hesabın var mı? giriş yap

  • büyükşehirlerden birinin ilçesinde filyasyon yapan bir sağlık çalışanıyım. umreden gelen zorunlu karantinaya alınmayan sadece karantina formu imzalatılıp eve gönderilen umreden gelen vatandaşlar pozitifleşmeye başladı. pozitifleşmesi sıkıntı değil ama malesef çoğu yalan söylüyor. kim kaldı evinizde diyorsun kimseyi söylemiyor, harfi harfine uyduk diyorlar kurallara. sonra bi öğreniyorsun 40 kişi gelmiş öpüşülmüş koklaşılmış beraber aynı evde kalınmış. biz bunu nasıl öğreniyoruz. temas ettiği kişilerin testleri pozitif çıkıyor ve temaslıları umreden dönen şunu ziyarete gitmiştik diyorlar. velhasıl yalan söylemeyin ey müslümanlar bir başkası sizin yüzünüzden hasta olur ve ölürse katil olursunuz. artık alıştık umreden dönenlerin yakınlarını çapraz sorguya çekiyoruz. misal umreden dönen kaynanaysa geline odaklanıyoruz. taktik geliştirmek zorunda kaldık yahu.

  • düşük frekans* yoğunluğuna aldanmayın. çünkü bir sürücü en rahat düşük ses frekansları verebilir. dikkat edilmesi gereken, belli frekans aralığındaki sesleri verirken diğer frekansları perdelememesi; kulaklığın vaad ettiği frekans aralığındaki sesleri olabildiğince dengeli vermesidir.

    tabiki belli fiyat eşiği altındaki kulaklarda bu denge durumu pek mümkün olmuyor. elbet karakterli, bir tarafı daha baskın oluyor. bunun sorunu aşmak içinde 2 yollu, 3 yollu kulaklıklar çıkmıştır. daha doğrusu (bkz: monitör kulaklık)

  • birtakım bilgiler;

    nakkaş, resim ve süsleme yapan kişi, ressam mânâlarına gelir.

    osmanlı imparatorluğu'nda daha ziyade minyatür çizen kişilere verilen bir isimdir.

    osmanlı'da minyatür sanatının etkilendiği yer sanıldığı gibi arap sanatı değil; uygur türklerinin oluşturduğu ekoldür.
    uygur türklerinden selçuklulara, buradan da osmanlılara geçmiştir bu tarz.

    dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli nakkaşı olarak bihzâd kabul edilir. efsaneye göre çaldıran savaşı öncesinde şah ismail, bihzâd'ı bir mağaraya saklamış; yavuz sultan selim karşısında aldığı yenilgi sonrası savaş meydanından uzaklaşınca ilk olarak tekrar bu mağaraya gelmiş ve bihzâd'ın hayatta olduğunu görünce ağlayarak allah'a şükretmiştir.

    yavuz sultan selim dönemine kadar türk - islâm tarzında çizilen minyatürler; yavuz'un fethettiği arap topraklarından getirdiği arap nakkaşlar sebebiyle arap ekolünün ağırlık kazandığı bir döneme girmiştir.

    nakkaşların kaldıkları ve çizimlerini yaptıkları yerlere nakkaşhâne denir.
    topkapı sarayı'nın birinci avlusu ile arslanhâne binasının bitişiğinde nakkaşhâneler bulunduğu gibi, çarşıdaki çeşitli yerler de nakkaşlar için han şeklinde düzenlenmiştir.

    nakkaşlar arasında da usta - kalfa - çırak ayrımı bulunuyordu diğer bütün zanaatkârlar arasında olduğu gibi.
    nakkaşların başlarındaki kişiye " sernakkaşân " denirdi.

    nakkaşlar, ordu ile birlikte seferlere de çıkar ve çizimlerini buralarda da yaparlardı. üç ayda bir maaş alırlardı.

    orhan pamuk'un " benim adım kırmızı " adlı romanında da ismi geçen nakkaş osman, 16. yy.'da gerçekten yaşamış bir başnakkaştır.

    nakkaşlar uzun yıllar boyunca minyatür sanatıyla ilgilendiklerinden yaşlandıklarında gözleri neredeyse tamamen bozulmuş olurdu.

    evliyâ çelebi'ye göre 17. yy.'da istanbul'da 40 ayrı dükkana sahip olan nakkaşların 4 adet de loncaları bulunmaktadır.

    ikinci mahmud'un yeniçeri ocağını ortadan kaldırdığı vak'a-i hayriyye sonrası nakkaşhâneler de topyekün kaldırılmıştır.

    bu tarihten sonra avrupa'dan ressamların istanbul'a getirildiği görülür.

  • devletin başbakanı*, "kürtaj cinayettir" der.
    devletin polisi*, gözaltına aldığı kadına tecavüz eder.
    belki kadın gebe kalır ve kürtaj yaptırmak zorunda olur.
    devlete göre bu kadın, artık cinayet işlemiştir, dolayısıyla katildir.

    nereden bakarsan bak, işin içinden çıkamazsın.

    böyle bir paradoksun yaşandığı ülke, 2012 yılının türkiye'sidir.

  • manasız bir açıkoturum seyrederken aniden anırarak gülmeye başlayıp kardeşimle bana dönüp:"biz babanla imam nikahı kıymadık piçsiniz siz piç " diye katılmaya devam etmek

  • adamlar, iyi güzel saf masum olan her şeye düşman.
    kötülüğün neferi olmaya yemin etmişler.
    yanılır şaşar da masum bir varlığın hakkını savunuruz diye ödleri kopuyor.