye ikinci şık kalıyor. diğer yöntemler varsa eğer henüz bilinmediğinden bir şey yapılamıyor. şu an için radyo dalgalarından daha gelişmiş olabilecek lazer ışınları üzerine çalışılıyor ama bu da sonuçta ışık hızında ilerleyecek.

    aslında bir ihtimal mevcut. o da quantum entanglement olarak adlandırılan fenomenin iyi anlaşılması. eğer bu fenomenin mekaniği teorik olarak tamamen anlaşılırsa ve yıldızlar arası bilgi aktarımında kullanılmak üzere uygulamaya geçirilebilirse o zaman bu sorun çözülür.

    hatta beraberinde daha bir çok sorun kökten çözülür. örneğin ışınlanma, daha doğrusu makro evrene dahil bir maddenin (insan mesela) uzay-zamanda kendisinden kilometrelerce uzaklıktaki bir yerde bulunan atomlardan birebir şekilde inşa edilmesi gibi. kilometrelerce dedim çünkü milyonlarca ışık yılı dersek orada hali hazırda birilerinin bulunması gerekiyor. yine de bu bile müthiş bir devrim olur. bu sayede orijinal siz yok olurken kopyanız dünyanın başka bir yerinde yeniden yaratılır. tabii bu yaratılan gerçekten siz mi olursunuz orası biraz düşündürücü.

    yazdıkça konu konuyu açacak gibi duruyor. bunlar daha ayrı başlıklarda konuşulabilir.