hesabın var mı? giriş yap

  • akrep nalan'ın sezen aksu paylaşımıdır.

    kaynak

    "ah sezen aksu. 2010 referandumunda yüksek sesle evet diyeceğini ifade ederken,bizim gibi hayır diyenlere" iki cihanda da lekelisiniz "derken, bugün seni o lekelilerin koruyacağını nereden bilecektin!..."

    edit: vay arkadaş ben baya genç olmama rağmen tanıyorum bu insanı, hangi ülkede yaşıyorsunuz anlamıyorum ki... kim diye soracağına google yaz.

    edit2: bana bilmiş bilmiş akrep nalan öldü mesajları atan tayfaya gülüyorum ve acıyorum. şarkıcı olan akrep nalan bu, 2 dakika araştırmayı öğrenin.

    son edit: bilgi çağında yaşatıp araştırmaktan aciz insanlar için (kendilerine acıyorum...) akrep nalan ölmedi. bu paylaşımı yapan şarkıcı akrep nalan. adamlar aynı şeyi ısrarla başlığa yazıp bana mesaj atıyorlar şaka gibi. öldü dediğiniz akrep nalan için (bkz: 28 haziran 2021 nalan duman'ın hayatını kaybetmesi)

  • ilk madeni paralar kalıplarla değil darp usulü ile üretilirdi. yani erimiş haldeki maden belli bir hacimde ölçülerek bir satıh üzerine damlatılır o eriyik kendi kendine yayıldığında yuvarlak bir şekil alırdı. sonrasında maden halen şekil almaya uygun bir sıcaklıkta iken, bir dişi mühürün üzerine konulur ve üzerine bir başka mühürün darp edilmesi ile şekil alırdı. bu durumda zaten yuvarlağa yakın haldeki maden üzerine gelen darbe ile her yönde genişlerdi. şekiller de paranın tamanında değil sadece ortasında yer alıyordu. tabi bu arada paranın kalınlığı darbe etkisi vb sebeplerle sikke tam bir yuvarlak da olmuyordu. bu teknolojiye bağlı kalındığında darpın parayı her yönde genişletmesinden ötürü yuvarlak dışında bir şekil yapmak oldukça zor olsa gerek.*

    bu sistem çok uzun dönemler boyunca korunmuştur. sikkelerin madenlerinin kenarlarından tırtıklanmaması için geliştirilen teknoloji göreceli olarak çok yakın tarihlidir. biraz kulak dolgunluğu ile bu teknolojinin mesela bizim için abdülmecit zamanında mecidiyelerin basımına kadar sürdüğünü belirtelim.

    peki neden daha sonraki dönemlerde yuvarlağın yanında farklı şekiller hiç denenmemiştir?
    benim aklıma bazıları zorlama olmakla birlikte bazı cevaplar geliyor.

    1- köşeler yuvarlatılsa bile çabuk aşınabilir.
    2- bütün madeni paraların dar bir silindir şeklinde olması, sadece paranın çapına bakarak paraların birbirinden ayırt edilmesine imkan tanıyor.
    3- portreler yuvarlak şekiller için daha uygun.
    4- yeni basılan paraların toplumca kabul görmesi çok önemli. o yüzden şekil konusunda muhafazakar davranılıyor.

    * bu prosedürü kafamda canlandırdım. ihtimaldir ki madenler ince silindir kalıplara dökülüyor da olabilir. ama o zaman darp edilmeden önce ve halen yumuşak halde iken mühür üzerine taşınması sorun olacaktır. madenin doğrudan mühürün üzerine damlatılması da kenara taşmak, tam ortalanmamak gibi nedenlerde mümkün olmuyordur. dolayısı ile en mantıklı çözüm öncelikle madenin düz bir satıhta soğutulması gibi görünüyor. her durumda mühürler arasındaki maden darp sonucu her yönde genleşecektir bu da ona yuvarlağa yakın bir şekil verir.

  • zenginin rezaleti bilem buram buram kalite kokuyor yeminle.

    bir de bizim rezaletlere bak amnk, neymiş dominos 30 dakikada getirmemişmiş, yurtiçi evde bulamamışmış, 50 kuruşluk yoğurtlu sos...
    fakirliğimden tiskiniyorum, tiskiniyorum..

  • "atiba'yı çok büyülüyorsunuz. bana yoldan 10 tane 12 yaşında çocuk getirin, 18 yaşında 10 tane atiba olarak size geri vereyim" demiş trt yorumcusu.

    valla sergen'cim senin eline 18 yaşından küçük çocuk versek en fazla almanya liginden uzak durur gibi geliyo bana.sürpriz çok.

  • yazan kişi o olmamasına rağmen kadına 5 kez "özür dile" diye ısrar edip, kadının erdemiyle ilgili yorum yaptıktan sonra kadın özür dileyince de "estağfurullah" diyen birini içerir.

  • siz aktrollere bakmayın, 2001 krizinde meyve sebze, ekmek ve diğer gıda ürünleri ytl karşılığı kuruşla satılıyordu. yine ytl hesabıyla 2001 krizdinde domates 25 kuruştu, kasa kasa alırdık. herkes evine şekeri, unu, her şeyi torba torba alırdı. muz kıtlığı hiç çekmedik. her şey boldu çünkü yaşadığımız halkın değil bankaların, siyasilerin kriziydi. şu an yaşadığımız iflas. devletin ve halkın iflası. ben böyle bir dönem hiç görmedim. savaşta olsak bu kadar batmazdık.

  • sınava girenin kazandığı denilen bölüme, 15bin doktorun aylarca çalışarak girdiği bir sınavda taş çatlasa 1500. girebiliyor.

    tus öyle devlet kadrolarına, kpsslere benzemiyor canlar, tüm uzmanlık dalları toplamında 400-500 kadro olursa öpüp başımıza koyuyor ve türkiyenin en inek popülasyonuyla birlikte sınava giriyoruz.

    tus'a yönelik özel olarak en az 1 ay sıkı çalışmadan, okul birincisi olsa barajı geçemez hiçbir tıbbiyeli. çünkü hekimlik sorulmuyor, ayrıntı bilgi soruluyor. istediğin bölümü kazanabilmen için de hayatının en az 6-7 ayını tamamen vermen ve 10-15 bin tl arası da dersaneye bayılman gerekiyor.

    tus puanına göre iyi doktor kötü doktor ayrımı yapmamamız gerektiğini öğrendiysek; konu doktorluk değil bilim adamlığı ile ilgili hale geliyor. okumayı en çok sevenler ve başarabilenler, ilgileri olan ve çok başarılı olabilecekleri alanı değil, rahat ve parası iyi branşı seçmek zorunda kalıyor. çünkü saçma politikalar neticesinde temel bilimler para kazanmıyor, cerrahi bilimler davalarla ve hayati tehlikelerle boğuşuyor, dahili branşlar ise hasta ve iş yoğunluğundan başını kaldıramıyor.

    doktor bulamayacaksınız derken ne dediğimizi sanıyordunuz kuzum? kritik alanlarda, kritik anlarda doktor bulamayacaksınız. çünkü kimse elini taşın altına koymacak kendinden vazgeçip.

    dövdüğünüz doktorlar, öldürdüğünüz sağlık çalışanları, saygınlığını yok ettiğiniz bu meslek, gözünüzü boyadıkları bu sağlık sistemi en çok halka zarar verecek, en başından bağırdığımız gibi.

    fakat siz hiç dinlemediniz.
    kendi düşen ağlamaz umarım.